Şehzadeler şehri Amasya

Hititlerden Perslere, Romalılardan Osmanlılara kadar birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapan, 183 yıl boyunca Osmanlı Devleti’ne şehzadeler ve padişahlar yetiştiren bir şehir Amasya… Bu şehri görmediyseniz en güzelini görmediniz demektir!

amasya şehzadeler şehri
Fotoğraf: Hakan Uslu

Yıllarca memleketten uzakta yaşamış, sonrasında memleketine yerleştiğinde güzelliklerini doğasını kendi başına keşfetmeye çalışan yarım yamalak bir kaşiflikten yarım yamalak bir rehberden bir tık önde olarak Amasyayı anlatmaya kalkıştım size.

Uykusuz ve sıkkın bir canla kalkmadıysam sabaha, her şey yolunda ve dolu-dolu geçecek haberin olsun.


Hadi düş peşime.

Tanıtım kitapçıkları hazır, bu kez hepsi ezberde ama belki heyecan yapar da hatırlamam. Israrla unuturum yine, ipek yolunu baharat yolunu. Dilim damağıma yapışır belki, konuşmaktan korkarım…

Rengarenk şemsiyem de hazır. Belki Ekim yağmurları rahat durmaz ve yağmur yağar. Şanslıysak güneş açar gün boyu pastırma yazı gibi, kazak ceket ne varsa çıkarttırır. Yağmuruna da kızgın güneşine de aldırmadan gezeceğimiz en güzel mevsim artık son bahardır Amasya için.

İlk iş arabamıza yer bulmak. Acıkana kadar ilk durak da Yeşil Irmak sahil boyu, sonrası kolay…

Ulaşım seçeneklerini mutlaka araştıracaksınız ama ben yine de bilgi geçmek isterim.

Amasya’ya ulaşım

Uçakla: 125 km uzaklıkta olan Samsun, havayolunu ve sonrasındaki kara yolu hattını kullanarak 1 saat 30 dk. Amasya merkez bölgeye ulaşabilirsiniz. 46 km uzaklıkta olan Merzifon hava yolunu sadece İstanbul hattı için bölgeye ulaşımda kullanabilirsiniz. Sonrasında 30 dk. sürecek olan kara yolunu kullanarak merkez bölgeye ulaşabilirsiniz.

Trenle: Tokat, Sivas ve Samsuna ulaşım sağlayan demir yollarını da size uygunsa merkeze ulaşmak için kullanabilirsiniz.

Denizden: Samsun Limanını kullanarak da merkez bölgeye ulaşmanızda mümkün farklı bir seçenek olarak.

Bu bilgiden sonra hemen bir uyarı!

Hep kalabalıktır caddeleri sokakları Amasya’nın, kol kola gezmeden yürünmez, cesaretin varsa ele ele de olur, fırsat bu fırsat hadi bir cesaret.

amasya 2
Yalı Boyu Konakları

Şehre ayak bastığında göreceksin, iki devasa kayanın arasında uzun ince bir şehir Amasya. Kıvrıla kıvrıla akan yeşil ırmağın şekline bürünmüş bir şehir. Devasa açık hava sahnesi gibi. Tepeden baktığımızda bunu daha iyi anlayacaksın ama en güzelini en sona sakladım haberin olsun.

Baktığın her bir noktada bir ayrıntı yakalayacak, bir tarih koklayacaksın. Eskiyle yenin bir arada olmasının karmaşasını görmek şaşırtacak seni ve hangi notadan Amasya ya ayak basarsan bas Atatürk büstü mutlaka bizi selamlayacak.

Amasya’nın tarihi

29 Ekim 1929 yılında Cumhuriyet bayramında düzenlenen törenle açılışı yapılan Atatürk heykeli Karadeniz bölgesinde ilk ve Türkiye’nin 5. Atatürk heykeli olması açısından da önemlidir.

