Ender rastlanan bir karşılaşma değil bu. Türkiye gerçekten de, ekran başında ömrünü tüketiyor! Okuma oranının her geçen gün geriye ilerlediği bir ülkede, sebep nedir ki tüm insanlar televizyon denen aletle bu kadar içli dışlı? Gelin bu bağımlılığın sebeplerine, dezavantajlarına ve hangi boyutta olduğuna hep birlikte göz atalım… Uyan Türkiye!
Türkiye’de medya her geçen gün gelişmekte. Görsel medyanın en ağır taşı televizyon ise hayatımızda çok büyük bir alanı kapsamakta. Kimi kendini ”sadece belgesel izliyorum” şeklinde savunsa da, gerçeğin daha vahim olduğu şüphesiz. Dünya geneline baktığımızda geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkelerde, televizyon izleme oranları, gelişmiş ülkelere nazaran hayli yüksek. Televizyoncuların bile zaman zaman eleştirdiği bu”televizyon deliliği” toplumun da hareketlerini, tavırlarını oldukça etkilemekte.
Yapılan araştırmaya göre; Türkiye’de televizyon izleme oranı: % 94 civarlarında. Buna nazaran dergi-gazete-kitap okuma oranları ise % 4,5’larda kalıyor.

Benim değinmek istediğim nokta ise diziler! Son 5-6 yıllık periyodu ele aldığımızda, Türk dizilerinin reyting rekortmeni oldukları kaçınılmaz bir gerçek. Türkiye’yi aşıp ünleri İran, Irak, Azerbaycan ve birçok ülkeye daha yayılıyor. Peki, bizim icadımız olan, zamanın ünlü yazarlarının eserlerinden derlediğimiz bu diziler toplumu neye ve nereye itiyor? Fatmagül’ün Suçu Ne, Kurtlar Vadisi, Ezel, Yaprak Dökümü şuan ki en gözde diziler. Biraz daha eskiye gidecek olursak; Hatırla Sevgili, Aşk-ı Memnu ve Gümüş dizileri de bu kitleye dâhil. Hepsini tek tek ele almak fazlasıyla uzun sürer fakat genel bir teşhis koymak gerekirse; tüm dizilerin içeriği acı. Yani Türk televizyonlarında reyting rekorlarını elde tutan tüm diziler dram kokuyor. Birçoğunda aile içi şiddet, karşılıklı intikamlar, kavga ve menfaat işleniyor. Bunların yanlış olduğunu göstermek için, aylarca hatta yıllarca ekranlarda, bu olayları açık açık göstermeye gerek olduğuna hiçte katılmıyorum.

Yaprak dökümünde senaryo gereği oynanan eş terk etme, ardından eşin kardeşi ile kaçma olayını, dizi sonrası haberlerde bolca okuduk. Dizinin bu konuya cesaret verici bir etkisi olduğu tartışılmaz bile. En son da Fatmagül’ün Suçu Ne? Adlı dizi de tartışmalara kaynak olan tecavüz sahnesi ve ardından toplum içinde konuyla alakalı dönen dedikodular, tartışmalar ve küçümsemeler. Bunlar gibi daha birçok ayrıntılı olay yaşandı, diziler ardından. Projelerin tutması ardından, senaryolar hep bu doğrultuda geliştirilmeye, oynanmaya başlandı. Hâlbuki reyting sonuçlarında alt sıralarda kalan fakat bir o kadar da yararlı, içten olan diziler var. İsim vermek istemiyorum fakat sizinde bu dizilerden haberdar olduğunuzu biliyorum. Özel televizyonlar bu tarz projelere ne kadar destek çıkmasa da devlet Kanalımız TRT’de, topluma daha yarar sağlayacak, bizlere daha keyifli vakit geçirtecek projeler mevcut…

Anlatmak istediğim, hafızanızı şöyle bir yoklayıp, televizyon ekranında neler seyrettiğimizi hatırlamanızdı aslında… Bu programlar ve diziler olduğu sürece ”belgesel seyircisi” maalesef olduğu oranda kalmak zorunda. Okuma oranımızda, her geçen gün düşüşünü sürdürecektir…
Biri içimizdeki televizyon canavarını durdursun!



