[quote]Bugün sensizliğimin ilk günü..[/quote].
Her sabaha yeniden doğan ben, bu sabah, hayatın en ağlamaklı halini yaşıyorum. Repertuarımda hüzün kokan ne kadar şarkı varsa, dilimin ucunda. Üşüyen ellerimde bir şişe şarap, sesimi kimselere duyuramayacağım sahillerde avazım çıktığı kadar ağlamak istiyorum da, bulunduğum yerde ağlamak utanılası bir eylem; bir damla yaş akmıyor gözlerimden. “Neden?” diyorum… “Neden yalanlara yükledin sevgimi? Ucu kaçan renkli balonlar misali, elimden uçup gitti”…
En sevdiğim programın orta yerinde elektriklerin kesilip de, sonunu asla bilemeyecek olmam gibi, güven olgumu yitirmek… Hayata karşı eksilerek çoğalmak sanki; daha güçlü ama daha uzak. Derin ve bir öncekinden daima daha yorgun bir yalnızlık kalıyor geriye…
Öyle suskun ve öyle sensiz bir sessizlik şimdi…
Gün batmakta Boğaz’ın gökten yansıyan aynasına. Tek başına bir tekne, sevdiğimiz şarkılarla dans ediyor salına salına. Bir, penceresinde güneşi söndüren boş yalı eşlik etmekte bu şarkılara, bir de sönen sevdaları yüreğinde taşımaktan yorgun ben. Rüzgar bile endişe eder acımı titretmekten de, sen kırıp geçtin sevdamı. İstanbul bugün iğde kokuyor. Boğaziçi ışık ışık. Sanat konuşuluyor Beyoğlu’nda. Dolunay, bebek odalarındaki loş ve huzurlu gece lambaları gibi. Çingene kadın yine kır çiçekleri satıyor mis gibi evlere. Her yer ve herkes aynı. Sen yoksun.
Bu şehir hiç bu kadar kurak olmamıştı.
Neden beyaz olduklarını bir türlü çözemediğim martılar geçer sessizliğimin sancısından, çığlık çığlık. Bulutların gözleri dolu; ha ağladı, ha ağlayacak. Acıdı kalbim, çok acıdı da, ben ağlayamadım…
Bir gece Beşiktaş-Üsküdar motorunda, bir peri kulağıma fısıldamıştı “Böyle de yaşanır ayrılıklar, uzak diye bir yer yok. Paylaştığımız gökyüzü, kavuşturuyor bizi”. Bu gece, gökyüzü bile dilsiz; İstanbul’da hazin bir erguvan mevsimi.
Yazar : Buse DOĞAN :