Bugün yarındır: Artık yarını yaşıyorum!

Okuduğum kitapları unuttum, dinlediğim şarkıları ve izlediğim filmleri de… Tanıdığım insanları unuttum, henüz tanışmadıklarımı hiç tanımasam da olur. Yaşadığım güzel ya da çirkin her ne varsa unuttum. Sadece yaşamak istediklerimi hatırlıyorum. Çünkü artık yarını yaşıyorum…

Bugün yarındır. Artık yarını yaşıyorum...

Yarın, bahçemizdeki ağacın en üst dalındaki olgunlaşmamış meyveydi. Biz ondan önce olgunlaştık. Ömrümüz yarına yetişmeye çalışmakla geçti. Söyler misiniz, düş bahçesindeki yarına yetişen var mı?

Çocukken her gün yarındı, çünkü günleri bilmezdik; dünü ve bugünü ayırt edemezdik. Hepsinden önce yarını öğrendik. Konuşmaya ve derdimizi anlatmaya başladığımızda, sahip olmak istediğimiz ilk şey, ilk yiyecek, ilk oyuncak hep “yarın” bizim olabilirdi. Dünyadan bir haberken yarından haberdar edilmedik mi?


Yarın, çocukluğun saf hevesiydi, ergenliğin heyecanı, gençliğin hayal sebebi… Biz büyüdükçe bizimle büyüyen ikizimiz gibiydi yarın dedikleri. Aynı bizdi, bizdendi, bizim yarın…

Yıllar geçti. Yaşınız kaç? Siz kaç yıldır yarının peşindesiniz, tecrübeniz kaç yıllık? Yetişmeyi de boş verin, gören var mı yarını, nasıl bir şeydir?

Ben hep dünü gördüm. Şaşırmayın, bugünü de görmeye hiç fırsatım olmadı. Aynı bir iş yerinin hesaplarını bir gün geriden takip edişi gibi, bugün dün oldu ve ben dünü gördüm. Yani, dünde de olsa bugünü de gördüm. Ama yarını hiç görmedim.

Zamanla tüm oyuncaklarım kırıldı, ergenlik heyecanım duruldu, gençlik hayallerim yok oldu. Geriye kalan tek şeyse yarın. O hala ermemiş bir meyvedir, yemyeşil yaprakların arasındaki güçlü bir dala tutunmuş, benim güneşimden ve suyumdan çalarak büyüyen bir meyve…

Söylesenize! Gördünüz mü yarını?

Görmediniz değil mi? Belki saçlarında ak biten bir ihtiyarsın sevgili, çocukken yumuşaktı ellerin ve hesapta yoktu kırışıklıklar. Yarın bu muydu yoksa ne dersin, iki büklüm olmak mıydı hayalin? Bir martınınki kadar talihli değil mi beyazların? Yoksa sen henüz beyazın ne olduğunu bilmeyenlerden misin? Peki ya yarın, yarını bilir misin?

Yarın… Evlat!

Yarın, doğduğumuzdan beri bize söylenen en büyük yalandır.

Gerçekte ne bir dün ne bugün ne de yarın vardır.

Sakın yarının peşinden koşma ha! Üşütürsün…


Yıllar geçti…

Okuduğum kitapları unuttum. Dinlediğim şarkıları ve izlediğim filmleri de…

Tanıdığım insanları unuttum, henüz tanışmadıklarımı hiç tanımasam da olur.

Yaşadığım güzel ya da çirkin her ne varsa unuttum. Sadece yaşamak istediklerimi hatırlıyorum.

Çünkü artık yarını yaşıyorum.

Şaşırmayın! Evet ben yarını gördüm. Sanırım dündü, yok yok bugün, yoksa yarın mıydı?

Yetmedi mi, yeterince yormadı mı?

Gerçekten, artık onun peşinden koşmaktan usanmadın mı?

Dost!

Bugün, yarındır!


Hâlâ öğrenmedin mi?

Simurg Metodu: Kişisel Gelişim Programı


Bahattin Yavuz
O, gaz lambasının sıska ışığıyla aydınlanan kitapların sihirli dünyasında bir seyyahtır. Ruh ırmağından arıttığı sözleri kağıda işleyen bir nakkaş ve kusursuzluk için ruhuna çekiç vuran bir heykeltıraştır.