Sokaktaki canlı bombayı tanıyor muyuz?

Komşumuz, çalışma ortamındaki arkadaşımız veya ulaşım araçlarında yanımızda oturan herhangi biri, üzerindeki bombanın pimini çekebilecek iradeye nasıl getirilmektedir? ‘Canlı Bomba’ olmayı seçen sıradan bir insanın, ümitsiz bir hasta durumuna düşüren çevresel ve ruhsal etkenlerin sırrı nedir? Dini inanç veya inançsızlık, kişinin ruhsal dünyasında ve karar aşamasında ne kadar etkili olmaktadır?

Edmund Burke kötülerin kazanması için iyilerin seyirci kalması yeterlidir intihar saldırısı
Fotoğraf: felsefe kulübü – Alıntı: Edmund Burke

Geniş bir yelpazeden baktığımızda, silahı mücadele aracı olarak seçen ideolojik oluşumların intihar eylemlerini, hedefi belli olmayan şiddetin zirvesi olarak kabul etmemiz gerekmektedir.

İntihar saldırılarının tarihinde Japon Kamikazeler, Tamil Gerillaları, Hintli Sihler ve yakın tarihimizde baktığımızda PKK, IŞİD, El-Kaide gibi radikal örgütleri göreceğiz. Örgütler, yapılan eylemlerde isimlerini duyurmak ya da kitle üzerinde baskı yapmanın aracı olarak genelde intihar saldırılarını seçenek haline getirmişlerdir. En son yapılan Suruç saldırısı, yine yakınlarda gerçekleştirilen Sultanahmet olayında canlı bombaların düşünce ve empati bağlantısının koparıldığını, insanların nasıl vahşice katledildiğini gördük!


İntihar eylemcisinin aidiyet duygusu örselendiğinde, ailesinin, çevresinin bağlı bulunduğu dini / kültürel grubun haksızlığa uğradığını düşündüğünde, aşağılanmanın bir politika olarak yürütüldüğü coğrafyada ister direnişçi, ister terörist bir grup adına kendini patlatması kaçınılmaz sondur aslında. Bireysel aidiyet duygularının ideolojik bir grup içinde eritilmesi ve kendine özgü kimlikten vazgeçilerek bir oluşumun parçası olunması, feda kültürünü her zaman diri tutacaktır.

Hiçbir kesintiye uğramayan iç savaşların, mezhepsel kıyımların içinde yaşamını sürdürmeye çalışan bu insanları, kuzey dünyasının zengin ülkeleri de dışladığında, ölüm bile bir ülkü haline getirilmektedir. Grup aidiyet kimliğinin korunması için, görev verildiğinde kitleler içinde kendini bomba gibi infilak ettirmek, var olmanın tek yoludur. Komşumuz, çalışma ortamındaki arkadaşımız veya ulaşım araçlarında yanımızda oturan herhangi biri, üzerindeki bombanın pimini çekebilecek iradeye nasıl getirilmektedir?

İntihar eylemcisini, kendisi ile beraber birçok insanı ölüme götürme dürtüsünü açıklayabilmek için ‘Yalancı Cennet’ düşlerinin dışına çıkmak gerekiyor.

Yalancı cennet hayali: Cinsellik ve kadınlar sadece yetişkinliğe girildikten sonra elde edilebilir. Ancak, intihar bombacıları için bu eylem, “geçici” olarak kendini öldürmektir, sembolik bir hadım edilme değildir. Zafere ölümle ulaşılacağı söylenir. Dürtülerine karşı katı bir süper ego olan ve genç hayattayken emrinde olması gereken bir kuvvet olarak Allah, cinsel isteklerin tatminini cennetteki huriler aracılığıyla kalıcı olarak sağlar.


İntihar Eylemi ve Ötenazi

indigo canlı bomba intihar eylemi ötenazi intihar saldırısıDünya yaşamına kendi istek ve arzusuyla sırtını dönen kişinin ruh hali, ötenazi yapılan umutsuz bir hasta ile aynıdır. Türkçe karşılığı ‘güzel ölüm’ olan ötenazi, tıp literatüründe “hekimler tarafından belirlenebilecek derecede ümitsiz hasta ya da yaralı durumdaki kişinin, daha fazla acı çekmesini önlemek için ölmesini sağlamaya yönelik yapılan her türlü faaliyet” olarak açıklanıyor.

‘Canlı Bomba’ olmayı seçen sıradan bir insanın, ümitsiz bir hasta durumuna düşüren çevresel veya ruhsal etkenlerin sırrı nedir? Dini inanç veya inançsızlık, kişinin ruhsal dünyasında ve karar aşamasında ne kadar etkili olmaktadır?

Ötenazi savunucularının söylemlerine bakacak olursak, yaşamdan umudunu kesmiş, bitkisel yaşamında ölümün sınırında bulunan hastaların maddi yükü; kendisi hakkında sağlıklı kararlar veremeyen ve acılar içinde kıvranan hastanın yaşamının sonlandırılması, gerekli veya zorunluluk olarak görülmelidir. Umutsuzluğun umuda çevrilebilmesi için ölüm gibi kutsal bir görevin, intihar eylemcilerine nasıl kabul ettirildiği ya da ötenaziyi kabul edecek özgür iradeye nasıl getirildiğini anlayabilmek için de ötekileştirme / yalnızlaştırma politikalarını bilmek gerekmektedir.

Okyanusu sandalla geçmeyi göze alan bir mültecinin ruh hali ile kendini infilak ettiren intihar eylemcisinin ruh halini ince bir çizgi ayırır! Biri yaşam için son seçeneğini kullanıp ölümü göze alırken, diğeri son seçeneğinin bittiğinin ayrımında olarak kendisi ile birlikte çoğunluğu ölüme götürür.

Bir canlı bombanın eylemini ve kendisini psikolojik özelliklerini kullanarak açıklamak eksik kalacaktır; sahip olduğu ideolojiye, inandığı dine, mezhebe, içinde yaşadığı sosyal kimliğe de bakmak gerekecektir.
indigo canlı bomba bayram sarı intihar eylemi
Bireysel kimliği sorunlu olan ve iç dünyalarını dengelemek için içselleştirebilecekleri bir dışsal “öğe” arayan gençlerin, hatta çocukların illegal örgütler tarafından intihar eylemi için uygun bulunduğu bilinmektedir. Etnik ve dini temele dayalı bu örgütler, grup kimliğini, bireyin zaten sorunlu olan, travmaya uğramış ”öz” kimliğinin çatlaklarından sızdırılmasını sağlamak için uzman eğitimciler kullanmaktadır. İntihar bombacısı olmaya karar veren bu militanlar için, toplumun rutin kuralları, kitle psikolojisi, yaşamın kutsallığı, masumiyet artık kendi düşünce davranışlarını etkilememektedir.


İntihar bombacısının grup kimliğine sahip olması, ait olduğu örgütün de özel bir temsilcisi olma onurunu yaşatır. Kendisini, yani resmi bireysel kimliğini öldürmek ve “ötekileri / düşmanları” öldürmek önemli değildir. Önemli olan bombalama eyleminin büyük grup kimliğine getirdiği özgüven ve ilgidir! Toplum üzerindeki baskıcı yönetim, demokratik hakların kısıtlanması, yokluk / yoksunluk ne kadar çok artarsa, insanlar büyük grup kimliğine o kadar çok bağlanırlar.