Kadınları anlamama kılavuzu

Ey Yüceler Yücesi, senin “Ya Mukallibe’l-Kulub” esmanın yüzü suyu hakkı için beni, şu aşk acısından kurtar ve muradıma nail olmama izin ver.

Biliyorum ki bu esmayı Peygamber Efendimiz sıkça kullanırdı ve senden bu esmayı vesile kılarak istekte bulunurdu. Bu esmanın “Kalpleri evirip çeviren” anlamına geldiğini biliyorum ve sevgilinin kalbinin bana dönmesi ve bana aşık olması için senden kutsal bir istekte bulunuyorum. İnşallah beni muradıma kavuşturursun. Amin.

Kadınları Anlamama Kılavuzu
Kadınları Anlamama Kılavuzu

Şiirsizlik ölü toprağı gibi serpilmişti insanlığın üstüne ve aşkın eksikliğini ölümlerle doldurmaya çalışıyordu kayıp ruhlar. Ne çok korkaklık karşımıza çıktı: Sevişmelerde çaresizlik, dostluklarda güvensizlik, gülüşlerde gözyaşı. Kalemi tükenmiş bir ozanın çaresizliğinde şiirlerimizi kulaklarımıza fısıldardık, unutacağımızı bilerek.


Aşıklar tepesine arabamızla çıkarken, o kar’a ve fırtınaya rağmen hararet çizelgesi sona dayanırdı; mağrur kaplumbağa asice su kaynatırdı. Sen, korktuğunu söyler, arka koltuğa geçerdin mini eteğin ve kızıl saçlarınla. Ben, ön koltukta en güzel aşk bestelerini çalardım sana. Oysa, sevişmek için, dokunmak için arka koltuğa, yanına geçmem yeterliydi; ama şiir olmazdı o zaman. Basit ve sıradan bir dokunmanın kirli anıları kalırdı. Orgazmın sıcaklığının soğuk bir atmosfere yenileceğini ve utancın bizi ayıracağını hissederdik.

Senin çamaşır odanda yasakları aşarken, bir kaç dakikanın aklımızda neleri devirdiğini anlamak için duru zamanların peşinden koştuk çoğu zaman. Bizi yasak zamanlara sorgulatan ahlakın anlamsızlığını şimdi görebiliyorsun değil mi? O ‘zaman’ denilen kaosa öylesine bağlıydık ki bize yazılan rollere, yasak olana; tabu olan yalanımız, yaşamın tek gerçekliğiydi. Bu gerçekliği yaşamak için İsa’nın Havarileri gibi yeryüzü kapılarını zorladık ve yenildik. Yenilme beraberinde inançsızlığı ve ayrılığı getirdi. Ataerkil bir dünyanın tek gücü olma uğruna savaş meydanlarının cazibesine niye dayanamadım? Oysa asıl mücadelemiz sevgi üzerine olacaktı ve sen önce bana inanmamayı seçtin. Giderken fırtınalar kopmuyordu, son cümleni söyleme ihtiyacı da duymadın. Oturduğumuz parkın çimenlerinden kalktın ve sanki dönmeyeceğini kendin de bilmeden gittin.

Sevgili okur; sevgiliyle ayrılmamız kadar yeniden kavuşma umutlarımız da öylesine çaresiz ve acınasıydı. Şimdi yapacağım itiraflara karnını tutarak güleceğini veya içinde bulunduğum umutsuzluktan dolayı tiksinti duyacağını biliyorum.

Aşık birinin yaptığı ya da yapacağı hiçbir eylemi saçmalık olarak yorumlama sevgili okur ki bu anlatının tek amacı aşkın seni nerelere götürebileceğini göstermektir. Unutma, burada sözü edilen aşk ilahi boyutlardan uzak olmakla beraber salt bir insana odaklanmadır.

Başlayalım mı?

İndigo-bayram sarı-kadınlar
Önce hiçbir çaba gerektirmeyen, hatta senin özgür iradeni uzaktan etkileyebilecek yöntemleri denedim. Benim gururum korunacak ve sen özürler dileyerek gelecektin bana! Evliyaların kabirlerinde, yüz yıllık tapınaklarda ve illegal basılan tüm dua kitaplarında seni çağırdım usanmadan. Hissettiğim ise mutlak bir güçtü! Sana baskın olduğumun farkındaydım sanki ve sen bana sürünerek gelecektin; özürler dileyecek, bağışlanma için yalvaracaktın. Niye? Bilmiyorum. Belki seni yenmek, zamanın ahlakını yenmek olacaktı.

