Meme kanserinde genetik risk durumu nedir?

Kadınlarda görülen tüm kanserlerin yaklaşık 3’te 1’ini oluşturan meme kanseri en sık görülen kadın kanseri olarak dikkat çekiyor. Uzmanlar uyarıyor: Anne ve teyzede meme kanseri olmaması risk olmadığını göstermez! Meme kanserinde genetik risk durumu…

Meme kanseri korunmanın

Meme kanserinin her 8 kadından birini etkilediğini hatırlatan Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı ve Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “Meme kanseri tüm kanserler gibi genetik bir hastalık. Ancak halk arasında sadece anne tarafından geçtiğine dair yanlış bir inanış var.”

“Kadınlar benim annemde, teyzemde yok diyerek taramalarını önemsemiyor. Ancak büyüklerimizden gelen genler anne ve babadan eşit olasılıkta geliyor. Teyze kadar hala da var, amca kadar dayı da var” dedi.


Dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon 300 bin kadının meme kanseri olduğu varsayılıyor ve yaşla birlikte meme kanserinin görülme sıklığı da artıyor. Bu nedenle düzenli tetkiklere başlamanın erken tanı için çok önemli olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı ve Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “40 yaşından sonra yılda bir, muayene ve radyolojik tetkikler yapılmalı. Meme kanseri erken tanı ile tedavisi kolay bir hastalık” dedi.

Meme kanseri riski yüzde 98 azaltılabilir

Meme kanserlerinin yüzde 10-15’inin artmış bir riskten dolayı meydana geldiğini belirten Prof. Dr. Metin Çakmakçı;

“Bazı kişilerde aile öyküsü önem kazanıyor. Bir kadının ailesinde; bir ya da iki tarafta meme kanseri öyküsü olan, genç yaşlarda ya da agresif türde meme kanseri tanısı alan kişiler varsa standart olarak 40 yaşından itibaren mamografi çektirmesini öneriyoruz” dedi.

Bu hastalara erken yaşta yapılacak farklı tetkiklerle meme kanseri riskinin ölçülebildiğini söyleyen Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “Risk varsa meme dokusunun cerrahi ile tamamen çıkartılması ve estetik bir ameliyat ile yerine protez yerleştirilmesi mümkün. Bu sayede dışarıdan görüntüyü bozmayacak şekilde meme kanseri olma riskini yüzde 98-99 oranında azaltma şansımız oluyor” şeklinde konuştu.


Meme kanserinde genetik durum: Genler anne ve babadan eşit olasılıkta geliyor!

Meme kanserinin tüm kanserler gibi genetik bir hastalık olduğunun altını çizen Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “Hücrenin içerisinde genetik kodlarda var olan değişikliklerle ilgili ama bir kısmı da anneden ve babadan iletilebilen bir riskle ilişkili.

Anne ve babadan kelimesinin altını çiziyorum çünkü ‘teyzemde yok, annemde yok’ diyen kadınlar oluyor. Oysa büyüklerimizden gelen genler anne ve babadan eşit olasılıkta geliyor. Teyze kadar hala da var, dayı kadar amca da var” dedi.

Koltuk altındaki sertlik meme kanseri belirtisi olabilir

Memedeki her kitlenin kanser olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “Meme kanserinin en önemli belirtisi memede bir kitlenin olması. Meme derisinde kızarıklık, şişme, meme başından gelen kanlı akıntı gibi belirtiler olsa da esas olarak kitleye bakmak lazım.”

“Meme kanserinin ağrı ile bir ilişkisi yok. Ağrılı bir meme meme kanserine işaret etmez. Ağrının olup olmaması bizim açımızdan da bir şey ifade etmiyor” şeklinde konuştu. Meme kanserinin lenf yolları ile öncelikle koltuk altındaki lenf bezlerine gittiğini anlatan Prof. Çakmakçı, “Koltuk altındaki sertlik ve şişlikler de meme kanseri belirtisi olabilir” dedi.

5 yıldan uzun süre kullanılan hormon ilaçları meme kanseri riskini arttırıyor

Dünyada meme kanserine bağlı ölüm oranlarının azaldığını vurgulayan Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “Bunu sağlayan nedenler arasında erken tanı da var, güçlü ilaçlar da var, daha etkili ameliyatlar, daha etkili radyoterapi var.


Eskiden menopoz döneminde kadınlara çok uzun yıllar hormon ilaçları veriliyordu. Şimdi biliyoruz ki bu hormon ilaçlarının 5 yıldan uzun süre kullanılması riski bir miktar arttırıyor. Bu nedenle o ilaçları kesiyoruz. Bütün bunlar yan yana geldiğinde meme kanseri tanı ve tedavisindeki başarı ciddi oranda artmış oluyor” dedi.

Meme kanserine yakalanma riskini arttıran etkenler


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.