Yeri gelmişken önemli bir ayrıntı daha vereyim hemen. Cumhuriyetimizin temel esaslarından biri olan “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ilkesinin temeli Amasya’da Mustafa Kemal Atatürk tarafından atılmıştır, kurtuluş mücadelesi zamanında.

Amasya’nın 7500 yıl öncesine (M.Ö. 5500) kadar uzanan bir geçmişi vardır. Harşena adıyla bilinir, Herşena dağının eteklerine kurulu olduğu için . O dönemden itibaren Hititlerden Perslere, Romalılardan Osmanlılara kadar çok farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır.

Bunun sonucu olarak Amasya bir bilim ve sanat merkezi haline gelmiş, dünyaca ünlü bilim ve sanat insanları yetiştirmiştir.

Efsanevi Doktor Lokman Hekim. Hani ölümsüzlük iksirini bulduğu söylenen ve fakat Amasya köprülerinden birinden geçerken karışımı düşürdüğü rivayet edilen.

Ve dünyaca ünlü coğrafyacı Starobon.

Dünyanın ilk coğrafyacısıdır. ‘Antik Dünya’ hakkındaki coğrafya kitabı ile tanınmıştır. Sayısız araştırma eserleri; dönemin ekonomik, sosyal ve de coğrafik olarak pek çok konuda aydınlanmasına, pek çok ayrıntının öğrenilmesine katkı sağlamış önemli bir bilim adamı, tarihçi ve filozoftur Strabon.

İlk kadın divan şairi Mihri Hatun, hattatlar ustası Şeyh Hamdullah bunlardan sadece bir kaçıdır. 

Dünya’da ilk defa akıl hastalarının müzik ve su sesiyle tedavi edildiği Darüşşifa (Bimarhane),Amasya’dadır.

asiklar-muzesi
Ferhat ile Şirin Müze ve Kanal Bölgesi

İlk ziyareti Ferhat ile Şirin hak ediyor bence! Mutlaka okumuşsundur pek çok versiyonu olan hikâyeyi ama bilmeyenler için hatırlatma yapalım.

Şirin, Amasya Sultanı Mehmene Hatunun kardeşidir. Ferhat ise nakkaşlık yapan yiğit bir delikanlıdır ve gönlünü Şirine kaptırmış Aşıktır. İster sultandan kardeşini ama Mihmane Sultan hayır demektense bu fakir delikanlıya, yapamayacağı bir iş buyurur. Masal buya su getir şehrime Ferhat der!  Mİhmane Sultan.

Sultan için bu imkansızdır bir rüyadır, dağların tepelerin ardındaki suyun şehre gelmesi ama Ferhat için sevdiğine kavuşmak için yapılacak olan bir gerçektir.

Ferhat hiç vakit kaybetmeden kayalardan kanallar açmaya taşlardan duvarlar örmeye başlamıştır, bir ucu Tokatta bir ucu Amasya’da olan.

Bu haberi alan Sultanın etekleri tutuşur, kardeşini bu garibana vermek istemez ve Ferhat’a yalancı bir haberci yollar.

Haberci Ferhat’a Şirinin öldüğünü ve boşuna uğraştığını söyler ve Ferhat bu habere dayanamaz, canına kıyar, bu yalan haberin Ferhat’a söyleneceğini öğrenen Şirinde yola düşmüştür ama yetişemez. Ferhat’ın öldüğünü görünce o da hayatına son verir.

Ve bu masal sonrası o bölge ve onları bilenler için unutulmaz ve dilden dile dolaşan bir hikaye olarak bu zamanlara kadar ulaşır.

Aslında bu su kanalları Antik Amasya’nın su ihtiyacı için Genç Helenistik – Erken roma dönemlerinde şehre su taşımak amacı ile yapılmış ve zamanla bu efsane ile varlığına ün katmıştır.

