Ho’oponopono: Bir Hawaii geleneği

Gezegenimiz Dünya her gün biraz daha değişirken, şartlar giderek daha baskıcı olurken, huzur arayışımız çoğalırken, çok eski zamanlarda kullanılan bir Hawaii ‘iyileştirme’ yöntemi olan Ho’oponopono’yu yaşam koçluğu yapan Emel Tunç’tan dinleyelim.

Ho'oponopono hawaii geleneği

Yöntemlerinizi ve taktiklerinizi değiştirin, ilkelerinizi asla!

Röportaj. Emel Tunç

Öncelikle bu sözcüğün anlamını öğrenebilir miyiz sizden?


Emel Tunç: Hawaii dilinde ‘zihinsel temizlik’ anlamında kullanılıyor. Bir aile içinde tüm bireylerin bir arada dua, itiraf, pişmanlık bildirme, onarma, yapılanı yenileme ve affetme yolu ile ‘pono’ ya yani iyilik, doğruluk, düzgün davranış, sağlık bolluk, doğallık, başarılı olma, rahatlama ve huzura erme konumuna ulaşmak. ‘Ponopono’ ise işleri düzeltmek, yoluna koymak, onarmak ve toparlamak, olması gereken hale getirmek anlamlarına geliyor.

Ho'oponopono

Hawaii’den iyileştirme yöntemi: Ho’oponopono

Nasıl bir çalışmadır? Özü hangi ilkeye dayanır?

Emel Tunç: Ho’oponopono, bağışlama ve barış için uygulanan bir Hawaii geleneğidir. Bu yöntem aynı zamanda Samoa, Tahiti ve New Zealand gibi Güney Pasifik adalarının çoğunda da uygulanır. Bu kültürlerde ‘hata’ yapmaktan kaynaklanan suçluluk duygusunun ve öfkenin hastalığa sebep olduğuna inanılır. Yapılan hatanın itiraf edilmesi ise hastalığın iyileşme sürecini başlatır. Gizlilik ya da bir durumu saklamak hastalığa güç verir. Ayrıca bu adalarda yaşayan insanlar önceki nesillerin günahlarını da çocukların çektiğine inanırlar. Eğer bir çocuk hasta ise ana babasının yanlış bir takım davranışlarda bulunduğundan şüphe edilir. Durumun karmaşıklığı, sosyal karmaşa ve felaketlere de sebep olabilir. Uyum ve düzen ancak itiraf ve özür dileme ile sağlanabilir.

Yöntem günümüze nasıl ulaşmıştır? Hawaii ile bağlantısı nedir?

Emel Tunç: 1917-26 yılları arasında Hawaii’de yaşayan yazar Max Freedom Long, geleneksel ho’oponopono yöntemini 1936 da yayınladığı kitabında anlattı. Hawaii’li araştırmacı Mary Kawena Pukui özellikle aile ilişkilerinin iyileştirilmesi için kullanılan bu eski gelenekten ve kendi gözlemlerinden oluşan 1958 yılında yayınladığı kitabında söz etti. Pukui, bu uygulamanın bazı ailelerin günlük ya da haftalık toplantılar yaparak daha sorunlar ortaya çıkmadan ilişkileri düzenlediklerini anlatır. Bir çocuk merkezinde çalışan ‘Aunty’ Malia Craver, geleneksel ho’oponopono yöntemini öğreten kurslar verdi ve ilk kez 30 Ağustos 2000’de Birleşmiş Milletler toplantısında bu uygulamadan söz etti.

1976 da Morrnah Simeona, o güne dek aile içindeki sorunların çözümüne yönelik olan bu yöntemin kapsamını genişleterek kişisel uygulamaya dönüştürdü. Simeona, “Başkalarına yaptığın ne varsa bu senin sorumluluğun ve deneyimindir hayat şartlarının yaratıcısı sensin” demektedir.1992 de  öğrencisi Ihalekala Hew Len ve Joe Vitale  ‘Zero Limit-Sıfır Noktası’ kitabını yazdılar. Kitap Ho’oponopono yönteminin temel önermesinin sıfır noktasında durmak olduğunu ifade eder. “Hatıralar yoktur, kimlik yoktur çünkü bütün sorunların sebebi hatıralardır” der Dr. Hew Len. Sıfır noktasına ulaşabilmek için bazı tekrarlar verir.

