Eli Sanata Yüreği Acıya Düşen Çocuk İşçiler

Sen büyüklerin dünyasında ucuz emeğinle çalışabilirsin ama, onlar senin dünyanda oynayabilmek için asla yeterli zenginliğe sahip olamayacaklar.

Büyüklerin dünyasında küçük dev adamlar
Büyüklerin dünyasında küçük dev adamlar

Küçük yaşta, büyüklerin dünyasında ayakta durabilmek ne kadar zordur ve kendini savunmak için onların kuralları ile oynamaya mecbursundur. Senin küçük bedenin, büyüklerin yaptığı işlere yetersiz kalabilir, ama çabalarsın çocuk!


Adele ağrını, göğüs ağrını, baş ağrını asla belli etmezsin, zayıfsın, ama güçlü görünmek için büyük adam taklidi yaparsın acemi oyunculuğunla. Sen büyüklerin dünyasında ucuz emeğinle çalışabilirsin ama, onlar senin dünyanda oynayabilmek için asla yeterli zenginliğe sahip olamayacaklardır.

Ekonomik şartların ömürlerin üzerine ipotek koyduğu yıllarda, yaz tatilinin adı çalışmaktı bizim gibi ailelerin çocuklarına; köyden kente göçülüp, tutunmak için mücadele etmenin tek yolu eve ekmek götürebilecek bir işe sahip olabilmekti. Huzur, çizgi filmlerdeki ailelerin salonlarında bizleri bekleyen uzak bir gelecek ve umuttu sadece. ‘ Ekmeğini yediğim günleri görecek miyim? ‘ diye, çaresizliği fısıldardı annem kulağıma; dokuz veya on yaşlarımda ilk işe girdiğim yaz tatilinde, aldığım ilk ücretimle, fırından aldığım sıcak ekmeği eve götürdüğümde gülüşlere çaresizliğin gözyaşları da karışmıştı. Şanslıydım: Bir tanıdığın ‘ Berber’ salonunda çırak olarak çalıştım o yaz ve paranın yaşamak için can suyu olduğunu öğrendim. Yaşıtlarım, kaçak sigara satıyorlardı kentin bela sokaklarında, dayak ve küfürler oluyordu paylarına düşen, ekmeklerine kan bulaşıyordu çocukluklarını gömerken saf düşlerine.

cocuk isci tarla traktor

Sol veya sağ görüşlü siyasal hareketlerin küçük askerleri oluyorduk bazen ya da büyük ‘ Ton ton Amca’ ların tacizlerine uğramamak için sert erkek profili çizmenin alkol ve sigaranın dalına sarılmak olduğunu sanıyorduk. Cin Ali’ nin maceralarından, siyah- beyaz pornografik travmalara geçişimiz ‘ Yurdumuza Yararlı Vatandaş’ olmanın öğretisini çoktan çürütmeye başlatmış; aşkın sınıfsal bir duygudan öteye geçemediğinin burukluğunu ‘ Çocuk Kalbi’ mize kazımıştı. Komşu teyzelerin koltuklarına kirletiriz diye asla oturtulmadık, yıpranmış halılarının üstünde seyrettiğimiz ‘ Kovboy’ ların düşmanı bizlerdik, Kızılderili olmanın ve dışlanmanın, hatta bu kasabada istenmediğimizin ayırdına varırdık hep.

Yaralanan ruhlarımızla, bulunduğumuz noktadan,çevremizi kuşatan yolların en çıkmazına girmemiz ve küskün geri dönüşlerimiz sanki değişmez bir kader olacaktı.

[quote]Çocukların çalıştığı işler onların, sosyalleşmesini ve yeteneklerini geliştirmesini sağlayabileceği gibi, zihinsel ve eğitime yönelik potansiyelini de sınırlayabilir; bedensel ve ruhsal gelişiminde olumsuz etkilere yol açabilir. [/quote]
Fabrika, maden ocağı veya kayıtlı kurumsal firmalarda çalışan çocukların takibi yapılabilmekte, fakat sokak aralarında ne sattıkları belli olmayan mendilci dediğimiz çocukların neredeyse dilencilik boyutuna varan durumlarının iş olarak adlandırılması da utanç verici bir durumdur. Tarımda çalışan çocukların ücretlerine aileleri el koymakta, taşeronluk yapan firmaların da bu durum işlerine gelmekte, karlarını çoğaltmanın tek yolu olarak kabul etmektedirler; bu çocuklar öğrenci olarak kayıt altında olduğundan ‘Tarım’ da çalışan gerçek çocuk sayısı da bilinmemektedir.2013-06-19-gunduz-tarlada-aksam-evde-calisiyorlar

Türkiye Cumhuriyeti’ nin ilk yıllarında yapılan, 1927 tarihli sanayi sayımında çalışan çocukların çokluğu dikkat çekmektedir; genel nüfusa oranlandığında, tarımda çalışan iş gücünün yüzde elli birini çocuklar oluşturmaktadır. 1927 yılında çocuk istihdamı yüzde on beş düzeylerindeyken, 1934 yılına gelindiğinde yüzde ikilere gerilediği görülmektedir. Bu olgu, çocukların eğitime yönlendirildiği ve insanların ekonomik olarak da geliştiğinin göstergesidir.

