Sevişmek İstediğim Başbakan Trudeau

Trudeau’nun kendisini feminist olarak tanımlaması, kürtaja devletin değil kadınların karar vermesi gerektiğini söylemesi, LGBTİ hakları mücadelesine verdiği destek ve marihuanayı yasallaştıracağı yönündeki açıklamaları Kanada seçimlerini kazanmasında etkili oldu.

kanada başbakanı Justin Trudeau

Kanada’nın Liberal Seçimi

İçinde bulunduğumuz coğrafyada ölülerimizi sayarken, gözyaşlarımızın mezhebine, milliyetine göre acılar azalıp veya çoğalırken; siyasi liderlerimizin insanları nasıl sustururum projelerini gündemlerinden çıkarmazken; konuşmanın, sevmenin hatta yaşamanın bile mucize olarak sunulduğu zamanlarda, seçilen bir Başbakan ile sevişmek isteyen Kanadalıları kıskanmalı mıyız?

Kanada 19 Ekim’de genel seçimler için sandığa gitti. Sandıkların kapanmasının ardından dokuz yıldır ülkeyi tek başına yöneten ve merkezin sağında yer alan Muhafazakar Parti iktidar yetkisini kaybetti. Yüzde kırk ile seçimin kazananıysa, seçim sloganı orta sınıf aileler için “Real Change” (Gerçek Değişim) olan Liberal Parti ve 43 yaşındaki lideri Justin Trudeau oldu.


PILF (Prime minister I’d like to f.ck) Türkçe’ye “Sevişmek İstediğim Başbakan” olarak çevrilen bu lakap, Kanada’nın yeni Başbakanı Trudeau’ya neden takılmış olabilir? Çekiciliğinden mi? Tabuları yıkmayı politika haline getirmesinden mi? Türkiyeli veya dünyanın diğer siyasetçilerinin şaşırması gereken bu durum, faşizmin dayattığı tüm baskıların sonlanması ve insanların seviye davet edilmesidir aslında.

Saatlerce kan üzerine, kıyımlar üzerine söylevler veren siyasetçilerden korkmak yerine; bir liderle sevişmeyi isteyecek kadar özgürlük ortamı salt bir ütopyanın ötesine geçmiştir.

justin trudeauBu seçimlere kadar neredeyse on yıldır hükümette olan Kanadalı muhafazakarlar ise ağır yenilgi aldı. Sonuçların en ilgi çekici yanı ise Justin Trudeau ve liberallerin yalnızca muhafazakarlardan değil neredeyse bir o kadar sandalyeyi de sosyal demokratlardan almış olmalarıdır. Sosyal demokratlar seçim çalışmaları başladığında anketlerde birinci parti görünüyordu. Politikaları uzun süredir halkın desteğini kaybetmiş olan muhafazakarların yeniden seçilemeyeceği tahmin edilmekteydi. Hükümetin ekonomik politikaları Kanada’nın hazine borcunu artırırken, seçtiği aşırı muhafazakar söylemler ve gündemden düşmeyen yolsuzluk iddiaları hükümeti 2011’den beri yıpratmaktaydı. Vergi indirimi ve hazine borcu konusunda partiyi destekleyen muhafazakarlar özellikle sağlık sisteminin özelleştirilmesi ve emekli aylıklarının düşürülmesi konusundaki kararlara karşı çıkarken, kadın ve azınlık politikaları konusundaki gerici tutum da halkın tepkisini çekiyordu.

Avrupa Birliğiyle imzalanan “Kapsamlı Ekonomik ve Ticaret Anlaşması” sonrası gerek çevre korumayı gerekse tarımsal üretimi sekteye uğratacağı endişesiyle eleştiriliyordu. Dolayısıyla muhafazakarların yeniden seçilmesine karşı olan ve karşısına çıkacak en büyük partiye stratejik oy vermeyi yeğleyen geniş bir seçmen kitlesi oluştu. Bahsi geçen büyük partinin ana muhalefeti temsil eden sosyal demokratların olmaması sürprizi oldu.

