Çocuğa Kaba Kuvvet ve Dünya Çocuk Hakları

Son zamanlarda medyaya yansıyan çocuklara uygulanan şiddet, kaba kuvvet ve dayak hepimizi üzüyor. Ama bu görüntüler sadece çocuk bakım evlerinde ya da kimsesizler yurdunda olmuyor. Ne yazık ki hala çocuklarını döverek terbiye etmek isteyen aileler var.

çocuğa şiddet çocuk hakları kaba kuvvet

İster evirip çevirip dövmek olsun, ister küçük bir şamar ya da popoya vurulan bir şaplak; çocuklarımızın psikolojisi ve karakterleri bu gibi davranışlardan sonra büyük değişimler geçiriyor. Çocuklarınıza fiziksel şiddet uygulamadan, iletişimle disipline sokabilirsiniz.

Sıfırdan Üçe (Zero to Three) adlı çocuk gelişimi grubu bu konu üzerinde yaptığı araştırmalarda % 61 oranında yetişkinin çocuklara ceza olarak vurmanın normal olduğuna inandığını gösterdi. Ve çocuklarına vuran ebeveynlerin yüzdesinin ise bundan daha yüksek olduğuna inanıyorlar.


Kaba Kuvvet ile nereye kadar?

Eğitim aile içinde başlıyor. Çocuklarınıza vurmayı aklınızdan geçirdiğiniz anlarda biraz düşünün. Haberlerde duyduğunuz ve çevrenizde gördüğünüz şiddetin sorumlusu olmak nasıl bir duygu? Kaba kuvvet ile öğrettiğiniz tek şey, kaba kuvveti öğretmektir.

Mark Brandenburg
Mark Brandenburg

[quote] Mark Brandenburg (MA, CPCC), erkekleri daha iyi birer koca ve baba olabilmeleri için eğitiyor. Kendisi ” Duygusal Yönden Maharetli Babanın 25 Sırrı” adlı kitabın yazarı. Etkili bir baba olmak üzerine daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız sitesindeki ücretsiz haftalık haberlerine üye olabilirsiniz. “Babalar, Çocuklarınızı Onarmayın” (Dads, Don’t Fix Your Kids) [/quote]

Düşünmeniz için 5 gerekçe!

Mark Brandenburg’un terbiye adına dayağa karşı görüşleri:

1) Çocuklarınızın gerçekten sizden korkmasını mı istiyorsunuz?

Çocuklar genelde korktukları zaman her kurala uymaya hazırdır. Gerçekten istediğiniz bu mudur? Siz çevresinde olmadığınız zaman ne olacak? Peki onlar 1.80 boyunda ve 90 kilo olduklarında? Etkili ebeveynliğin temellerinde sevgi ve saygı vardır, korku değil!

2) Çocuklarınıza vurmanız, onlara sizin kişisel kontrolünüzün olmadığını gösteriyor.

Şaplak atmaların çoğu ebeveynin kızgın olduğu zamanlarda gerçekleşiyor. Çocuğunuza verdiğiniz mesaj, “Annem ile babam kızgın olduklarında bana vururlar.” Ve bu çocuk kızdığı zaman kardeşine vurduğunda, siz ona kendini kontrol etmesi gerektiğini söylemiyor musunuz? Bu tabloda bir sorun var. Çocuklarınıza en iyi öğrettikleriniz kendi davranışlarınızdır.

3) Çocuklarınızın içinde dargınlık ve kızgınlık doğmasına neden oluyor olabilirsiniz.

Kendilerine vurulan çocuklar genel olarak yanlış davranışlarını düzeltmeyi öğrenmezler. Odasına gidip oturan çocuk dayak yedikten sonra “Evet, yaptığım şeyin ne kadar yanlış olduğunu şaplağı yedikten sonra öğrendim, bundan sonra daha iyi biri olacağım” diye düşünmez. Anne ve babalarının ne kadar kızgın olduğunu düşünürler ve onlara karşı büyük bir dargınlık yaşarlar.

4) Çocuklara vurmanız, onlara kaba kuvvet ile her şeyin düzeltilebileceğini gösterir.

