Evrende İnanç Yasası (2)

Başarısız yoktur, vazgeçen vardır. Amacınız güçlü değilse, vazgeçme duygunuz güçlenir. Siz kendiniz olun. “Ben” demeyi öğrenin. Güçlü bir amaç bulun ve vazgeçmeyin. Hepimiz başarabiliriz. Başarı biziz!

azim-başarı

Ne zaman başarı kelimesi gelse aklıma, inanç ve mutlukluk kelimeleri de gelir onunla beraber. İnanç yasası ile ilgili daha önce konuşmuştuk. Lideri olacağınız kişi, öncelikle kendinizdir ve kendinize inanırsanız, kendiniz için başarmaya odaklanırsanız, başarı sizin için her şeydir. Siz zaten varlığınız ile bir başarı hikayesisiniz. Uzun zamandır size tekrar yazmayı düşündüğüm başarı meselesi ile ilgili ikinci yazımı büyük bir heyecanla kaleme alıyorum.

Başarı da tıpkı aşk gibi tesadüf değildir!

Genelde herkesin yaşamdan iki beklentisi var: Başarı ve mutluluk. Ancak etrafımıza baktığımız zaman, başarı ve mutluluk bazı insanların şansı gibi görünürken, bazı insanlar şans sanki onlardan yana değilmiş gibi görünmüyorlar mı? İnanıyorum ki siz büyüklük için yaratıldınız ve her şeyin en iyisine layıksınız. Başarı ile ilgili bazı yanlış anlamalara sizin de kapılmanızı asla istemem. En pahalıya patlayan yanlış anlama; insanların başarıyı günlük yaşamın doğal bir parçası değil, alın yazısı ile gelen bir özellik olarak düşünmeleri. Yani bazısına verilmiş, bazısından sakınılmış, ara sıra tadına varılan, fakat asla sürekli sahip olunamayan bir özellik…


[quote]Kim Gibisiniz? Değil, Kimsiniz?[/quote]

Bir hanımefendi psikoloğa gider ve “Kendimi bulmaya çalışıyorum. Bana yardım edin,” der. Psikolog sorar: “Kendinizi bulduğunuzda nasıl bir kişi ile karşılaşmak isterdiniz?” Hanımefendi bu soruyu şöyle yanıtlar: “Patronum Nilsu hanım gibi olmak isterdim. İş hayatında onun gibi başarılı olmak, onun gibi sevilmek, onun evi gibi güzel bir evde oturmak, onun kadar çok seyahat etmek isterdim.” Bu cevap üzerine psikolog da; “Siz kendinizi değil, Nilsu Hanım’ı arıyorsunuz,” cevabını verir.

Bir satış kotasına erişmek, kilo vermek, bir araba almak, bir kursa gitmek, bir terfi almak veya zam almak, bir aileyi toparlamak… Bunların hepsi hepimiz için kendi içinde bir başarıdır. Siz de kendinizi başarılı hissetmek istiyorsanız başarı hakkında kendi fikirlerinizi yaratmanız gerekir. Başarı sizin için ne ifade ediyor? Başarılı olmayı isteme nedenleriniz nelerdir? (RONA, Lale, Önce Ben Sonra Müşteri, 2005).

Amaç Meselesi

Başarı hayallerle başlar. Her hayal kuran, başarılı olmayabilir. Ancak ben başarılı olmuş, ama hayal kurmayan birine henüz rastlamadım. İnsanların kendilerini başarılı hissetmelerinin tek nedeni, hayallerinin gerçek haline gelmesidir. İnsanlar bütün hayallerine kavuşabilirler mi? Tabi ki hayır. Ama hiç hayal kurmazsanız, büyük bir ihtimalle kavuşacağınız şey de hiç olacaktır. Hatta ben hayal için “ön plan” kelimesini eş anlamlı olarak kullanırım. Hayal bir ön plandır.

