Eşcinsellik Bir Hastalık Mı?

Aileler çocuklarının eşcinsel eğilimlerini ya reddediyor, görmezden geliyor ya da bunun psikolojik bir bozukluk olduğuna inanmak istiyor. Sonrası ise çocuğun karşısına çıkan psikolog doktorun konuya yaklaşımına kalmış.

eşcinselİnsanlık nasıl bin küsür yıl boyunca eşcinselliğe tanıklık edip yine de bu kavramı içselleştiremez? İsa’dan önce vardı, tüm kutsal kitaplara lanetlenerek de olsa girdi. Krallar, düşünürler, yazarlar, besteciler, savaşçılar, her meslek grubundan, her sosyal sınıftan insan eşcinselliği yaşadı. Ama hala bu konu tabu olmaya devam ediyor ve kaydedilen ilerleme topu topu on yıllık bir geçmişe sahip.

Uygarlığımıza yön vermiş Antik Yunan düşünürleri eşcinselliği yüceltmiş ve kadınlarla cinsel ilişkiyi üremeye indirgemişler. Düşünürlerin kurdukları kendi okullarına fahişeler girebilirken kadınlardan ev işleriyle meşgul olmaları beklenmiş. Bu edimin çıkış noktası kadınların ikincilliğinden doğan eşcinsel yönelim midir yoksa eşcinselliğin tercih edilmesinden doğan kadının ikincilleştirilmesi midir, hep merak etmişimdir. Sapho gibi Lezbiyen şairler kendi okullarını kurup felsefenin temellerinin atılmasına katkıda bulunurken, heteroseksüel kadınlar ve erkekler günlük yaşamın işleriyle meşgul olmuşlar.


Bu bilgiler tarihin hangi süzgeçlerinden geçip günümüze kalmıştır bilemeyiz tabi. Ne de olsa birkaç yüzyıl önce heykel yapmanın marangozluktan aşağı sayıldığı , bestelerin burjuvaları eğlendirmeye yaradığı düşünülüyordu.

İnsanlık nasıl bin küsür yıl boyunca eşcinselliğe tanıklık edip yine de bu kavramı içselleştiremez? İsa’dan önce vardı, tüm kutsal kitaplara lanetlenerek de olsa girdi. Krallar, düşünürler, yazarlar, besteciler, savaşçılar, her meslek grubundan, her sosyal sınıftan insan eşcinselliği yaşadı. Ama hala bu konu tabu olmaya devam ediyor ve kaydedilen ilerleme topu topu on yıllık bir geçmişe sahip.

Aileler çocuklarının eşcinsel eğilimlerini ya reddediyor, görmezden geliyor ya da bunun psikolojik bir bozukluk olduğuna inanmak istiyor. Sonrası ise çocuğun karşısına çıkan psikolog doktorun konuya yaklaşımına kalmış.

Eşcinsel eğilimleri olan bir çocuğun psikoloğa götürülmesinde başka amaçlar hedeflenmeli:

Ergenlerde dikkat edilmesi gereken noktalar

1)  Başvuranın gizliliğine saygı gösterilmeli

2)  İzin verilmesi durumunda aile görüşmesi yapılmalı, ailenin ergeni ya da kendini suçlaması önlenmeli. Ergeni izole etmenin doğuracağı kötü sonuçlar bilimsel bir biçimde açıklanmalı.

3)  Eşcinsellik hakkında daha ayrıntılı bilgi verilmeli.

4)  Sorunun ergenin eşcinselliği değil homofobi olduğu vurgulanmalı.

5)  Ergenle özgüven arttırıcı çalışmalar yapılmalı

6)  Ergen ve aile için ayrı ayrı hizmet veren eşcinsel kuruluşların ve yayınların listeleri verilmeli

7)  AIDS ve diğer riskler konusunda eğitim verilmeli

“Bizim ilişkimizi bilen bir kız ile zorla evlendirildi”

Çağın, 19 yaşında, gelir düzeyi yüksek bir aileden geliyor ama bu onun için avantajdan çok dezavantaj yaratmış, çünkü aile toplum baskısını daha fazla hissetmiş. Aynı çevreden olan erkek arkadaşı da ilişkileri yüzünden ciddi sorunlar yaşamış.

