Graham Bell ve Günümüzde Telefon

Alexander Graham Bell, 14 Şubat 1876 günü telefon patentini almak için başvurusunu yaptığında bu icadının hangi boyutlara ulaşacağını ne kadar tahmin etmişti, bilinmez ama insanlık tarihinin en etkili buluşlarından birisini yaptığı ortada… 

14 Şubat, aynı zamanda 1800’lü yıllarda Amerikalı Esther Howland’ın ilk Sevgililer Günü kartını göndermesinden bu yana geniş kitlelerce kutlanmaya başlanan bir gün olmuştur. Bell’in telefonu icadının sevgililer için çok güzel bir armağan olması, bu güne ayrı bir anlam katmıştır.


Eski Telefon

Telefonlardan akıllı telefonlara

Kendisini doğuştan işitme engelli olan annesinin duymasına adayan Graham Bell, bunu başaramasa da, kilometrelerce uzaklıktaki insanların birbirini duymalarını başarmıştır. İşitme engellilerin duyması için Thomas Watson adlı bir elektrik mühendisiyle birlikte aletler geliştirmeye çalışırken sesin tel üzerinden bir başka yere gittiğini ortaya çıkardı. Böylece bu buluş ankesörlü telefonlardan cep telefonlarına, uydu telefonlardan akıllı telefonlara kadar uçsuz bucaksız bir kullanım alanına sahip oldu.

Graham Bell telefon ve ‘Alo’ sözü

Telefon ifadesi, Eski Yunanca Telos (Uzak) ile Phone (Ses) sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur. Alo sözcüğü ise Graham Bell’in sevgilisi olan Allessandra Lolita Oswaldo’nun isminin baş harflerinin kısaltmasıdır. İcadından sonra ilk hattı sevgilisinin evine çeken Bell’in telefonu daha hızlı açmak istemesine yönelik arayışları onu bu kısaltmaya kadar götürmüş.

Kıtalar arası telefon konuşmaları dünyada 1915 yılında başlamıştır. İlk sualtı kablosuyla telefon görüşmeleri 1950 yılında Florida ile Havana arasında yapıldı. Uydu aracılığıyla kıtalar arası ilk telefon görüşmesi ise 1960 yılında oldu. 1980’lerin başında analog cep telefonu sistemleri özellikle İskandinav ülkeleri ile İngiltere, Fransa ve Almanya’da hızla yayılmıştır. 1985 yılında uzay mekiği Discovery’nin yörüngeye koyduğu uydulardan biri aynı anda 20.000 konuşma yapabilmeye olanak vermiştir. 1991’de GSM sisteminin kullanıma açılması ile 1993 yılında 22 ülkede 36 GSM şebekesi faaliyete geçmiş durumdaydı. Günümüzdeyse konuşmalar yere bir uydu aracılığıyla gönderilerek, uçak yolculuğu sırasında cep telefonu görüşmesi yapılabilmektedir.

Ülkemizdeyse ilk telefon Osmanlı Devleti zamanında 1908 yılında uygulanmaya başlanmıştır. Kadıköy ve Beyoğlu santralleri 1911 yılında hizmete açılmıştır.


Peki insanoğlu telefonla konuşamasaydı, ne olurdu?

Dumanla haberleşmeye devam ederdik belki. Hiç kuşku yokki, telefonsuz bir dünya şu anki düzeyinden çok daha geride olurdu. Haber alma ve haber verme imkanları kısıtlı olur, haberleşme yeterince sağlanamazdı. Hayatın seyri değişirdi. Gerçi milyonlarca cep telefonu olması demek, etkin bir iletişim olduğu anlamına da gelmiyor. İnsanların ellerindeki telefon sayısı arttıkça aralarındaki iletişim bağlarının zayıflaması ise bir başka ironi. Graham Bell, bu durumu görse herhalde çok şaşırırdı.Telefon

Bu buluşun yapılmadığı bir dünyada aşk bile daha farklı olurdu aslında. Telefonun sunduğu faydaların aşkın daha farklı anlaşılmasına ve daha farklı yaşanmasına etki ettiği bir gerçek… Aşk dolu mesajların ve sevgi dolu seslerin aşka anlam kattığı inkar edilemez. Bu alet olmasa uzun hasretlere çok daha zor katlanılırdı mesela. Telefon olmasa yalnızlıklar daha çok acıtırdı insanın canını. Sevdiğini görememek, dokunamamak bir eziyetken hiç duyamamaksa tam bir çile olurdu…

Ama bir de, telefon olmasa hiçbir sevgili bir kısa mesaj ile terk edilemezdi. Yoluna başını koyduğun aşk, aşıkların birkaç SMS sözcüğüyle canını almazdı…

Bir de, elbette telefon olmasaydı, telefon dinleme diye bir şey de olmazdı. Kimsenin özel hayatı ihlal edilmezdi. Kimse özel görüşmelerinize kendi kulağını sokmaya kalkamazdı. İnsanın sosyal hayatı için vazgeçilmez bir gereklilik olan telefon, böylesi bir amaç için kullanılmamış olurdu…

Telefon icadını özel kılan en önemli husussa bu icadın sadece o günkü buluşla sınırlı kalmaması ve telefon ile telekomünikasyon alanında yeni buluşlara ilham vermeye devam etmesidir.


Telefonun icat olduğu dünyada artık her yeni yüzyılın mesafeleri daha kısa, uzakları daha yakın olmaya devam ediyor…