Corona ekonomik krizi 2020: Koronavirüs’ün ekonomik boyutları ne olacak?

Corona ekonomik krizi 2020: Prof. Dr. Dilek Teker’e göre koronavirüs salgınının sağlık boyutu bir yana, küresel piyasalarda yapacağı ekonomik tahribat, talep ve arz şoku boyutu ve buna bağlı olarak yaşanacak işsizlik çok can yakacak! Bu kriz şu sıralar 1929 Büyük Dünya Buhranı ve 2008 küresel kriz ile karşılaştırılmakta. Ancak 2008 krizini çoktan aştı!

Corona ekonomik krizi 2020: Koronavirüs'ün ekonomik boyutları ne olacak? prof. dr. dilek teker

Corona ekonomik krizi 2020: Koronavirüs’ün ekonomik boyutları ne olacak?

Işık Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Teker, son günlerde tüm dünyada ve Türkiye’de endişe ile konuşulan tek konu olan koronavirüs salgınının küresel ekonomiye etkilerini değerlendirdi.


4 Nisan 2020 tarihli istatistiklere göre dünya üzerinde 1 milyon 150 bin enfekte olmuş vaka ve 61 bin üzerinde ölüm gerçekleşmiş durumda. Bu sayılar her gün hatta her saat artarak değişiyor. Işık Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Teker, salgının dünyada yaratacağı ekonomik sonuçlara ilişkin değerlendirmelerini paylaştı.

Prof. Dr. Dilek Teker, salgının küresel ekonomide tüm ezberleri bozduğunu kaydederek, hane halkı için daha net tedbirlerin alınması gerektiğini vurguladı:

Daha net yaptırımlar ortaya konulmalı!

Korona salgınında toplam vaka sayısında başı çeken ülkeler bazında yüzdesel dağılımı yaklaşık olarak ABD’de %20, İtalya’da %13, İspanya’da %12, Çin’de %10 ve Almanya’da %8. Bu beş ülke, küresel toplam vakaların yaklaşık %63’nü aşmış durumda. Türkiye bu sıralamada 10. sıraya sadece son birkaç günde yükselmiş durumda.

Geçtiğimiz hafta günde yüzlü rakamlarla ifade edilen yeni vaka sayıları; bizim ülkemizde de test sayısının artması ile beraber binli sayılara ulaşmış durumda. Her ne kadar sosyal izolasyon çağrıları yapılsa da hem ofisten çalışmak zorunda kalan kesim, hem de henüz olayı ciddiye almayanlar nedeniyle önümüzdeki günlerde daha kötümser bir tablo ortaya konacağı kesin. Bu konuda devletimizin daha net yaptırımları ortaya koymasını diliyoruz.

Prof. Dr. Dilek Teker: 2020 Corona ekonomik krizi, 2008’deki küresel krizi çoktan aştı!

Prof. Dr. Dilek Teker: 2020 Corona ekonomik krizi, 2008'deki küresel krizi çoktan aştı!
Prof. Dr. Dilek Teker

Olayın sağlık boyutu bir yana, küresel piyasalarda yaptığı ve yapacağı ekonomik tahribatın rakamsal boyutunu tahmin etmek zor olsa da oldukça kısa bir süre içerisinde bu salgının talep ve arz şoku boyutu ve buna bağlı olarak yaşanacak işsizlik çok can yakacaktır. Bu kriz şu sıralar 1929 Büyük Dünya Buhranı ve 2008 küresel kriz ile karşılaştırılmakta.

1929 krizi de aynı 2008 küresel krizinde olduğu gibi finansal piyasalarda yaşanan balonların patlak vermesi ve bireylerin varlık kaybı ile sonuçlanmıştı. Bununla beraber yaşanan finansal kırılganlık, piyasalara güvensizlik ve daralan talebe bağlı olarak küresel boyutta üretim durmuş ve işsizlik baş göstermişti.

Şimdiye kadar açıklanan rakamlar ortaya koyuyor ki, bu olay 2008 küresel krizini aşmış durumda. 1929 krizi incelendiğinde, Dünya ticaretinin %60 kadar daraldığı gözlenmekte. Daha önceki krizlerde bu oran %7 ile sınırlı kalmış. Bu istatistikle anladığımız, 1929 krizinin bir buhran olarak kabul edilmesi bir tesadüf değil.

Salgın atlatılsa da etkileri devam edecek

Daha öncekilerden farklı olarak COVID-19 bir sağlık salgını. Finansal odaklı krizlerde Merkez Bankaları parasal genişleme, varlık alımları ve faizlerde indirime giderek piyasada likidite bolluğu sağlamayı ve talebi arttırarak hem finans hem de reel kesimi normalize etmeyi sağlamıştı.