ÇAĞIN (19)

“16 yaşımda ailem gey olduğumu öğrendi, davranışlarımdan çok belli oluyordu. İki yıl hapis hayatı yaşadım, bakkala bile gidemiyordum. Okula korumalar, şoförler eşliğinde gidiyordum. Yüzümde sinirsel yaralar oluştu, odamdan çıkamıyordum. Psikologlara götürüldüm, hormon tedavisi gördüm ama sonuç vermedi tabi. Psikiyatristim, ‘Sana hiçbir şey yapamam sadece rahatlamanı sağlarım bu Tanrı’nın verdiği bir şey, günah falan değil’ dedi. Aileme artık erkeklere ilgi duymadığımı söyledim, formaliteden de bir kız arkadaşım var, durumumu biliyor. Bir iki yıl dişimi sıkarsam şirket ve anneannemden kalan binlerce dönüm arazi benim olacak. Ailemden nefret ediyorum..”

Hayatımın en büyük aşkı babamın en yakın arkadaşının oğlu, ailecek görüşüyorduk. Gey olduğunu belli etmediği için ailem görüşmemize izin veriyordu. Birbirimize çok aşık olduk. Babam ‘X ağabeyinle her yere gidebilirsin’ derdi. Hep onun gibi bir oğlu olsun isterdi ama onun aslında damadı olduğunu bilemedi. Çok kıskançtı, psikiyatristim bana ‘İlişkiniz çok hızlı gidiyor biraz yavaşlayın’ dedi diye adamın muayenehanesini bastı. Psikiyatristim beni bir daha görmek istemedi tabi. Birlikte Los Angeles’a yerleşecektik, o çalışacaktı ve ben üniversiteye gidecektim. Londra’da ailesinden gizli aldığı bir dairesi vardı, onu hayallerimiz için sattı. Ama babası hakkımızda dedikodular duymuş. Kendi çevremizden bizim ilişkimizi bilen bir kız ile zorla evlendirildi. Cuma günü evleneceğini öğrendi, pazartesi evlendi. Ben 17, o 23 yaşındaydık, tabi reşit olmayı beklemem gerekiyordu. Ailelerimiz çok güçlüydü bizi öldürmelerinden korktuk.  Evlendiği günün ertesi günü arabasında ona hediye aldığım gömleğe bakarak ağlıyordu. Ayrılınca bunalıma girdi, alkollü olarak eşini hamile bıraktı. Karısı hamile olarak dayak yiyince gelip benimle konuştu. ‘Sizin mutlu olmanızı istiyorum bundan sonra ne seni ne de onu görmek istiyorum’ dedim.Ben göreyim diye çocuğunu sık sık babamın işyerine getiriyordu. ‘Boşanayım Hollanda’ya gidip evlenelim’ dedi, kabul etmedim, çocuğu büyüyünce beni suçlasın istemiyorum. Hala çok seviyorum, o da beni gördüğünde gözleri doluyor. Belki de bu yüzden hala birisiyle olamadım. Bazı geceler uykudan kalkıp ağlıyorum. Toni Braxton’ın ‘Unbreak My Heart’ adlı parçası, bizim şarkımızdı hala her duyduğumda ağlarım.’


Bancroft’a göre eşcinselliği heteroseksüelliğe dönüştürmeye çalışmak, toplumun bu konudaki olumsuz tutumuna katkıda bulunmaktır; kişi aslında bu dönüşümü gerçekten istememekte, baş edemediği çeşitli baskılar nedeniyle bu yolu seçmektedir. Yazar ayrıca dönüşüm amacıyla yapılacak terapinin doğal olamayacağını savunmaktadır. Terapist toplum baskısı ve başvuran için en iyisini yapma konusunda bir ikilem içinde olabilir ancak en azından homoseksüelliği kabullenmenin bir alternatif olarak başvurana sunulması gerekmektedir  (Bancroft 1989).


