Sevgiliye farklı dilden bir ilan-ı aşk: Sessizliğin İçinden

Günümüzde mutluluk verici gelişmelerden biri şu ki; engellilere yönelik projeler ve hizmetler çoğalıyor. Engelleri kaldırmak konusunda gecikmiş de olsa bir aydınlanma dönemi yaşanıyor, pek çok şirket ve devlet bu konuda dikkate değer çalışmalar yapıyor. İstanbul Devlet Tiyatroları “İstanbul Devlet Tiyatrosu Engelleri Kaldırıyor” başlığı altındaki çalışmaları kapsamında ‘Sessizliğin İçinden’ oyununu seyirciyle buluşturdu. Kaçırılmaması gereken oyun “Sessizliğin İçinden” sevgiliye hediye telaşı yaşayanlar için de anlamlı bir seçim olabilir.

sessizliğin içinden işitme engelliler istanbul devlet tiyatrosu

Sessizliğin İçinden, alkışlanacak bir oyun. Sevgiliye farklı dilden bir ilan-ı aşk…

İşitme engellilere özel eğitim veren bir okulda öğretmenlik yapan öğrencileriyle iyi iletişim kuran öğretmen James Leeds’in kendisini en zorlayan öğrencisi Sarah olacaktır. Aldığı eğitim süresince dudak okumayı reddeden kendini dış dünyadan soyutlayıp okuduğu okulda temizlik görevlisi olarak çalışan inatçı güzel Sarah, öğretmen James’in kalbini çalacak ve seyirciye aşk ekseninde sosyolojik ve psikolojik saptamalarıyla başarılı bir oyun sunulacak.

Sessizliğin İçinden oyunu Mark Medoff tarafından kaleme alındığı 70’li yıllarda çok ilgi görmüş 1986 yılında Children of a Lesser God ismiyle başarıyla sinemaya uyarlanmış Akademi ve Altın Küre ödülleri almış başarılı bir metin.


Ülkemizde ancak uzun yıllar sonra hak ettiği şekilde seyirciyle buluşan oyun için oyuncular özel eğitim ve danışmanlık alarak hazırlanmış, işitme engelli oyuncular da oyunda yer alarak bir ilk gerçekleştirilmiş.

Engelleri aşmaya dair oyunlarda ve filmlerde olmazsa olmaz ögeler oyunda ustalıkla işleniyor; ailelerin yaklaşımı, toplumun yaklaşımı, sosyolojik ve psikolojik tespitler, ilişkilerdeki zorluklar, ön yargılar… Oyunun başarısındaki en önemli faktör seyirciye empati kurdurması; Sarah isyan ederken bizler de o isyanı hissediyoruz, Sarah ‘kafamın içi sessiz değil yalnızca kendim olmak istiyorum’ diyerek psikolojisini anlatıyor bize, oyun boyunca dahi olsa hayatın içinde nerede durduğumuzu unutuyor, onların dünyasına müdahale eden onlar gibi olmayanlara öfkeleniyoruz ve aşkın başka bir dili olduğunu kavrıyoruz…

Sessizliğin İçinden, sadece işitme engelini değil sevgi, aşk, ilişkiler ve fedakarlığı sorgulayarak herkesi anlaşabileceği ortak bir dilde buluşturuyor.

Sevdiğiniz için -onunla paylaşamayınca keyif alamadığınız için- müzikten vazgeçer miydiniz? Siz gürültüyle savaşırken onun sessiz dünyasına öfkelenir miydiniz? Kendisini gözleriyle ve tutkusuyla konuşanlardan daha hızlı ifade eden sevdiğinizi aciz görenlere karşı avukat rolüne soyunur muydunuz? Sevdanız başka dünyalar arasında köprü kurmaya yetecek kadar güçlü mü?

Sessizliğin İçinden oyunu bu sorgulamalarıyla sadece işitme engelini değil sevgiyi, aşkı, gerçek ilişkileri, fedakarlığı sorguluyor sevgilinize sevgililer günü için sanatla bir hediye sunmak oyunun sloganında olduğu gibi “ikimizin de anlaşabileceği ortak bir dilde buluşalım” demek için oyun takvimini kontrol edebilirsiniz…

Oyuna o kadar çok emek verilerek hazırlanılmış ve özellikle başrollerdeki pürüzsüz oyunculuklar o kadar göz dolduruyor ki ilk perdede fazla detaylandırılmış dekor, seyircinin ilgisi için gereksiz ekleme yapılmış ‘ayran’ esprisi, işitme engellilerin kurmayacağı kadar dolaylı anlatımlı bazı replikler dikkatimizden kaçsın istiyorum.


Bir dünya düşünün ki bencilce kurulmuş, bizim gibi olmayanlar düşünülmemiş ve siz o dünya ile sevdiğinizin dünyası arasında tercümansınız. Engelleri anlamanın en naif yolu sevgiyle bakmaktan geçiyor. Bu konuda nice başarılı film izlemişimdir; hepsi beni derinden etkilemiştir. Umuyorum daha çoğalırlar ve yanında atan kalbe sağır olanlar, aşk dolu gözlere kör bakanlar, hayatı sevgiyle değil korku enerjisiyle yaşayanlar, hayatla arasında gerçek bir engel bulunanlar uyandırır kalbini… Ruhun sevgiden uzak oluşu dışındaki -ki bu da aşılabilir diye inanmak istiyor insan- engeller aşılabilirler.

Sanat ve sevgiyle…

Detaylı bilgi: Sessizliğin İçinden, İstanbul Devlet Tiyatrosu

İlgili yazılar

Hayal-i Temsil: Afife Jale ve Bedia Muvahhit’in hayatları

Santral Kumpanya’dan yeni nesil komedi oyunları


Son Zenne: Ötekileştirdiğimiz hayatlar


Sabiha Topallar
'Sen neye hazırsan o'da senin için hazırdır' düsturunu benimsedi 'bu yaştan sonra olur mu' 'hem çalışıp hem sanat olur mu' 'yorulursun nasıl yapacaksın' gibi bahanelere, dayatmalara güldü geçti. Sanatı, en çok Tiyatro'yu ve Edebiyat'ı sevdi öte yandan sevdiği her konuda hayatı deneyimlemeye and içti... Oyuncu, öğretmen, eğitmen, konuşmacı, yazar, yaratıcı drama lideri, aşçı, seyyah oldu zaman zaman tutkularından birine kapılıp gidiyor, hayat yolculuğunda biriktirdiklerini sadece arkadaşlarıyla paylaşmanın bencillik olduğunu düşünüp sözcüklerden yüreğinize yol yapmak istiyor... En önemli yolculuğun kendine yapılan yolculuk olduğunun farkında ham'dı pişiyor bir gün yanıp o yere varma özlemiyle yüzleşmeler yaşıyor sizi sevgiyle selamlıyor...