Boyun eğmiş kadın zihniyetiyle nereye?

“Aldatırsa aldatsın. Dönüp dolaşacağı yer evi… İki tokat için yuvamı yıkamam… Adam evine bakıyor, içmek hakkı… Evde oturmak varken çalışıp rahatımı bozamam… Zengin kocayı buldun mu evleneceksin, boş ver okulu mokulu… Ben de kaşındım, kısa giyersen laf atacaklar tabii…”

kadın boyun eğme köle toplum kodları

Kendi seçimiyle boyun eğen kadın, köle olmayı nasıl kabulleniyor?

Erkek egemen bir toplumuz. Erkekler şöyle, erkekler böyle… Peki ya kadınlar? Bir an önce evlenmek için okul hayatına son veren kızların, aldatılsalar da çocuğum var diye sineye çeken kadınların, çalışmadan evinde oturmak için fiziksel ve psikolojik şiddete razı bir yaşam süren kadınların hiç mi suçu yok?

Boyun eğmiş kadın zihniyeti, bir menfaat (!) uğruna özgürlüğünden feragat eden ve köleliği yeğleyen bir kadın modeli doğmasına neden oldu. Ve ne yazık ki Türk toplumunda da bu modeli tercih eden ya da bu modele uymaya itilen kadınlar oldu. Sonucun kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri üzerinde de etkisi olduğu aşikar.


Hayır diyebilme ve karşı çıkma şansı verilmeyen kadın için toplum kurbanı oldu diyebiliriz. Peki ama “hayır” diyebilecekken demeyen, karşı çıkabilecekken çıkmayan kadın için ne diyelim? Üstelik eşinden şiddet gören kadınların ciddi bir bölümünün üniversite eğitimi almış, çalışan ve maddi özgürlüğü olan kadınlar olduğunu da unutmayalım.

Cevap aslında biraz da toplum kodlarında gizli

Çocuğu olan kadının boşanması, toplumca pek hoş karşılanmıyor. Mal paylaşımı ya da nafaka olmadan boşanan kadınlar, çektiklerinden kurtuldukları için tebrik edileceklerine hata yapmış ve kaybetmiş muamelesi görüyorlar. Karaktere ve uyuma bakılmaksızın zengin bir erkek ile evlenmek, başarılı bir seçim olarak güdüleniyor. Bu tip örneklerle yetişen insanlar da ister istemez gördüklerini uygulama yoluna gidiyorlar.


“Erkekler erkektir, yapar” zihniyeti ile hükmeden bir şekilde yetişirken, kadınlar ise değer koruma ya da menfaat uğruna boyun eğmeyi benimsiyorlar. Yanlış ve bâtılı seçmeye zorlanan kadın kurban olurken, kendi seçimiyle boyun eğen kadın ise köle olmayı kabulleniyor. Kurban olan kadınların kurtarılması için hem toplum, hem de adalet mekanizmaları iyileştirilmeli ve olumlu yönde gelişmeli. Peki ama köle olmayı seçen kadınlara ne demeli?

İlgili yazılar

Mucizeler Yaratan Kadınlar


Koparılan Çiçekler Kadınlarımız


Çağrı Gırlangıç
14.03.1985 tarihinde Kadıköy'de dünyaya geldim. Kadıköy'de doğdum, Kadıköy'de büyüdüm. Yazma sevdası içime düşünce önce 2 roman yazdım, sonra da sinemaya dair yazılar yazmaya başladım. 2011'in başından beri bloğum cagrigirlangic.blogspot.com da 500'ü aşkın filme dair yazdım. Hala da devam ediyorum. Sonra metin yazarlığı yapmaya başladım ve yazarlık mesleğim haline geldi. Yazımına devam ettiğim Türk Sinema Tarihi Ansiklopedisi, emek ve zaman isteyen bir proje. Sabırla yazımına devam ediyorum. Bir sinema yazarı olarak yazmaya başladığım, sonrasında ise deneme, gündem, kritik, yaşam ve kişisel gelişim yazıları yazmaya başladığım İndigo Dergisi ise hem beni geliştiren, hem de bir parçası olmaktan haz aldığım yer.