Erdoğan barolara tepki gösterdi, Feyzioğlu’na teşekkür etti

Adli Yıl Açılış Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bir takım barolar adli yıl açılışını sadece mekanından dolayı provoke ediyorlar.” dedi ve Metin Feyzioğlu’na gösterdiği tutum için teşekkür etti.

Yargı Reformu ile ilgili de konuşan Erdoğan “Yargı süreçlerini sadeleştirerek, uyuşmazlıklar için alternatif çözüm yolları geliştirerek, önleyici hukuk uygulamalarını sistemimize kazandırarak, bu reformu kısa sürede hayata geçirmekte kararlıyız.” dedi.

Yargıtay Başkanlığı’nın Adli Yıl Açılış Töreni Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Törene; “Açılışın Yargıtay binası yerine Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenleyecek olmasının yargı bağımsızlığını zedeleyeceğini” savunan 81 barodan 41’i katılmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da törendeki konuşmasında baroların bu tutumunu eleştirdi.


“Bir takım barolar adli yıl açılışını sadece mekanından dolayı provoke ediyorlar.” diyen Erdoğan, “Yargıtay ve Türkiye Barolar Birliği başkanlarımızı dayatmalara gösterdikleri duruş için tebrik ediyorum.” sözleriyle de Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’e ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na teşekkür etti.

Erdoğan dan barolara tepki Feyzioğlu na teşekkür

Erdoğan konuşmasında şunları söyledi;

Adalet tarihin her dömenide üzerine kafa yorulan, tartışılan, uygulama biçimleriyle gündemde olan bir konudur. Biz de her fırsatta adalet kavramı üzerinde uzun uzun duruyoruz.

Türkiye, halkın iradesini en üstte tutan kuvvetler ayrılığı fikrine ve bunun üzerine bina ettiği demokrasi anlayışına hep bağlı kalmıştır.

Yasamanın, yürütmenin ve yargının kendi içlerinde bağımsız bir şekilde çalışması, hepsinin de Anayasa’da cumhurbaşkanına verilen ‘devletin başı’ misyonu etrafında birlikte hareket etmelerine mani değildir.

Kuvvetler ayrılığı prensibinin denge yerine çatışma anlayışı ile yorumlanması ülkeye ve millete fayda değil zarar getirir.

Devlet sisteminde illa bir üstünlük aranacaksa bu ancak Anayasa’nın ve orada tezahür eden milli egemenliğin üstünlüğü olabilir.

Yeni yönetim sistemimizde yürütmenin de temsilcisi olan cumhurbaşkanına kuvvetler ayrılığı konusunda yöneltilen ithamların çoğu temelsizdir

Yargı üzerinden, milletten ve hukuktan aldığı yetkiyle görevini yapan yürütme erki ile onun temsilcisi olan cumhurbaşkanına saldırmak, aslında doğrudan siyasal alanı hedef almaktır.”

İlk çözmemiz gereken meselelerden biri, tüm meslek teşekküllerinin seçim yöntemlerinin, temsili demokrasiye uygun hale getirilmesidir.

Yargıtay ve TBB Başkanımızı, bu bağnaz ve provokatif dayatmalara karşı gösterdikleri dirayetli ve demokratik duruş sebebiyle tebrik ediyorum.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, bu gazi mekan, konferans salonu, sergi salonu, camisi, 15 Temmuz Anıtı, tamamlanmak üzere olan kütüphanesi ve inşası süren müzesiyle, milletimizin, dolayısıyla da tüm kurumlarımızın evidir.

Yargı Reformu Strateji Belgesi

AB organları her ne kadar ülkemize karşı açıkça ayrımcı bir tutum içindeyse de biz bu reform belgesiyle aynı zamanda tam üyelik yükümlülüklerimize olan bağlılığımızı da göstermiş oluyoruz.

(Yargı Reformu) Yargı süreçlerini sadeleştirerek, uyuşmazlıklar için alternatif çözüm yolları geliştirerek, önleyici hukuk uygulamalarını sistemimize kazandırarak, bu reformu kısa sürede hayata geçirmekte kararlıyız.