Hemen o bölgede olan Ferhat’la Şirin Yeraltı Müzesi ziyaret için bizi bekler.

amasya şehzadeler müzesi
Şehzadeler Müzesi

Şehzadeler Şehri: Amasya

Amasya, tarihte Şehzadelerin yetiştirildiği bir okul aynı zamanda. Bunu Şehzadeler Müzesini gezdiğimizde  de daha iyi anlayacaksın ve hatta nette Amasyayı araştırmaya başladığında Şehzadeler Şehri diye sıfatlandığını da okuyacaksın. Tarih kitaplarında okuduğumuz tanıdık tüm padişahlarla tanışma, hatta selfi çektirme fırsatı yakalayacaksın.

İşte ispatı! Amasya’da valilik yapan şehzadeler:

  • Şehzade Bayezid (Yıldırım Bayezid): 1386
  • Şehzade Çelebi Mehmet (I. Mehmet): 1389-1402 1403-1423
  • Şehzade Murad (II. Murad):1415 – 1421
  • Şehzade Ahmet Çelebi: 1435
  • Şehzade Mehmed (Fatih Sultan Mehmet): 1438
  • Şehzade Alaeddin:1442
  • Şehzade Bayezid (II. Bayezid): 1454-1481
  • Şehzade Ahmed: 1481-1511
  • Şehzade Murad: 1511-1512
  • Şehzade Mustafa: 1540-1553
  • Şehzade Bayezid: 1557-1558
  • Şehzade Murad (III: Murad): 1566

Padişah olanlar ise: Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmet ,II Murat, Fatih Sultan Mehmet , Sultan II. Bayezid, III Murat, Yavuz Sultan Selim.

Bir mola verme zamanı sahil boyunda bir bankta. Hatta hemen arkamızda duran meşhur Maraş dondurmacısından birerde dondurma alsak fena olmaz. Otururken minik kızlar gelecektir yanımıza peçete satmaya, şanslıysak çabuk yollarız karşı kıyıyı seyretmek için.

Amasya yalı boyu Konakları ve Kral Kaya Mezarları
Amasya yalı boyu Konakları ve Kral Kaya Mezarları

Bir kıyıdan diğer kıyıyı, yalı boyunu seyretmek, konaklardan gelen seslere, buluşan konuşan insanlara göz gezdirmek baya bir oyalayacak bizi. Çünkü konakların tarihten gelen yapısı, alışık olmadığımız ayrıntılarını yakalamak ve bu ayrıntılar içinde zarafeti fark etmek güzel olacak.

Ve en güzeli bu mola ile karşı kıyıdan kral kaya mezarlıklarını, Amasya Kalesini, kalenin surlarını ziyaret eden insanların karınca boyutunda kaldıklarını seyrederken, akla gelen onca soru?

Ne kadar eski acaba bu mezarlar?

Helenistik döneme ait bu mezarlar Harşena Dağının güney eteklerine Pontus krallığı döneminde İ.Ö.333 ile İ.Ö.26 tarihlerinde Kalker kayalar oyularak yapılmıştır. Dönemin krallarının değerli eşyaları ile defnedildiği mezarlardır.

Kimlere ait?

Pontus Krallarına ait.

O kalelerde kimlere karşı direnilmiş?

Persler, Romalılar, Pontus ve Bizanslıların akınlarına uğramıştır.

Hangi medeniyetlere ev sahipliği yapılmış?

İlk çağlardan itibaren bölgeye akın eden pek çok medeniyete eşlik etmiş bu kale, hatta tarihçilerin ‘çevrede ilk insanların yerleşmesinden beri bu tepede bu kale vardı’ cümlesi geçer hep kale ile ilgili yazılarda.

Amasya Kalesi
Amasya Kalesi

Amasya Kalesi

Kale içinde saraylar, cephaneler, ambarlar, su sarnıçları ve nehre kadar inen gizli geçitler bulunuyor. Ha birde unuttum söylemeyi; kolaylıkla içini dikizleyebileceğimiz tarihi kızlar hamamı da var. 🙂 

Amasya kalesinin en üst noktasına gitmek için araç yolunu takip etmeli ve şehir dışından dolaşmalı en ayrıntılı şekilde gezmek için .

