Girişimciler, start-up ve işverenler fikir ve buluşlarını nasıl korumalı?

Girişimciler, start-up’lar, işverenler fikir ve buluşlarını korumayı ne kadar biliyor? Know-how ve Royalty nedir? Gizlilik sözleşmesi neden önemli? Çalışanın rekabet etme yasağı ne anlama geliyor?

Girişimciler, start-up'lar, işverenler fikir ve buluşlarını korumayı ne kadar biliyor?
Girişimciler, start-up ve işverenler fikir ve buluşlarını nasıl korumalı?

Günümüzde Start-up girişimleri ilerleyen teknoloji ve çağa ayak uydurma gayesiyle zaman geçtikçe artmaktadır. Bu girişimlerin hemen hemen hepsi bir fikir ya da bir buluş neticesinde doğmuştur. Start-upların varoluş sebebi ve varlıklarını devam ettirmeleri eğer bu fikir ve buluşlara yani temelde Know-How’lara bağlı ise peki bunları korumayı ne kadar biliyorlar? Rekabet arttıkça fikir hırsızlığı da kendini iyice göstermeye başladı.

Şirket içi çalışanlardan, eski çalışanlara, hackerlığa kadar daha pek çok yöntem bu konuda kendini göstermeye başladı. O halde bu konudaki temel kavramlara ve Start-upların kendini nasıl koruyacağına kısa bir göz atalım.


Know-How nedir?

Know-how, “Bir üründen ya da yöntemden en kolay ya da en verimli
biçimde yararlanmayı sağlayan bilgi veya ticari sır” olarak tanımlanıyor. Yani know-how; bir işin nasıl yapılacağı konusundaki püf noktaları, nüansları, daha önce keşfetmiş ve/veya uygulamış bir şirketin belirli bir bedel karşılığında sözleşme yoluyla aktararak, ilgili fikir ve/veya teknolojiyi pazarlayarak satış ya da kiralama yoluyla kullandırmasıdır.

Yani bir Start-up olmazsa olmazı, varoluş ve varolmaya devam etme sebebidir.

Know-how’a kanuni olarak biraz daha yakından bakarsak; Rekabet Kurulu tarafından çıkarılan Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’ne göre “Know-how’ın, anlaşma konusu malların veya hizmetlerin kullanılması, satım veya yeniden satımı bakımından alıcı için vazgeçilmez bilgiler içermesi gerekir. Buradaki en önemli nokta ise know-how’ı oluşturan bilgi ve tecrübelerin, ticari ya da teknik alanda olması farketmeksizin sınai alana ilişkin olması zorunluluğudur.

royalty know how nedir girişimciler

Royalty nedir?

Yeni yeni popüler olmaya başlayan bu kavram girişimcilerin kafasını karıştırmaya başlamakla beraber aslında en basit ve temel kavramlardan bir tanesidir. Royalty en basit tanımıyla devralınan bir hak karşılığında yapılan ödemeyi ifade eder. Sözcük anlamına bakıldığında ise imtiyaz ücreti, telif hakkı gibi gayri maddi hakların değerinin genel
tanımıdır.

Günümüzde teknoloji transferlerine yönelik sözleşmeler genellikle “lisans
sözleşmesi” şeklinde yapılıyor. Buna göre royalty kapsamına giren konular: Marka, Patent, Lisans, Know-How, Sinema- TV Filmleri & Programları, Bilgisayar Programları, Radyo Programları, Telif Hakları, Model ve Desen, Üretim Yöntemi, Gizli Formül.

Yazılımlar

Bilgisayar programcılığı da gelişen teknoloji ile eskisinden çok daha önem kazanmaya başladı. Yazılımlar hem bir know-how olarak karışımıza çıkabileceği gibi, bunları korumak ve depolamak göreviyle de karşımıza çıkabiliyor. Peki yazılımın mülkiyet hakkı var mıdır sorusu akıllara geliyor. İşte bu bağlamda yazılımlarda iki farklı mülkiyetten bahsedilir. yazılımın üzerine kaydedildiği taşıyıcı ortamın mülkiyeti yani maddi mal mülkiyeti, diğeri de yazılımın mülkiyeti yani gayri maddi mal mülkiyetidir. Buradaki önemli husus mülkiyet haklarının kime ait olduğunu belirlemek ve sözleşme altına almak olacaktır.


yazılımcı kodlama

FSEK’e göre “Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim
altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları” ilim ve edebiyat eserleri olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre de tüm programlar, işletim sistemleri, arayüzler, modüller, kodlar, eser kapsamına girerek korumadan faydalanır.

