Ne laiklerin dinle ne de dindarların laiklikle bir üstünlük savaşı olmamalıdır.
Din vs. Akıl
Laiklikle ilgili yapılan tanımlamalara biraz dikkat edersek genel olarak laikliğin akıl yolunun ele alınmasıyla ilgili bir süreç olduğu söylenir. Özellikle aşırı dindar toplumların laikliğe olan olumsuz bakışı, tanımlamalarda asıl ihtiyacın akıl değil, konunun uygulanabilir cevaplarının bulunmasıdır. Nasıl oluyor da akıl ve din aynı konularda farklı cevaplar bulabiliyor hatta buldukları bu cevaplar nasıl oluyor da toplumu derin bir ayrışmaya sevk ediyor?
Bu konuyla ilgili bazı saptamalarımda şunu gördüm. Özellikle din konusu belli bir kesime bırakıldığında, o kitlenin bunu akıl ile bütünleştirme ya da akla uygun kılma gibi bir endişesinin de olması çok mantıklı değil. Çünkü göreceli konular ve toplumun tamamının katıldığı temalarda verilen beyanatlar kanun gibi görülüyor. Bunların aksini düşünmek ya da savunmak toplumdan hak ettiği merakı almıyor.
K. Kant’a göre, akıl yoluyla varılabilecek gerçekler, ancak göreceli gerçeklerdir; mutlak gerçekler değildir. Bilimsel bilgi izafidir; ama deneyden geçmiş olduğu içindir ki yine de herkes için “En hakiki mürşittir.” Bu cümle, aslında iki görüş arasında farklılığı da gün yüzüne çıkarıyor. Gerçekten, akıl mutlak gerçeği doğurmuyorsa dini yani uhrevi bir konunun yaşanması hususunda dini yargıların ön planda olması doğru bir yaklaşım mıdır?
Ne laiklerin dinle ne de dindarların laiklik ile bir üstünlük savaşı olmamalıdır. Laiklik konusu, akıl ve din ekseninden ziyade mantık eksenine oturtulmalıdır.
Tekrar başa dönersek, oluşan bu kaos ikliminde bizim dikkat etmemiz gereken, olayların kişisel değil, toplumsal idaresidir. İşte bu yüzdendir ki bütün bir toplumu içine alan konular, akıl ve din ekseninden ziyade mantık eksenine oturtulmalıdır. Birlikte yaşabilmeyi hangi kavram sağlayabiliyorsa onun önceliği olabilir. Ne laiklerin dinle ne de dindarların laiklikle bir üstünlük savaşı olmamalıdır. Olay o kadar karışık bir formasyonda sürüyor ki, bu iki yönü de gündelik dini hayat diye ayırabilen milyonlar, bu kaosun üstüne tuz biber ekiyor. Bu grup, aslında, ortak akıl ile geliştirilmiş mantık bakışı içerisinde bazı şeylerin yaşanabileceğini ispat ediyor.
İnsanoğlu burada bir samimiyet testinden geçmektedir. Testi başarıyla verirse bu huzur getirecektir fakat test sonuçları samimiyetsizlik ispatı olursa önümüzdeki yüzyılın belki de en kangren sorunu olabilir ve Üçüncü Dünya Savaşı için çok beklemeye gerek kalmayacaktır.