Hayatını başkalarıyla kıyaslama

Gün içerisinde çevremizde olan biten bir çok şeyi kendimizle kıyaslarız. Bilinçsizce yaptığımız bu kıyaslama, çekim yasalarını harekete geçirmekte ve  bize gelecekte olumsuz olarak geri dönmekte. Bunu tespit etmenin yolu “Farkındalık”, tedavi etmenin yolu ise “Minnet.”

Çevremizde olan biten birçok şeyi kendimizle kıyaslarız. Bilinçsizce yaptığımız bu kıyaslama, bize gelecekte olumsuz olarak geri dönmekte.

Zihin kavramı çocuk yaşlarda şekillenir ve insanın içinde kendine yer edinir. İçimizde adeta biri vardır ve çoğu zaman susmaz. Onun bu bitmek bilmeyen dağarcığı bilinçaltından gelir. Zihnin hemen her şeye verecek bir cevabı mutlaka vardır. Çevrede cereyan eden durumlara istemli istemsiz tepkiler verir. Bu ay ele almak istediğim konu zihnin “Kıyaslama” mekanizması.

Biçimsel olarak algıladığımız hemen her şeyi kıyaslarız. Büyük – küçük, uzun – kısa, dalgalı – düz, dağınık – düzenli, geveze – sessiz, sıcak – soğuk, temiz- kirli vb. Hayatımızın daha kaliteli ve güvenli olması açısından bunu yapmak durumundayızdır. Örneğin bir arabanın hızlı mı yoksa yavaş mı hareket ettiğini kestiremezsek bir çarpışmaya sebebiyet verebiliriz. Suyun sıcak mı yoksa soğuk mu olduğunu kontrol etmezsek üşüyebiliriz, daha da kötüsü yanabiliriz. Bu tip karşılaştırmalar hayat kurtarabilecek türden olabilmekteler.


Bir de hayatı içinden çıkılmaz hale sürükleyen kıyaslamalarımız vardır.

Mekanizmanın sıkıntılı tarafı işte burada başlıyor. İçinde bulunduğumuz bazı durumları başkalarıyla karşılaştırma eğilimindeyizdir. Bunu yaparken kendimize verdiğimiz zararın farkına bile varmayız. Sık sık bahsedilen “Farkındalık” konusu burada da karşımıza çıkmakta. Ne düşündüğümüzü ve ne konuştuğumuzu bilmek önemli. Aksi takdirde zararlı çıkan biz olabilmekteyiz.

Okula giden bir öğrenciyi düşünün. Derslere giriyor, konuları takip ediyor, eve gidince ödevlerini yapıyor, sınav günü gelince aksilik bu ya soruları çözemiyor. Sınıftaki diğer arkadaşları pekiyi alırken, bizim öğrencimiz orta alıyor. Çocuğun zihninden bu aşamada bazı düşünceler geçecektir. “Onlar benden daha iyi.”, “Ne kadar çalışırsam çalışayım ben bu dersi artık geçemem.”, “Öğretmen diğer çocukları daha çok seviyor.”, “Ben kötü bir öğrenciyim”, “Sınıfın en kötüsü benim.” Örnekler çoğaltılabilir. Çocuğun kafasından geçen bu düşünceleri irdelersek her birinde diğerleri ve kendisi arasında bir kıyaslama yapıldığını göreceksiniz.

“Ne kadar çalışırsam çalışayım ben bu dersi artık geçemem.” – (Arkadaşlarım benden daha çalışkan, ben ise tembelim.)

“Öğretmen diğer çocukları daha çok seviyor.” – (Beni sevmiyor çünkü ben onlar gibi değilim.)

“Ben kötü bir öğrenciyim” – (Herkes benden daha iyi, ben ise beceriksizim.)

“Sınıfın en kötüsü benim.” – (Tüm arkadaşlarım benden öndeler. Artık ne yaparsam yapayım yükselemem.)


Bu kıyaslamaların çocuk için kaçınılmaz gerçekliği hazırladığının farkında mısınız?

En başta kendine olan güvenini kaybedecek. Hiçbir zaman başarılı olamayacağını hissetmeye başlayacak. Çünkü bilinç ile bilinçaltı arasındaki köprülerden biri olan zihin, yaptığı karşılaştırmaları bilinçaltına gönderecek ve gelecek hayatında çocuk kendisini farkında olmadan hep aşağılanmış, ezik, başarısız, beceriksiz, tembel olarak nitelemeye başlayacak.

En önemlisi evrene gönderdiği sinyal “Onlarda var bende yok” şeklinde olacak. Bu kısma dikkat çekmek istiyorum. İnsan etrafına manyetik bir alan yayar. Bu manyetik alanda size dair enerjiler, düşünceler, fikirler bulunmaktadır. Enerjinin korunumu yasası gereği bu manyetik alan kaybolmaz evrene yayılır. “Benzerler birbirini çeker” yasası gereği ise sizinle aynı enerjide olan şeyleri hayatınıza çekersiniz. Bu kanunlar hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler “Kuantum Düşünce” konusunu araştırabilirler.