Dünya genelinde, iki yüz milyon çocuğun işçi olduğu İLO (Uluslararası Çalışma Örgütü) raporlarında belirtilmektedir. Eğitim olanakları ellerinden alınmış bu çocuklar, büyükler gibi tam zamanlı işlerde çalıştırılmaktadırlar. Dünyadaki çocuk işçilerin yüzde altmışı tarım sektöründe, kırk milyon kız ve yetmiş milyon erkek çocuk işçiyse tehlikeli, güvencesiz koşullarda çalıştırılmaktadır. İLO Raporlarına göre, 2004 yılında 221 milyon çocuk işçi sayısı yapılan kampanya ve verilen eğitimlerle, çıkarılan yasalara rağmen 2013 yılında ancak 215 milyona gerilemiş ve yoksul ailelerin tek umutlarının çocuk işçiler olduğu gerçeği değişmemiştir.

TUİK’ in ( Türkiye İstatistik Kurumu) 2012 yıl sonu verilerine göre, Türkiye’ de sekiz yüz doksan üç bin çocuk ekonomik işlerde çalışırken, yedi milyon çocuk ev işlerinde faaliyette bulunmaktadır. Çalışan Sekiz yüz doksan üç bin çocuğun, altı yüz dört bini erkek, iki yüz yetmiş dokuz bini kız çocuğudur. Dört yüz doksan üç bin çocuk tarım sektöründe çalışırken, dört yüz bin çocuk da kentlerde üretime katkıda bulunmaktadırlar.
[quote]Yoksulluk ve çocuk işçiliği arasındaki bağ yadsınamaz bir gerçekliktir. [/quote]
Aile fertlerinin sayısı çoğaldıkça, çalışanların da yaş gurubu düşmektedir. Kentin trafiğinde rastladığımız mendil satıcıları, cam siliciler, dilenenler kalabalık ailelerin gözden çıkardığı çocuklardır ve her türlü istismarında kurbanları olma yolunda tehlikelerle karşılaşmaktadırlar.
8623348540_cab9c3eee2_o
Çocuk ve kadın işçilerin, firmalar tarafından maliyetin düşürülmesi konusunda bir çözüm olarak algılandığı bilinmektedir. Kurumlaşmanın, kaliteli ve bilimsel üretimden geçtiği gerçeğini bilen sermaye yine de ucuz iş gücünden vazgeçmemektedir. Çocuk işçilerin haklarını bilmeyen ebeveynler, meslek öğretilmesi uğruna bu sömürüye ortak olarak, çocukların geleceklerinin karartılmasına da alet olmaktadırlar.


4857 sayılı iş kanuna göre 14 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Fakat, yasanın istisna gösterdiği durumlar bulunmaktadır:

On dört yaşını doldurmuş ve ilköğretimini tamamlamış çocukların hafif işlerde çalıştırılmasına tolerans gösterilmiştir. Yaptırılacak iş çocuğun bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişimini engellememelidir; meyve, sebze, çiçek toplama işleri; esnaf ve sanatkarların yanında satış ve pazarlama; büro hizmetlerinde yardımcı görevler; gazete, dergi dağıtımı ve satışı; fırın, pastane, manav, büfe ve içkisiz lokantalarda komilik gibi işlerde on dört yaşını doldurmuş çocuklar yasaya göre çalıştırılabilir. Temel eğitimini tamamlamış çocukların, haftalık otuz beş saat çalışması şart koşulmuştur ve günde yedi saatten fazla çalıştırılamazlar. Eğitime devam eden çocuklar günde iki saat, haftada on saatten fazla çalıştırılamazlar ve sosyal güvenceleri olmak zorundadır.

