Oscar’a Aday İnsani Yaklaşımlar

Yaklaştığımız bu kumsalda sahibimle tekneden indik ve beni tekneye almadan hiç bilmediğim, yüzerek izlerini süremeyeceğim bir yerde bırakıp gitti. Yüzebildiğim kadar yüzdüm. Geri dönüp, bırakıldığım yerde öylece bekledim. Denizin içinde üşüdüm, ama yine de bekledim. Benim onları merak ettiğim kadar merak ettiler mi beni acaba? Oscar

Adımla seslenilmesini özledim. Daha derdimi anlatamayacak kadar minicikken bile seslendiklerinin ben olduğumu anlardım. Adımı bilirdim. Beni terk ettikleri gün, ailemi de adımı da kaybettim. Bir daha kendi adımı duyabilme ihtimalim var mı? Hep boynumda taşıdığım adımı da, almışlardı benden. O isimle çağrılırsam geçmişle bağımı koparamayacağımı düşündükleri için mi, bu kadar hassas düşündükleri için mi? Sadık bir dost olmam benden daima beklenirken unutayım diye mi? Doğada her denizi gördüğümde hatırlamayacak mıyım? Onu da rica etsem kaldırabilirler mi?


Oscar’ın ümitle beklediği günler

Bir ümitle beni terk ettikleri yerde bekliyorum. Ağustos 2013’te Bodrum’ da bir koyda terk edildim. Denizin içinde bekliyorum. Burada bana yeni ev arayanlar, sahiplenenler var. Yemek veren de var, ama annemin kucağından ve kardeşlerimin yanından alındıktan sonra gözümü yanlarında açtığım dostlarım nerede? Beni neden terk ettiler? Umut etmek ister her canlı… Umutla beklenen günler. Her gelen tekneye sevinçle koştum. ‘İşte geldiler beni almaya’ diyerek kuyruğumu sevinçle sallayıp kendi etrafımda döndüm.

[quote]

Terk edilen bir sevgilinin ondan gelecek bir telefonu beklemesi gibi işte ben geldim affet demesini bekler gibi…

[/quote]

O güne dair hatırladığım ilk şey, teknedeyiz. Uzak bir yerden geldik tatile… Beraber geldik, ama beraber dönemeyecektik. İçimde bir sızı var, nedenini anlayamıyorum, ama içim buruk. Her zamankinden bir fark var. Hissediyorum. Sahibimin dizinin dibinde oturuyorum. Bilseydim ki bu onunla son oturuşum yalardım yanaklarından, doyasıya koklardım. Yaklaştığımız bu kumsalda sahibimle tekneden indik ve beni tekneye almadan  hiç bilmediğim, yüzerek izlerini süremeyeceğim bir yerde beni bırakıp gitti. Yüzebildiğim kadar yüzdüm. Geri dönüp, bırakıldığım yerde öylece bekledim. Denizin içinde üşüdüm, ama yine de bekledim. Benim onları merak ettiğim kadar merak ettiler mi beni acaba? Her zaman yataklarının başında beklerken, en ufak seste onları koruma güdüsüyle kulaklarımı kabartırken gece karanlığında o kumsalda tek uyandım.

İkinci gün, üçüncü gün derken artık içimde dolmaz bir boşluk… Her gelen tekneye koştum. Ulumalarım içimdeki acıyı hafifletmiyor. Sesimi duyan var mı?

Sesimi duydular. Çevreden beni gören insanlar bana yakın davrandı, ama acım azalmıyor. Her tekneye koşup, bakarken sabahın en erken saatlerinde terk edildiğim saatlerde her gün denize umutla koşarken başka bir yolculuk anı benim için… Başka bir aile beni sahiplendi. Bir daha bu kumsala gelebilme ihtimalimden, ailemle buluşma ihtimalimden de uzaklaştığım yeni bir yaşam. Alışır mıyım yeni yaşamıma yoksa içimde hep bir güven eksikliği ve özlem yaşar mı? Bir ses arkadan bana sesleniyor. Buraya geldiğimden beri bana böyle sesleniyorlar; ‘Oscar gel oğlum!’ Sahi benim adım neydi?