Metin Feyzioğlu: Vatan söz konusu ise gerisi tefarruattır. Biz o yüzden buradayız

Feyzioğlu konuşmasında “Vatan söz konusu ise gerisi tefarruattır. Biz o yüzden buradayız. Barolar Birliği sadece cumhuriyetin tarafındadır” dedi.

Feyzioğlu konuşmasında şunları söyledi;

“Yeni adli yılın tartışmaların değil, barış ve huzurun müjdecisi olmasını diliyorum. Umut ederim adli yıl; ülkemize, milletimize, avukat, hâkim, savcı tüm meslektaşlarımıza ve adliye çalışanlarına adalet ve mutluluk getirir.

Mesleğini icra ederken şehit olan meslektaşlarıma, Vatan mücadelesinde şehit olan tüm güvenlik güçlerimize, terör eylemlerinde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhları Şad olsun.


Bu sene, 19 Mayıs 1919’un 100. yılını gururla idrak ediyoruz. Samsun’a çıktığında “elimizde hiçbir kuvvet yoktu, yalnız Türk Milleti’nin asaletinden doğan ve benim vücudumu dolduran yüksek ve manevi kuvvet vardı. İşte ben bu milli kuvvete, Türk Milleti’ne güvenerek işe başladım” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, kurtuluşa ve kuruluşa kanıyla, canıyla, mücadelesiyle ortak olmuş herkese saygı ve şükranlarımızı bir kez daha ifade ediyorum. Hepsinin ruhları şad olsun.

O günlerden bugünlere uzanan bir ses duyuyorum. Diyor ki; “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir.” İşte bizlere görevimizi hatırlatan bu ses, bizim her daim yüreğimizdedir. Bizim için vatan söz konusu ise, gerisi teferruattır.

Bugün buradayız. Çünkü vatandaşlarımızın yargıya ilişkin sorunları ve bizlerden beklentileri vardır. Avukatların yargıya ilişkin sorunları ve bizlerden beklentileri vardır. Bu sorun ve beklentiler birbirinden farklı ve bağımsız değildir. Avukatın sorunu, vatandaşın sorunudur. Çözümler de ortaktır.

Burada bunlardan bazılarına değineceğim. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Adalet Bakanımızın yadsınamaz destekleriyle, ilgili her kesimin katkılarıyla hazırlanmış olan Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde sorunlarımızın önemli bir kısmının çözümüne yer verilmiştir. Ben de bu sorunların bazılarını çözümleriyle birlikte ortaya koyacağım.

Ancak bundan önce şu hususları vurgulamakta fayda görüyorum:

– Türkiye Barolar Birliği hiçbir siyasi partinin muhalifi veya destekçisi değildir. Yargı Erki’nin üç eşit kurucu unsurundan savunmayı temsil eder.

– Yargı Reformu Strateji Belgesi, Türkiye Barolar Birliği’nin etkin katılımıyla hazırlanmıştır.

– Reform paketleri süratle çıkarılmalı ve hızla uygulamaya geçirilmelidir.

