Eminönü Yeni Cami’nin Simgesi “Güvercinci Amca” Anlatıyor

İstanbul’un en aşina olduğumuz renklerinden biridir Eminönü ve Yeni Cami önündeki ‘güvercinci amcalar.’ Yaz kış demeden, küçük kulübelerinde yem satarlar her yaştan, her milletten insana… 

Eminönü Yeni Cami'nin Simgesi “Güvercinci Amca” Anlatıyor

Kâh yaşlılar, kâh gençler, kâh güvercinleri kovalayan, uçuran, ardından ürkek adımlarla yaklaşıp yerlere yem savuran küçük çocuklar… Yeni Camii önündeki bu sahne, sayısız filme dekor olduğu gibi, İstanbul’a adım atan birçoklarının uğramadan geçmediği sıcak bir İstanbul rengi olarak da zihinlerde yerini almıştır.

Peki, çoğumuzun sıkça gördüğü, yanından geçtiği, göz ucuyla süzdüğü, bazen de usulca güvercinlerin önüne savurmak üzere bir tabak yem alıverdiği bu insanlar kimlerdir?


25 yıldır Yeni Camii önünde yem satan Güvercinci Polat Amca, iş başında geçen bir gününü, hayatını, İstanbul’un bu tanıdık renginin bilinmeyenlerini anlattı.

Söyleşi: Melis Eren

“Her sabah saat 7’de geliyorum ben.” diyerek anlatmaya başlıyor Polat Amca:

“Bir arkadaş daha geliyor, onunla merdivenleri yıkıyoruz önce; ekmek yiyoruz buradan, gönüllü yapıyoruz işte… Hem camii merdivenidir, hem de ekmek teknemizdir diye. Sonra da tezgaha oturuyoruz. Akşam ezanı okunana kadar buradayız.”

“Bu yem sattığımız kulübeleri Ticaret Odası verdi. Biz zamanında gelmiştik, bizim hanım da vardı o zaman. Ama şimdi kimseyi almıyorlar artık, belediye de çok kalabalık istemiyor. Bizim hanımla ikimizin, toplam 25 sene oldu burada.”


“Kış aylarında nasıl geçiyor günler?” deyince, şöyle anlatıyor Polat Amca:

“Kışın dayanabildiğimiz kadar duruyoruz; o zaman daha az insan geliyor tabii. Alıştık artık; ama yine de yazın çok sıcak, kışın çok soğuk oluyor. Hele ağustos ayında çok zor geçiyor. Bir de ben kalp hastası olduğum için, iki tane kapakçık değişti bende, benim için daha da zor oluyor. Doktor da fazla güneşte durmamamı söylüyor. Kışın desen, bu defa soğuktan hasta oluyor insan. Geçen kış da bronşit olmuştum burada soğuk kapıp; uzun zaman çalışamamıştım.”

         

“Turistler de alıyor mu yem, ilgi nasıl?” diye soruyorum:

“Turistler değil de, ekseri Araplar alıyor. Onların çocukları çok oluyor Maşallah. Diğer turistler en fazla bir-iki tane alıyor; ama Araplar bonkör oluyor biraz, çocuklarına alıyorlar bol bol. Ama diğerleri karnını gösteriyor “açım” diye, çok almıyorlar.” diye cevap veriyor.

Son olarak “Değişmesini istediğiniz, memnun olmadığınız bir durum, hal var mıdır?” deyince, Polat Amca’nın cevabı net oluyor:

Yahu hayattan memnunum işte; böyle geldik, böyle gidiyoruz. Başka da bir şey yok. Alıştık tabii artık, ne olsun?

***


İstanbul’un en tanıdık renklerinden birine boyanmış, o rengin bizzat kendisi olmuş Polat Amca’nın anlattıkları, bu tanıdık rengin her tonunu; yazını-kışını, alışılmış bir sahnenin perde arkasını gözler önüne seriyor adeta. Eminönü Yeni Camii’ye yolunuz düşerse şayet, Polat Amca’ya ve İstanbul’un en sıcak motiflerinden biri olan Yeni Camii güvercinlerine de uğramanız dileğiyle…

Tuna Kiremitçi ile Bir Seyahat Röportajı


Melis Eren
9 Ekim 1992 yılında Borçka’da aldım ilk nefesimi... Borçka, Artvin'in bir cennet köşesidir ki, bende yeri çok ayrıdır. Derken, İzmir’de, Karşıyaka’da eğitim hayatıma başladım, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden ise 2015 yılında mezun oldum. Okuyor, yazıyor, arıyorum. Farklı kültürler, şehirler, yabancı lisan ve mutfaklar hayatımın vazgeçilmez kavramlarından birkaçı. Bugüne dek, deniz olmayan bir şehirde yaşamadım; zorunda kalmamayı umuyorum…