VURAL (32)

Ben cinsel tercihimi çok geç kabullendim. 27 yaşıma kadar annem eve attığım kızlardan yaka silkti. En sonunda bir kız arkadaşımla evlilik aşamasına geldik ama bazı eğilimlerimin de farkındaydım tabi. Evlendikten sonra sorun teşkil eder mi diye merak ediyordum. Etiler’de ünlü bir psikoloğa gittim. Birkaç seans gittikten sonra ‘Emin olmak için yaşaman lazım’ dedi. “Cahil Periler” adlı filmi izlememi tavsiye etti. İzledim de, filmde kendi hayatımla paralel birçok şey buldum. Sonra internette ilgili siteleri ziyaret etmeye başladım. Birisiyle 2-3 ay mailleştik. Şansıma kültür seviyesi yüksek bir gazeteci çıktı, iki kez beraber olduk, hala görüşüyoruz. Yeni kimliğimi kabullenmemde çok yardımcı oldu, arkadaş olarak ama partner olarak değil. 2002’den beri de bu camianın içindeyim. 


Eşcinsel Olmak Ruhsal Bir Bozukluk Değil

‘Eşcinsellik uzun yıllardır bilim çevreleri de dahil olmak üzere bir kimlik bozukluğu, hastalık, sapıklık gibi olumsuz ifadelerle tanımlanmıştır. 1974 yılında Amerikan Psikiyatri Birliği ve daha sonra 1992 yılında ICD (International Classification of Diseases) homoseksüelliğin ruhsal bir bozukluk olmadığı kararını almışlar ve bu kavramı hastalık sınıflandırmalarından çıkarmışlardır. Ancak bugün bile bu konu, halk arasında, politikacılar arasında ve bilim çevrelerinde tartışılmaktadır. Ancak bilimsel olarak bakıldığında eşcinselliği benimsemiş ve bu kimliği ile barışık olan grupta ruhsal sorunların ya da bir kimlik bozukluğunun olduğunu bildiren bir veriye rastlanmamaktadır. Ancak eşcinsel kimliğinden kurtulmaya çalışan, homofobik ya da baskı altında olan grupta ruhsal sorunlar heteroseksüellere (karşı cinse ilgi duyanlara) göre daha yüksek gibi görünmektedir’. (Kaynak: Dr.M. Levent Soylu)

Cinsel tercihimiz ne olursa olsun hepimizin zaman zaman terapiye ihtiyacımız var. Psikolojik destek, tek başımıza başaramadığımız durumlarda kendimizle yüzleşmemizi, bedenimizde ve ruhumuzda birikmiş olumsuzlukları keşfedip onları salıvermemizi sağlıyor. Ancak bir eşcinsel için kendisiyle yüzleşme, kendini kabullenme sürecini atlatmak sorunları halletmeye yetmiyor, bir çok heteroseksüelin yaşamında adı anılmayan sorunları da aşmak zorunda.

Eşcinselliğini kabullendiği halde bu konuda sıkıntı duyan kişi terapiye devam etmek isterse çalışılması gerekebilecek konular genelde 4 başlık altında toplanabilir: 

1-Eşcinsel duygular ve aşkla ilgili suçluluk duyguları.

2-Aynı cinsten biriyle beraber kapalı bir ilişki kurmanın yaratacağı zorluklar.

3-Eşcinsel ilişkideki cinsel güçlükler.

4-Toplumla ilgili ortaya çıkabilecek çatışmalar.

(Kaynak:Dr.M. Levent Soylu)


EŞCİNSELLİKLE İLGİLİ YANLIŞ İNANIŞLAR (MİTLER) 

Erkek eşcinseller kadınlığa özenir ve kadınsı hareketleri ile kolayca tanınırlar.

Bizzat Ayılar (kendilerine ‘Ayılar’ diyen eşcinseller) bunun gerçek olmadığının canlı örneğidir. Hatta çekinmeden efemine geylerden hazzetmediklerini belirtiyorlar.

