Sistemin kölesi olmayalım!

Üretmek yerine tükettik, yaşamak yerine yaşlandık. Artık üreten insanlar, değer yaratan bireyler olmanın zamanı gelmedi mi?

Sistemin kölesi olmayalım!

Sistemin kölesi olmayalım!

Şu an gündem konularına bakıyorum da hiçbiri hakkında gerekli eğitimler verilmiyor okullarımızda. Kapitalizm, sosyalizm ve komünizm ne kadar anlatıldı bize?

Herhangi bir ideolojinin temelinden bahsedildi mi? Dinlerden veya ateizmden ne derece bilgi sahibi olduk? Kadınların eşitliği dedik, erkek egemen sistem dedik ama nasıl bunlarla mücadele ederiz öğrenemedik. Hangi haklarımız var veya nelerden yoksun bırakılıyoruz bunları bilemedik…


Düşünmenin yasak olduğu, tüketim delisi bir toplum. Gözünü kazanma ve en önde olma hırsı bürümüş, tek amaçları beyaz yakalı takım elbiseler içinde en yüksek mertebeye ulaşmak olan yarış atları. Nereye çekersen oraya gidecek potansiyeldeki kalabalık yığınlar… Unutulmuş bir dünyada yönetilerek yaşamaya zorlanan karmaşık düzenlerdeki bizler.

Yaşam akıp giderken zaman zaman hayallerimizi gerçekleştirmek imkansız gibi gözükebilir; ancak umudun olmadığı yerde hayatın da olmayacağını unutmamalıyız. Var olmayan ülkeler tasarlamak hayal kurmayı becerebilenler için ütopya değildir.

Küçük Prens karşılaştığı tüm zorluklara rağmen gezegen gezegen dolaşıp gülüyle konuşmaya hep devam eder, umutları hep vardır. Bir Küçük Prens kadar koşmayı bilen insanlar veya hala çocukluğunu yitirmemiş yetişkinler olmayı başarırsak birçok şeyin üstesinden gelebiliriz. Yeter ki kimseye göre ve kimse için değişmeyelim.

Kimliğimizi, benliğimizi, düşünce yapımızı, değerlerimizi kendimiz oluşturalım. Eğer ateistsek kimse zihnimizin içindekileri değiştiremez, değiştirmemeli de. Tıpkı yürekten hisseden birinin Allah’a inanmaktan asla vazgeçmesine engel olunamayacağı gibi.


Eğer idealist bir insansak, kimse bizi yönlendiremez. Yaftalar, engeller, ötekileştirmeler, dışlamalar engel değildir sahip olunanlara. Biz sadece kendimize inanalım ve işi evrene bırakalım. O her şeyi yoluna koyacaktır.

Toplum ve bilinçaltı karar mekanizmalarını nasıl etkiliyor?