Sözcükler ve Yangınlar

Sözcükler; beşer için kavrulan yüreğin düştüğü ateşte, ilahi bir karşılık beklemesi ve bulamadığında da ağza dolan küfürlerin terbiyesizliği…

sözcükler

Sözcükler ve Yangınlar

Sözcükler; sevgiliye, onu taparcasına sevdiğini anlatırken; sonu ölümle biten şiirlerin çıkmazında kendini paraladığını, tükettiğini fark ettiren çıkmaz sokaklar…

Sözcükler; “ama nasıl bu kadar vefasız olabilir”i kendine açıklamaya, sevdiğini aklamaya çalıştığın bataklıklar…


Sözcükler; insanın tarihten işine gelen küçük bilgilerle karar verdikten sonra güzelce süslediği, bakmadığı sayfalardan duyamadığı feryatlar…

Sözcükler; babasını kaybeden bir çocuğun gözlerine takılmış kızıl damlalardan kilitler…

Sözcükler; evladını kaybeden annenin dinmeyen acısıyla büyüttüğü ağıtlar…

Sözcükler; gariban bir çocuğun istekleri karşısında, annenin ağzında değil. yüreğinde yankılanan cevaplar…

Sözcükler; mantık okyanusundan doldurduğu tek bardaklık suyla hayatı çözdüğünü zanneden insanın yanılsamaları…

Sözcükler; delikanlının babasına anlatamadığı hayallerinde çektiği işkenceler…

Sözcükler; babanın kanı deli oğluna “Oğlum benim yaptığım hataları, sen yapma ne olur”u anlatmada düştüğü çaresizlikler…


Sözcükler; çok söylediğinde kulağına ”Hişşşt sus artık, tüketme kendini olmuyor”u fısıldayan yetersiz kanıtlar…

Sözcükler; hep eksik kalan yargılara, hep eksik gelen yorumların, hiç tamamlanamayacak cevapları…

Sözcükler; sevmediklerine bulduğun ilk fırsatta alçakça laf sokma araçları…

Sözcükler; ağzına zehirler dolan insanın zehrini boşaltırken işkenceyle öldürdüğü masumlar…

Sözcükler; sonrasından korktuğundan ölüme gidemeyen, ancak ölümü hatırladığında ensesinden vücuduna inen serinlemeyle hayatın bitmeyen yarışlarından bir an olsun kurtulduğunu hisseden sancılı insanın sığınağı…

Sözcükler; yok olmaya karar vermiş insanın, yok olacağı günü beklemek istemeyişinin sırdaşları…

 -Hiçbir şey umrumda değil, diyorsun ama ben buna inanmıyorum. Ölümün nedensiz olduğunu düşünmüyorum. Neye tutunduğumu düşünüyorsun diye sordun bana ve ben de bilmiyorum demek zorunda kaldım. Ya da sözcükleri bir araya getiremiyorum. Sen getiriyorsun, ama söylemiyorsun. İnandığım şey trenin önüne atladığında o şeyi de yanına almıştın ve zalim ölüm için sıkıca sarılıyordun o şeye. Sıkı sıkı tutuyordun onu. Sadece sözcükleri arıyorum profesör. Arıyorum, çünkü biliyorum ki sözcükler kalbine giden tek yol. (The Sunset Limited Filminden)


Sözcükler; sonsuz kudreti anlatmada aciz kalan ve sonsuz kudretin yanlış algılanmasına neden olan, sınırlı yanılgı araçları…

Ana odaklanmak nedir? Ne yapmalı?