Sanki Bir Yaşamı Yaşıyormuşçasına Ölmüş Gibi

Kalbin orta yerinde bir yangın, durmadan yanıyor  dünden beri…

komur madeni işçi indigo dergisi
Sanki bir yaşamı yaşıyormuşçasına ölmüş gibi…

Beden bir kılıç darbesiyle ortadan ikiye bölünmüş de bir parça bir tarafta, diğer parça başka yanda… Hareket edebilse sanki parçalar birleşecek gibi olsa da kımıldamak mı?

Ağır çekim bir filmin orta yerinde filmin içinden çıkıp da olanı dışarıdan izliyor gibi olmak şu yaşamı izlerken çoğu defa…


[quote]Bu yaşam ‘İnsan’ın yaşamı olabilir mi?[/quote]

Neden bunca acı, kıymet bilmezlik, vefasızlık, değersizlik deryası içinde yaşamaya devam her şeye rağmen?

İnsan niçin böylesi bir yaşamı seçer?

Ey insan ne değerlisin, her parçan başka bir yanda ve sen küller içindesin de yine de doğmaya devam edersin bu dünya denilen acımasızlık dolu deryaya?

Gövden bir yanda, başın bir yanda, tenin ayaklar altında, haysiyetin mi var sanıyorsun da kendini kurban ediyorsun şu çorak topraklara?

Kim silecek o masum yavrunun, gencecik kadın bedenlerin, anaların gözyaşlarını? Kim gönüllerinde durmak bilmeden kanayacak olan yaraya merhem olacak bir yaşam boyu?

Sen üç beş kuruş rızık için can verirken o karanlık kuyularda, zevk-sefa içinde yaşam sürmek haram mı olacak başka canlara?

Bu düzen böyle gelmiş böyle gider mi diyecek insanoğlu sonsuz yaşamlar boyu?

Bunca acıya dayanan insan, düzenin değişimine seyirci kalıp, Kader diyerek kaderciliği mi oynayacak her başka dramda?

Kader nedir, kimin elindedir bilir misin? Secdeden başını kaldırmasan, okusan hep okusan, kıyam etsen gün ışığıyla…


yaşamı

Ey sevgili, gözyaşlarınla kendini iyileştirsen, şifa olsan kalplere ve dahi bağışlasan… Affetsen beni, onu bir kez daha. Affet ve sabret, erdemle.

İhmal ettin yine canını, cananını, ufacık yarini, ananı, babanı, ağanı, atanı…

VE dahi yine sevgilinin kollarındasın bir kez daha. O sarıp sarmalayacak şefkatli kollarında seni, yine ayağa kalk, nazlan sevgiline.

Biri bitse de diğeri başlayacak bitmeyen bir çile mi bunca uyuşuk, uykuda olmaya sebep?

Belki de Aşka düşmeyi bunca sevmektir kimbilir…

Bil sevgili, bil kendinin değerini.

Derece derece, mertebe mertebe insan oluyor İnsan! Üzüntü haram; endişe imansızlık doluysa… Ve Allah insana akıl ve insan bedenine kalbi de verdiyse…

Şu çamurlu dünyayı geride bırak, daireyi tamamla, Kemal’e er ey insan!

Ağır çekim bir filmin orta yerinde filmin içinden çıkıp da olanı dışarıdan izliyor gibi olmak şu yaşamı izlerken çoğu defa. Trajedideyiz; bir an suçlayan, diğerinde kınayan, Sır’at ya da Berzah mı bu, Arafta mıyız yoksa topluca?


Huzura erdir bizi Tanrım Kemal’le Huzura…


Hale Karaarslan
İndigo Dergisi’nde Yazı İşleri Müdürü ve Yayıncı olarak görev yapıyor. İndigo Dergisi’ni kendisi ve yazarlar için bir okul olarak görüyor. Yaşama ve insana dair pek çok şey öğrenerek, yürekleri sonsuz güzellikle çarpan bir sevgi ailesinin içinde her gün biraz daha maskelerinden arınarak, özünü, kendi olanı buluyor. İki harika çocuğunun öğretmenliğinde ve eşinin her konuda kendisini destekleyen sevgisi eşliğinde öğrenmeye devam ediyor. İstanbul ve Marmaris'te yaşıyor.