Ben bu satırları yazarken Oscar’ ı yeni yuvasına ulaştıran Sinem Saraçoğlu’yla haberleşiyoruz. Kendisiyle hiç tanışmadım. Bir ortak arkadaşımız sosyal medyada Oscar ile ilgili durum güncellemesini paylaşmıştı. Kendisine mesaj göndermiştim. Oscar nasıl, onu dergimizde yazabilir miyim diye… Beni aradı biraz önce. Kendisi hayvan sever bir gönüllü. Bodrum’a tatile gittiğinde Oscar’ la karşılaşıyor. Çekim yasası işliyor. Oscar onu görmezden geleceklerle değil Hayvan Hakları Aktivistleri Derneği- Hayvist’ den Sinem Hanım’ la karşılaşıyor. 3 gün içinde yeni ailesine kavuşmuş Oscar. 31 Ağustos’ da İstanbul yolcusu. Oscar çok uslu, çok farklı diyor. Yeni ailesi çok benimsemiş Oscar’ı… Tatillerini umursamadan Oscar’ ı yaşamlarına dahil etmişler. Geçen gün yeni ailesi Oscar ‘ı da denize sokmuş. Oscar terk edildiği zamandaki gibi denizin içinde oturup beklemeye başlamış. Yeni ailesi onu hemen denizden çıkartmışlar. O gün denize girmekten vazgeçmişler. Terk edildikleri anın bağını koparmak gerek. Bu onlara iyi gelmiyor diyor. Oscar yeni adına alışmış ama deniz onun yaşamına atılmış bir çapa artık. Sevgi dolu bir ortama rağmen denizlere dalıp aradığı hatıraları var. Diliyorum sevgi yüreğindeki yaraları sarar.

oscar 4

Sevgili Sinem Saraçoğlu ‘Gidip, pet shop’lardan hayvan satın almayın lütfen,” diyor. Terk edilmenin hayvanları ne kadar etkilediğini anlatıyor ve yeni yuvaya ihtiyacı olan nice terk edilmiş hayvan olduğunu belirtiyor. Şu anda İstanbul’ daki yerlerinde terk edilmiş ve yeni yuva bekleyen 35 köpeğin olduğunu söylüyor. (İletişim için [email protected]) ‘Duyarlı olmak, sahiplenmek  için bu hayvanlara can veriyor.’ diyor.

Oscar yuvalandıktan bir gün sonra yaşlı bir cooker bırakılmış aynı yere. Onu da, Sinem Hanım’ın Bodrum’da yaşayan eski dostları sahiplenmiş. İkisi de, şansızlığın içinde yine de şanslılardı. ‘Hepsi bu kadar şanslı olmuyorlar,’ diyor.

Peki beni bu kadar etkileyen neydi?

Hiç hayvan beslememiştim. Evet, bizi aile olarak seçen ve yıllar sonra kaybolan bir kedimiz vardı yıllar önce… Yine gelir mi diye bakardım hep bahçede… Acaba Oscar, o duygularıma mı dokunmuştu. Parayla satın alıp onları bir kenara atan insanlara kızgınlığım vardı belki… Belki çaresizlik… Belki daha nice Oscarların olduğunu ve olacağını bilmek. Kendi iç sesini ve vicdanını sen duyarken nasıl oluyor da bu kadar yakından kendi yaptıklarını fark edemiyorlar diyen isyan vardı belki içimde… Belki ben de bir şeyleri terk etmekteydim ve göremiyordum ya da fark ettiremiyordum. Terk edilen, terk eden ve tanık olan ben… Oscar, sahipleri ve ben… Görünmeyen iplerle Oscar ve ben dahil birbirimize bağlıydık.