Sosyal demokratların oy kaybında Avrupa’da Tony Blair’in liderliğinde başlamış olan ‘Üçüncü Yolu’ açıkça benimsemesinin etkisi olduğu söylenebilir. 2011 seçimlerinden sonra parti, sosyalist söylemleri değiştirerek bunları partinin geçmişten taşıdığı bir ‘gelenek’ olarak yeniden tanımladı. Eskiden sol ile sağ arasında oy kayması daha zor ve nadirken ‘Üçüncü Yol’la birlikte bu geçişler giderek kolaylaştı. Takip eden yıllarda da sosyal demokratlar gerek federal hükümette, gerekse eyaletlerde hem emekçi ve yoksulların desteğini alacak küçük çaplı çalışmalar yapmış, hem de büyük şirketlerle karşı karşıya gelmekten özenle kaçınmıştı. Eyaletlerde çeşitli koalisyon hükümetleri kurmuş olan sosyal demokratların özellikle şehirli işçi sınıfının desteğini kaybederek, seçimlerde başarı sağlayamadı.


Muhafazakar Parti’nin dokuz yıllık iktidarına son veren Trudeau, seçim başarısının ardından sosyal medyada da en çok konuşulan isimlerden biri oldu. Dünyanın yeni fenomeni Justin Trudeau yalnızca görüşleriyle değil fiziğiyle de konuşulmaktadır. Seçim dönemi boyunca, Twitter ve Instagram hesaplarından üstsüz çekildiği fotoğrafları paylaşıldı. Kanada başbakanının gelenekçi siyasetin dışında, bir yardım kuruluşu için de olsa striptiz yaptığı bir video sosyal medyada yer almaktadır.

Trudeau’nun kendisini feminist olarak tanımlaması, kürtaja devletin değil kadınların karar vermesi gerektiğini söylemesi, LGBTİ hakları mücadelesine verdiği destek ve marihuanayı yasallaştıracağı yönündeki açıklamaları seçimleri kazanmasında etkili oldu. Asık yüzlü ülkemizin siyasetçilerinin aksine, liberal liderin sadece politik görüşleri değil dış görünümü de ilgi odağı oldu. Sosyal medyada tişörtsüz çekildiği pozların yanı sıra; geçmişte muhafazakar bir senatörle boks maçına çıkan Trudeau’nun katıldığı bir talk show programında eşcinsel sunucuyla öpüştüğü anlar da internette yer aldı.

kanada başbakanı trudeau

Trudeau’nun Dönüşü

Justin Trudeau’nun seçimleri kazanmasındaki en önemli etken ne Muhafazakar Partinin ne de sosyal demokratların politikaları oldu; karizması, hitabetteki başarısı ve medya karşında olağanüstü rahat tavırlarıyla karşıt-kültürden etkilenen gençleri yanına çeken Trudeau, başbakan olduktan sonra da Kanada için bütüncül bir kimlik oluştururken eşcinsellerin eşitliği, kürtaj ve oy verme yaşı gibi konularda ilerici politikalar izleyeceğini halkına gösterdi.

Seçim sonuçlarının açıklanmasından hemen sonra yaptığı konuşmada Trudeau, son on yıldır uluslararası arenada Kanada’nın yapıcı ve merhametli sesini kaybettiğini düşünen tüm dünyadaki ‘dostlarına’ seslenerek “Geri Döndük!” dedi. İklim değişikliği konusunda Aralık ayında yapılacak Paris Zirvesinden önce eyaletlerle de anlaşarak daha aktif bir siyaset; Kanada’nın Ortadoğu’daki askeri gücünü azaltmak ve eğitim amaçlı hizmetler dışında geri çekmek; İlk etapta 25,000 Suriyeli mülteciye Kanada kapılarını açmak, reel politikası olacak!


İçişlerinde ise marihuanayı serbest hale getirmek ve ilk yüz iş günü içinde vergi reformu yapmak gibi sözler veren Justin Trudeau’nun Kanada yerlisi bin kadının kaybolması üzerine yeni bir araştırma başlatması, ötenazi konusundaki hukuki bulanıkları gidermesi farkındalığını ortaya koymaktadır.

Türkiye bir kez daha genel seçimlere giderken bizler, yani halk, sevişebileceğimiz bir lider mi arzuluyoruz; yoksa can güvenliğimizi azarlayarak, korkutarak, hapsederek, özgürlüğümüzü kısıtlayarak koruyabileceğini düşünen birini mi?