Sadece pasif rolde cinsel ilişki kurarlar.

Sadece aktif rolde olanlar eşcinsel değildir.

Bu anlayış tarihimizdeki ‘oğlancılık’ kavramının uzantısıdır, maalesef eşcinsel olmanın aktif ya da pasif olmakla hiç ilgisi yok. Hatta efemine olmakla da ilgisi yok, eşcinsel demek kendi cinsinden olanlarla cinsel ilişkide bulunmak demek. Bu acı gerçek Türk erkeklerinin kafasını allak bullak etmeye devam edecek gibi görünüyor.

Eşcinsel ilişkide anal seks kuraldır.

Berkeley Üniversitesi’nde erkek eşcinseller üzerine yapılan kapsamlı bir araştırma sonuçlarının arasında, sadece yüzde yirmi beşinin düzenli olarak aktif ya da pasif şekilde anal seks yaptıkları var. Çoğunluk penetrasyonsuz bir cinsel ilişkiyi tercih ediyor.

Evlendirilirse eşcinsel değişir, düzelir.

Bir başka deyişle mecburi  olarak uyum sağlar. Bu gibi durumlarda söz konusu kişinin ne tarz bir eşcinsel olduğu önem kazanıyor cinsel olarak pasif bir eşcinselin tavırları efemine olmak zorunda olmadığından yaşadığı bunalım dışardan bakılınca anlaşılamayabilir.

Kesin olan şey eşcinselin her zaman eşcinsel olacağıdır. Eşcinsel ilişkilerini gizli olarak yaşamaya devam edebilir ya da eğilimini bastırarak psikolojik bir patlama yaşayana kadar hislerini  yok sayar. Bu koşullarda eşcinselin yanı sıra evlendiği insanın, doğacak çocukların da sağlıklı bir psikolojileri olması beklenebilir mi acaba?

Eşcinseller kadınlardan nefret eder, onları rakip olarak görür.

Eşcinseller, erkeklerin (heteroseksüellerin) peşinde koşar.

Kadınları cinsel meta olarak gören, savunmasız bulduğu her an cinsel tacizde bulunan, heteroseksüel erkekler ve heteroseksizmdir. Bilinçli bir geyin kadın peşinde koşan bir ‘heteroseksüel erkek’le zaten paylaşacağı bir şeyi yoktur. Cinsel partner olarak seçeceği kişi de bir gey olacaktır. Dolayısıyla ne bir gey kadınların elinden erkeklerini almaktadır, ne de kadınlar bir geyin partnerini… O halde rekabet nerde? Ayrıca eşcinsel erkeklerin ve heteroseksüel kadınların çok sıkı dostluklar kurabildiği de çok iyi bilinen bir gerçektir. Yapılan araştırmalarda birçok erkek eşcinselin ilk “coming out” yaptığı, yani açıldığı arkadaşının bir kız arkadaşı olduğu görülmüştür.  

Batılı erkek eşcinsellerin, Türk erkekleri hakkında oluşturduğu bir mit: Tüm Türk erkekleri biseksüeldir.

Türkiye’ye gelen batılı turistlerin arasında eşcinsel erkekler, eşcinsellerin toplumdaki genel oranına göre oldukça fazladır. Tabii her zaman söylenen eşcinsellerin gelir düzeyi açısından ortalamanın üstünde olmaları ve seyahat etmeyi sevdikleri gibi gerçekliklerin de bu oranın oluşmasında etkisi muhakkak vardır. Ancak eşcinsel erkekleri Türkiye’ye çeken nedenlerden en önemlisi (en az zengin tarihimiz ve plajlarımız kadar önemli olan) Türk erkeklerinin ünüdür. Öncelikle yabancılar Türk erkeklerinin sekste çok iyi olduklarını düşünüyorlar (araştırmalar aksini gösterse de) ayrıca  “Türk erkekleri kıllı olur” miti de söz konusu.

