Fenerbahçe: Direnişin Zaferi

Şike yaptı, teşvik verdi, suç örgütü kurdu denen Aziz Yıldırım ve birçok spor adamı lekelendikten, hapis yattıktan ve mağdur edildikten sonra beraat etti. Geç gelen adalet, sonunda 3 Temmuz davasına da uğradı. Dört yılı aşkın bir süredir maddi ve manevi kayba uğratılan Fenerbahçe, şimdi direnişin zaferini kutluyor.

Fenerbahçe Direnişin Zaferi kapak

3 Temmuz 2011’de Türkiye’de yer yerinden oynadı. Başta Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere birçok spor adamı ve sporcu şike yapmak ve çete kurmak iddialarıyla gözaltına alındı. Aziz Yıldırım’ın organize suç örgütü lideri olduğu iddia edildi. Sancılı duruşmaların ardından 25 milyon taraftarı olduğu düşünülen Fenerbahçe camiası şikeci olarak yaftalandı. Aziz Yıldırım başta olmak üzere bazı yöneticiler, spor adamları ve sporcular tutuklandı ve hapis yattılar.

Fenerbahçe Spor Kulübü, şike yapmak ve teşvik primi vermek gibi suçlamaları kabul etmedi. 2010 – 2011 yılında kazanılmış şampiyonluk kupasını da geri vermedi. Ekonomik anlamda zor günler geçiren Fenerbahçe camiası kenetlendi. Bu süreçte davada adı geçen ve yöneticileriyle teknik direktörü tutuklanıp hapis yatan Beşiktaş Jimnastik Kulübü ise 2010 – 2011 yılında kazandığı Türkiye Kupası’nı Türkiye Futbol Federasyonu’na teslim etti. Hukuk mücadelesinde ise kulüp olarak savunma yapmak yerine sessiz kalmayı ve ismi geçen kişilerin kendilerini savunmasını beklediler.


Ancak bu sancılı süreçte Fenerbahçe Futbol Takımının sportif ve teknik direktörlüğünü yapan Aykut Kocaman’ın söylediği gibi gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardı ve geç de olsa ülkedeki birçok büyük operasyonun ve bu operasyonların neden olduğu davaların ve haksızlıkların bir paralel örgüt tarafından kurgulandığı ortaya çıktı. Ergenekon ve Balyoz gibi davalar ile askerinden, akademisyenine birçok insanı ve kurumu haksız iftiralar ve kumpas ile yok etmeye çalışan paralel örgüt, spor alanında da Atatürk’ün takımı olduğunu söyleyen Fenerbahçe’yi kurban olarak seçmişti.


Paralel örgütün eline geçirmiş olduğu Özel Yetkili Mahkemeler ve emrindeki savcılar ile gerçekleştirdiği kumpaslar teker teker ortaya çıkarılmaya başlanınca Ergenekon ve Balyoz gibi davalar çökertildi. Her ne kadar haksızlığa ve zulme uğrayanların çektikleri yanlarına kalsa da, masum oldukları ortaya çıkartıldı ve beraat ettiler. Sıra son olarak sözde şike davasına geldi. Paralel örgütün tetikçileri olmakla ve kumpas yapmakla itham edilen davanın savcılarından Mehmet Berk açığa alınırken, Zekeriya Öz ise yurt dışına kaçtı.


9 Ekim 2015 tarihinde Çağlayan’da görülen 3 Temmuz davasının 6. duruşmasında artık sona gelindi. Binlerce Fenerbahçe taraftarı Çağlayan’a koştu. Aziz Yıldırım ve suçlanan diğer Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticileri beraatlerini istedi. Süreç boyunca yalnız bırakılan Beşiktaş Jimnastik Kulübü eski yöneticisi ve futbol takımı teknik direktörü de beraatlerini istedi. Hakim kişilerle ilgili önceki bütün hükümlerin iptaline ve kişilerin beraatlerine karar verdi. Kişilere tutuklu kaldıkları süreler için tazminat talebinde bulunabilecekleri iletildi. 4 yıl 3 ayı aşkın acı dolu direniş süreci zaferle sonuçlandı.


 

Çağrı Gırlangıç
14.03.1985 tarihinde Kadıköy'de dünyaya geldim. Kadıköy'de doğdum, Kadıköy'de büyüdüm. Yazma sevdası içime düşünce önce 2 roman yazdım, sonra da sinemaya dair yazılar yazmaya başladım. 2011'in başından beri bloğum cagrigirlangic.blogspot.com da 500'ü aşkın filme dair yazdım. Hala da devam ediyorum. Sonra metin yazarlığı yapmaya başladım ve yazarlık mesleğim haline geldi. Yazımına devam ettiğim Türk Sinema Tarihi Ansiklopedisi, emek ve zaman isteyen bir proje. Sabırla yazımına devam ediyorum. Bir sinema yazarı olarak yazmaya başladığım, sonrasında ise deneme, gündem, kritik, yaşam ve kişisel gelişim yazıları yazmaya başladığım İndigo Dergisi ise hem beni geliştiren, hem de bir parçası olmaktan haz aldığım yer.