Bu kadar soru açıklama ve seyir yeter. Şimdi o karınca gibi görünen insanların arasına karışma zamanı.

Acıktın biliyorum ama tok karına mümkün değil tırmanış. Bir dağcıdan daha çok efor sarf etmemiz gerekecek. Sayısız merdivenler çıkacağız ve kayaların en uygunlarını basamak yapıp tutuşa tutuşa mezar ziyaret edeceğiz.

Çıktığımıza ve yorgunluğumuza değecek tepeden gördüğümüz Amasya manzarası inan.

Ve mezar ziyareti dönüşünde de bir sürpriz var ! Kale surlarının birine kurulmuş olan kafeteryada yorgunluk atacağımız bir çay molası. Selfi de çeker belki yollarız tanıdıklara.

Aşağıya indiğimizde girişteki hediyelik eşya satanlara uğrayabiliriz, bir anı saklamak için Amasya’dan. Arkadaşa eşe dosta ufak birkaç hediye.

Amasya Konakları

Etrafımızı saran, kapıları taşlı dar sokaklara açılan konakların birine uğrayabiliriz hemen açlığımızı gidermek için, Yeşil ırmak seyrinde.


Amasya’da nerede kalınır?

Amasya konaklarında sabahın erken saatlerinden itibaren kahvaltı edebilme imkanı var, üç öğün yemek yiyebilir ve gece geç saatlere kadar canlı müzik eşliğinde eğlenilebilir ve konaklama yapabilirsiniz.

Bu güzel konaklar otantik yapıları ile butik otel ve pansiyon hizmeti vermektedir. Tercihiniz büyük otellerden yana ise beklentinizden fazlasını bulacağınız oteller de mevcut merkezde.

Amasya’da ne yenir?

Yöresel tatlarımızı en başarılı şekilde tadabilirsiniz. Karadeniz ve İç Ana dolu mutfağının karması diyebileceğiniz çeşitlilikte zengin menüsü ile. İşte birkaç örnek; Baklalı dolma, Amasya çöreği, haşhaşlı ekmek ve tatbiki keşkek. Hiç bir yörenin keşkeğine benzemez bizim keşkeğimiz  J tatmalısın mutlaka sana uzatılan bir çatalın ucuyla da olsa .

Yemek işi de tamamlandığına göre, hemen Şehzadeler Konağını ziyaret edebiliriz, bol bol resim çekilecek olan, meraklılarını kıskandırmak için.

Dönemin kıyafetleri ile sanki görev başındalar ve sanki birazdan cenk etmeye meydanlara dalacaklar o kadar gerçekçi bir ambiyans içinde müze…

hazeranlar2
Hazeranlar Etnografya Müzesi

Hazeranlar Konağı Etnografya Müzesini de gezebiliriz, döneme ait yaşamsal ayrıntıları bulmak için.

Sonrasında köprülerin birinden karşıya geçmemiz yeterli Amasya Minyatür Müzesini ziyaret etmek için. Geçeceğimiz köprülerde ayakta kalmayı başarmış tarihi köprülerdir.

Mesela Alçak Köprü; roma döneminde kesme taşlarla inşa edilmiş. Alçak köprü denilmiş çünkü zamanla yeşil ırmağın yükselen yatağının içinde kalmış köprü ve daha sonra ekleme yapılarak kalıcılığı sağlanmış.

Mesela İstasyon köprüsü; 1145 yılında Selçuklu Sultanı I.Mesud tarafından yapılmış ve tarih boyunca geçirdiği deprem, yangın ve sel felaketlerinden sonra , kalan kısmına eklemeler yapılarak kalıcılığı sağlanmış.

Mesela Künç Köprü; 13 yy ait köprü Selçuklular döneminde Sultan II. Mesud tarafından yaptırılmıştır.

