Özgecan’ımız yandı, suç kimin?

Özgecan Aslan üniversitede psikoloji okuyordu. Belki de, onun hayatına kıyanları tedavi edecekti. Ben bu saatten sonra suçun temelini nasıl açıklayabilirim? Hangi beyin bunu kabullenebilir ki? Suç Psikolojisi Uzmanı olarak çok vaka gördüm ve hepsi birbirinden kötüydü. Hayatımı suç ile mücadele etmeye adadım. Ama bu olayın ardından Özgecan’ın ailesine hangi mantıklı açıklama sunulabilir ki?

Özgecan Aslan
Özgecan Aslan

20 yaşındaki Özgecan, üniversite stresinden biraz olsun uzaklaşmak için arkadaşları ile buluşmaya karar verdi. Gün içerisinde bir alışveriş merkezi içerisinde bir kafede oturdular. Yemek yediler, sohbet ettiler. Zaman zaman güldüler, okulun psikoloji derslerinin zorluklarından bahsettiler.

Hava kararınca ise geç kalmama adına ayrılmaya karar verdiler. Özgecan, kız arkadaşlarıyla vedalaştıktan sonra, evine gitmek üzere minibüse bindi. Elbette yolculuk boyunca dikiz aynasından kendisini gözetleyen gözleri farketti ama çok da aldırmadı. Nasıl olsa bu ülkede kadın olmak zordu. Hele bir de dikkat çeken bir güzelliğin varsa, daha da bir zordu. Üstüne bir de modern, batılı, çağdaş bir yapın varsa, tacizci bakışların altında yaşamak son derece normaldi artık…


Minibüste yalnız olduğunu fark etti. Az da olsa endişeliydi. Özgecan çantasındaki göz yaşartıcı spreyi yokladı. Eline gelince ise güvende olduğunu hissetti. Ta ki minibüs normal güzergahından çıkıp tenha bir yola sapana kadar. Az önce kızı aynadan gözetleyen şoför, kıza doğru dönerek “Biraz eğleneceğiz, o kadar” dedi. Özgecan’ın endişesi korkuya dönüşmüştü. Şoför minibüsü yol kenarına çekerek, ön taraftaki koltuktan kalkarak kıza doğru yaklaşırken, yüzündeki ifadeden hasta amacı anlaşılıyordu.

Adam Özgecan’ı elle taciz etmeye başladı. Eğlencenin boyutu anlaşılmıştı. Kız bağırmaya başladı. Kimse duymadı. Tekmeler savurdu fayda etmedi. Adamın yüzünü tırnakları ile çizdi ama bu adamı durdurmaya yetmedi.

Adam bütün gücüyle amacına ulaşmaya çalışıyordu. Özgecan çantasındaki göz yaşartıcı spreyi çıkartmayı başardı ve adamın suratına sıktı. Adamın canı yanmıştı ve haksızlığa uğramışcasına küfürler savurdu. Elini beline götürerek buz gibi yanan bıçağının sapına dokunuyordu. Hiçbir şey düşünmedi bile çünkü haksızlığa uğramıştı. Özgecan’ın yalvarışı, onun öfkesinin içinde kayboluyordu. İlk bıçak darbesi ile Özgecan’ın korkulu gözleri büyüdü. Ardından bıçak darbeleri sıklaştı…

özgecan aslan

Özgecan hareketsizdi. Şimdi ne olacaktı? Bu durumu temizlemek durumundaydı. En kolay nasıl temizlenirdi? Yakarak! Önce arkadaşını çağırdı ardından babasını. O, onları her zaman her türlü pislikten çıkartmıştı ve gerçekten de yardıma geldi. El birliği ile Özgecan’ın bedenini minibüsten dışarı çıkarttılar.

Önce onun ellerini bileklerinden kestiler. Güya delil yok edeceklerdi. Özgecan’ın üzerine benzin döktüler ve kibrit çakıldı. Gece az da olsa aydınlandı. Sonra bir alev topu. Bir müddet yandıktan sonra hemen söndü. Nasıl olurdu? Acaba insan vücudu yanmaya müsait değil miydi? Oysa birkaç gün önce IŞİD tarafından canlı canlı yakılarak öldürülen adamın videosunu izlemişlerdi. O videoda çok kolay yanmıştı. Özgecan’ı yok etmeleri gerekiyordu. Aldılar ve dereye attılar. Böylece pislikleri daha da iyi temizlenecekti…

Her şey olup bitmişken 3 adam demlenip olup biteni unutmaya çalıştılar…

***


Bu okuduğunuz, elbette yeni yazmış olduğum kısa bir korku öyküsü değil. Bu Özgecan Aslan’ın hazin hikayesi. Tüm olup bitenleri okurken; kendi çocuklarımızı, annelerimizi, eşlerimizi, kardeşlerimizi ve arkadaşlarımızı düşünerek yazdım. Üniversitelerde suçun psikolojik temelini anlatırken, hepimizin kurban olma ya da kurban seçen taraf olma ihtimalimiz olduğunu hep anlattım ve anlatmaya devam edeceğim.