Esas büyük mit ise Türk erkeklerinin hepsinin biseksüel olduğudur. Aslında bunun nedeni Şark toplumlarında gizli saklı yapıldığı sürece eşcinsel ilişkilere ses çıkarılmaması, ancak İslam’da üremenin kutsal sayılması yüzünden eşcinsel olsa bile erkeklerin toplumsal olarak evlenmeye zorlanması yatıyor. Biz de dahil olmak üzere söz konusu şark toplumlarında eşcinsellik, bilinçli bir cinsel yönelimden çok bir cinsel eylem şeklinde yaşanmaktadır. Yani yabancıların biseksüel diye heyecanla bekledikleri Türk erkeklerinin aslında çoğu daha biseksüelin anlamını bile bilmez.

Türk erkekleri de penetrasyona maruz kalmadıkları sürece eşcinsel olmadıklarına ve sorun olmadığına inandıklarından (bu da onların miti) ve aynı zamanda evlenip çoluk çocuğa karıştıklarından, bilimsel olarak biseksüel sıfatını hak ediyorlar belki. Ancak onlar kendilerine göre hâlâ ‘taş gibi’ heteroseksüeller.

* Straight: Heteroseksüel (Karşı cinsle ilişki kuranlar)

Eşcinsel Argosu Cumhuriyete Direndi

Eşcinseller kökeni 17. yüzyıla dayanan ve Osmanlı’nın kültürel mirası  olduğu sanılan özel bir dil kullanıyorlar. Farklı kaynaklardan gelen bu dil Osmanlı’da bütün sosyal kategorilerde eşcinseller olduğunu gösteriyor. Eskiden biri Yunanistan’da (Kalyarda), diğeri İngiltere’de (Polari) olmak üzere bu tür iki dil varmış şimdi sadece Türkiye’de kalmış.

Etimolojik olarak incelendiğinde, Çingene dilinden, Rumca’dan, Arapça’dan gelme kelimeler görülüyor. Bu dilin İstanbul’un gerçek bir kültür karışımı olduğu döneme dayandığı sanılıyor.  Osmanlı’nın çöküşüyle Anglosakson diller Türkiye’ye hükmetmeye başlıyor. Cumhuriyet geldiğinde köçekler yasaklanıyor, tellaklar ortadan kaldırılıyor gerekçe olarak da bunların Osmanlı olduğu, Avrupalı olmadığı gösteriliyor. Bu eşcinseller için çok zor bir dönem.

 Bir de darbe dönemlerinde eşcinseller sürülüyorlar çünkü asker bir “Türk erkeği” imajı oluşturmak istiyor. Ve eşcinseller Türk erkeği imajına uygun değiller.  Her iki dönemde de bu dil gizli kalmak, korunmak için bir iletişim aracı olarak kullanılıyor. Şimdi daha özgür bir ortam doğduğu için bu dile ihtiyaç azalsa da hala kullanılıyor.

Mesela “koli kesmek” sevişmek demek. Fransızca’dan geliyor. “Hatay’a gitmek” masturbasyon anlamına geliyor. Neden? Çünkü Hatay’ın plakası 31. “Çark etmek” tavlamak. Erkeklere veya kızlara bakmak. “Güllüm etmek” eğlenmek, dansetmek.


Philippe – Schmerka Blacher adlı Fransız sosyoloğun, 1997 tarihli, Fransız hükümetinin finanse ettiği “Türkiye’de eşcinsellik” konulu tezi hakkında Kürşad Oğuz’la yaptığı röportajdan derlenmiştir. (Aktüel Dergisi)

Eşcinsel Argosundan Bazı Örnekler:

Alıkmak: Partner tavlamak

Koli kesmek: Sevişmek, seks.

Çarka çıkmak: Flört etmek için (travestilerde müşteri bulmak için) turlamak.

Gullum: Eğlenceli sohbet.

Hatay’a gitmek: Mastürbasyon yapmak.

Köfte yapmak: Cinsel amaçlı avuçlama, mıncıklama vb (özellikle cinsel organları)

Laço: 25-35 yaş arası aktif erkek.