Ho'oponopono

Hawaii’den Eski Köye Yeni Adet: “Özür dilerim. Beni affet. Seni seviyorum. Teşekkür ederim.”

Emel Tunç: Yöntem herkesin %100 sorumluluk alması esasına dayanır ve bu sadece kendi yaptıklarımızın değil, bizim dışımızda diye düşündüğümüz herkesin sorumluluğunu da kapsar. Çünkü sorun dışarıda değildir. Hayatımızda olan her şey başkaları yapmış gibi görünse de bizimle ilgilidir. %100 sorumluluk almak demek dışarıda oluşan her şeyin içsel yansımamız olduğunu kabul etmek hatta hiç şüphe etmeksizin bilmek demektir. Bireysel bilinçler bütünü oluşturur ve herkes her an iletişim halindedir. Bu nedenle bir kişi istenmeyen bir durumu kendi bilincinde düzeltirse bu diğerlerine de yansır ve iyileşme gerçekleşir.


Siz bu yöntemi uygularken yaşamınızda neyin iyileştiğini bir örnekle açıklar mısınız?

Emel Tunç: Pek çok iyileştirme yöntemini kullanmakla birlikte Ho’oponopono’yu uygulayarak daha dingin şartlar sağlanabildiğini söyleyebilirim. Örneğin; Geçen gün oğlum okuldan büyük bir hayal kırıklığı içinde geldi, odasına kapandı. O anda ona ulaşmam mümkün değildi. Ben ise onun yüzünün yeniden gülmesini istiyordum. Hemen uygulamaya koyuldum. Sonuç mu? Kısa bir süre sonra odasından çıktı, derdini anlattı ve rahatlayıp gitarını çalmaya koyuldu. Uygulaması kolay ve nerede olsa yapılabilecek bir yöntemle huzur ortamı geri gelmiş oldu. Buna benzer aklınıza ne gelirse, neye sıkılırsanız ya da sinirlenirseniz; trafik canavarlarından tutun da huysuz apartman komşunuz, kuyrukta cingözlük yapıp önünüze geçen birisine, sebepsiz moral bozukluğunuza, aile içi sorunlara hatta nezleye, gribe kısaca çözüm aradığınız her durumda bu yöntemi kullanabilirsiniz.

Ho'oponopono

Tek başına yeterli bir uygulama mıdır?

Emel Tunç: Yoga, reiki gibi pek çok iyileştirme yöntemi var. Bence hayatımızda hepsine yer var. Bedensel, ruhsal ve zihinsel olarak bütüncül iyileşme olması için bu çalışmalar birbirini tamamlıyor.

Uygulamayı nasıl öğrenebiliriz?

Emel Tunç: Sıfır Noktası (Zero Limit) adlı kitabı okuyabilirsiniz. Dr. Hew Len’in düzenlediği atölye çalışmalarına katılabilirsiniz ki geçtiğimiz Temmuz da Türkiye’de atölye çalışması gerçekleşti.

Kitaptan öğrenmekle atölye çalışmasına katılmak arasındaki fark nedir?

Emel Tunç: Kitap, Ho’oponopono ile tanışmak için bir başlangıç. Daha derine inmek için atölye çalışmaları tatmin edicidir. Ayrıca her grup çalışmasında olduğu gibi paylaşmak, birbirimizden öğrenmek ve sorularımızı uzmana sormak şansına sahip oluruz.


“Kendimizi sevmek, kendimizi geliştirmenin en etkin yoludur böylece yaşama bakışımız değişir ve dünyamız gelişir.” Okumak gelişime açılan kapıdır…

Kutuplaşmaya dur diyelim! Yolumuz ışık, rotamız sevgi olsun


Engin Doğalı Yıldırım
1962 doğumlu olup, Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olduktan sonra on beş yıl eğitimci olarak görev yaptı. 2006-2007 döneminde katıldığı yazım atölyesi çalışmalarından sonra gençler için yazmaya başladı. Amacı, anlattığı öyküler aracılığı ile hem bireysel gelişimlerine yardımcı olmak hem de bilimsel konular üzerine daha fazla düşünmelerini sağlamak.