Bu yaşanan olay ne ilk, ne de son olacaktır. Birçok insan bu olayı lanetlerken bazı gazeteler olayın sorumlusunun batılı yaşam tarzı olduğunu iddia ettiler. Peki, kim suçlu? Özgecan Aslan üniversitede psikoloji okuyordu.

Belki de onun hayatına kıyanları tedavi etmek isteyecekti. Ben bu saatten sonra suçun temelini nasıl açıklayabilirim? Hangi beyin bunu kabullenebilir ki? Suç Psikolojisi Uzmanı olarak çok vaka gördüm ve hepsi birbirinden kötüydü. Hayatımı suç ile mücadele etmeye adadım. Ama bu olayın ardından Özgecan Aslan’ın ailesine hangi mantıklı açıklama sunulabilir ki?

Bu tip ahlak yoksunu varlıklar ile aynı sıfatı taşımaktan dolayı, erkek olduğum için bir kez daha utandım. Keşke bu ülkede batılı yaşam tarzı daha çok gelişebilse… O malum gazetenin manşeti neye dikkat çekmek istiyordu ki? Özgecan Aslan’ın başına gelenler, bu teze göre gelişmiş batı ülkelerinde olağan bir durum olmalıydı. Yoksa Hindistan’da mı bu batılı yaşam tarzını benimsemiş durumda? Özgecan Aslan’ı öldüren batılı yaşam tarzı değil, ülkenin adalet sistemidir.

Bu sözler neyi değiştirecek bilmiyorum. Ama suç ile mücadeleye hep birlikte başlamalıyız. Dün Özge “canımız” yandı. Daha fazla Özgecan Aslan’ların yanmaması adına “nasıl iyi insan oluruz” tariflerini bir yana bırakarak, hemen iyi insan olmaya başlayalım…

Yaşanan olayı mesleki açıdan profesyonel bir şekilde değerlendirmeye çalıştığımda, karşıma sosyolojik sorunlar çıkıyor. Evet, bu ülkede kadın olmak zor! Bugün toplum tarafından tanınan bazı şahıslar bile “mini etek giyersen sonucu bu olur” diyebiliyorsa, onlara akıl, fikir ve biraz da ahlak diliyorum.

Kadına daima ve sadece dişi gözüyle bakılmaktadır. Oysa her şeyden önce, kişi olduklarını unutmayalım. Ama bu bakış açısından oldukça uzaktayız. Devlet kanalında “hamile kadınlar dışarı çıkmasın, mini etek giyersen sonun böyle olur” denmekte. “Batılı yaşam tarzı bu sonucu getirmiştir” denmekte. Peki, bu cümleleri biraz açarsak karşımıza nasıl bir resim çıkmakta?


Her bir cümle kadını aşağılamaktadır. Hamile kadını görüp de cinsel hazzı aklına getiren zihniyet ne kadar sağlıklı olabilir? Hükümetin tavrı değil midir, türbanın serbest bırakılmasında kıyafet özgürlüğüne değinen? Batılı yaşam tarzı asla bu sonucu getirmedi. Kadına olan sosyolojik bakış açısı bu sonucu getirmiştir. Kadına taciz sıradanlaşmış durumda. Hiç bir şeyin arkasına sığınmayalım. Kadına bu tür aşağılayıcı bir bakış açısıyla yaklaşan hasta beyinleri acaba leylekler mi dünyaya getirdi? “Keşke gelmeselermiş” demekten alamıyorum kendimi…

Adalet sistemimizin bu tür olaylara karşı önleyici tedbirler içerdiğini söyleyecek olursam, yanıltmış olurum. Zaten toplumun haykırışı bundan ötürüdür. Özgecan Aslan’ın çığlığını kimse duymadı, ama belki birileri bizim çığlıklarımızı duyar!

Cennet senin ayakların altında Özgecan