Sadece çocuklar hata yapmazlar. Biz de her gün hata yaparız, öyle değil mi? Biraz hayal gücümüzü kullanalım ve gözlerimizin önüne bizden dört kat büyüklükte birinin popomuza bir tane şaplağı indirdiğini düşünelim. Bundan ne öğrenebiliriz? Adaletsiz bir davranış olduğunu düşünmez miyiz? Çocuklarınızın da aynı şekilde hissettiklerine emin olabilirsiniz.

5) Dayak uzun süreli etki sağlamıyor.

Ailelere neden çocuklarına vurdukları sorulduğu zaman verdikleri cevaplar arasında “Onlara bir ders öğretmek” ve “Böylelikle bir daha aynı hareketi yapmayacaklar” oluyor. Fiziksel kaba kuvvet görmüş çocuklar yaptıklarıyla birlikte saklanmaya başlarlar ve yakalanmamaya çalışarak yaptıklarına devam ederler. Eğer çocuklarınıza sıklıkla vuruyorsanız, bu zaten yöntemin işe yaramadığını göstermez mi?

Çocuk Psikolojisi ve Terbiye Yöntemleri 

Birkaç kere şaplak yemiş çocuklar genel olarak hayatları boyunca psikolojik bozukluk yaşamazlar. Fakat bu şaplaklar çocuklarınızı disipline sokmak için gerekli değildir. Kendinizi kontrol etmeyi ve yaratıcılığı öğrenmelisiniz.

Çocuklarına kaba kuvvet uygulamayan aileler, çocuklarını disipline etmek için şu gibi yöntemler kullanıyorlar:


  • Mola vermek (bir köşeye çocuğu oturtarak onu 5-10 dakikalığına oyundan mahrum etmek, konuşmasını ve özür dilemesini sağlamak)
  • Farklı açılardan onlarla konuşmayı denemek.
  • Çocuklarını kucaklarına alarak sakinleşmelerini sağlamak ya da çocukları yanlış yaptıkları şeyin olduğu yerde bir süreliğine bırakmak ve böylece daha sonra pişman olunacak bir şeyi yapmamak…

Bu metotlar her zaman mükemmel değiller, fakat aile içi esaslarının oluşumunda yardımcı oluyorlar. Bu esaslardan en önemlisi doğru bir davranış öğretmeye çalışırken şiddetin kullanılmamasıdır.

[quote] Şiddetle dolu bir dünyada yaşıyoruz, hiç olmazsa çocuklarımıza şiddetin olmadığı bir yer sağlayamaz mıyız? [/quote]

“Baban gelince ona hesap verirsin!”

Neslihan: Sizce çocukların disiplini için anne ve babanın rolleri nelerdir? Bildiğiniz gibi genel olarak baba rolü daha bir katı şekilde öne sürülür ve “Baban gelince ona hesap verirsin” gibi tehditler yaygın bir şekilde kullanılır. Sizce baba disiplin veren ve anne de sıcakkanlı kişi rolünü üstlenmeye devam etmeli mi?

Mark: Anne ve baba disiplini eşit bir şekilde üstlenmeliler. Disiplinin ne anlama geldiğini ilk olarak öğrenmemiz gerekir. Latinceden gelen bu kelimenin asıl anlamı öğretmek veya saygı gösterilen lider olarak bilinir. Babalar asla çocuklardan korkulan kişi pozisyonunda olmamalıdır. Bu olaylar çocukların babaları ile aralarındaki yakınlığı yok eder. Disiplinin anlamı, anne ve babanın çocuklarına pozitif yönde değer ve saygı eşliğinde öğretmenlik yapmasıdır. Aynı zamanda da aile içindeki rolleri göz önünde bulundurarak onlara sizin hala kararları verdiğinizi belirtmektir.

Neslihan: Kaç tane çocuğunuz var? Sizce çocukları disipline sokmanın en verimli yolu nedir? Cezalandırmaya inanıyor musunuz yoksa sadece daha iyi bir iletişim becerisi mi gerekli?