Hayalleriniz sizi baştan yaratır. Diyeceksiniz ki herkesin hayalleri vardır. Evet doğru, ancak herkesin “amaç”ı yoktur. Hayaller amaçlara, amaçlar da hedeflere dönüşmelidir. İnsanların ilgisizlik, kayıtsızlık, rahatlık, ağırdan alma gibi sebeplerden dolayı bir amaçlarının kalmaması çok acı. “Kimin umurunda?” veya “Kafamı yormayayım, nasıl olsa olacağına varır.” Böyle düşünen insanlar, yürüyen ölüler… İhtiyaçları olan şey; amaç! Hayallerinizden beslenen amacınızı belirledikten sonra bu amaca ulaşmak için bir plan yapın. Plansız hayaller, basit istek ve düşüncelerdir. Tarihler ve geri bildirim zamanları belirleyin. Bir ev ödevinin teslim tarihini bilmek ile o ödev için çalışmanız arasındaki orantı meselesi. Eğer bir plan yapmazsanız, bir şeyi planlamış olursunuz; başarısızlık.  Aslında insanlar başarısızlığı planlamazlar. Planlamayı başaramazlar.


başarı
Başarınız sizindir. Başarısızlığınız da!

Bazen ailenizin, arkadaşlarınızın veya toplumun sizin için hayalleri, hedefleri vardır. Sizin nasıl mutlu olmanız gerektiğine onlar karar vermeye, en iyimser haliyle yön göstermeye çalışırlar. Ancak bu hayallerin sizin hayalleriniz olup olmadığı çok önemlidir. Bunları istemeniz, size ümit vermeleri ve sizi heyecanlandırmaları gerekir. Kalbinizin sesini dinleyin ve size bu duyguları veren hayal kırıntılarını besleyin. Kendiniz olun, size biçilen rolleri oynamak zorunda değilsiniz. Toplumsal olarak takılan maskelerden birini de takmak zorunda değilsiniz. Arkadaş maskesi, anne maskesi, sevgili maskesi, patron maskesi. Statüleriniz özünüz olmasın, kendiniz için yapın ve yaşayın. Siz o maskeler değilsiniz, sizler o maskeyi takan kişisiniz!

Kimse size öneriden fazlasını vermemeli. Hayalleriniz sizin oldukça kimse size istikamet tayin edemez. Maskeler bazen omuzlarımıza o kadar fazla yük bindirir ki kendimizi ıskalarız. Rol ve maskelerin hammallığını yapmaktan kurtulalım. Bazen maskeleri esnetmeli hayatımıza hayallerimiz için es vermeliyiz. “Ben ailenin büyüğü olmayı seviyorum. Ancak şu an da bu derleme-toparlama rolünü üstlenmek istemiyorum. Siz de artık bana biraz destek olun. Ben rahatlayayım ve hayallerimi kovalayayım. Bu rol ‘şu anda’ beni amacımdan uzaklaştırıyor.” demek gibi.

Başarının sizin için ne olduğuna karar verirken onun sizin hayaliniz olduğuna emin olmak çok önemlidir. Başarısızlığın da… Çünkü başarısızlıklar, başarıya giden köprülerdir. Bir arama motoruna dünyanın en başarılı insanları da yazsanız, dünyanın en başarısız insanları da yazsanız, muhtemelen çıkan her iki listenin içinde de aynı kişiler yer alacaktır. Başarısız olmayanlar denememiş olanlardır. Ancak önemli olan bu başarısızlığın da bizim olmasıdır. Eğer kendi hayalimiz için çabalarken bir başarısızlıkla karşılaşırsak farklı bir yolu denemeye yönleniriz. Oysa hayal sizin değil de toplumun sizin için önerdiği ve/veya taktığınız maskenin (takındığınız rolün) bir uzantısıysa bu başarısızlık değil hezimet olarak hissedilecektir.

Başarısız Yoktur Vazgeçen Vardır!

Amacı, çoğu insan ulaşılmak istenen ya da yapılmak istenen bir şey gibi algılıyor. Bu durumda insanların vazgeçmeleri ya da amaç zannedilen şeylerin unutulup gitmesi çok normal ki. Tabi daha sonrasında da şöyle bir yakınma gelir “amacıma ulaşamadım.” Onlara şöyle söylemek isterim: “Sizin hiçbir zaman amacınız olmadı, siz sadece istediniz. Çok istemiş olabilirsiniz ancak amaç haline getirmediniz.”

Peki, amaç ne demektir? İsteklerimizi amaç haline getirmek derken ne kastediyorum? Bir örnekle açıklayayım: Hepimiz biliyoruz ki sağlıklı yaşam için spor şart. Dürüst olursak; yürüyüş yapmak ile televizyon seyretme ya da bir arkadaşla buluşma çekişmesini hangisi kazanır? Büyük bir ihtimalle televizyon. Şimdi değişik bir senaryo düşünelim: En iyi arkadaşınız evleniyor ve düğününe davetlisiniz. Böyle geceler için ilk yaptığımız şey ne giyeceğimizi düşünmektir. Eski bir giysiyi değerlendirmek kuvvetle muhtemeldir. “Hala üzerimde iyi duruyor mu?” diye denediğinizde, biraz kilo aldığınızı farz edelim. Biraz kilo aldıysanız ve giysi dar geldiyse, önümüzde iki seçenek var: Süratle o birkaç kiloyu vermek ya da yeni bir giysi almak… Eğer o an için yeni bir giysiye para harcamayı tercih etmiyorsanız, kilo vermeyi seçersiniz. Bu durumda giysi ve televizyon savaşını hangisi kazanır? Büyük bir ihtimalle giysi. Cevabınız evet ise ne yapmanız gerekiyor? Kilo vermek için diyet ve yürüyüş, değil mi? Ne oldu da yürüyüş yapmaya karar verdiniz? Şimdi arada ne fark var? Amaç. Artık bir amacınız var. Arkadaşınızın düğününe gidebilmek. Amacınız yürüyüş yapmak da değil. Kilo vermek de değil.

Sonuç

Size büyük bir heyecanla anlatmak istediğim; Amaç, ne yapmak istediğiniz değil, onu neden istediğinizdir. Birçok şanslı insan, keşfederek amaç sahibi olmuş, bunun uğrunda çok çalışmış, çabalamış, vazgeçmemiş ve amacına ulaşmayı başarmıştır.

Son olarak; Başarının bedeli değişimdir. Bu yazıyı yazmamda bana ilham kaynağı olan kişiye bu yazımı ithaf etmek ve sevgilerimi yollamak istiyorum. Ayrıca doğum günü (28 Mart) olması sebebiyle de onun yeni yaşını tüm sevgili okurların huzurunda müsadenizle bir kez daha kutlamak isterim. İyi ki var…


Siz sevgili İndigo okurlarına son mesajım; Başarısız yoktur, vazgeçen vardır. Amacınız güçlü değilse, vazgeçme duygunuz güçlenir. Siz kendiniz olun. “Ben” demeyi öğrenin. Güçlü bir amaç bulun ve vazgeçmeyin. Hepimiz başarabiliriz. Başarı biziz…


 

Umur Çalıkoğlu
İşletme bilim dalında lisans, Eğitim Bilimleri ana bilim dalında yüksek lisans eğitimi aldı. Romanya'da sinerji iletişimi ve takım çalışması, Almanya'da ve İrlanda'da kariyer ve yetenek yönetimi konularında araştırmalar yaptı. İki adet AB projesinde kolaylaştırıcı olarak görev aldı. Türkiye Etik Değerler Merkezi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi. Bu kapsamda çeşitli üniversitelerde etik üzerine konferanslar verdi. Firmalarda ve iş profesyonellerinde etik bilincinin arttırılmasına yönelik uygulama ve seminerler geliştirdi. Çeşitli eğitim ve danışmanlık firmalarında proje müdürü olarak, İstanbul'da iki farklı vakıf üniversitesinde Kariyer Uzmanı ve Kariyer Ofisi Sorumlusu olarak görev aldı. Görev yaptığı üniversitelerde kalite komisyonu ve topluma katkı komisyonlarında yer aldı. İstanbul İşletme Enstitüsünde Liderlik ve Eğiticinin Eğitimi eğitimleri veriyor. Çeşitli kurumlarda da motivasyon, markalama, kurumsal iletişim, etik, kurumsal dizayn, satışta bütünlük sistemleri gibi eğitimler veriyor. Ayrıca, yazar olarak yönetim meselesi adlı köşesiyle İndigo Dergisi künyesinde yer almaktadır. Kısaca, etkili yönetim alanına gönül veren bir konuşmacı, kariyer ve eğitim uzmanı .