Sağlık Bakanlığı, Düzce’den sonra başlattığı Aile hekimliği pilot uygulamasını 2006 Ocak ayından itibaren 10 ilde daha hayata geçiriyor. Bu süreçte Türk Tabibleri Birliği uygulamaya karşı çıkıyor, vatandaşın yanıltıldığını söylüyor.
Sağlık Bakanlığı, Düzce’den sonra başlattığı aile hekimliği pilot uygulamasını 10 ilde daha hayata geçiriyor. Aile hekimliği başlatılması için seçilen iller Gümüşhane, Eskişehir, Adana, Osmaniye, Van, Manisa, Denizli, Edirne, Malatya ve Isparta. Belirlenen bu 10 il arasından Gümüşhane ve Eskişehir, uygulamanın başlatılacağı öncelikli iller olarak seçildi. Uygulama, yıl başından itibaren hayata geçirilecek.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Düzce’de başlatılan ve daha sonra 10 ilde yapılması planlanan Aile Hekimliği uygulamasına şiddetle karşı çıkıyor. Basın ve Kamuoyuna, yapılan çalışmaya karşı olduklarını anlatan bir bildiri yayınlayan TTB, bu bildiride şu ifadeleri yer verdi:
“Yaklaşık 3 yıldır “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında, başta birinci basamak olmak üzere tüm sağlık sistemimizi alt üst edecek bir program adım adım uygulamaya konuluyor.Uzun yıllardır sağlık ocaklarını yalnızlığa terk eden, birinci basamak sağlık çalışanlarını kimliksizleştirmek, sağlık ocaklarımızı “ilaç yazdırılan”, “ikinci basamağa sevk alınan” bir konuma düşürmek için yoğun uğraş veren iktidarlar, her şeye rağmen, sağlık ocaklarımızın halkımızla olan derin bağını ortadan kaldıramayacaklarını anlamışlar ve sağlık ocaklarımızı yok etmeye karar vermişlerdir.20 yılı aşkın bir süredir sağlığı paralı hale getirmek, satılığa çıkarmak isteyenler, ödeneksiz bıraktıkları, yeterli personel istihdamı yapmadıkları sağlık ocaklarının, tüm olumsuz koşullara rağmen ülkenin dört bir yanında gösterdiği olağan üstü başarıları, politikalarını yaşama geçirmede bir engel olarak görmektedirler denildi.”
***
Sağlık Bakanlığı’nın başlattığı Aile hekimliği uygulamasına, ülkemizdeki pek çok tabip odası karşı çıkıyor. Bundan sonra ne olacağını biz bilmiyoruz fakat Türk Tabipleri Birliği’nin bu konuda yapacağı pek çok şey var. Kamoyunu aydınlatmak adına bu konu ile ilgili sorularımızı Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr.Orhan Odabaşı’ya sorduk.
Sağlık Bakanlığı: Sağlıkta Dönüşüm Programı
Röportaj: Dr. Orhan Odabaşı
Sağlık Bakanlığı “Sağlıkta Dönüşüm Programı” (Aile hekimliği) adı altında bir uygulama başlattı. “Sağlıkta Dönüşüm Programı” nedir? Aile hekimliği ile aslında yapılmak istenen nedir?
Dr.Orhan Odabaşı: Sağlıkta Dönüşüm Programı ile vatandaşa “Sağlığından sen sorumlusun” denmekte. Bu programla sağlık, Anayasal bir hak olmaktan çıkarılmakta kişilere “paran kadar, sağlığına ayırdığın paran kadar” anlayışı getirilmekte. Hizmet sunumundaki bugüne kadar varolan hoşnutsuzluklar, yoksunluklar bu değişimin halktan destek almada çok profesyonelce kullanılmaktadır. Sağlık hizmetinin ücretli olması, özel sağlık kuruluşlarından hizmet alma olanağı bir atılım, değişim olarak sunulmaktadır. Oysa şimdiden daha çok katkı alınmaya, daha çok kısıtlamalara başvurulmaya başlandı.
Sağlıkta Dönüşüm Programı devletin vatandaşa öldürmeyecek kadar sağlık hizmeti olanağı sunduğu, ne yazık ki daha fazlasına gereksinim duyulduğunda kaynak yok dediği, zamanında para ayırmadın dediği insancıl olmayan bir anlayış. Sağlığı, alınır satılır bir mal, bir hizmet olarak görmenin yapısal düzenlenmesi.