Mark: 7 ve 9 yaşlarında iki çocuğum var. Çocukları en iyi disipline etmenin yolu onlara sevgi ve sıcaklık göstermekten gelir. Çocukların en iyi davranışları sergiledikleri aile düzeni, ebeveynle yakınlığın olduğu ve bazı kuralların belirlenmiş olduğu ortamlardır. Cezalandırmak işe yarayan bir taktik değildir. Kısa süreli sonuçlar verebilir fakat uzun süreli ele alınıldığı zaman yarardan çok zararı vardır. Cezalandırmak çocukların ailelerine karsı asi ve isyankâr olmalarını sağlarlar. Yararlı bir iletişim yöntemiyle çocuklarınızı cezalara başvurmadan terbiye edebilirsiniz.

Neslihan: Aile içi şiddet hakkında neler düşünüyorsunuz, sadece çocuğa karşı yapılan değil ama ebeveynlerin arasında olanlara da bakış açınız nedir? Sizce çocuklar bu gibi şiddet gösterilerine maruz kaldıklarında kendilerine yapılmış kadar etkileniyorlar mı?

Mark: Ailede şiddetin yer alması ailedeki her birey için olumsuzluk yaratır. Şiddeti ilk olarak öğrendiğimiz yer ailedir ve şiddet yayılımının ana kaynağı da burasıdır. Kimin şiddet gördüğü önemli değil, aile içinde olan her şey her bireyi etkiler. Eğer çok sıklıkla yaşanıyorsa alışkanlıktan dolayı normal bir davranışmış gibi görünen şiddet, sağlıksız bir ortam yaratır. Beni en çok şaşırtan olay şu ki, biz çocuklara vurmayın diye sürekli söylerken onlara vurabiliyoruz. Onlara bu şekilde öğretilen şey, zoraki olurluluktur ve ben çocuklarımın bunu öğrenmesini istemiyorum.

Aile içinde huzur yoksa boşanmak en iyi çözüm müdür?

Mark: Eğer aile içinde belli bir nokta geçilmişse ve özellikle şiddet varsa boşanma en iyi çözümdür denilebilir. Fakat benim inancıma göre eğer aile fertleri dinlemeye ve öğrenmeye gönüllülerse evlilikler sonlanmak zorunda değildir. Genellikle insanlar kendilerini iyi evlilik için eğitmek ve paylarına düşenleri öğrenmek yerine evliliklerinin parçalanmasına izin verirler. Herkes evliliklerini iyi bir şekilde sürdürebilir, tek öğrenmeleri gereken şey kendi üzerlerine düşen sorumlulukları üstlenmektir. Üzerinde durulması gereken en önemli şey şudur, kendi sorunlarımıza yönelmeyi, onları üstlenmeyi, başkalarını ve özellikle de eşlerimizi kendi sorunlarımız ve sorumluluklarımız için suçlamamayı öğrenmeliyiz.

Neslihan: Ebeveynlere bir cümleyle söyleyebileceğiniz bir nasihat var mı?

Mark: Çocuklarınız size verilen en büyük armağandır, onları sevin, onlara sınırları öğretin ve onlardan öğrenin.

 

Bazı İstatistikler

1) UNICEF verilerine göre; dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon 800 bin çocuk seks endüstrisine dahil ediliyor, 5 milyon 700 bin çocuk köle olarak satılıyor, 1 milyon 200 bin çocuk da çeşitli nedenlerle kaçırılıyor. UNICEF’in raporundaki diğer çarpıcı rakamlarsa, gelişmekte olan ülkelerde 143 milyon çocuğun anne ya da babasız büyümesi, dünya çapında on milyonlarca çocuğun yaşamlarını sokakta sürdürmesi ve bir milyondan fazla çocuğun gözetim merkezlerinde tutulması. Raporda, tüm çocukların doğum sonrası kayıt altına alınması ve genç kızların erken yaşta evlendirilmelerini önleyecek yeni yasalar çıkartılması isteniyor.

2) Türkiye İnsan Hakları İhlalleri 2004 Raporu’na göre: Türkiye’de yıl içinde şiddet yüzünden 42 çocuk öldü, 52 çocuk yaralandı. 107 çocuğa ise taciz ve tecavüz edildi.

3) Dicle Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, Diyarbakır’daki cezaevlerinde bulunan 14-18 yaş arası 45 çocuğun yüzde 78’i madde bağımlısı. Çocukları suça iten etkenlerin başında aile içi ilişkiler geliyor.

[divider]


Haber ve Roportaj: Neslihan Ayakta | İndigo Dergisi Sayı: 04 | Ocak 2006


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.