Çocuk eğitimi: Çocuğa dair yaşamsal öneme sahip notlar

Çocuğa kendi beklentilerimizi dikte etmek yerine neden onun kişisel, düşünsel, duygusal kısaca yaşamsal seçimleri hakkında söz sahibi olmasına izin vermiyoruz?

çocuğa dair notlar çocuk eğitimi yargılar disiplin

Çevrenizde gördüğünüz insanların çoğu, küçük yaşlarda ellerine tutuşturulan “doğrular ve yanlışlar” şablonlarındaki mecburi çizimlerle yaşamlarını şekillendiriyorlar.

Öyle ya; ağaç yaşken eğilir. Doğru fakat burada eksik olan bir şeyler var… Çocuğa kendi beklentilerimizi dikte etmek yerine neden onun kişisel, düşünsel, duygusal kısaca yaşamsal seçimleri hakkında söz sahibi olmasına izin vermiyoruz?


Yaşama ilk adımlarını atmaya başlamış bu varlıkların tertemiz bir sayfayı andıran zihinlerine o kadar çok formüller, kıyaslamalar, yasaklar, şartlar, ön kabuller karalıyoruz ki… Neyin lüzumlu ya da gereksiz, hangisinin genel geçer yahut hangisinin göreceli olduğuna aldırış etmeksizin onları adeta programlıyoruz. Ve hatta onları, kendi doğrularımızın da mirasçısı tayin edebiliyoruz. Kendi düşüncelerimizle, yargılarımızla, yeşerttiğimiz bir başka hayatın, gözlerimizin önünde yetişmesini büyük bir keyifle izliyoruz. Çünkü çoğumuz yine aynı şekilde yetiştirildik.

Çocuğa ekilen yargılar

Şöyle bir düşünün… Siz nasıl bir ortamda büyüdünüz? Şimdi çalıştığınız işin, seçtiğiniz eşin, kurduğunuz dostlukların ve edindiğiniz kazanımların temelinde yatan; size aktarılanların yan ürünleri değil mi? Ebeveynlerin yaşadığı şahsi pişmanlıklara karşı çocuğa sübjektif önermeler çıkarılır. Ya da kendi hayallerine ait olan mesleği, evliliği seçmesi için durmadan zihnine kavramlar işlenir. Veya kendi hayat görüşüne yakın bir pencereden aynı manzarayı paylaşması için her konudaki tüm kalıplar çocuğa aktarır… Üstelik zamanla değişen koşullar göz ardı edilerek çocuğa durmadan sabit yargılar ekilir.

çocuğa eğitim disiplin aile baskıEvrendeki her şey iki guruba ayrılır adeta… Yapılabilirler, imkansızlar; zararlılar, faydalılar; sabır gösterilecekler, acele edilecekler; çabalamaya değenler, zaman kaybı görünenler; sevilebilecekler, nefret duyulması gerekenler, tabiri caiz ise siyahlar ve beyazlar… Liste uzayıp gider.nMuhakkak ki buradaki asıl amaç: çocuğu en iyi ve en donanımlı şekilde hayata hazırlamaktır. Sonuçta onlar üzerlerine titrenilen en kıymetli varlıklardır. Asla yenik, mutsuz, eksik ve güçsüz bir birey olmaları istenmez. Yaratıcı’nın birer emanet olarak gönderdiği bu küçük savunmasız varlıklar koşulsuz sevgi mantığıyla, büyük bir özen ve muazzam bir sevgiyle büyütülür. Fakat sonradan ne olur? Yerinde bir tabir ile: Kendi pişirdiği yemekten memnun kalmamış bir aşçı misali, neyin bahane gösterileceği bilinmez…

Kimimiz ilk çocuk tecrübesinin ürünü, kimimiz kalabalık olsa da aslında yalnız büyümüş bir ailenin bireyi, kimimiz de maddi yetersizliklerin ortasına doğmuş beklenmedik bir dönemin sürpriz bir misafiriyiz. Bazılarımız fazla rahat bırakıldığı için, bazılarımız da tek başımıza yetersiz olduğumuza inandırıldığımız için bocalayıp duruyoruz hayatta… Hangi durumun tek başına üstesinden gelebiliriz, hangi durumu paylaşarak aşabiliriz, açıkçası hala karışıklık yaşıyoruz. Bizlere her durum için etiketler veren büyüklerimiz, bunları hangi koşullarda kullanabileceğimize dair çelişkili bilgiler verdiler sanki… Yoksa neden kendileri yapınca doğru, biz aynısını yapınca adı yanlış’ tan öteye geçemedi. Kendi bilgi ve deneyimlerini yazdıkları pusulaları ellerimize verip, onların istedikleri yönde giderken bile neden hep ters yönde olduğumuzu zannederek söylenip durdular?