Aile hekimliği ise bu anlayışın birinci basamak sağlık hizmeti organizasyonu. Genel sağlık sigortası ile ödediğin prim kadar, kabullendiğin hizmet paketi kadar hizmet sunulan bir model. Burada vurgulanması gereken herkese ücretsiz sunulması gereken hizmetlerin paran kadar alabildiğin bu sistemde tüm toplum tehlike altında. Binbir nedenle koruyucu sağlık hizmeti alamayan her birey özellikle bulaşıcı hastalıklar açısından tüm toplumu tehdit etmekte. Daha çok ilaç, daha çok teknoloji tüketilmesini isteyen uluslararası tekeller koruyucu hizmetleri sahipsiz bırakıp tüm toplumu bir sağlık tüketicisi yapmak istemektedir.
Aile Hekimliği uygulamasının İlk olarak, deprem yaşamış bir il olan Düzce’de yapılmasının amacı nedir?
Dr.Orhan Odabaşı: Bu konuya ne yazık ki yanıtlaması gerekenler yanıt vermediler. Sağlık göstergelerinde Türkiye’de 23. olan Düzce pilot seçilirken ne düşünüldü, polemik yapılabilir. Ancak temel sorun Düzce pilot il iken sorunun temelinde yatan para, tüm olanaklar seferber edilerek yaşanılan sorunlar giderilmeye çalışılmakta. Tüm hizmetler vatandaşa “ücretsiz” verilmekte. Oysa biliniyor ki şu an TBMM gündeminde olan Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Güvenlik yasa tasarısında bütün bu “ücretsiz” hizmetler, sınırlandırlıyor, bedelleri tanımlanıyor, primini ödemeyenlere hizmet sunulmuyor. Bu durumu bilmeden, bu durumu saklayarak yürütülen bir pilot çalışma yalnızca hekimler tarafından hasta kayıtlarının düzenli tutulmasına yarıyor. Bu alana kazanç amaçlı bakanların iştahını kabartıyor. Bu durum yalan söylemektir, halkı kandırmaktır. Gün gelir hesap vermek çok zor olur.
“Vatandaş Yanıltılıyor”
Düzce’de yaşayan vatandaşlarımız bundan nasıl etkilendiler?
Dr.Orhan Odabaşı: Vatandaş yanıltılıyor, yıllardır olması gereken hizmet sunumu neden aksıyordu sorusu sorulmuyor. Hükümet tüm olanakları Düzce’ye aktarıyor, hekim istihdamı için özel çaba harcıyor. Bir de “ücretsiz” olması şu gün için vatandaşın memnuniyetini yüksek tutuyor. Ancak koruyucu sağlık hizmetlerine tedavi edici sağlık hizmetleri kadar önem verilmemesi, sağlık çalışanlarının koruyucu sağlık hizmetlerini doğal olarak öncelememesine neden oluyor. Sağlık göstergeleri bu nedenle çok olumlu olmayacaktır. Gerçi bu durum tüm ülkede geçerli. Nitekim Sağlık Bakanlığı yayınladığı genelge ile aşı oranlarının düştüğüne dikkat çekiyor. “Memnuniyet” üzerine oturtulan “müşteri” yaklaşımı hüsranla sonuçlanacak diyenlerin yanılmasını inanın çok arzu ederiz.
Pilot bölgedeki uygulama bitmeden 20 gün sonra diğer 10 ilde hazırlıklara başlanmasının amacı nedir?
Pilot il sağlık göstergelerini beklediklerini düşünmek saflık olurdu zaten. Pilot uygulama yaptıklarına inanmak olaki sonuçlar istendiği gibi çıkmadığında uygulamadan vazgeçmeyi gerektirmez mi? Bir diğer deyişle pilot uygulama gerçekten sınama amaçlı mı?
Oysa 90’lı yıllardan bu yana bu modeli önerenlerin uygulamaya geçmede tek engelleri para bulamamalarıydı. Geçiş dönemi sağlığı pazarlayabilmek, uluslararası tekellere satabilmeleri için elini yüzünü düzeltecekler, altyapı olanaklarını geliştirecekler, sonrasında da talebe arz edecekler. Özelleştirilen diğer sektörlerden başka bir sürecin işlemesi için bir neden var mı? Ticaretin temel kuralını çeşitlemek için ne zamanı ne de beklemeye sabrı var.
Bu programın sakıncaları nelerdir?
Dr.Orhan Odabaşı: Sağlık bir hak olmaktan çıkıp “paran kadar” hizmet alabildiğin bir ticari bir değere dönüşüyor. Arabamızı kasko yaptırmayıp kaza yaptığımızda nasıl kimseye dert yanamıyorsak zamanında sağlık poliçemizi geniş tutup primimizi ödemezsek aynı duruma düşeceğiz. İşin özü para, para, para. Gerisi göz boyama.
