İçimizdeki Themis

Adalet mi dedin ufaklık? Adalet öleli o kadar çok oldu ki? Adalet artık bizi tutukluyor. Mesela etek mi giydin giyme diyorlar! Eve giderken tecavüze uğradın bir de öldürüldün mü, tek çıkmasaydın diyorlar. “Erkektir hakkıdır.” diyorlar.

— Suçun ne?

— Mini etek giydim. Peki ya sen?


— İkinci kadını kabul edemedim. Sen?

— Evime dönmek istedim sadece. Ya sen ufaklık, senin suçun neydi?

— Görmemem gereken bir şey görmüşüm. Neredeyiz biz? Neden karanlık her yer?

— Öldük, biz. Öldük ufaklık! Peki ya bizi öldürenler?

— Benimki düzgün giyinmeye başlamış. Bir de pişman olduğunu söylemiş. Azalttılar cezasını az zaman sonra çıkar dışarı.

— Benimkinde zaman aşımı dediler.

— Bende yeterli delil bulamamışlar. Büyük ihtimalle yeni birini arıyordur kendine.


— Abla adalet yok mu ki? Öldüğümüz kar mı kalır? Adalet mi dedin ufaklık? Adalet öleli o kadar çok oldu ki?

— Adalet artık bizi tutukluyor. Mesela etek mi giydin giyme diyorlar! Eve giderken tecavüze uğradın bir de öldürüldün mü, tek çıkmasaydın diyorlar. “Erkektir hakkıdır.” Diyorlar.

— Peki ya insanlar onlar ses çıkartmaz mı?

— Çıkartmaz ufaklık zaten o yüzden ya adalet yok olur. Eğer çürütürsen bir milleti, yok edersen tüm değer yargılarını o vakit millet çürür. Tıpkı bizde olduğu gibi. Bilmez ki adalet herkes içindir. Bilmez ki adalet özgürlüktür. Düşünsene ufaklık kapatmışlar dört duvar arasına ne derlerse o oluyor ne kadar korkunç değil mi? Peki ya kapatanı düşün? Ne kadar da muazzam değil mi? Bir köle gibi ne dersen ne istersen onun yapıldığı sade ve sadece kendine tabi bir topluluk; senin de dönmez miydi başın?

Sen Themis’i bilir misin ufaklık? Themis adaletin simgesi. Bir elinde terazisi vardır Themis’in. Tam dengede durur, adalet dengedir çünkü. Gerçek adalet şaşmaz doğrudan. Diğer elinde kılıcı vardır, ola ki şaşarsa adalet cezasını vermek için. Ve en önemlisi gözleri sıkı sıkıya bağlıdır Themis’in. Görmez, görmemelidir çünkü görürse denge şaşar. Oysa adalet dengedir; seni benden beni senden ayırmaz.

Peki ya biz ne yaptık Themis’e? Biz, önce terazisini yok ettik Themis’in! Doğru yanlış, haklı haksız karıştı birbirine.  Ardından alıp kılıcını yerine ayarsız bir silah verdik; kimi zaman ateşlemediği için vuruldu Themis, kimi zaman vurup yok etti! Sonra gözünü açtık!, O vakit kadın olduğu aklımıza geldi, gücümüzü kanıtladık; üstünde. Vurdukça vurduk bağlı gözlerine. O kadar çok vurduk ki anlasın istedik; eğer açılacaksa o göz bize açılsın!

themis adalet terzi kılıcıYok ettik, Themis’i! El birliğiyle hep birlikte yaptık bunu! Sırf görüşlerimize aykırı diye adaletsizliğe alkış tuttuk. Ne vakit çarklar döndü, o  vakit “Kandırılmışız!” dedik, bu kez tüm adaletsizliğimizle diğerine yüklendik. Bir kez açtık mı Themis’in gözünü, arkası geldi zaten! Ruhlarımızı kirlettik! Doldurduğumuz ceplerimize güvenerek ne kadar özgür olduğumuzu düşündük lakin adaletin olmadığı yerde özgürlük olur muydu? Adalet yoksa eğer ya kırbacı tutan elin yanındasındır ya da kırbaç seni dövüyordur. Ama biz inatla anlayamadık bu muazzam gerçeği. Ama biz unuttuk bunu ve olabildiğince ötekileştirdik birbirimizi.

O kadar kirlendi ki yüreğimiz 17 yaşında daha üniversitede okuyan bir çocuk, öyle gizli saklı da değil üstelik kameralar önünde dövüle dövüle öldürüldü. Sırf savunduğu şey hoşumuza gitmediği için, o da orada olmasaymış canım dedik. Delillere ulaşılamadı, dava uzadı uzadı… Biz bu haldeyken Themis’ten medet umduk. Öldük, yine bir gün emeğimizin peşinde koşarken. Yetmedi üstüne dayak yedik. Biz yediğimizle kaldık, dayak atan ayağım incindi diyerek rapor aldı. Ölen arkadaşının ardından gazeteye adını bile veremeyecek işçiyi, sadece cahillikle suçladık. Oysa unuttuk en büyük prangamızın sosyal adaletsizlik olduğunu. Bu yüzden anlayamadığımız gibi unuttuk da; arkadaşının kanı kurumadan tekrar asansöre binecek işçiyi! Şimdi ufaklık tüm suç Themis’te mi sence? Tekrardan kapasak gözünü, versek kılıcını, terazisini çözülür mü sorun? Ya içimizdeki Themis ona ne olacak?


Şimdi ufaklık, unut yasaları dön kendine bak! Yetiştirdiğin çocuğa bak! Ona önce insanlığı mı yoksa cinsiyetini mi öğrettiğini düşün! Önce kendine bak vicdanının nerde olduğuna iyi bak; cebinde mi yoksa yüreğinde mi? Sonra en sonunda yasa koyucuya bak! Senin vekiline bak! Ama öyle tepesindeki ambleme, ağzındaki lakırdıya değil, bakabilirsen yüreğine bak! Bak ki anlayasın seni temsil eder mi, senin özgürlüğünü sağlar mı, adaleti korur mu? Kısaca ufaklık sımsıkı tut dizginleri tut yoksa uçuverir özgürlüğün bir bakmışsın kırbacın altındasın!


Elif Aver
Elif Aver; 1987 yılında İstanbul'da doğdu. Cumhuriyet Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümünden 2010 yılında mezun oldu. Özel sektörde mesleğini yapmakta, ayrıca TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi yönetim kurulu üyesi. Yazmak, çizmek ve okumak çocukluğundan beri en büyük tutkusu. Ondan sebep söz yitene kalem bitene kadar yazanlardan.