Nebraska: Aile olduğunuzun farkına varmak

Nebraska, aile ve yol hikayesi olmakla beraber bünyesinde komedi öğeleri de barındıran bir yapım. Siyah – beyaz çekilen Nebraska, gösterişten uzak ve sade yapısıyla aynı zamanda dinlendirici bir film de olmayı başarıyor.

Nebraska: Aile olduğunuzun farkına varmak

Alexander Payne imzalı Nebraska, naifliğiyle gönülleri kazanan bir yapım oldu. Filmde,  ‘ailesince külfet gibi görülmeye başlanmış yaşlı Woody’nin, nedeni sonradan anlaşılacak milyoner olma umudunun peşinden yollara revan olması ve yanında sürüklediği oğlu David’in aile olmayı farkına varması konu ediliyor.

Dergiden eline geçen kupon yüzünden 1 milyon dolar ikramiye kazandığı sanan ihtiyar Woody, Nebraska’ya gidip parasını tahsil etmeyi kafasına koyar. Sürekli birileri tarafından Nebraska yolunda bulunup eve getirilmesi, karısı Kate ve oğlu Ross’un artık huzurevine gönderilmesi gerektiğini düşünmelerine neden olur. Ancak küçük oğlu David, bu fikre karşı çıkar ve inadından vazgeçmeyen babasını Nebraska’ya götürmenin, evden habersizce yollara düşüp duran babasını durdurabilecek tek çare olduğuna karar verir.


Woody’nin hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği ama ayrıldıktan sonra bir daha uğramadığı kasabasına haftasonunu geçirmek üzere giderler. Woody, dilini tutamayıp ikramiyeden bahsedince ağabeyi Ray’in ailesi ve kasabadaki eski dostları, Woody ile yakından ilgilenmeye başlarlar. Kate ve Ross’un da kasabaya gelmesi ve kasabadaki herkesin Woody’den çıkar sağlayabilmek için eski defterleri açmaları ortalığı karıştırır. David bir taraftan kabalaşmaya başlayan kasabalılarla uğraşırken diğer taraftan da ihtiyar babasının neden zengin olma hayali kurduğunu öğrenecektir…

Nebraska

Yönetmen Alexander Payne için bazı ilkleri bünyesinde barındıran Nebraska, yönetmenin ilk uzun metrajlı siyah – beyaz filmi. Film ayrıca Payne’in senaryosunu yazmayıp yönettiği ilk film olma özelliğini taşıyor. Filmin senaryosu, ilk uzun metrajlı senaryosunu yazan Bob Nelson’a ait.

Yaklaşık 13 milyon dolara mal olan film, 28 Şubat 2014 itibariyle Amerika genelinde 17.118.747 dolar hasılat elde etti.

Woody rolü için Jack Nicholson, Gene Hackman, Robert Duvall ve Robert Forster gibi isimlerin adı geçse de rol Bruce Dern’e gitti. David rolü için Bryan Cranston oyuncu seçmelerine katıldı. Ancak yönetmen Alexander Payne, Cranston’ı role uygun bulmadı. Casey Affleck, Matthew Modine ve Paul Rudd gibi isimlerin rol için adı geçse de Will Forte’de karar kılındı.


Nebraska her ne kadar eli boş dönmüş olsa da 6 dalda Oscar’a aday gösterilmesiyle şaşırttı. Bu minimal aile ve yol hikayesi, birçok güçlü rakibinden daha fazla Oscar adaylığı elde etmeyi başardı.

nebraska 3

Gerçekçi ve abartıdan uzak oyunculuğu Bruce Dern’e ‘En İyi Erkek Oyuncu’ dalında Oscar adaylığı getirdi. Dern böylece 1979 yılında ‘Coming Home / Eve Dönüş’ filmiyle ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’ dalında Oscar’a aday gösterilmesinden tam 35 yıl sonra tekrar Oscar’a aday gösterilmiş oldu.

Aynı şeyleri 85 yaşında ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ dalında Oscar’a aday gösterilip dikkatleri üzerine çeken June Squibb için söylemek mümkün değil. Squibb sempatik ve fakat abartılı bir karakter yaratmış. Bu da karakterin karikatürize olmasına neden olmuş.


Filmin görüntü kalitesi gayet iyi. Görüntü kalitesi yüksek siyah – beyaz yol filmlerinin seyrinin çoğu zaman ayrı bir keyif olduğu unutulmaması gereken bir detay.

The Irishman: Yıllardır beklenen film


Çağrı Gırlangıç
14.03.1985 tarihinde Kadıköy'de dünyaya geldim. Kadıköy'de doğdum, Kadıköy'de büyüdüm. Yazma sevdası içime düşünce önce 2 roman yazdım, sonra da sinemaya dair yazılar yazmaya başladım. 2011'in başından beri bloğum cagrigirlangic.blogspot.com da 500'ü aşkın filme dair yazdım. Hala da devam ediyorum. Sonra metin yazarlığı yapmaya başladım ve yazarlık mesleğim haline geldi. Yazımına devam ettiğim Türk Sinema Tarihi Ansiklopedisi, emek ve zaman isteyen bir proje. Sabırla yazımına devam ediyorum. Bir sinema yazarı olarak yazmaya başladığım, sonrasında ise deneme, gündem, kritik, yaşam ve kişisel gelişim yazıları yazmaya başladığım İndigo Dergisi ise hem beni geliştiren, hem de bir parçası olmaktan haz aldığım yer.