Mesela Mağdenus ve Hükümet köprüsü de var.

amasya_mumyalar_mzesi_9_copy (1)
Amasya Arkeoloji ve Mumya Müzesi

Amasya Arkeoloji ve Mumya Müzesi: Dönemin medeniyetlerinden kalan emanetlerin sergilendiği açık hava müzesi özelliği de taşıyan 11 ayrı medeniyete ait arkeolojik, etnografik , sikke , mühür, el yazması ve mumyalar olmak üzere yaklaşık 24 bin civarında eser ile bölgenin en modern ve zengin müzesi olarak ülkemiz kültür ve turizmine hizmet vermektedir.

Meraklılarına birkaç örnek verelim.

Tunç Çağı Eserleri (M.Ö. 3500-2100)

Bronz hançerler, baltalar, kemik iğne bizler, ağırşaklar ve damga mühürler teşhir edilmektedir.

Roma Çağı (M.Ö. 29-M.S. 476)

Bu döneme ait kadınları ziynet eşyaları, sedef sandıklar, sikkeler, mutfak eşyaları, silahlar,

Hitit Çağı (M.Ö. 1750-1200)

Hittit Tanrı Heykelciği Arkeoloji literatüründe “Amasya Heykelciği” veya “Hitit Fırtına Tanrısı Teşup” olarak tanınan bir eser olup  dünya arkeolojisinin ünik  ( ??) eserlerinden biridir. Hitit İmparatorluk Dönemine (M.Ö. 1400-1200) ait olup bulunabilen diğer metal heykeller içerisinde en büyük boyuttaki insan heykelidir.

Urartu Çağı (M.Ö. 900-600)

Frig Çağı (M.Ö. 850-600)

İskit Çağı (M.Ö. 6.YY.)

Hellenistik Çağ (M.Ö. 330-29)

Cam eşyalar, roma seramikleri, maskeler, camdan altın ve gümüşten yapılmış kadın ziynet eşyaları , bronz kaplar, kandiller, sikkeler

Bizans Çağı (M.S. 476-1453)         

Kandiller, testiler, ziynet eşyaları, mühürler , heykeller

Ve daha pek çok testi, çanak, kâse, saat, lamba, hamam takımları, çay kahve sigara takımları, şifalı taşlar, sancaklar, tespihler, kitabe ve mezar taşları görebilme imkanına sahipsiniz…

Amasya Saat Kulesi

Her şehirde gördüğün bir saat kulesi vardır elbet. 2002 yılında gördüğü restorasyon ve tamamlama çalışmalarıyla eski görünümüne kavuşmuş olan ve  saati gösterdiği kadar milli mücadele tarihini de hatırlatan farkıyla.

Milli mücadele sırasında İngiliz işgali altında olan Amasya ve Mondros gereği kargaşa yaratıp halkı çileden çıkartmak isteyen İngiliz askerleri dalgalanan Türk bayrağını kuleden indirip İngiliz bayrağını asarlar ve Atatürk tarafından tembihli ve galeyana gelmeyecek halk çaresizken,  bir fırtına bir rüzgâr ile ala aşağı olur İngiliz bayrağı ve İngiliz askerleri sadece birkaç dakika süren bu olay karşısında geri çekilirler ve yeniden dalgalanan Türk bayrağına karşı çıkmazlar ve o gün bu gündür bir daha da inmez kuleden Türk bayrağı.

Saat kulesinin hikayesini konuşurken yolun karşı kışındaki yeşil ırmak manzarasına doğru yol alırız ve oturduğumuz banktan tüm heybetiyle karşımızda duran Saraydüzü Kışlasına seyre dalarız…

amasya Saraydüzü Kışla ve Milli Mücadele Müzesi
Saraydüzü Kışla ve Milli Mücadele Müzesi

Saray Düzü Kışlası Milli Mücadele Müzesi

Milli mücadelenin Kemal Atatürk tarafından Amasya’da başladığından bahsetmiştim yazının başında. İşte bu bina o bina.

Mustafa Kemal’in Amasya’ya gelişini, karşılama heyetini ve Amasya Tamiminin yayımlanışını anlatan heykel ve kompozisyonlarla, Cumhuriyet dönemine ait eserlerin ve birkaç belgenin sergilendiği toplantı salonları ile ücretsiz gezilebilir halde bir müzedir.

