İnsanlığımız can çekişiyor yardım edin!

Bugün Ankara’da barış söylemlerini dillendirmek için toplanacaktı onlarcası.. binlercesi.. Olmadı.. Barışı öne çıkaracak insanların ellerinden, gözlerinden, dillerinden kan geldi bugün.

ankara terör saldırısı barış mitingi hdp patlama kan tren garı

Sabahın erken saatlerinde yataklarından kalkıp, mutlu bir güne uyandıklarına inanmışlardı oysaki.. Kimisi parti bayraklarını aldı eline, kimisi temsil ettiği STK’nın adını duyurmaya çalışacaktı barış mitinginde. Bugün topluma güzel mesajlar vereceklerdi çünkü. Çünkü bugün, mensubu oldukları ne varsa sembollerini, bayraklarını, işaretlerini gönül rahatlığıyla insanlığa gösterebilecek ve umut toprağına bir fidan dikeceklerdi. Olmadı..

Kimisi sevgilisi ile gitmişti Ankara’ya, kimisi kardeşiyle, kimisi de tüm yalnızlığının verdiği mücadele etme güdüsü ile.. Hepsinin bildiği bir şey vardı; o da aynı ses, aynı yürek, aynı cümle olacakları gerçeğiydi. Olmadı..


Kameraya el sallayıp, televizyona çıkacaktı birkaçı, gülecekti güzel ülkemize objektiflerden; umutlulardı. Olmadı…

Üniversiteli öğrenciler vardı aralarında. Hafta içi günlerinin keşmekeşliğinden kurtulup hafta sonunu uyumaya ayıracaklardı, dinleneceklerdi; vazgeçtiler, gidelim barış olalım, barışalım orada dediler. Olmadı..

Öğretmenler vardı; öğrencilerine gururla anlatacakları bir Ankara deneyimi yaşayacaklardı. Olmadı..


Sabahın erken saatlerinde, halayların horonlara karıştığı bir anda patlama sesi duyuldu önce.. Beş saniye sonra bir daha.. Yani iki kez elimizde patladı insanlığımızı öldüren o bombalar.

Cumhuriyet tarihinden bu yana, ülkemiz pek çok saldırının esiri olmaktan kurtulamamış olsa da, vatandaşlık bilincini taşıyan her birey de bu saldırıların sonuna kadar karşısında olmayı başarabilmiştir. Bakın birey diyorum; Türk, Kürt, Çerkez ya da başka bir etnisite değil. Aslında birey dediğimde hiç garipsemediniz değil mi? Doğru bir cümleydi çünkü, bireydik biz her zaman, vatandaş idi hepimizin adı, uyruğumuzun ne olduğu aklımıza bile gelmiyordu vatandaş dediğimizde.

Peki bugün ne oldu? Ne oldu da bugün biz bu noktaya geldik? Aslında bu noktanın ne olduğundan bahsetmesem de biliyorsunuz. Evet, tam olarak düşündüğünüz gibi.. Altını çizerek söylüyorum, ölen sivillerin desteklediği partiyi, mezheplerini, soylarını merak edip buna göre ölümleri sınıflandıranlardı anlatmaya çalıştığım. Onlara göre herkesin bir yaftası var:

Eline bayrağını alıp mitinglere gidiyorsan faşist, barışı destekliyorsanız terörist, başınızı örtüyorsanız yobaz, açık giyiniyorsanız namussuz.

O kadar çok ki bunun örnekleri, şu an onları yazıp da burayı gereksizce meşgul etmek istemiyorum.  Toplumumuz günden güne kutuplaşmanın nirvanasını yaşıyor artık Türkiye’de. Herkes birbirine düşman, ölümler kimsenin umurunda değil. Herkes kabuğuna çekilmiş durumda. Herkes bir yılanın var olduğuna inanıyor, ama o yılan bana dokunmuyorsa sorun yok demekten de geri kalmıyor. Ne oldu bize? Hepimize..

Yapılan seçimlerin ardından koalisyon görüşmelerine geçilmişti 7 Haziran’dan sonra. Belki de Türkiye yeni bir dönemi idrak edecek, Cumhuriyet tarihimizde örneklerinin de olduğu koalisyon dönemi yeniden gündeme gelecekti. Ancak dört partinin koalisyon görüşmeleri sonuçsuz kaldı, işin ilginç tarafı da, bu dört partinin çözümsüzlük konusunda birbirini suçlamasıydı. Keşke üzüldüğümüz tek konu, koalisyon görüşmeleri olsaydı bugün… Ölen insanları, katledilen insanlığımızı konuşuyoruz bugün yalnızca. 20 Temmuz Suruç saldırısından bu yana, aynı filmi ikinci kez izliyor gibiyiz. Yine kana bulandı ülkenin bir yanı, yine yerlerde insanlar, ve biz yine ölümlere ölüyoruz hiç durmadan.


Bırakalım şu veya bu sebeple ölümlerin ardından nifak tohumları ekmeyi!.. Bırakalım kutuplaşmayı, insanlık suçu işlemeyi! Bırakalım topraklarımız çiçeğin derdiyle uğraşsın, yağmurun hiddetine uyansın! Bırakalım zihinlerimizi de, olması gerektiği gibi insanlığımızı yaşatsın! Gün hepimiz için Albert Einstein olma günüdür. Gün, onun söylediği gibi, “İnsanlar sadece ikiye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar” demeyi bilmektir. Yaşadığımız bu acı olayın, ulusal yas olarak ilan edilmesi, insanlığımız adına da son derece önemlidir. Ölen vatandaşlarımızın yakınlarına baş sağlığı diliyor, onlara sabırlar diliyorum. Hepimizin, insanlığımızın başı sağolsun.