Dün dündür bugün bugündür!

“Çoban Sülo”, “Barajlar Kralı”, “Baba” lakaplı dört yapraklı yoncanın son yaprağı;  “Altı kere gittim, yedi kere geldim” diyen büyük siyasetçi Süleyman Demirel’i uğurluyoruz. 

cumhurbaşkanı süleyman demirel

Dün dündür bugün bugündür!

Siyasetin bir devini daha güller şehri Isparta’da uğurluyoruz… Belki de siyasetteki 4 yapraklı yoncanın son yaprağıydı “Baba”… Önce 4 Nisan 1997’de MHP’nin kurucusu “Başbuğ”Alparslan Türkeş geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara’da yaşama veda etti. Onun ardından Bülent Ecevit, Danıştay saldırısı sonrasındaki günlerde beyin kanaması geçirmiş ve 5 Kasım 2006 yılında hayata gözlerini yummuştu. “Karaoğlan”ın ardından 28 Şubat 1997’de verilen muhtıranın arefesi olan 27 Şubat 2011’de hayatını kaybeden “Hoca” Necmettin Erbakan ve “son yaprak”, “Baba” lakaplı Süleyman Demirel 17 Haziran 2015’de Ankara’da gözlerini yumdu.

indirOnlara “dört yapraklı yonca” diye bir nitelendirmede bulunmamın nedeni, bugünkü dört yapraklı yonca değil! Bugünkü dört yapraklı yonca kimdir? Egemen Bağış, Erdoğan Bayraktar, Zafer Çağlayan ve Muammer Güler. Otsu bir bitki olan yoncanın derin de bir kök sistemi vardır. Uygun koşullarda 8-10 metre derine kadar inebilmektedir. Tabi bu dört yapraklı yoncanın “kökü” de vardır; ancak bu yoncanın kökü o kadar derinde değildir. Apaçık ortada ve her gün de seçimden önce meydanlarda o açılış töreni senin, bu açılış töreni benim dolaşıp durdu. Nedense seçimler bitti; açılacak yer de kalmadı, açılmış yerin tekrar açılması adeti de son buldu! Bu “kök”, bu dört yapraklı yoncanın bir tanesini de yanında bulundurmayı da ihmal etmedi. O kısaca E.B ama sen ona uzun uzun Egemen Bağış de!..


Evet, konuyu fazla dağıtmadan o dört yapraklı yonca, bu 2013 model dört yaprak yonca değil. Onların modeli ta 1980’e dayanıyor. Hatırlanacağı üzere 1980 darbesi öncesi Demirel Başbakan; Erbakan, Ecevit ve Türkeş muhalefetteydiler. Ülkede kanlı olaylar yaşanıyor, kardeş kardeşe düşman oluyordu. Ülke tabiri caizse kan gölüne dönmüştü. 1 Mayıs 1977 İşçi Bayramı Olayı, 1978 Maraş Olayı, 1980 Çorum Olayı, ünlü kişilerin öldürülmesi… Her bir olay, birbirini izliyordu. Ülkede bunlar yaşanırken Kenan Evren’in çok sonraki yıllarda “Darbe için şartların olgunlaşmasını bekledik!” ifadesini kullandığı 12 Eylül 1980 darbesi gerçekleşti. O darbe sırasında Başbakan Demirel’di ve Demirel’in bu darbe için kullandığı o demeç geldi: “11 Eylül’de akan kan 12 Eylül’de nasıl durdu?”

Bu ‘siyaset devleri’ni ortak paydada buluşturan 1980 Darbesi’nde aynı kaderi paylaşmış olmaları ve siyasetten uzun bir süre men edilmeleriydi. Ta ki 1987 genel seçimlerine kadar… İşte orada siyasetin mihenk taşı olan “Barajlar Kralı”, “Çoban Sülo” ve “Baba” lakaplı Süleyman Demirel’in yine tarihe geçen o sözü ortaya çıktı:  “Altı kere gittim, yedi kere geldim”.

Onları güçlü kılan, “dört yapraklı yonca” yapan “para” değil, demokrasiye, siyasete olan inançlarıydı. Her birinin siyaseten hataları, yanlışları olabilir. Demirel’in “Üç fidan”ın asılmasına giden süreçteki ‘evet’i gibi… Ancak, onlar birbirine hakaret etmedi, siyasetin ahlaktan, etikten yoksun olmaması için gereğini sonuna kadar yaptılar… Onlar, o yüzden “Büyük siyasetçi” oldular.


erdogandan-demirel-icin-taziye-mesaji-1059703-664x354

Demirel’in sözleri siyasete o kadar damga vurdu ki bugün bile geçerliliğini koruyor. Öyle ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında Başbakan olmadan önce Süleyman Demirel’in evine gitmiş ve ondan destek istemişti. O yıllarda Demirel de kendisine desteğini göstermişti. Sonraki yıllarda ise Erdoğan, halktan oy almak için bir Yozgat mitinginde Demirel için bakın ne söylemiş:

“… Bazıları da yok Başbakanlık yaptı, yok Cumhurbaşkanlığı yaptı… Ya o zaman otur oturduğun yerde! Ne işin var böyle gazete gazete dolaşmaya?!.. Otur, otur da bey zannetsinler ya! Hala rahat durmuyorsun! 87 yaşında, hala ortalığı karıştırıyor! …Sessiz dur!” (1)

Demirel’in ölümünün ardından ise Erdoğan, TBMM’deki devlet töreninde de siyasi çınar Süleyman Demirel için nağmeler dizdi.

Burada Erdoğan’ın yaptığı bu iki ayrı açıklaması için, siyasetin çemberinden geçmiş hem övüp, hem de yerdiği Süleyman Demirel’in söylemiyle Erdoğan’a cevap verelim: “Dün dündür; bugün bugündür”


Kaynak:
1. http://www.cumhuriyet.com.tr/video/video/301923/Erdogan__Demirel_icin_daha_once_ne_demisti__Simdi_ne_dedi_.html


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…