[quote] Yürürlükteki sisteme göre, maddi durumu iyi olmayan ailelere ‘ Şartlı Eğitim ve Sağlık Yardımı’ devlet tarafından yapılmaktadır.[/quote]

Çocukların çalıştırılmaması adına yapılan bu yardımlar yeterli olmamaktadır. 0- 6 yaş arası çocukların düzenli olarak sağlık kontrolüne götürülmesi koşuluyla her bir çocuk için ödenen meblağ 30 TL. dir ve 2013 Mart ayı itibari ile beş yüz doksan altı bin çocuk için seksen milyon Türk Lirası şartlı yardım yapılmıştır. Yoksul ailelerin çocuklarının hastanelerde doğumunun sağlanması ve düzenli kontrol yaptırabilmeleri içinde bir kereye mahsus 70 TL. yardımda bulunulmaktadır. Şartlı eğitim yardımları ile kız çocuklarının eğitime devam etmesi sağlanılmaya çalışılmaktadır. Ayrılan bütçe, mesleki eğitime yönlendirilebilse daha yararlı olacaktır. Çocuk sayısına göre 30 TL. lik yardımların yapılması yerine anne – babaların, sağlık, doğum kontrol gibi konularda bilgilendirilebilmesi için her mahalleye eğitim merkezlerinin açılması, bilinçlenmenin sürdürülebilirliği açısından önem kaydetmektedir.
18625

BM’ ye ( Birleşmiş Milletler) bağlı İLO’ nun (Uluslararası Çalışma Örgütü) ‘Çocuk İşçiliğinde Sona Doru: Ulaşılabilir Hedef’ Raporu!

2006 yılında yayımlandığında 8 yıllık eğitim ve öğretimin zorunlu hale getirilmesinin çocuk işçi sayısında azalmaya katkısının büyük olduğu belirtilmiştir. İLO’ nun, zamana bağlı programların gerçekleştirme çabalarının sürdüğü belirtilen raporda ‘ Ülkeler, ulusal politikalarında yapacakları değişikliklerle ve atacakları stratejik adımlarla, çocuk emeği sayısını azaltmayı ve sonlandırmayı taahüt ederler.’ Türkiye, 2015 yılının sonlarına kadar ‘ Çocuk Emeği’ ni sonlandırmak için taahütte bulunmasına rağmen, 8 yıllık eğitimden geri dönüşle bu programdan sapmış bulunmaktadır. Yoksul aileler, dört yıllık temel eğitimin ardından çocuklarını yine çalışmaya zorlayabileceklerdir; bununla beraber de kız çocuklarının eve kapatılması, küçük yaşta evlendirilmesi ve kayıt dışı güvensiz çalışmayı da beraberinde getirecektir.selpak-satan-cocuk_568

Çocuk işçi gerçeği, yoksulluk önlenemediği sürece değişmeyeceğine göre, son olarak:

İş sağlığı konusunda, çalışan çocukların fiziki kontrollerinin yanında, ruhsal gelişiminin de takip edilebilmesi için, eğitim sistemindeki ‘ Rehber Öğretmen’ gibi bir yol göstericinin iş yerlerinde zorunlu olma koşulu getirilmeli; çalışmanın yanında haftanın belirli saatlerinde mesleki eğitim verilmeli, firmaların sorumlukları arttırılmalıdır.

İşverenlere, çalıştırdıkları çocuk işçiler için eğitim, sağlık, barınma ve çocuğun aile geçimine katkıda bulunabilmesi için, yeterli desteğin verilmesi konusunda yükümlülükler getirilmelidir. Sorunun tek kaynağının aile ve işveren olarak görülmesi, çözümü engellemenin öznesi olur sadece. Eğitim- öğretimini tamamlayamayan çocukların çalışırken ve üretirken de onurlarından ödün vermeden, geleceğe güvenle bakabilmelerinin umudunu yaratacak bir sistemin kurularak, dünyanın yaşanılası yer haline getirilmesi zorunludur.

İş kurumları, Milli Eğitim Bakanlığı ve meslek kuruluşlarının işbirliği doğrultusunda, mesleki danışmanlık merkezleri kurularak, mesleki eğitim hizmetlerinde rehberlik görevini üstlenmelidir. İşçi çocukların uygun mesleki alanlarda çalıştırılıp, çalıştırılmadığının denetimini, Sosyak Güvenlik durumlarını, aile yaşamlarını, beslenme ve gelişimlerini bu danışmanlık merkezlerinin kontrolü altında tutulması çözümün başlangıcı olacaktır.

Küçük bedenlerine sığdırdıkları dev ruhları, çaresizliğin oluşturduğu coğrafyanın sert gülüşleri gibiydi ve yaşama inatları ile aşksızlığın girdaplarına karşı durup, direnç şarkıları söyleyen yiğit çocuklardı. Pazar günlerinin özgür delikanlıları, körpe elleriyle tuttukları yedi- sekiz çift ağız anahtarlar yerine, okşamak isterlerdi yüzü olmayan bir sevgilinin saçlarını ama, yokluğun ve yoksunluğun sınırlarında, sinemaların ucuz matinelerinde hayaller büyütülürdü tekmil sevdaya dair, öpüşlerde karşı konulurdu büyürken cüceleşen nefrete karşı.


Bu yaşam, çocukların itilmeleriyle, tutsak edilmeleriyle, uyuşturucuya alıştırılmalarıyla, tecavüzcüleriyle evlendirilmeye zorlanarak güzelleşmeyecektir.