“Benzerler birbirini çeker”

Şimdi konumuza bu çekim yasası kanunlarını da katarak örnekler vermeye devam edelim.
Bir şirkette çalışıyorsunuz ve arkadaşınız sizden daha çok maaş alıyor. Üstelik onunla neredeyse aynı işleri yapıyorsunuz. İçinizdeki ses konuşmaya başlıyor. “Şuna bak, oturduğu yerden benim iki katım para kazanıyor. Üstelik ben ondan daha çok çalışıyorum.” Burada evrene verilen mesaj “O kazanıyor ben kazanamıyorum.”, “Az çalışıp çok kazanıyor, çok çalışıp az kazanıyorum.” Bu yargı kişinin enerji alanını olumsuz yönde değiştirdi. Evrene verilen mesaj tamamen yokluk üzerine oldu. Yokluk enerjisi veriyorsanız benzerler birbirini çekecektir ve size hep yokluk içeren durumlar denk gelecektir. Bu nedenle kıyaslama yaparken bunun farkında olmanız lehinize olabilir.

Ağzınız, burnunuz, gözleriniz, kaşlarınız, saçlarınız var. Eliniz yüzünüz düzgün diyelim. Fakat arkadaşınız sarışın ve mavi gözlü. Sizde bu duruma taktınız kendinizi onunla kıyaslıyorsunuz. “O benden daha güzel.” Yani demek istiyorsunuz ki bende o güzellik YOK. Şimdi sizin bu enerjiniz ne kadar kuvvetli olursa size dönen enerjiler de o kadar kuvvetli olmaya başlayacak. Bir sabah uyandığınızda yüzünüzde sivilce çıkabilir. Görünmez bir kaza sonucu yüzünüze darbe alabilirsiniz. Kusura bakmayın bu gerçekliği hayatınıza siz çektiniz.

Gizli kıyaslamalar ile gelen önyargılar

Bir de gizli kıyaslamalar vardır. Genellikle dedikodu şeklinde kendini gösterir. Tanıdık birisi ev/araba almıştır nasıl aldığı hakkında fikirler üretilir. İşin boyutu rüşvete, hırsızlığa, haksız kazanca kadar gidebilir. “Nerede onda o para, kesin birinden çalmıştır.”, “Saman altından su yürütüyor “, “Millet işi biliyor bir biz bilmiyoruz.”, “Bizde para yok ki alalım” Tamam ama kıyaslama bunların neresinde? Siz bu yargılara varırken yaydığınız manyetik alanda ve bilinçaltınıza gönderdiğiniz mesajlarda hep aynı şeylerden bahsediyorsunuz: YOKLUK. “Birileri yaptı ben yapamadım. Onlar nasıl yapıyor da ben yapamıyorum? Çalmadan çırpmadan bir yere gelinmez. Bak filanca araba aldı ben alamıyorum.”

İnsan bazen kendini kendisiyle bile kıyaslar.

“Bir zamanlar zayıftım, şimdi şişmanım.” Eğer şişman olma durumundan memnun ise sorun yok. Memnun değilse, bir zamanlardaki haline duyulan özlem ve karşılaştırma söz konusu. Şuan o halin yokluğu enerjisi evrene veriliyor. Gönderilen mesaj aynen şu: “Ben şişmanım.” Eğer bir insan “eskiden zayıftım” bile dese, bu cümle ile evrene verdiği mesaj “artık zayıf değilim, şişmanım” dır. Evren bu gerçekliği size hazırlamak için elinden geleni yapacaktır ve siz kilo almaya devam edeceksinizdir. Hani derler ya “bu iş kafada biter” diye aynen öyle. Düşünce yapınızı ne zaman değiştirirseniz o zaman hayatınız da değişmeye başlar.


“Kıyaslama” çoğu zaman kontrolümüz dışında gerçekleşir. Bunun tespiti “Farkında” olmakla mümkündür. Tedavisi ise çok basittir. “Minnet duymak.” İçinde bulunduğunuz duruma minnet duyarak kıyaslama yapmayı bırakabilirsiniz ve kendinizi buna alıştırabilirsiniz. Birisinin saçları sizden daha mı güzel? “Benim saçlarım çok kötü” yerine “sağlıklı saçlarım var bunun için minnet duyuyorum” diyebilirsiniz. Çevrenizdeki insanlar sizden daha mı başarılılar? “Ben beceriksizim” yerine “Öğreniyorum, kendimi geliştiriyorum.” diyebilirsiniz. Kısacası kendinizi başkalarıyla kıyaslayıp “yokluk enerjisi” vermek yerine, minnet duyarak “varlık enerjisi” verebilirsiniz. Benzerler birbirini çekeceği için, yokluk enerjisi yokluğu varlık enerjisi ise varlığı çekecektir. “Para parayı çeker” sözü bunun en güzel örneğidir. Kıyaslamaları bırakıp, sahip olduklarınızın farkına varacağınız bir ay diliyorum.

Ruhsal bilgiler ve yaşam formülleri