Pandemi sonrası “yeni normal” düzene dair

Şimdilerde yeni bir üretim biçimi ve ilişkiler dönemine giriyoruz. Toplumsallığı daha az, daha izole, daha mesafeli ama bir o kadar da kolay denetlenebilir, kontrol edilebilir, yönetilebilir…  Daha faşizan bir dünya düzenine doğru adım adım…

Pandemi sonrası yeni normal düzene dair

Pandemi sonrası “yeni normal” düzene dair

Köleler, yüzyıllar boyunca sahiplerine ses çıkarmadılar… Şimdi bu durumu, onların yüzyıllar boyunca hayatlarından memnun oldukları anlamında mı yorumlayacağız? Elbette hayır.


Birincisi köleler, köleliğin kaçınılması gereken ama olağan bir uygulama olduğuna inandılar… İkincisi, köle olarak doğanlar başka bir hayatın varlığını sadece sahiplerinin hayatlarından ibaret olduğunu sanmışlardır. Üçüncüsü, kendileri için de başka bir hayatın mümkün olabileceği düşüncesi, köleliğin doğal ve olağan bir uygulama olmadığı düşüncesinin ortaya çıkarmıştır.

Lakin bunların hiçbirisi kendiliğinden ve kölelerin kafasında yanıveren bir ışık ile olmamıştır… Yeni üretim biçimi ve ilişkilerinin klasik anlamda köleliğe ihtiyaç köleliğe olan ihtiyacı ortadan kaldırmasıyla yakından ilgilidir.

Ücretli köleliğe giden ve yine yüzyıllar sürecek olan süreç başlar. Toprak sahiplerinin köleden ziyade marinalara yönelmesi, işletmeler kurulmaya başlanması, fabrikaların ortaya çıkışı derken sanayileşme… Ve köleliğin değişen üretim biçimi ve ilişkilerine göre yeniden şekillenmesi; yani ücretli kölelik.

Faşizan bir dünya düzenine doğru adım adım

Şimdilerde yeni bir üretim biçimi ve ilişkiler dönemine giriyoruz. Toplumsallığı daha az, daha izole, daha mesafeli ama bir o kadar da kolay denetlenebilir, kontrol edilebilir, yönetilebilir bir üretim biçimi ve ilişkileri ile ilgili daha faşizan bir dünya düzenine doğru adım adım… İnsanların nefes alışlarının dahi izlendiği, toplumculuk hareketlerinin tamamen kısıtlanacağı, daha modern, daha teknolojik ama daha yabanıl yeni bir dünya düzeni bu….


Otoriter iktidarların işi daha kolaylaşacak!

Totaliterliğin klasik anlamda ortaya çıkmadığı, tüm kurumların sözde demokratik olarak var oldukları ama tek elden ve tek eko-ideolojik amaçlar ile yönetildiği ve tamamen sistemin sağlığı için işlevsel olduğu “sanal demokrasi” düzeni…

Spartaküsler, Kunta Kinteler, toplumsal sınıflar, sınıf çatışmaları bunları açıklamaya değil ama çözmeye yetmeyecek. Çünkü kimsenin kimseyle ilişkisi olmayacak. Partiler, seçmenle buluşamayacak. Seçmenlerin olduğu ama seçmen kitlesi ve bir sınıfının olmadığı, teknolojik bir seçim düzeni, tamamen dünya üretim biçimi ve ilişkilerini yönetenlerin tercihlerine göre şekillenecek iktidarları belirleyecek.

Yani, başa döner ve aynı ifadeler ile vurgulamaya çalışırsak; ” ‘Yeni normal köleler’, yüzyıllar boyunca sahiplerine ses çıkarmayacaklar. Bu durumu, onların yüzyıllar boyunca hayatlarından memnun oldukları anlamına gelmeyecek. Neden?

Çünkü ‘yeni normal köleler’, köleliğin kaçınılması gereken ama olağan bir uygulama olduğuna inanacaklar. İkincisi, yeni üretim yerlerinde köle olarak doğanlar, başka bir hayatın varlığını sadece sahiplerinin hayatlarından ibaret olduğunu sanacaklar. Üçüncüsü, kendileri için de başka bir hayatın mümkün olabileceği düşüncesi, ‘yeni normal köleliğin’ doğal ve olağan bir yaşam biçimi olmadığı düşüncesinin ortaya çıkarması için birilerinin başka bir şeyler yapması gerekecek”.


İşte o birileri dünyanın sahibi olanların, yeniden başka bir üretim biçimine geçişleriyle mi? Yoksa dünyayı el değiştirerek yeni sahibi olmak isteyenler tarafından mı gerçekleşeceğini bilemiyoruz. Bildiğimiz ise Marksist yaklaşımların, toplumcu ve sınıf temelli bakış açılarının bu gidişatı engellemeye veya karşıt çözüm önerilerini aynı şeyleri tekrar etmeden bir an önce inşa etmeleri gerektiğidir. Yoksa önümüzdeki yeni birkaç yüzyıl “yeni normal kölelik” düzeni gibi görünmektedir.

Korurken gelişmek, gelişirken korumak