Ve daha pek çok medrese, cami, külliye, han hamam ve sergi binaları bulunmaktadır, peşi sıra yapılmış ve birbirini kovalar durumda Amasya ve çevre ilçelerde.

amasya
Çakallar Mevkisi

En sona Çakallar Mevkiği dediğimiz Amasya’yı en tepeden seyredebileceğimiz bir mekânda yenecek keyifli bir yemeği sakladım, havanın kararması ve o muhteşem Amasya görüntüsünün ortaya çıkması için.

Ve sonra kırk yıl hatıra sebep olacak olan acı bir kahve molası, karşı karşıya günü değerlendirirken.

Ertesi gün mutlaka Borabay gölünde erken saatte başlayacak olan bir piknikte buluruz kendimizi, doğa harikası bir yer saklı bir kuytu köşe huzur bulmak için.

Ve sonrasında iki günün yorgunluğunun atılacağı Hamamözü  kaplıcalarına yol uğratmalı şifalı sulara.  Dönüş yollunda soğuk bir şeyler alıp Merzifon’da Tavşan dağının eteklerinde yaylalardan gelen cana can katan rüzgarı içimize çekmeli…

Dünyaca ünlü Amasya elmasınınsa tam mevsimi  çıtır çıtır yemek için…

Dersime iyi çalıştım bu sefer!

Dersimi de aldım!

Benim iki günlük rotam bu şekildeydi…

Daha fazla kalabilecekseniz kendi rotanızı oluşturmanız için ve daha sıkı bir plan yapmanız için ek olarak bir liste verebilirim görülecek gezilecek diğer yerler için.

Cami ve Külliyeler

II. Bayezid Külliyesi: 1481 ile 1486 yılları arasında yapımı tamamlanan görkemli bir yapıdır, bahçesindeki asırlık çınarları ile misafirlerini bekler

Hatuniye külliyesi:

Konakların etrafını çevrelediği ve tarihte cami, sübyan okulu ve hamam olarak hizmet vermiş bölümleri ile karşımıza çıkar dar sokaklardan.

Çilehane:

Dervişlerin kırk gün kırk gece dünyevi meselelerden uzak inzivaya çekildikleri bilinen binadır ve aynı zamanda camiidir.

Fethiye Camii, Bayezid Paşa Camii, Merzifon Kara Mustafa Paşa Camii, Saraçhane Camii, Şirvanlı, Yögüç, Gümüşlü Camii, Hızır Paşa ve daha birçokları…

Amasya,  Merzifon ve Gümüşhacıköy Bedestenleri gezilemeye değer…

Aynalı Mağara, Yedikır Baraj Gölü (Yedikuğular Kuş Cenneti)

Kapı Ağa Medresesi, Çelebi Mehmet,  Gök ve Haliliye Medreseleri…

Darüşşifa Bimarhanesi.


Tüm bu tarihi binaların hepsinin bir yaşanmışlık öyküsü var tahmin edersiniz ki, görmeniz ve yakından hissetmeniz için sizi bekliyor …

Bedesten: Restorasyon dediğin böyle olur!


Nihal Çalışkan
1980 Nisan doğumlu. Kendini ve hayatı keşif sürecinde, hayatına giren her bir ruhta kendini buluyor. Dünün dünde kaldığını hatırlatıyor bazen kendine, bugünü, anı yaşamanın keyfini sürmek en büyük derdi. Bilinmeyen on yüz bin ihtimalli yarına umutla ve keyifle ve neşeyle ve merakla gözlerini dikmiş durumda. Bilinmeyeni öğrenmek, görünmeyeni görmek, duyulmayanı duymak çabasında. Farkındalıklarını artırıyor ve şifa ve şefkat ile bazen hırçın, bazen deli dolu, bazen sakin, bazen çocuk gibi bazen çok keyifli ve bazen de uzun uzun susarak sadece sevmeyi bilen kalbi ile yaşıyor…