Yaşam örgüsü: İnsan neyin temsilcisidir?

Çirkinliğin orantılı hali güzellik olabildiği gibi, güzelliğin orantısız hali de çirkinlik olabiliyor! Her şey orantıda değil, unsurların orantıda nasıl göründüğü ya da algılandığı ile ilgilidir.

Yaşam örgüsü: İnsan neyin temsilcisidir?

Bu yazı, bu örgüden kesitler sunan bir yazıdır! Bu nedenle belirli bir konusu olmadığı gibi yaşam kadar belirgin bir konuya dair yazılmıştır! 

Algının seçme ya da takdir belirleyiciliği, algının içinde yatan ahenk, uyum anlayışında saklı! Ahenk, ruhu tırmalamadan akan anlam melodisi! Ahenk, zihinde sıra sayıların en güzel matris oluşturabilmiş hali! Ahenk, yaşamın carpediem hali! Ahenk, kıvranışın kaçır beni şekli! Ahenk, mırıldanışın tam teslimiyeti! Ahenk, cesurca ölen yiğidin son bakış gezdirişi! Ahenk; bir birlik ve ahenk özle “bir” olmanın ta kendisi!

Yaşam ve ritmi

Yaşam; karmaşık ritimlerin bir arada, bazen barış ve bazen birbirini boğazlarcasına ama her halükarda ve sonuçta yaşayanın ruhunda saklanmakta olan bir anlamlar örgüsüdür! Bazen barışık ve bazen kavgalı, bazen anlaşılamaz ve bazen çok da anlamlandırılamaz ve bazen yaşam kendisini yaşayanı bile kavrayamaz! Yaşam örgüsü, tüm hayat ve yaşam unsurlarının, her türlü varyasyon ve kombinasyonlarının, o haldeki her şeye göre bir sınırlı zamana sığmasıdır! Yaşam, yaşayanın o an anlamlandırdığıdır!


ahenk-yaşam

Bulutlar ne zaman insan yüreklerinden daha çok kabarabilmiştir? İnsan neyin temsilcisidir?

Barış, huzur, mutluluk, paylaşım, denge vesaire! Neyin temsilcisidir? Temsil ettikleri nelere sebep ya da sonuç oluyor? Temsilin tercihi ya da seçimi kolay olsa bile sonucunda doğanları tam dürüstlük ya da şaşmaz doğrulukla ve ondan da büyük olan sorumlulukla kabul edip sonuçları da temsilde aynı tercih ve seçim ile yapabiliyor mu? Temsil bir gösteri değil! Temsil bir duruştur! Varlığınızı tüm yönleri ile beyan ettiğiniz bir duruş. Duruşu temsil bile edemeyenler temsilden uzak dursun!

Beklentiler ve istekler, hep bekleyeduruyor olmamız ve hep isteyip duruyor olmamız için! Bunun için beklenti ve isteklerin sonu yok! Beklememek ve istememek özgürlüğe çıkış kapısı! Beklemeden ve istemeden yaşanabiliyor. Bu mümkün! Deneyin görecek ve anlayacaksınız!

Yapraklar üşümüş, sebzeler çiçek açmıyor, havalar soğuk, ruhlar zemheri ve bakışlar donuk ve insanlar ketum! Gören de konuşmuyor, görülen de gizliyor! Bir mutlu hayat oyunu oynanıyor! İnsanlığın sonunu ‘lay lay lom’ getiriyor!

Herkes harcanabilir ve herkes harcanır! Siz kendinizi harcamayın!

Tutulabilir tek tutarlı yol bu ve herhangi bir şeyin derdiniz olması kötü bir şey değil. Tek derdinizin o şey olması kötü bir şeydir. Birçok derdinizin olması sağlıklı ama tek bir derdinizin olması sağlıksızdır. İlerleme, dertler üzere gelişmez bu nedenle ilerlemeyi dert edinenler ilerleyemezler. Sıkıntı ilerleticidir. Sıkıntı artık o dersi aldığınızı gösterir. Sıkıntı dert değildir. Sıkıntı, aşama geçişi öncesi ruh halidir. Sıkılmak serbesttir. Tek derde yoğunlaşmak yanlış ve sakıncalı bir şeydir. Çünkü ilerleyiciler tek dert üzere bağlı kalmazlar. Onlar dertlerle değil, çözümlerle birlikte yaşarlar. Çoğul dertler gündelik ve sıradanken tekil dert, saplanıp kalmak anlamını taşır.


Kavramsal düşünme metodu, kavramlara hâkim olmayı gerektirir. Gündelik kavramların kökeni derindir ve bunların bilinmesi icap eder. Bunlar bilinmezse insanlar gündelikçi yaşamlarından sıyrılamaz. Kavramların hâkimi, ilerlemenin rehberidir. Öncelikle tüm anlamlar coğrafyasını şekillendiren ve her şekle ruh veren kavramlar okyanusu üzerine düşünülecekse eğer, tanımlarda ustalık şarttır. Tanımlar kavramların eti ve kemiğidir. Kavramlar bu ete ve kemiğe üflenmiş ruh yaşantısı şeklidir!

Düşünce dünyasında, hiçbir zihin mühendisi kontrolün bireyde olmasını istemez ve bunun için kayıtsız şartsız doğrudan ret sürecini ruhlara vermez. Süreç yönetimi mühendisleri ise bireyleri alıştırırlar ve alışılmışlığın verdiği rahatlıkla deneklerde bu hayat ne kadar da normalmiş algısını yaratırlar. Normal olan her şey şüphelidir!

Derdiniz mi var? Yoksa sıkıntınız mı?

Yoksa bir rahatsızlığınız mı? Yoksa anlayamadığınız bir oyalanmanız mı? Yoksa marazi bir saplantınız mı? Yoksa bir muhakeme kaybınız mı? Yoksa göstermelik bir entelektüel takıntınız mı? Ne olduğunuzu bilmek, temel yön ve aynada kendinizi öz halinizle görmek ilk başlangıç noktası!..

Mevcudun öğrettiği kavramlarla düşünenler, mevcudun önceden belirlediği sonuçlara ulaşırlar ve böylece düşünmüş olmazlar. Bir programı uygulamış olurlar. Sistemden bağımsız düşünememenin nedeni, sistemden bağımsız kavramların olmayışıdır. Düşünce paketlerini sizlere verenlerin, “haydi seçim yapın” demesi sizce ne kadar komik? Onlar için ciddi bir yönetim, insanlar içinde farkına varılamayan bir trajedi!


‘Rahatlıktan’ kaynaklanan ‘rahatsızlıklarımız’ var! Kaynağı belirli. Rahatlıkla ortadan kaldırılabilecek bir durum iken asla ortadan kaldırılamıyor. Daima devam eden bir döngüde kendi etrafında dönüp hiçbir şeyi fark etmiyor. Rahatsız olanlar, her türlü ilerlemenin belirleyicisi! Rahatsızlıkta bulunan çözüm arayışı çok net ve çözüm de gözler önünde. Rahatsızlıkta gayret, rahatsızlıkta analiz, rahatsızlıkta dönüşüm var!

 Güzelliğin Altın Oranı


Türker Ercan
Türker Ercan, 1 Haziran 1972 doğumlu. Öğrenciliği hiç bırakmayan bir öğretmen. Uzakdoğu sporları ile uğraştı. Felsefe, psikoloji, parapsikoloji konularında ve mantık alanında uzun yıllar araştırmalar yaptı.