Aşık etme duası

En doğru ve en güvenilir aşık etme duasını aradım günlerce. Sahaflar ile dostluk kurdum; imamlara saatlerce dua ilmini sordum. Notlar aldım. Sonuçta “aşık etme duası” en nihayetinde bir duaydı! Dualar bütün dinlerin ortak kabulü olduğundan ne sakıncası olabilirdi ki? Kul ile Allah arasındaki en güçlü iletişim aracı değil miydi dua? Kul, yalnızca dua merdiveni ile Allah’a yakınlaşmanın bir yolunu bulabilirdi.

Her duanın, abdest ve namaz ile etki ve güç kazandığı kesindi, küçükken böyle öğretilmişti bizlere; nitekim bu duada da başlangıcı abdest ve namaz ile yapmak değişmez bir kuraldı. Sabah ezanı ile uyandım ve boy abdesti aldım, senin adını söyleyerek niyetlenip, iki rekat sünnet ve farz namazına durduğumda içimdeki gururdan ve kibirden eksilen bir şey yoktu. Diz çöküp, ellerimi semaya açtım da, içimden geçenlere üzülmedim desem yalan olurdu: “Allah’ım, senin “Ya Vedûd” isminin hatırı için senden, sevgilinin bana aşık olmasını istiyorum. Biliyorum ki “Ya Vedûd” esma-yı hüsnan, evrendeki bütün aşkların ve aşıkların, kutsal sevgilerin ve içli sevdaların en büyük dayanak noktası ve destekçisidir. Biliyorum ki bu isim, aşkın ve sevdanın, muhabbetin ve sevginin kalbidir. Bana bu kalp hürmetine sevdiğimi nasip et. Amin.”

Doksan dokuz kez Ya Vedud esması okudum ve “Ey Yüceler Yücesi, senin “Ya Mukallibe’l-Kulub” esmanın yüzü suyu hakkı için beni, şu aşk acısından kurtar ve muradıma nail olmama izin ver. Biliyorum ki bu esmayı Peygamber Efendimiz sıkça kullanırdı ve senden bu esmayı vesile kılarak istekte bulunurdu. Bu esmanın “Kalpleri Evirip Çeviren” anlamına geldiğini biliyorum ve sevgilinin kalbinin bana dönmesi ve bana aşık olması için senden kutsal bir istekte bulunuyorum. İnşallah beni muradıma kavuşturursun. Amin.”


Dualarım ile çağırdım ama yine yoktun; gelmedin! Tapınaklardan kovuldum, İmamlar selamımı almadı ve dua kitaplarım sahaflara ucuza satıldı. Çaresizdim sevgili!

Sevgiliyi on adımda geri kazanma yolu

70’li yıllarda ‘Kız Tavlama Sanatı’ üzerine yazılmış eğitici kitapları her yerde bulmak olasıydı. Günümüzde kızlar tavlanmış, ilişkiler yaşanmış ve bitmişti. Eski sevgiliyi nasıl geri kazanabilirdim ki? Eski olduğu yerde mi kalmalıydı? Yoksa, tamamlanması gerekenin yarım kalması mıydı bu ısrarcı istek?

