Zafere doğru giden yolda

“Sanat ve yalnız sanat… Gerçeğin elinden ölmemizi önleyecek bir şey varsa, o da sanattır.” — Nietzsche

Nietzsche albert camus Zafere doğru giden yolda

Zafere doğru giden yolda

Önce yaşamı farketmeye başladı insanoğlu, düşünceyi ortaya çıkaran eylemlerle… Düşünce, insana özgü yaşam faaliyetlerinden yalnızca birisiydi. Yaşamak ise bütünü… Sanatın konusu ve amacı bu bütünü evrene yayabilmek yani anlatabilmekti.

Her yaşantı, gerçekliğin içinden süzülerek insana ve insan doğasına bağlanıyordu. Bu nedenle sanatsal anlatım salt yaşantının anlatımıdır.


“Büyük sanatçı, bir büyük yaşayıcıdır” — Albert Camus

Köy kökenli bir ailenin çocuğu olan Honore de Balzac (Honore Balssa), 1819’da trajedi türünde denediği “Cromwell” yazısı ile başarılı olamadı. Para kazanmak için, tarihi, mizahi ve politik romanlar yazdı. Basımcılık, yayıncılık hatta dökümcülük yaptı. Yine başarı sağlayamayınca tekrar edebiyata döndü. Çok önemli eserler ortaya koyan bu yazarın yaklaşık 90 romanı olduğunu biliyor muydunuz?

“En basit sorunlar yakından bakılırsa, en güç sorunlar olduğu görülür. Fakat düzenle, dirençle yanaşılırsa en çetin sorunlar bile basitleşir; özgürlük insanoğlunun ilk erdemidir”. — Alain

albert camus alain robert walser

Robert Walser… İsviçre’nin en büyük yazarlarından biri olan Walser, yaşam yolculuğunda yoksulluk içinde geçirdiği hayatı, uşaklıkla ve büyük bir kısmı akıl hastanelerinde sürmüştür. 1918’li yıllarda “mikrogram” diye bilinen minik yazılar yazar, müsvedde olarak kullandığı çeşitli kağıtlara. Bu yazılar 1972’de çözüldüğünde ortaya minik harflerle 526 belge çıkmıştır. Romanlarında ve öykülerinde mütevazi bir tavır takınarak, insanın küçüklüğünün bilincinde olmasını gerçek büyüklük, başarısızlığının da aslında gerçek başarı anlamına geldiğini anlatır. Walter Benjamin, Herman Hesse ve Kafka onun kişiliği ve eserlerinden oldukça etkilenir.


“Bu evrende yapıt, bilincimizi ayakta tutmak ve onun serüvenlerini görüp göstermek için tek şansımızdır. Yaratmak, iki kez yaşamaktır” — Albert Camus

“Kolay iş insanı kahraman yapmaz” — A. Erkan Kavaklı

albert camusAlbert Camus da aynı zorlu yollardan geçen sanat insanları gibi bir efsaneyi dile getirir. Bu efsane “Sisyphos Söyleni” dir. Sisyphos, ölümlülerin en bilgesi ve en hünerlisidir. Korinthos’un da lanetlenmiş kralıdır aynı zamanda. Tanrılar’a ihanet ettiği gerekçesiyle cezalandırılır. İnsan boyutlarından büyük olan bir kayayı Olimpos dağı’nın tepesine tam ulaştırmışken, aşağılara düşen taşı yeniden ve sonsuza dek yukarılara taşımak zorundadır. Kaderi her defasında yenilgi olsa da Tanrıların katında zafere yenik düşmemek adına direnir Sisyphos. İnsan yaşamının anlamsızlığına ve tüm baskılara rağmen direnir. Mücadele hiç bitmez.

“Gölgesiz güneş yoktur, karanlıksız aydınlık olmadığı gibi…” — Albert Camus

Çevremizde olup bitenlerle, gelmiş geçmiş hikayeleri anlama yetimizle anlayıp, aklımızla ölçüp biçeriz. Fakat yaşantılarımızı yalnızca duyu ve algı yetilerimizle yaşayabiliriz. İşte sanatın bilgisidir bu. Yaşantı ise; doğrudan, aracısız bir bilmedir.


Belki de aynanın arkasına kaplanan sır; karanlıktır, acılardır, dertlerdir, tarifsiz keder ve zorluklardır. Hayatın yansıyan yönü de sır’ın önündeki aksidir. Keder ne kadar siyah ve karanlıksa, sanat apaydınlık yansıyandır bakana. Zorluklarla, sabırla arka zemini işlenen hayat, aydınlık bir yansıma sunar bize belki de ve belki de sanat bu yüzden bu kadar güzel ve gizemlidir. Hangi derdin karanlığı bizi aydınlatır bilinmez.

Tanrının Zerrecikleri: İnsan hücrelerinin içsel elektrik alanları


Aylin İçsel
İnsanın en büyük pratiği kendi hayatıdır, derler. Deneyimlerimizden çıktığımız yolculuğumuzda her durakta ve her yolda hayatın anlamına dair edindiğimiz her doktrin muazzam mucizelerle dolu biz insanlara münhasırdır. Benimse en büyük meramım, derin bir insan sevgisi ve anlayışı, bütün insanlara duyulan kardeşlik ruhu; insanların mutabakat içinde olmaları, dünyayı daha iyi algılayıp, daha yaşanılır bir yer olmaya muktedir, düşüncelerin özgür, barışın ve insanlığın hüküm sürdüğü, çocukların mutlu yaşadığı bir dünya inancı ve de hayalidir. Yazmaksa, olup bitenler karşısında herkesin sesi olmak, kıyılardan geçip, sokağın en işlek caddelerinden dokunmaktır hayata... Yaşamın kendisine karışmak ve keşfetmek tutkusudur. Varoluşun en derin sebebidir yazmak...