  1. Ülkemizin kanayan yarası, biz avukatların da hedefi olduğumuz toplumsal şiddetle ve kadına – çocuğa karşı şiddetle hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Amacımız o ilk tokat, o ilk şiddet eyleminden itibaren mağdurun yanında onu sarıp sarmalayacak bir avukatın bulunmasının sağlanmasıdır. Bu konu partiler üstüdür. Milli bir meseledir. Hiç kimse ve hiçbir kurum kendi başına yeterli değildir. Herkes ve her kurum üzerine düşeni yaparsa çözüm olacaktır.
  2. Hukuk alanındaki mesleklere giriş sınavı bir an önce getirilmelidir. Bilgiyi ölçen, zor bir sınav olmalıdır. Böylece hukuk fakültelerinin eğitim öğretim seviyelerini çağın gereklerine uygun hale getirmeleri sağlanacaktır.
  3. Yeni hukuk fakültesi açılmasına, mevcutlar arzu edilen seviyeye gelinceye kadar son verilmelidir.
  4. Hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesi getirilmelidir. Türkiye’nin son dönem gerçeği olan iki üç yıl kıdemli, yani tecrübesiz hâkim ve savcılarla adalet dağıtılmasında büyük sorun vardır. Bu müessese bu sorunu çözecektir.
  5. Hâkim ve savcı adayları dahil olmak üzere kamuya personel alımlarında mülakat uygulamasına bir disiplin getirilmelidir. Örneğin 500 kişinin alınacağı bir pozisyona, yazılıyı geçen 3000 kişi çağrılmamalı, yazılı sınav anlamsız kılınmamalıdır. Kadroya alınacak kişi sayısının yüzde on veya on beş fazlası, yazılı puanlarına göre mülakata davet edilmelidir. Mülakatlar kamera kaydına alınmalıdır. İlgili kamu kurumunun web sitesinde isim isim yayınlanarak şeffaflık sağlanmalıdır. Böylece yargı denetimi fiilen mümkün kılınmalıdır.
  6. Bugün verilen hükümlerin yaklaşık yüzde doksanı istinaf aşamasında kesinleşmektedir. İstinaf mahkemelerinin kararlarının daha büyük bir yüzdesi Yargıtay denetimine açılmalıdır. Yargıtay’ın içtihat mahkemesi özelliği güçlendirilmelidir. Düşünce özgürlüğünü ilgilendiren her suç tipi mutlaka Yargıtay’ın denetiminden geçmelidir.
  7. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ve Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurulardaki ilke kararlarına uygun kararlar vermek, hakimlerin yükselmelerinde en önemli ölçüt haline getirilmelidir.
  8. Tutuklama tedbirinin peşin ceza gibi uygulanmasına sebebiyet veren katalog suçlar kanundan çıkarılmalıdır.
  9. Vatandaşlarımızın üzerindeki avukatlık hizmetinden kaynaklanan KDV yükü azaltılmalıdır. Kararname konusudur. Hızlıca çözülebilir.
  10. Kamuda çalışan avukatların özlük hakları sorunu ve bu çerçevede ek gösterge sorunu artık çözülmelidir.
  11. Stajyer avukatlara, avukat yanında ücretli ve sigortalı çalışma imkânı getirilmelidir. Staj kredilerinin ödenmesi işe girişten sonraki sene başlamalı ve vadeleri de uzatılmalıdır.
  12. Uyuşmazlıkların doğmadan önlenmesini hedefleyen koruyucu avukatlık uygulamaları geliştirilmelidir. Belirli miktarın üzerindeki sözleşmeler ile gayrimenkullün aynına ilişkin sözleşmelerin avukatlar eliyle yapılması, belirli davaların avukatlar eliyle takip edilmesi zorunluluğu getirilmelidir.
  13. İş uyuşmazlıklarında dava şartı olan arabuluculukta işçinin yanında avukatı olmadan müzakereye katılmasını adalet ve sosyal devlet ilkesi karşısında yanlış buluyoruz. Talep eden her işçiye maddi durum araştırması yapılmaksızın baro tarafından avukat görevlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Görevlendirilecek avukatların müzakere yöntemleri, iletişim becerileri ve işçi alacağının hesaplanması konularında meslek içi eğitim almalarını sağlamaya hazırız. Bu konuda bir düzenleme ve adli yardım fonunun desteklenmesini bekliyoruz.

“Yargı Reformu Strateji belgesi, doğru bir belgedir.”

Sayın Cumhurbaşkanım, Yargı Reformu Strateji belgesi, doğru bir belgedir. Kalıcı çözümlere odaklanmıştır. Adalet Bakanlığı’nın çatısı altında mümkün olan en çoğulcu katılımcı anlayışla hazırlanmıştır. Paketler halinde kanunlaşacaktır. Katkıda bulunan ve bulunacak, her kurumdan ve her seviyeden herkes Türkiye için doğru bir iş yapmıştır. Teşekkür ediyoruz.

82 milyon vatandaşımızın kucaklaşacağı zemin, güven veren ve erişilebilir yargıdır. Milli birlik ve beraberlik, sadece ve sadece güvenilir bir yargı varsa mümkün olabilir.