Onun sahiplerinin gözüyle de bakmaya çalıştım. Bu kadar uslu ve günlerce sahiplerini denizin içinde beklemiş bir varlık sevgisiz bir ortamda yetişmiş olamazdı. Belli ki Oscar’ın uzaklara dalan bakışında büyük bir özlem vardı. Neydi nedeni, belki aileye yeni katılan bir bebek, belki değişen yaşam koşulları. Yargılamayı yakıştıramıyorken, sorumluluk duygusunun gelişmesinin önemine dikkat çekmek istiyordum. Belki çocukken sorumluluk duygusu tam olarak verilmiş bir birey tüm zorluğa rağmen Oscar’dan vazgeçmeden bir çözüm yolu bulabilirdi. Okumasını isterdim onu terk eden sahibinin ve tüm yargılardan açıklamalardan uzak bana Oscar’ın gerçek adını ve hikayesini anlatmasını isterdim. Oysa ne varsa düne ait dünde kaldı, bugün yeni şeyler söylemek lazım diyebilen bir ruh belki de Oscar’ ı kendi haline bırakan… Vicdan ile vurdumduymazlık, anı yaşamak ile görmezden gelmek arasında ince bir köprü vardır. Birisi cenneti dünyada gerçek kılar. Birisi ise dünyada cehenneme koşar ama herkes baktığı perspektifin ve seçimlerinin sonuçlarını er ya da geç yaşar. Daha nice Oscarlar var.

İyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir sözü vardır ya, keşke denize atılan Oscar değil de iyilik olsaymış. Oscar öyle vefalı ki benden yazıda  onun adına vefasını paylaşmamı istedi.

oscar ve ailesi

Oscar ‘dan son sözler, Sevgili Jill Yurdagül Lee ve Binnaz Yücesan bana ne kadar yardım ettiniz. Artık benim için dolmasın gözleriniz. Sizinle bir daha karşılaşmasak da, siz benim ömür boyu dostumsunuz. Adım silinse de hafızadan, her gördüğüm deniz bana yaşadıklarımı ve sizleri hatırlatmaya yeter. Yeni yuvamda Özlem ve Murat Güsar çiftiyle beraber olacağım. Yaşama yeniden tutunabilirim onların güzel gönülleriyle. Sizleri anmazsam vefanın neresinde yer alırım. Hikayemi kaleme alan yazarımız bu bir teşekkür yazısı değil, dedi ama benim yaradılışım vefa üzerine değil mi? İkna oldu en nihayetinde. Teşekkür etmek, şükretmek en önemli değerlerdendi. Sahip çıkmak, cana can diye bakabilmek, her canlının hisleri olduğunu ve değer verilmeyi, saygıyı doğuştan hak ettiğini hatırlamak aynadır bu yaşamda…  Ben Oscar… İçinizdeki hangi Oscar ‘a ışık tutuyorsam selam ola…

Oscar diğer dostları için önemli bir misyonu yerine getiren vefalı bir dost. Sevgili Canlar şimdi ve sonsuza kadar Oscar’ a aday insani bir davranış sergileyip, onlara kucak mı açacaksınız? Yoksa yeni Oscarlar’ı terk ederek yine Oscar’ a aday insanlık dışı durumlara mı imza atacaksınız? Siz neyi seçiyorsunuz yaşamınızda?


Sesimi duyan var mı? Yeni adım Oscar… Ya kaderleri bana benzeyen diğer hayvan dostlarımın adı ne?


Funda Doğan
11.11.1977 tarihinde dünyaya geldi. Başkent Üniversitesi Turizm İşletme mezunu olan yazar; 1999 yılında tanıştığı Reiki enerjisinin onda açtığı açılımlarla daha sonra pek çok öğretiyi yaşamına geçirmiştir. Ayurveda, EFT, NLP gibi öğretileri ve Dünya adındaki oğluyla yolculuklarının sentezini bir kitap altında toplamaktadır. 2012 yılından beri, daha çok ebeveynleri hedef aldığı 'İçimdeki Ayna' adlı eğitimlerini vermektedir. Müziğe olan tutkusu da yazmaya olan tutkusu kadar güçlüdür.