Manti: 18-25 yaş arası aktif erkek.

Bolomoz: Yaşlı gey.

Kezban: Piyasaya yeni düşmüş ya da eşcinsel olduğunu yeni fark etmiş taze. Bugünlerde artık sosyete de kullanıyor bu kelimeyi ama saf, çaylak anlamında.


Mini Sözlük:

Aseksüel: Sekse karşı ilgisiz veya isteksiz olan kişileri tanımlamak için kullanılan terim.

Ayılar: ABD’de 20 yıllık bir geçmişi olan ‘Bear’ grubu eşcinselleri, Türkiye’de ‘Ayılar’ ve bu gruptan ayrılanların kurduğu ‘Anadolu Ayıları’ temsil ediyor. Ayıların diğer eşcinsel gruplardan farkı kadın gibi görünmemeye önem vermeleri. Kıllı, tombul, iri, kaslı ve oldukça maço görünümlüler. Ayrı  bir gruplar, kendi barları, özel toplantıları var ama eşcinsel haklarını tüm eşcinsellerle birlikte savunuyorlar ve yurtdışında pride’lara katılıyorlar. Ancak partner seçimlerini bu ölçütlere göre yapmıyorlar bir Ayı her tür eşcinselle partner olabiliyor.  

Biseksüel: Duygusal veya cinsel yönelimi hem kendi hem de karşı cinsine dönük olan kişi.

Coming out: Eşcinsel bireyin eşcinsel olduğunu yakınlarına veya çevresindeki insanlara açıklaması olayına “coming out” adı verilir (İngilizce).Türkçe karşılığı ‘açılma’ olarak geçiyor.

Eşcinsellik: Cinsel yönelimleri kendi hemcinslerine yönelik kişilerin (eşcinseller) toplumsal ve politik duruşlarını ifade eden kelime. 

Gey: İngilizce’de iki anlama geliyor. Birincisi: neşeli, mutlu. Diğer anlamı ise eşcinsel. Bu anlamıyla gay kelimesi Türkçe’ye de geçmiştir. İngilizce’de kadın-erkek tüm eşcinselleri kapsayacak şekilde kullanılmasına karşın, Türkçe’de yanlış bir biçimde yalnızca erkek eşcinselleri tanımlamak için kullanılır. Duygusal ve cinsel yönelimi hem cinse dönük olan kişi. Kadınsa kadınsa, erkekse erkekten hoşlanan birey.

Gayfriend: Eşcinsel olmadığı halde eşcinselleri destekleyen, gay dostu.

Go-Go Boys: Eşcinsel erotik dansçılar, striptizciler, gösteri sanatçıları.

Hetero-esnek: Hetero-esnek (Heteroflexible) temelde heteroseksüel olan ancak zaman zamangay/lezbiyen ilişkilere girebilen kişileri tanımlamak için kullanılan terimdir.

Bu durum kişinin heteroseksüellik dışında her tür cinsel temastan korkmasıyla açıklanabilir.

Bu kişilerin bazıları, sadece bir-iki kişiyle eşcinsel ilişki yaşayabileceklerini bunun da aşk ile ilgili olduğunu savunurlar.

Heteroseksüel, hetero: Düzcinsel, karşı cinsden hoşlanan, straight

Homo-esnek: Homo-esnek (Homoflexible) temelde gay/lezbiyen olup karşı cinsle de ilişkiye gireme fikrine olumsuz bakmayan, bu fikrin ters gelmediği veya nadiren karşı cinsle birlikte olan kişileri tanımlamak için kullanılır.

Homoseksüel: Eşcinsel 

Biseksüeller karşı cinsin yanısıra kendi cinsleriyle de ilişkiye girme durumunu kabullenmişken bu kişilerde psikolojik anlamda bir kabulleniş genelde görülmez.

Biseksüel: Duygusal veya cinsel yönelimi hem kendi hem de karşı cinsine dönük olan kişi.