Sağlık ocakları kapatılarsa halkımız ve sağlık çalışanları bundan nasıl etkilenecek?
Dr.Orhan Odabaşı: Şu an aslında kapatıldı. Vatandaşa parasız hizmet sunan hekimlere dava açıldığı, borcun tahsil edilmesi için davaların açıldığı günleri yaşıyoruz. Bu model içerisinde sağlık çalışanlarına da kazandırdığın kadar kazanacaksın deniyor. Yeterince kazandırmayanlara da kapı gözükmede. İş güvencesi olmayan esnek çalışma modellerinde hekimler hastasının sağlığı ile işverininin kuralları arasında sıkışıp kalacak. Bu koşullarda ne hekimin bağımsızlığından, ne vatandaşa önce zarar vermeme ilkesinden söz edilebilir. Kural oyunun kuralları ile sınırlı kalacak.
Eğer bu program hayat geçirilirse halkımız hiç bir şekilde ücretsiz sağlık hizmeti alamayacak mı?
Dr.Orhan Odabaşı: Sosyal itirazı büyütmeyecek, örgütletmeyecek denli bir sağlık hizmeti sınırlı paketlerle verilecek. Dünyada örnekleri olduğu gibi “3. sınıf vatandaşlara” 3. sınıf “devlet” hastanelerinde hizmet sunulacak.
Peki bundan sonra ne olacak?
Dr.Orhan Odabaşı: Bir yandan tüm çabalarıyla geçiş dönemine kaynak ararken diğer yandan sistemi cazip hale getirmeye çalışacaklar. Ülkenin kişi başına ayırdığı sağlık harcaması ile Genel Sağlık Sigortası’na geçmesi çok zor. Ancak SSK’nın mal varlığına el konularak kaynak yaratılmaya çalışıldığı biliniyor. Bu gerçek bile sağlık hizmetlerini tek elde topladık aldatması ile halka sunuluyor. Oysa yerel yönetimler ve kamu yönetimi yasa taslakları ile Sağlık Bakanlığı’nın taşra örgütü tamamen kaldırılıyor, sağlık belediye sayısına bölünüyor.
Olup biten sağlık hizmetlerine canı çıkana kadar sömürülecek alıcı bulma çabası. Çünkü ülkeye borç verenler “sosyal güvenlik kanburundan” kurtulmayı emrediyor. Kambur denilen vatandaşın sağlığı dikkatinizi çekeriz.
Türk Tabipleri Birliği olarak siz bu konu ile ilgili ne yapacaksınız?
Dr.Orhan Odabaşı: Şu ana kadar dile getirdiklerimizi her yerde yüksek sesle söylemeye, insanların kulaklarına fısıldamaya yani her yolu deneyerek uyarmaya çalışıyoruz.
Değerleri korumaya, önerilerimizi iletmeye, bu çirkin oyuna muhtaç olmadığımıza anlatarak, dinleyerek sokağa çıkarak tepki gösteriyoruz. “Özel bir dönemi birlikte yaşama çağrısı” ile “sağlık hizmeti için nüfus cüzdanı yeterli” diyoruz.
Ülkemizdeki sağlık sorunları
Neden ülkemizdeki sağlık sorunları hiç bitmiyor? Ülkemizdeki sağlık sorunları nasıl aşılabilir?
Dr.Orhan Odabaşı: Yıllardır sağlığa kaynak aktarmayan, sağlık çalışanlarının emeğine değer vermeyen anlayış tüm aksaklıkların sorumlusu. Sağlığa serbest piyasanın derman olacağına inanan, inanmış gibi gözükenler fırsat kolluyorlar. Sık sık denediler, aksaklıkları hoşnutsuzlukları çıkarlarına dönüştürmeyi hedefleyenler bitmeyen-bitmeyecekmiş gibi gözüken sorunların hem nedeni hem de çözülmeyişinin isteyeni.
Çözüm sağlığı serbest piyasaya ihale etmek yerine kamunun sorumluluğu ile sahiplenmektedir. Bu ülke geçmişinde en güzel örneklerini tüm dünyaya vermiştir.
Dr.Orhan Odabaşı, Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri, 1967 Kayseri doğumlu. 1990 İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. 1996-1998 Giresun Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi. 1996-1998 Giresun Tabip Odası TTB Büyük Kongre Delegesi. 2000-2002 Ankara Tabip Odası TTB Büyük Kongre Delegesi. 2000-2002 TTB Merkez Konseyi Üyesi. TTB Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi Editörü. Aile Hekimliği Uzmanı. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi ve Bilişimi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi. |