Bu kapsamda “telif hakkı” korumasından yararlanmak için söz konusu eserin yani ilgili
kod ya da programların özgün olması gerekmektedir. Aynı altyapının kullanılmasıyla farklı bir sonuç oluşturan “işleme” olarak tabir edilen eserler de özgün programlar gibi, korumadan yararlanmaktadır. İhlaller halinde ise ceza ve hukuk davaları yolu açıktır.

Gizlilik sözleşmesi

İşte her şeyin nihai korumaya ulaştığı yer gizlilik sözleşmeleridir. Kişiler ile kurumlar, kurumlar ile kurumlar arasında yapılabilecek olan bu sözleşme girişimciler için hayat kurtarıcı niteliktedir. Ticari sırlar, girişim fikirleri, fikri ve sınai mülkiyet hakları, know-howların korunmasını sağlayan en önemli hukuki kurumdur.

Girişimciler, start-up, işverenler fikir ve buluşlarını korumayı ne kadar biliyor?

Dikkat edilmesi gereken temel hususlar:

  • Sui Generis (kendine özgü yapısı olan ) bir sözleşme olduğu için kaynağı herhangi bir kanunda aranmamalı.
  • Sözleşmede gizli bilgi tanımı mutlaka yer almalı ve sınırlandırılmalı.
  • Gizli bilgi tanımına girmeyen istisnalara yer verilmeli.
  • Münhasırlık maddelerine dikkat edilmeli.
  • Referans yasağına dikkat edilmeli.
  • Makul süre ile sınırlandırılmalı.
  • Cezai şart bulunmalı.
  • Tazminat miktarı belirli veya belirlenebilir olmalı.
  • Tazminat miktarı ölçülülük ve orantılılık ilkesine uygun olmalı.
  • Uyuşmazlık çıkması halinde uluslararası firmalarda uyuşmazlığın hangi ülkede çözüleceği açıkça belirtilmeli.
  • Uyuşmazlık çıkması halinde görevli ve yetkili mahkemeye açıkça yer verilmeli.
  • Uyuşmazlık çıkması halinde ispat için yazılı yapılmalı.
  • İmzada sahtecilik şüphelerini ortadan kaldırmak için sözleşmeler noter onaylı yapılmalı.

Çalışanın rekabet etme yasağı

Girişimciler zamanla sadece rakip firmalarla değil, kendi mevcut ya da eski çalışanlarıyla da bir rekabet içine girmeye başlamıştır. Burada ise kötü niyetli davranışlar girişimi, girişimciyi ve onun mal veya hizmetlerini zor duruma sokmaktadır. İşte bu sebeple çalışanın rekabet etmemesi yani sır saklama yükümlülüğü ortaya çıkar.

İş sözleşmesinin imzalanmasıyla birlikte işveren ve işçi arasında rekabet etmeme ve sır saklama yükümlülüğü doğar. Sır saklama yükümlülüğü kapsamında işçi çalıştığı süre boyunca öğrendiği işine ilişkin bilgileri kendi ve başkaları yararına kullanamayacak ve açıklamayacaktır. Aksi takdirde, işverenin, derhal ve tazminatsız iş sözleşmesini feshetme imkanı bulunmaktadır. Bunun yanında cezai şartlar ve tazminat hükmü de doğacaktır.


Sözleşme sona erdikten sonra işverenin haklı bir menfaati olması halinde eski çalışanın sır saklama yükümlülüğü devam edecektir. Bu nedenle iş sözleşmesinde rekabet etme yasağının ve rekabet hukuku hükümlerinin bulunması önemlidir. Sözleşmenin yazılı olması şarttır, gizlilik sözleşmesi ile benzer hükümler içerir.

Şirketlerin yaptığı hata: Doğru çalışanı yanlış pozisyona yerleştirmek


Av. Hazal Mintaş
İstanbul doğumlu olan Hazal Mintaş, lise eğitimini İstanbul Haydarpaşa Anadolu Lisesi'nde tamamladıktan sonra lisans eğitimini Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde, yüksek lisans eğitimini ise Kadir Has Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Tezli Yüksek Lisans programında tamamlamıştır. Serbest avukatlık yapan Mintaş'ın Marka Hukukunda Karıştırma Tehlikesi adında bir kitabı bulunmaktadır. Mesleki çalışmalarının dışında ise siyaset ve sivil toplum alanlarıyla ilgilenmektedir. Uzun yıllardır hak temelli çalışmalar yürüten çeşitli yerel, ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarında üye ve eğitmen olup, yönetim kurullarında görev almaktadır. Çalışma alanları insan hakları, gençlik hakları, gönüllü hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliğidir.