Acil Ütopyalara İhtiyacımız Var

Tuhaf zamanlar bunlar. Tahayyül sınırlarımızı aşan absürt durumlar karşısında aklımız tutuluyor; olanları söze dökmekte zorlanıyoruz.. Sagopa Kajmer’in, ‘Al Bir De Burdan Yak’da dediği gibi “Moral düşünce zora, komiklikler, şakalar yetişir imdada.”

İşte size hayalini kurduğum 7 ütopya; tadını çıkarın…

Ütopya 7: Yine yakın bir gelecekte Erdoğan kendisinin %50’sinin her birini polis yapacak ve yasa ile diğer %50’nin her birine polisi sırtında taşımayı zorunlu hale getirecek. Ama sonra iş deve güreşine, uzuneşek oyununa dönecek; hayat bayram olacak. Nasıl, iyi mi?

Ütopya 6: 1 Mayıs’ta dünya kendi ve güneş etrafında dönmeyi bırakıyor. Zaman sonsuz bir 1 Mayıs’a dönüşüyor. Meydanları, yolları kapatılan İstanbul, kapalı cezaevine dönüşüyor. Kapatılan İstanbul halkı, evlerinde çılgın partiler verip, sonsuz orgyler yaşarken, sokaklarda kalan ve her biri gardiyana dönüşen polisler çok sıkılıyorlar. Ama sokak çocukları tinerlerini gardiyanlar ile paylaşmayıp, onları tinerin büyülü dünyasından mahrum bırakıyorlar ve üstelik sokağın zor şartlarında yaşamayı iyi bilen “homeless”lar tarafından sürekli tartaklanıyorlar. Nasıl iyi mi?


Ütopya 5: İnsanı, doğayı ve evreni anlamanın araçları olan temel bilimler (fizik, kimya, biyoloji) talep olmadığı için kapanmaya başlamış. Çok uzak olmayan bir gelecekte üniversitelerde TOKİ’ye adam yetiştirmek için sadece mimarlık ve inşaat bölümleri açık kalıyor. Ülkemin her karış toprağı itina ile betonla kaplanıyor ve yaşanmaz hale geliyor. Çözüm olarak üniversitelerde parapsikoloji bölümleri açılıyor ve ülkece bu dünyadan ayrılıp, paralel bir evrene taşınıyoruz. Nasıl, iyi mi?

Ütopya 4: “Türkiye’nin yavrusu değiliz” diyen KKTC’nin yeni cumhurbaşkanı Akıncı, sınırlarını sürekli Erdoğan tarafından azarlanan herkese açıyor ve “77 milyon eksi bir” KKTC’ye göç ediyor. Bu ağırlığı kaldıramayan ada batıyor ve mutasyon geçirenler, gizli kıta Atlantis ile ittifak kurup, yunuslar gibi özgür ve mutlu yaşamaya başlıyorlar. Üstelik Anadolu, safralarını atıp, hafifleyince, “benim, hayır benim” diye kavga edilen toprak parçası “eksi 1 ağırlık” ile göğe yükselip, arşa değiyor ve Atlantis İmparatorluğu hiç savaşmadan yeni denizler kazanıyor. Nasıl, iyi mi?


ütopya zombileland zombie

Ütopya 3: Leitenberg’e göre 20. yy’da savaşlarda 148 milyon insan ölmüş. Hepsi zombi olarak dünyaya geri dönüyor ve Zombieland diye bir ülke kuruyorlar. Yemeye, içmeye, uyumaya ve tüketmeye ihtiyaç duymadıkları için kısa sürede dünyanın en büyük ekonomisi haline geliyor. Üstelik dünyada savaşlar duruyor çünkü her ölen tekrar zombi olarak canlandığı için sadece Zombieland’i daha da güçlendirdiklerini farkediyorlar. Nasıl, iyi mi?

Ütopya 2: İktidara muhalif herkes hapishanelere kapatılıyor. Hapishaneler yetmedikçe yeni, daha büyükleri inşa ediliyor. En sonunda bir kişi hariç herkes hapishanelerde yaşamaya ve zamanla bu komünler kendi kendilerine yeten mutlu yerlere dönüşüyor. Geriye özgür kalan tek bir yer kalıyor: Ak Saray. Nasıl, iyi mi?

ütopya nükleer santral akkuyu


Ütopya 1: Akkuyu Nükleer Santrali’nden sonra toplumsal, ekonomik, kentsel, psikolojik sorunlarını düşünmeden hep daha fazla AVM, otel, gökdelen vb. yapan zihniyet tabi ki de yurdun dört bir yanını nükleer santrallerle donatıyor. Bir gün kaçınılmaz olarak yüz binler ölecek, sorumlusu olarak da teknik müdür ilan ediliyor. Ama bu sefer akıllanan toplum tüm santralleri müzeye, kültür merkezlerine, konser salonlarına, sanat merkezlerine dönüştürüyor. Nasıl, iyi mi?