Ancak içinde bulunduğumuz koşullarda tüm devletler vatandaşlarını evde kalmaya yönlendiriyor. Tüketim harcamaları zaruri ihtiyaçlar dışında durdu. Dolayısıyla ekonomik canlılığın en önemli itici güçlerinden biri olan talebin canlanması, hastalık sürecinde zaten teşvik edilmiyor.


İşin aslı bu daha uzunca bir süre devam edebilir. Şöyle ki, sağlık örgütleri salgının kontrol alınabilmesi için Haziran ayına işaret etmekte. Bunun oldukça iyimser bir tahmin olduğunu düşünenler bile var.

Diyelim ki salgın kontrol altına alındı ve devletler vatandaşlarına rahat olun mesajları vermeye başladı. Bireylerin psikolojileri yine de kısa sürede sokağa rahatlıkla çıkmaya ve tüketmeye yönlenmeyecektir.

Dolayısıyla işin talep tarafının normalleşmesi için daha uzunca bir süre var. Öte yandan talep canlanmadan ekonomiyi yeniden hareketlendirmek ve üretimi canlandırmak mümkün değil. Bu da tüm ülkelerde işsizlikte önemli artışlar olacağına işaret etmekte.

Corona ekonomik krizi 2020: Açıklanan paketler çare olacak mı?

Şu sıralar gözler ülke ekonomilerinin korona salgınının yarattığı ekonomik buhranı aşabilmek için açıklanan paketlere çevrilmiş durumda. Korona paketlerinden birkaçı incelendiğinde; ABD (2 trilyon dolar), Almanya (824 milyar dolar), İngiltere (397 milyar dolar), Fransa (380 milyar dolar), Çin (291 milyar dolar) İspanya (200 milyar dolar), Kanada (107 milyar dolar), İtalya (27.4 milyar dolar) ve Türkiye (15.5 milyar dolar) büyüklüğünde paketler açıkladı.

Aslında açıklanan bu paketlerin ekonomik katkılarını daha iyi analiz edebilmek için bu parasal büyüklüklerin, nüfusa ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) oranı ve şüphesiz bu fonların işsizlik yardımı, kredi ya da hibe gibi hangi şartlarda harcanacağı da incelenmeli.

Her ne kadar ABD’nin açıkladığı 2 trilyon dolarlık paket başı çekse de, bu paketi nüfusa oranladığınızda kişi başı 1,390 dolarlık bir büyüklüğe işaret etmekte. ABD’de açıklanan paket büyüklüğünün GSYİH’ya oranı ise %9.74.

Bu rakamları diğer ülkelerdeki paketler ile karşılaştırdığımızda; Almanya’da açıklanan paket kişi başına 9,842 dolar ve GSYİH’nın %21’i İngiltere’de kişi başına 5,879 dolar Fransa’da 5,672 dolar, İspanya’da 4,254 dolar olurken bu üç ülkede korona mücadele paketlerinin GSYİH’ya oranı yaklaşık %14’tür.

Hane halkı için net önlemler alınmalı!

Hane halkına yönelik daha net önlemlerin alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Dilek Teker şöyle konuştu:

Öte yandan Türkiye’de 100 milyar TL’lik (yaklaşık 15.5 milyar dolarlık) bir paket açıklanmıştır. Paketin Türkiye’de kişi başına büyüklüğü yaklaşık 184 dolar olup Türkiye’nin GSYİH’a oranı %2 civarındadır. Rakamlardan da görüleceği üzere bu konuda Almanya ekonomik tedbirde açık ara öndedir. Ancak sadece rakamsal büyüklük değil, şüphesiz bu desteklerin hangi alanda ve nasıl kullanılacağı da oldukça önemlidir.

Özellikle Almanya, Fransa ve ABD’nin destek paketleri kullanılacak bu fonların hem reel sektör hem de bireylere hibe olarak verileceğinin ve işsizlik fonlarına aktarılacağının altını çizmektedir. Özellikle açıklanan paketlerde hane halkının refahına verilecek pay, ekonomik durgunluğa çözüm olacak en önemli göstergedir.


Türkiye açısından irdelendiğinde şirketlerin yakın zamanda daralan ekonomi ve likidite sorunu ile karşı karşıya kalarak ücretsiz izin ya da işten çıkarma yoluna gitmesi muhtemeldir. Dolayısıyla burada devletimizin, sağlığını korumak için çalıştığı vatandaşların aç kalmaması için de proaktif davranması kaçınılmazdır. Şirketlerin borcunu ötelemek birkaç ay sonra tüketimi ve likiditeyi garanti edemez. Bu nedenle konu, mikro düzey destekle başlamalı ve öncelikle işsiz kalacak hane halkı için daha net önlemler açıklanmalıdır.

IMF: Dünya ekonomisinin böylesine durma noktasına geldiğine tanıklık etmedik


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.