Homofobi: Eşcinsellere ve eşcinselliğe karşı olumsuz yaklaşım.İçindeki fobi kelimesi korku anlamını katsada sadece onları desteklememe şeklinde hissedilebilinir. İnsan doğasında iki cinsiyet bulunduğunu ve bunlara sağdık kalınması gerektiği savunulur. İlla dinsel ,toplumsal bazı baskılar altında oluşması gerekmez kişi kendi kendine geliştirdiği ahlak duygusuylada bu sonuca varabilir ya da varmayabilir.

Önyargılara dayalı bir çeşit ırkçılık kabul edilir. Düşmanlık ve gay/ lezbiyenlerinlerin varlığını yadsıma, talep ve ilgilerinin meşruluğunu tanımamayı içerir.

Cinselliğin çok katlı cinsiyet rollerine ve üremeye dayalı olarak tanımlanmasının homofobinin oluşmasında etkili olduğu söylenebilir.

Kurumsal homofobi, kendini,eşcinsellik karşıtı kanunlarda, yasama organlarının, mahkemelerin dinlerin ve toplum içindeki kimi grupların yaklaşımlarında gösterir. Gay ve lezbiyenlerin yok sayılması çeşitli kurumlarca da desteklenir. (Örneğin medyada aile, aşk, vb. kavramların yalnızca heteroseksüellikle ilişkilendirilerek ele alınması.) 

Otoseksüel: Karşı cinsle (ya da kendi cinsiyle) cinsel ilişkiye girmeyen, buna karşın mastürbasyon yoluyla cinsel hayatlarını devam ettiren kişiler için kullanılan terim. Otoseksüel davranış, insanın gelişiminin normal bir parçası sayılsa da başkalarıyla hiç cinsel ilişkiye girmeme bir psikolojik rahatsızlık olarak kabul edilmektedir.

Lezbiyen: Kadın eşcinsel. Bir kadının bir başka kadına duyduğu fiziksel ve duygusal çekim diye de tanımlanabilir.

Mezuniyete kadar lezbiyen: Mezuniyete kadar lezbiyen (lesbian until graduation) özellikle üniversite öğrencisi kadınlar için kullanılan ve eşcinsel ilişkiyi belli bir süre denemeyi ya da geçici bir süre eşcinsel veya biseksüel kimliğe sahip olmayı buna karşın görüntüde katı bir heteroseksüel yaşantı sürdürmeyi ifade eden terim.

Lipstic lezbiyen: Türkçe’ye “rujlu lezbiyen” olarak çevrilebilecek, cinsel kimlikle ilgili bir terimidir. Tüm dünyada “lipstic lesbian” olarak kullanılan bu terim, Türkçe’de “lipstic” veya “lipstic lezbiyen” şeklinde kullanılmaktadır. Bu terim, lezbiyen bir kadının bakımlı olduğunu ifade eder. İlişkide illaki kadın rolü üstlenecek diye bir kaygısı olmayan ama ağırlıklı olarak  kadınsı özellikler taşıyan lezbiyenlerdir.Lipstic lezbiyen, yalnızca kişinin dışarıya yansıttığı görüntü ile ilgilidir. Kişinin eşcinsel ilişki içerisinde üstlendiği cinsiyet rolünü (veya herhangi bir rol üstlenip üstlenmediğini) ortaya koymaz.

Chapstic lezbiyen: Makyaj yapmayan ve/veya kadın güzellik ve stilinin sterotiplerini uygulamayan, hatta bu sterotipleri reddeden lezbiyenleri tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Chapstick İngilizcede dudak koruyucusu anlamına gelir. Chapstick lezbiyen lipstick lezbiyenin (rujlu lezbiyen) tersidir. İngilizcesi “chapstick lesbian” olan terim, Türkçe’ye “chapstick” ve “chapstick lezbiyen” olarak geçmiştir. Chapstick lezbiyen tanımlaması, Ellen DeGeneres’in “Ellen” isimli televizyon şovunun 1997 yılında yayınlanan bir bölümünde de kullanıldı ve bunu takiben kullanımı yaygınlık kazandı. Bahse konu şovda Ellen DeGeneres’in canlandırdığı karaktere ailesi “dipstick lezbiyen”in anlamını sorar. Ellen kelimenin doğrusunun “lipstick lezbiyen” olduğunu söyler ve kendisini “chapstick lezbiyen” olarak tanımlar. Lezbiyen terminolojide kullanılan “butch” kelimesinin karşılığı olarak da bu terimin kullanıldığı görülmüş olmakla birlikte, bu anlamıyla yaygınlık kazanmamıştır.