Çocuğa sınırlar çizmek ve korumak

Yeni nesil çocuklar, asırlar boyu yaşamış insanlığın birikimi, zekası ve gelişmiş manevi bilinci kendi kodlarında eklenmiş olarak dünyaya geliyorlar. Bu yüzden bakışları derin, bu yüzden daha olgunlar ve belki bu nedenle bildiklerini kanıtlamak hatta aktarmak için sabırsızlanıyorlar. Yüksek dozda yapılacak yönlendiricilik, onların daha az oranda katılımlarına sebep olacaktır. Belirli bir sorumluluk yüklendikten sonra her küçük hatada bunun sorgulamasını yapmak, hiç sorumluluk vermemek kadar tehlike arz eder. Her iki durum da onun, kişisel ve sosyal bir bilinç taşıdığından sürekli kuşku duymasına sebep olacaktır. Başarıları için aslında biraz takdir bekliyorlar. Yaptıkları yanlışlarda da belki biraz anlayış… Gerçek şu ki, çocuğun gelişiminde yavaş seyreden bu devrelere saygı duyulmalı. Bir seviyeden bir diğerine geçişte hızlı davranmak, çocukta hayal kırıklığına yol açar. Onun zaman zaman korkması, endişe duyması gelişiminin bir parçasıdır. Kendi yetenek ve güçlerine inandırılmak, onun oluşacak özgüveninin yapı taşlarıdır. Gözlerinden fışkıran o merak dolu bakışlarıyla, ardı gelmeyen heyecanlı sorulara tatminkar karşılıklar beklerler her seferinde… Susturulduklarını ya da geçiştirildiklerini anlamaları bu yeni bireyler için hiç zor değil. Önemli bir diğer nokta daha: Ne büsbütün serbest bırakılmalı ne de müdahalelerle kısıtlanmalılar. Çocuğa belirli sınırlar çizmek, onun için koruyucu, destekleyici ve yaşama hazırlayıcı işleve sahiptir. Çocuk hem hareket alanını belirler hem de güç savaşlarına girişmez. Ebeveynler kendi bastırılmışlıklarından dolayı sınırları reddetmemelidir. O ince çizgiyi iyi ayarlamak gerekir. 


İnsan ömrünün uzadığı ve değişimin ivme kazandığı göz önünde bulundurulursa şayet, hala önceki nesillerin eksiklikleri yeni kuşaklara harfiyen aktarılmaya devam ediliyor. Geçmişe göre çok daha bilgili fakat özgüveni müdahalelerle törpülenmiş koca bir kuşağın bireyleriyiz. Ne yazık ki hala kendi benliklerini şekillendirmesine izin verilecek bir kuşağın yetişme koşullarını tam olarak oluşturamadık. Ancak umut vaat edici bir gerçek var: Günümüz bireyleri tüm bildiklerini unutup, kendi yetiştirmeye başladığı yeni neslin temsilcileriyle birlikte her şeyi yeniden tanımlamaya başladılar. Ve böylece kendisini yeni öğretilere hep açık tutmakla, kuşaksal arınmaya da hız kazandırdılar. Değişim aşkınız, merak ve yenilikçi tavrınız daim olsun… Gelecek, bizim O’na kattıklarımızla şekillenecek.

AYIN İNCİSİ:

İnsanoğlu hayata hazırlanmaya o kadar zaman harcar ki hayatını yaşamaya vakti kalmaz.

İlgili yazılar

Afrika’daki Çocuk Eğitimi Modeli

Çocuklar Yalan Söylemez Ama Hayal Dünyaları Oldukça Geniştir

Alay etmek çocuklarda psikolojik sorunlara neden oluyor


Bizi Öfkelendiren Çocuklar mı Yoksa ne?