Ucuz ölümler ülkesi Türkiye

Gelişmiş toplumları diğerlerinden ayıran en önemli fark, ne ekonomik seviyeleri ne de sanayideki güçleridir. En önemli fark, bu ülke insanlarının ortalama yaşam sürelerinin fazla oluşudur.

Ucuz Ölümler

Yani gelişmişlik, insan haklarına saygı ve insan yaşamına olan değerle başlar. Gelişmemiş ülkelerse başlarına geleni hep kaderle, kazayla, işin fıtratıyla bir tuttukları sürece ucuz ölümler ülkesi olmaya devam ederler…

Gün geçmiyor ki, güzel memleketimizde trajik bir olay yaşanmamış olsun. Kadın cinayetleri, kan davaları ve trafik kazaları almış başını giderken bir de, iş kazaları ve işçi ölümleri bu ülkenin kara yazgısı haline gelmeye başladı. Aslında gün geçiyor. Çünkü artık insanoğlu yirmi birinci yüzyıla girdi. Gelişmiş toplumları, gelişmiş yapanlardan birisi de işte bu… Yani bulunduğu çağa göre yaşamak, o çağın gereklerine göre hareket etmek ve o çağın hakkını vermek… Bilgi ve uzay çağı olan yirmi birinci yüzyıl, aslında kollektif bilincin de gelişmişliğini temsil ediyor.


Güzel bir ülkemiz ve güzel insanlarımız var… Ancak insanımızı ucuz bir şekilde kaybetmemeyi hala başaramıyoruz. Akıllanmıyoruz, dersler çıkartmıyoruz, sistematik yapılar kurmuyoruz. Hiçbir olayı doğru ve düzgün bir şekilde derinlemesine incelemiyoruz. Ve önemlisi yirmi birinci yüzyılda hala bir çizgi çekip, temiz bir sayfa açamıyoruz.

Soma maden faciasında kaybettiğimiz 301 emekçi için döktüğümüz gözyaşları henüz kurumadan bu kez İstanbul’un göbeğinde lüks bir rezidans inşaatının asansöründe 10 işçimiz hayatını kaybetti. Ucuz ölümler ülkesinde 10 can daha hayatını kaybetti. Denizlerdeki boğulmalar, soba zehirlenmeleri ve daha nice vahim olay… Hepsinde bilinçsizce ve tedbirsizce ülke insanını göz göre göre kaybetmek…


Peki biz, hala neyi arıyoruz?

Arayıp da, bulamadığımız şey ne? Bilimsel metotları seçmek, rasyonel olmak, teknolojiyi doğru kullanmak ve hukuki yaptırımları uygulamak, bu kadar mı zor?

Türkiye, ihmalsizliklerin ve sorumsuzlukların kurbanı olmayı mı hak ediyor? Neredeyse hiçbir sektöründe tam anlamıyla hukuki altyapının oturmadığı, standartların sağlanamadığı ve denetimlerin doğru ve gerçekçi bir şekilde yapılamadığı bir ülke mi olmalı böyle? Yarın başımıza başka bir trajik olayın gelmeyeceğinin garantisi var mı?

Hala akıllanmayarak, dersler almayarak, sorumluları adil bir şekilde hukukun önüne çıkartmayarak, başımıza gelenleri görmezden gelmeye devam ederek ve bir milat oluşturmayarak, bu ucuz ölümlere mahal veriyoruz. Bunun vebali çok büyük… Sadece bugünün insanlarını kaybetmeyi alışkanlık haline getirdiğimiz için değil, yarınlara da bu kötü ve kara zihniyeti miras bırakmak zorunda kalacağımız için…


Ucuz ölümler ülkesinde yaşıyoruz. Yaşamak pahalı, yaşamlarsa ucuz…

Soma: Bu kadar bilmezdik kömürün karasını!