İffetsizliği yazmayan kadınlara inat

Erkek ve kadının iffetsizliğini birbirinden hiç ayırmıyorum. Ama malum; toplumda bu etiket kadına yakıştırıldığı için ben de kadınlar için yazdım bu yazımı… Kadınlar gününe yakıştı mı derseniz? Hiç yakışmadı. Ama zaten yaşananlar; kadınlara, kadınlarımıza yakışıyor mu?

Erkek ve kadının iffetsizliği

Bir kadının iffetsizliği mi yoksa ona iffetsiz etiketi yapıştırıp, onu dışlayarak yok etmeye çalışmak mı toplum için, o toplumun dejenerasyonu için; daha kötü?

Kim bunu sorgular bilemem ama insanların kendi dünyalarında bile olsa, bunu doğru dürüst bir şekilde sorgulamaları gerek diye düşünüyorum. Sorguladıkça; insanlığa yaklaşacaklarını göreceklerdir çünkü…


Hele hele kolay yoldan zengin olmayı hayatlarının yaşam nedeni yapanların cirit attığı bir ortamda…

Ya da daha sübyanken kadın olmak zorunda kalan çocuklara yapılanları reva görenlerin; kendilerini haklı gördükleri ve utanmadan sıkılmadan ortalıkta gezdikleri bir ortamda…

El kadar bebelere cinsel tacizde bulunanların olduğu ortamda…

Sonra o çocuğa iffetsiz etiketi yapıştırıp, başka çocuklara örnek olur diye onu okuldan uzaklaştıran okul yöneticilerinin eğitimci olduğu bir ortamda…

Makam ve mevki için eşini, dostunu, arkadaşını, ilkelerini hiç düşünmeden satanların itibar gördüğü bir ortamda…

İffetsiz diye bir kadını yaftalamak kimin hakkı?

Kim, hangi hakla böyle bir etiketi, bir kadının alnının tam ortasına yapıştırabilir?

Bu hakkı kendinde nasıl görebilir?

Anlamak mümkün değil. Ve bunu kanunlaştırmak…


Sözlerin, kelimelerin tıkandığı nokta…

Ar damarını; bacak arasında sanarak oraya sıkıştırmak; damarsızlığın kol gezdiği bir ortamda saçmalığın daniskası olmuyor mu?

Bir kalbi güzel arkadaşım “bu konuda yazmalısın” demişti. “Yazarım demiştim” ama bir türlü yazmaya başlayamamıştım. Konunun neresini tutacağımı bilemediğimden değil; elim gitmedi, kalemim gitmedi. Bunca rezaletin içinde insanları etiketlendirmenin neresinden tutacağım diye konuya kızgınlığımdan. İnsan olmanın temelini toplum olarak kaçırmış olduğumuzu görüp, üzüldüğümden.

Hoşgörü dini olan dinimize bile yakışmayacak bir hoşgörüsüzlüğü unuturcasına birbirlerimize, kadınlarımıza kin dolu olduğumuzu gördüğümden. Yazsam bile boşa yazacağımı bildiğimden. Ama olmadı tutamadım ve yazdım gördüğünüz gibi.

Kendini tutanlara inat…

Hoşgörüyü içindeki sinsiliğe kurban edenlere inat…

Böyle bir etiketlenmeye “dur” demeyenlere inat…

Ve en başta da susan kadınlara inat… 


Eli kalem tutmasına rağmen, nedense bu konuda bir şey yazmayan kadınlara inat…

Kadınlar giderek erkekleşiyor mu?