Her vatandaşımızın kendini Türk milletinin asli ferdi olarak bilmesi, hissetmesi ve bu hissi evlatlarına geçirmesi, güvenilir bir adalet hizmetiyle mümkün olacaktır. Bir anne ve baba, ülkesinin yargısına güven duyarsa, evlatlarının geleceğine güven duyar. Bu güven duygusu, millet olma bilincinin en etkili unsurudur.

Yerli ve yabancı yatırımcıların da Türkiye’ye gönül rahatlığıyla yatırım yapmalarını sağlayacak en etkili teşvik, güven veren bir adalet sistemini kurmamız olacaktır. Böyle bir adalet sistemi, daha çok fabrika, daha çok turizm yatırımı, daha çok iş ve istihdam, daha bol refah ve refahın adil dağılımı demektir.

Türkiye’ye yönelik çeşitli algı operasyonlarının yürütüldüğü ve bunların hedefi malumumuzdur. Yabancı kamuoylarının ülkemize karşı olumsuz etkilenmesini önleyecek en etkili çare, hukuk devletinin taşıyıcı kurumlarını güçlendirmektir. Yargı Reformu Strateji Belgesi bu sebeple de önemlidir. Hayata geçirilmelidir. Eksiklikleri de süreç içerisinde giderilmelidir.

Meclisimiz açılır açılmaz bir an önce ilk paketi kanunlaştırmalıdır. Pek çoğu bulundukları yerde kanaat önderi olan, müvekkil çevrelerini dikkate aldığımızda milyonlarca vatandaşımızla etkileşim içinde bulunan 125.000 avukat meslektaşımızın beklentisi budur. Vatandaşlarımızın beklentisi budur.

Sayın Cumhurbaşkanım, ülkemiz 15 Temmuz darbe girişimi ile iç savaşa sürüklenmek istenmiştir. Milletçe tek yumruk olarak bunu önledik. Bir daha böyle bir felaketle karşılaşmamak için demokratik kurumlarımızı ve hukuk devletinin taşıyıcı sütunlarını güçlendirmek zorundayız. Türkiye’nin normalleşme sürecinde Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısının kuvvetler ayrılığını tam olarak sağlayacak şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde uzlaşma ile yeniden düzenlenmesini öneriyoruz.

Tartışmaya açmak istediğimiz önerimiz şudur: Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin yarısını TBMM’nin örneğin 3/5 gibi nitelikli bir oyla, dolayısıyla yüksek bir uzlaşmayla belirlemesi. Bu durumda uzlaşma kaçınılmaz olarak liyakat temelli olacaktır. Kalan üyelerin de Yargıtay ve Danıştay genel kurullarında yine nitelikli oyla belirlenmesi. Ayrıca Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’na da aynı şekilde belli sayıda üye seçme yetkisi verilmesi. Elbette önerimizi tüm yönleriyle tartışmaya hazırız. Çünkü Türkiye’nin ortak akla konuşarak ve tartışarak ulaşabileceğini biliyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanım, değerli dinleyenler, sorunların her birinin çözümü vardır. İstek olursa, çözüm bulunur. Kararlılık olursa, sorunlar çözülür. Çıkış yolumuz, Anayasamızın 2. maddesinde tanımlanan Cumhuriyetin kuruluş felsefesine sımsıkı sarılmaktır. Türkiye’nin hukuk devletini ve demokrasiyi eksiksiz inşa edeceğine dair inancımız sonsuzdur. En derin saygılarımla.”

Barolar, açılışın Saray’da olmasını protesto etmişti

Yargıtay Başkanlığı’nın Adli Yıl Açılış Töreni’ni Yargıtay binası yerine Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenleyecek olmasına aralarında İstanbul, Ankara ve İzmir’in de bulunduğu bazı barolar tepki göstererek törene katılmayacaklarını açıklamıştı.

Ankara Barosu’ndan alternatif açılış töreni


Alternatif adli yıl açılış töreni düzenleyen Ankara Barosu, bu kapsamda önce Sıhhiye Adliyesi önünde açıklama yapacak, ardından Anıtkabir’i ziyaret edecek.İstanbul Barosu da bu akşam açılış kokteyli gerçekleştirecek.

İSPARK otopark ücretlerine yüzde 40 zam geldi!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.