Penetrasyon: Anal seks.

Straight: Düz, dürüst kaçamak olmayan doğru, namuslu, eski kafalı tutucu geleneklere bağlı, karşı cinse ilgi duyan zıtcinsel, direkt doğruca dosdoğru. Sözlükte kelimenin anlamı uzayıp gidiyor ama biz eşcinsellere kısaca nasıl gay, homo vb diyorsak onlar da bize kısaca düz diyor işte. Bir arkadaşım Kezban’ın tekine bu kelimeyi ‘düzcinsel’ olarak çevirmişti, benim favorim de bu karşılıktır.

Transeksüel: Kendisini karşı cinse ait hisseden, karşı cinse benzeme isteği duyan veya kendisini karşı cinsten biriymiş gibi hisseden kişilere verilen ad. Hem erkek hem de kadın için geçerlidir. Yani kişi erkek olduğu halde kadın olmayı isteyebilir, kadın olduğu halde erkek olmayı isteyebilir. Ancak transeksüel, daha çok ruhsal eğilimler için belirleyici bir kelimedir. Kişinin davranışlarından çok iç dünyasında kendisini karşı cinsten biri gibi görmesi, hissetmesidir. Bu yüzden transeksüelleri dış görünüşlerinden belirlemek söz konusu değildir. Çünkü kendilerini karşı cinsten hissettiklerini dış görünüşlerine her zaman yansıtmazlar. Halk arasında travesti ameliyatla kadın olmamış, yalnızca dış görünümü ve davranışlarıyla kadın kimliğine bürünenleri; transeksüel de giyim ve davranışlardan öte ameliyatla kadın olanları belirlemek için kullanılan yerleşmiş kelimeler olmasına rağmen aslında ameliyat olmuş ya da olmamış kadın veya erkek için böyle bir ayrıma gidilecek bir kelime yoktur.

Travesti: Daha çok dış görünüşle ve davranışlarıyla karşı cinse ait olma isteğini hissettirir. Halk arasında travesti dendiğinde daha çok kadın kılığındaki erkekler akla gelse de travesti kelimesi aslında hem erkek hem de kadın için geçerlidir.

Travestiler, karşı cinsin eşyalarını kullanmaktan, karşı cinsin giydiği kıyafetleri giymekten, ait olmak istediği cinsin davranışını sergilemekten zevk alan kimselerdir. Yani bir travestiyi dış görünüşü ve davranışlarından tanımak mümkündür.

Halk arasında travesti ameliyatla kadın olmamış, yalnızca dış görünümü ve davranışlarıyla kadın kimliğine bürünenleri; transeksüel de giyim ve davranışlardan öte ameliyatla kadın olanları belirlemek için kullanılan yerleşmiş kelimeler olmasına rağmen aslında ameliyat olmuş ya da olmamış kadın veya erkek için böyle bir ayrıma gidilecek bir kelime yoktur.

Transfobi: Travesti veya transeksüellerden korkma veya nefret etme.

Queen: İngilizce ‘kraliçe’ anlamında olup eşcinsel jargonunda kaprisli, abartılı, sinirli, terörize, nevrotik  eşcinsellere denir. Zaman zaman Diva anlamında olumlu kullanımını da rastlanır.

[divider]

Ergenlerde dikkat edilmesi gereken noktalar (Davies 1996)

[divider]

Dosya: İlkay CAM | 1 Aralık 2005 | Sayı: 03 | Eşcinsellik Dosyası

[divider]


DOSYA KONULARI:

Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.