On adımda eski sevgilinin geri kazanılması üzerine makale hazırlayan yazar ne kadar başarılı oldu bilinmez ama çaresizlik neleri deneyimletmez ki? Yol göstericim on maddelik çözüm önerilerini sıralarken gerçekçi olmak gerektiğini biliyordum.
kadınlar
On adım beni kovalarken, düşünmemi istedi. Neden ayrılık? Kötü bir söz, eylem, şiddet miydi neden? Başka biri miydi? Düzeltebileceğim bir durum var mıydı? Sorunu yaratan kimdi? Hata bendeyse kabul etmeliydim. Ayrılığı yaratan bensem eğer, pişmanlığımı göstermeliydim. Ayrılık irdelenmeye başlanmışsa asla suçlamamalıydım, savunma psikolojisi kavga çıkarırdı. Hataları kabullenmek şansımı çoğaltırmış. Değiştiğimi göstermemi isterken, neden diye sordum; o beni değişen halimle istemez ki? Zaman vermek? Başlamak. Kırıkları sevgiyle yapıştırmak? Peki neden kılavuz benim sevgilinin yakınlarıyla iletişime geçmemi istiyorsun ki onlar bizi ahlaksız ilan etmişti ve çoğu ile de yatılmıştı ahlaklarını gömmek için! Görünümün onu etkileyeceğini de hiç sanmıyorum sevgili yol göstericim; biz çoktan saldık kendimizi, evsizler ve alkolikler en iyi dostumuzdu. Ona sevdiği kişi olduğunu anımsat derken, sen bile inanmıyorsun; çünkü ilişkimizde asıl olan nefretti her zaman, kendimize ve sisteme! Son adımların durdu değil mi?

Erkekleri etkileme sanatı

Şimdi asıl soru sevgilinin nesinden etkilendim de eski, gitti, bitti gibi kavramları kabullenemiyordum? Kadınların nasıl erkekleri etki altına aldığını gözlemledim, okudum, deneyimledim. Evlenilecek ve eğlenilecek kadın yoktu; gitme potansiyeli olanlar vardı sadece! Gitme kararı verdiklerinde asla durmazlardı!

Sahiden de bir erkeği kendine bağlamanın yollarını arayan kadınlar, çoğu zaman erkekler tarafından pek ilgilenilmeyen; ama bazen birçok kadından daha fazla ilgiyi hak eden kadınlar mıdır? Ve biz erkekler, hangi kadının ilgiyi hak ettiğini ve kendisine daha uygun olduğunu tam olarak kestiremiyor muyuz?

Vazgeçemediklerimiz, sevgilinin olmadığı yerde hayatın önce monotonlaştığını, sonra anlamsızlaştığını hissettiklerimiz midir? En sonunda da onsuz bir hayatın ölümle eşdeğer olduğu izlenimine mi kapılırız?

Kadın odaklı yazılan ilişki konusunda itiraz edilemeyecek tek nokta, erkekler sahiden bilgili kadınlardan hoşlanır. Her şeyin dış görünüşten ibaret olmadığını, kültürlü, birikimli ve donanımlı; özetle entelektüel bir kadınının ilgi odağımız olacağını bilmeyen kadın, tüm olayın yatakta başlayıp bittiğine inanır, ama konuşacak bir şey yoksa, yataktan sadece kalkılır.

Şimdi okuyacağınız yargıya inanıyorum ki kadınlar kadar erkekler de katılacaktır. ‘’Bir çok kadın, erkeğin yanında sürekli bir şeylerden şikayet edip yakınarak, mızmızlanarak, hayata cephe alarak kendini ispatlayacağını zanneder. Halbuki durum, bunun tam tersidir. Hiçbir erkek, negatif duygular yayan bir kadınla birlikte olmak istemez. Erkeklerin kalbinin en gizli ve korunaklı köşesinde taht kuran kadınlar, hayata olumlu gözlerle bakan ve çevresine pozitif enerji saçan kadınlardır.’’

Gerçeklere merhaba

Hiçbiri doğru değil ve hepsi doğru! Yapılan ve geri dönüşü olmayan tek sorun, birimiz maskelerini çıkartmaya başladığında diğerimiz hangisini takayım diye düşünüyordu!


Duyular yoluyla algılanabilir bir yasalar zinciriydi yaşam ve olanların her biri algılanabilir şeylerin dışında gelişmekteydi ve rahatsızlığımızın nedeni bilgisizliğimizdi, aşkı sakladığımız yerin anımsanmamasıydı ve öze varılması için gerekli olan, sevginin ışığını keşfetmekti. Var olan gerçeği, var olmayanla anlamlandırma ritüelini yerine getirmek için dengeyi oluşturan düzenin içerisindeki unutulmuş imgelerimizi, yani aşkı, sevgiyi, dostluğu yeniden adlandırıp, gerçeğimiz haline getirmeliydik ama önce kuşatılmış karanlığımızın farkına varmalıydık.

Delicesine seven kadınlara kurtuluş önerileri