Çift As

Bir hayat içinde, farklılaşmış bedenlerin ölüm arzuları. Yaşama isteği kalmamış birkaç insanın, bakış tarzları. Empati kurmak için okunan tüm o romanlar. Bedenlerine hayali ruhlar yerleştirilmiş masal kahramanları. İnançlara göre şekil alan mitler. Parasızlığın peşinde kaybolan inançlar, bedenler, ruhlar ve çok daha fazlası.

as

Tanrı dedi o gün. Rüyamda bana dedi ki:

“Bir insan bedeninde şekil almak, başka bir varlık yerine şekil almaktan daha güçtür.” Sorumlulukların vardır. Kendine göre ihtiyaçların. Bunların en ağır olanı düşünmektir. Çünkü sınır tanımaz düşünmek, farklılıkların farklılaştığı, yaşamlarının ölümsüzlüğe ulaştığı erdemdir düşünmek. Devrik cümlelere kroki bakışı atmak, daha tanımlanmamış milyonlarca hissi tanımlayamamaktır düşünmek. Sınırlarını kendin çizdiğin dünyada, beklentileri olmadan yaşayabilmektir.


Bir arkadaşımla diyalogumda çok enteresan bulduğum bir şey vardı. O gün arkadaşım dedi ki bana:

Berke. Neden düşünmeliyiz? Neden farklı anlamlar yüklediğimiz farklılıkların hisleri altında çatışmalar yaşamalıyız? Neden başka alternatifler varken düşündüğümüz dört duvar arasında düşünmeye devam etmeliyiz? Düşünmenin bir sonu var mıdır? Düşünmek zor mudur Berke? Yoksa herkesin yüklediği anlamda soyutlaşmış bir kavramdan ileri gidememek midir düşünmek?

Benliğimi araştırdığım zamanlar oldu. Hani olur ya içindekini ararsın. Ona ne istediğini sorarsın. Ne? Kızgın, öfkeli bir biçimde hayattan alacak başka bir şeyin olmadığını söylersin. Ne var yani dersin? Ne alabilirsin ki benden daha dersin. Daha senden bir şey almamışken hayat…

Tanrı dedi o gün. Rüyamda bana dedi ki;


“Senin anlayacağın dilden konuşayım. Yerdeki kartlardan ya eline çift as gelirse?”