Sürüklenerek değişmek… Olağanüstü değil ama olağan dışı

Olağanüstü değil ama olağan dışı pek çok şey yaşadık bugüne kadar. Böylece yeni normlarımız oluştu ve eski normallerimiz ise artık olağan olmayanlar oldu.


Sürüklenerek değişmek... Olağanüstü değil ama olağan dışı

Bir hatırlayalım bugünlere gelişimizi ve hayatın seyrini! İlk adım attığımız günlerden bugünlere neleri getirebildiğimizi! Her alanda her şey ve çok kısa bir sürede yaşanan değişimleri.

Çocukluğumuzun gaz lambaları ve mumları ve sıkı komşuluk ilişkileri ve o zamanlar ki düşünüş biçimleri ve bugünlere dek aşama aşama alınan yollar. İlk zamanlar şaşkınlıklar olurdu. Radyonun içindeki insanların nasıl yaşadığı sorulurdu.


Televizyonun hiç renklisi mi olurmuş? Telefon denilen şey nasıl o kadar uzaktaki insanları konuştururmuş  Sonraları alışıldı ve yeni normlar bağırlara basıldı. Ama öyle değil! Eski insanların binlerce yıl boyunca yaşadıkları o aynı hayat gibi değil ki şimdi. Öğrenilecek şeyler hiç bitmiyor. Belki bir ömürde binlerce yıllık gelişim yaşanılıp deneyimleniyor.

Sesi ne iletebilir ki?

Kablolu olabileceğine aklı iyice erdirdikten sonra kablosuza isyan aşaması ve yeni nasıl olur sorgulaması. Sesi ne iletebilir ki? Dalgalarla tanışıyor insanoğlu ve insankızı ve sonra tepemizden çığ düşercesine ardı arkası kesilmeyenler ve artık takip etmeye bile yorulduk. Her şey olabilir diyoruz. Zihinler her şeyin olabileceğine ve olabilirliğe iyice alıştı. O nedenle artık şaşkınlıkta pek önemsiz kaldı.

Yaklaşık olarak bilinen on bin yıllık tarihte bu kadar keskin değişim ve dönüşüm hiç yaşanmamıştı. İnsanlar hep aynı şekilde yaşarlar ve hep aynı şekilde yaşlanırlardı. Hayat çok basitti onlar için. Zihinleri zorlanmazdı. Bilindik şeyler bilindik olarak hep kalırdı ve nesilden nesile hep onlar aktarılırdı.

Tarlalar binlerce yıl boyunca hep aynı şekilde sürüldü. İnsanlar binlerce yıl boyunca hep aynı şekilde düşünürdü. Neyin olası olduğu hep belirli idi. Değişimler ise günümüzdeki gibi çok temelli ve çok keskin değil idi. Basit bir gelişim ve değişim bile hemen gerçekleşmezdi. Gerçekleşse bile hemen benimsenmezdi. Her şey zaman alırdı. İnsanlar uzun zamanlar boyunca bazı şeyleri yaşamlarına alırdı.


Sürüklenerek değişmek... Olağanüstü değil ama olağan dışı

Bir düşünelim; tam olarak bin beş yüz yıl boyunca aynı şekilde evler yapıp aynı şekilde ısınılmakta ve aynı şekilde geçimler sağlanmakta ve aynı şeyler yenilip daha fazlası aranmamakta! Tüketim merakı olmadığı gibi tüketim kavramı bile yok.

Çöplükler yok. Çöp de yok

Üretim ise geçim ve boğaz derdi için. Yapayı olmadığı için doğalı zaten çöp değil. Çöplükler yok. Çöp de yok. Her şey aslına dönüyor. Doğadan alınan ona geri veriliyor ve insanlar doğaya boyun eğdirmeye çalışmıyor. Onunla iyi geçinip toprağı anası olarak kabul ediyor. Toprak ona tohum ve ürün veriyor. Günde bir defa yemek yiyebilirlerse eğer herkes mutlu. Mutsuzluk yok. Mutsuzluğa itecek benim olmalı ve her seferinde daha fazla isteği de yok.

Aşağı yukarı böyle olan bir dünyada bizlerin bir ömürde yaşadığı değişimler ve yenilikler eskilerin belki de binlerce yılına denktir. Daha da anlatılabilir. Hatalı ve eksik yönler düzeltilip değiştirilebilir ama şu bir gerçek ki, günümüz insanı artık değişim ve dönüşümün, ardında sürükleye sürükleye peşinden getirdiği ve her yeni formu yaşamaya mecbur edildiği bir çıkmaz sokağa girer gibi!

Neredeyse kredi kartı olmayan insanlar yaşayamayacak. Evlerde internet zaten zorunlu ve birçok iş için insanlar internete her şeyini borçlu. Cep telefonu olmayan insan düşünülemiyor. İnsana hizmet eden bunca yeniliğe artık insanlar hizmet ediyor. İnsanlar yetişemiyor ya da umurlarında bile değil. En son kendini dinlediği günden bugüne tam on beş yıl zaman geçiren insanlar var. On beş yıldır kendisini hiç dinlememiş ya da düşünmemiş ya da istememiş ya da belki de artık gerekli değildir.

Sürüklenerek değişmek... Olağanüstü değil ama olağan dışı

Chiplenip, barkodlu olacağımız günler

Bu hızda gitmeye devam ederse eğer tahmin ediyorum ki; chiplenip, barkodlu olacağımız günler çok yakındır. Mazereti ise bence hazırdır. Tüm işlemlerin birliği ve düzeni ve kolaylık! Hızın daha da artacağını düşünüyorum. Bugünlerde olmaz dediğimiz birçok şeyin de yakında olacağına ve onlara da çok kısa bir sürede alışacağımıza.


Samimiyetten uzak sahteliğin ve son derece gelişmiş teknolojinin niçin bizlerin emrinde değil de bizlerin onların mecburiyetinde olduğunu sorgulamayacağız bile. Sorgulamakta artık demode ve karşılaştırmak! Kıyaslamayı kullanmak. Aklın fonksiyonlarına teknolojiden bağımsız yaklaşmak! Değişime uyarlanan insan yerine değişimi kullanan akıl yaklaşımı ortadan kalkmış gibidir. Çünkü her değişim aklidir görüşü benimsenmiştir ve bunu kabul etmemek ve hakkında düşünmek bile tehlikeli hale gelecektir.

Yeni Bir Çağın Yolcuları: ‘Biyolojik Evrim’ ‘Ruhsal Tekâmül’ ‘Evrensel İnsan’


 

Türker Ercan
Türker Ercan, 1 Haziran 1972 doğumlu. Öğrenciliği hiç bırakmayan bir öğretmen. Uzakdoğu sporları ile uğraştı. Felsefe, psikoloji, parapsikoloji konularında ve mantık alanında uzun yıllar araştırmalar yaptı.