İnsanlık yalana teslim olmuş

Yalana dolaşık olan huzursuzluğunu, yalandan asla vazgeçmeden ve bırakmak istemeden asıl özlemi olan iç huzurunu arayan yalan sevdalılarına bunu nasıl açıklayabileceksin?

yalana söylemek yalansız yaşam yalanla yaşamak

Yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar!

Bir insan yalan söyler ama yalan sayıklamaz diye biliyorduk biz eskiden, sonra anladık ki bir insanın hayatı yalansa her şeyi yalan olabiliyormuş! Yalansız dolansız bir geçide kimse yanaşmıyormuş! Tamamen yalanlardan oluşmuş bir hayat asla dürüst olamıyormuş!

Sonra yine anladık ki; ‘yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar’ diyenler, yılandan çok korkuyormuş ve yalanı da çok seviyormuş ve bu söz de bir yalanmış. Yalan kendi etrafında bir dünya örmüş. İnsanlık yalana teslim olmuş ve yılandan hep korkmuş.


Dürüstlük neye engeldir? Gizli saklı yapılan her işin karşısında bulunan bu anlayış yalana engeldir. Gizli saklı yaşayan her ruh için yalan tek seçimdir. Bu seçim aynı zamanda mecburiyettir. Yalana mahkum olan değilmiş aslında, yalana mecbur olan gizli ve saklı köleler varmış ve yalan o kölelerin en sevdiği mecburiyet ve kölelerin aşkı mecbur olmak ve köleler köleliği çok sevmiş!

İnsanlığı yalandan uzaklaştırmak!

Görünürde kronik bir ütopya! Ütopya severlerin belirli uğraşı alanlarından birisi. Ütopyalarını gerçekleştirmek için çırpındıkları müzmin bir hayal belki de ama eskiden ütopya olan birçok şey bugün gerçeklikte!


Yılanı sevelim ama yalanı sevmeyelim. Yılanı sevdiğimizde bir canlıyı sevmiş oluruz ve insan sevdiğinden korkmaz. Zararı dokunabilecekse tedbir alır sadece. Bildiğim kadarıyla yalanın zehri yılanda yok ve bildiğim kadarıyla yalanın zehri her an öldürüyorken yılan bu işi bir defa yapabiliyor. Yalan, bin yılana denkmiş!

İnsanlığın toplu ruhundan sadece yalanı ince ve keskin bir cımbızla çekip çıkarabilsek insanlık buna izin verse ve herkes yalansız dolaşabilse ve insanlık yalansız da yaşayabileceğini bir kavrayabilse ve yine insanlık “yalansız insan olunabileceğini” anlayabilse ve yalanla bir ömür kendisine yalan söylediğini ve kandırdığını fark edebilse işte o zaman hayat bir huzurdur!


Yalana dolaşık olan huzursuzluğunu, yalandan asla vazgeçmeden ve bırakmak istemeden asıl özlemi olan iç huzurunu arayan yalan sevdalılarına bunu nasıl açıklayabileceksin? Üstelik yalan söylemeden. Yalan söyleyenler yalana inanıyorlar. Apaçık gerçeği gözlerinin önüne getirsen de reddediyorlar. Yalana aşıklar ancak yalanla ikna oluyorlar! Gerçeğe gözleri kapalı olanın hayatı yalandır! İnsanlık yalandan kurtulduğunda insan olmaya başlayacaktır!

Yalan mısın Gerçek mi?


Türker Ercan
Türker Ercan, 1 Haziran 1972 doğumlu. Öğrenciliği hiç bırakmayan bir öğretmen. Uzakdoğu sporları ile uğraştı. Felsefe, psikoloji, parapsikoloji konularında ve mantık alanında uzun yıllar araştırmalar yaptı.