Günümüzde bir yabancı dil sevdasıdır gidiyor. Herkes ikinci bir dil öğrenmenin öneminden dem vuruyor. Birbiri ardına açılan, çok kısa sürede öğretme vaadinde bulunan kurslar, yabancı ülkelerde kısa ya da uzun süreliğine devam edilen okullar. Tabii, bu yabancı dilden kastedilen yüzde doksan dokuz İngilizce.
Birçok insan için de İngilizce öğrenmek şüphesiz en azından mesleği açısından yararlı. İşi gereği yabancılarla muhatap olan birisi İngilizcenin hemen her ülkedeki firmalarda kullanıldığını, başka bir dile pek gerek duyulmadığını görmüştür.
Yabancı bir dil öğrenmeyi mesleğimiz açısından olmasa da kendimizi geliştirmek için de isteyebiliriz. Böylelikle başka ülkelerden insanlarla arkadaş olabilir, onların kültürlerini öğrenebiliriz. Hatta iyi düzeyde öğrenirsek o dilde yazılmış kitapları da okuyabiliriz. Düşünce dünyamız, ufkumuz kesinlikle genişler. Başka bir dil insana bilmediği başka bir dünyanın kapılarını açar.
Yabancı Dil Sevdamız
Bu noktaya kadar herkes aşağı yukarı hem fikir zaten. Bu noktadan sonrasında biraz karışıklık başlıyor. Yabancı dil öğrenmenin oldukça emek, heves, dikkat isteyen, uzun zamana yayılı bir uğraş olduğunu bu işe girişmiş hemen herkes bilir. Bu uğraşın başlarında ya da ortasında çok fire verilir. Yabancı dili mesleği için değil de kendini geliştirmek için öğrenmek isteyen birinin, bunu çevresinde görüp de onlardan geri kalmamak için mi yoksa gerçekten mi istediğini kendine sorması çok yararlı olur. Çünkü yukarıda sayılanlara ilaveten işin bir de maddi boyutu var. Yabancı dil öğrenme hevesiniz yoksa ve mesleğiniz gerektirmiyorsa o zaman neden bu işe girişesiniz ki? Kim ne derse desin, ille de herkes yabancı dil bilecek diye de bir şey yok sonuçta. Evet, tüm bunlara değer, ben maddi manevi her fedakârlığa hazırım diyorsanız, o zaman sorun yok.
İngilizceyi tam öğrenememiş ama kendilerini yabancı dil bilen biri gibi gösterme çabasındaki insanlar da öğrendikleri birkaç İngilizce kelimeyi olur olmaz yerlerde kullanmaya başlarlar. En vahimi de bu kelimelerin büyük çoğunluğunun Türkçede tam karşılığının olmasıdır. Benim görüşümce Türkçede tam karşılığı olmayan kelimeler zorunlu hallerde kullanılabilir ama bunları da, bilmeyenler için anlamını açıklayarak kullanmakta yarar var çünkü herkes bu kelimeleri bilmek zorunda değil.
Arada İngilizce kelimeler kullanarak konuşmamız bizim yabancı dil bildiğimizi göstermez. Olsa olsa o kelimeleri ezberlediğimizi gösterir. Yabancı bir dile hâkim olan insanlar aynı zamanda kendi dillerini iyi bilen, kullanan, her şeyden önemlisi saygı gösteren insanlardır. Kendi dilini iyi bilmeyen, saygı göstermeyen birinin yabancı bir dili layıkıyla öğrenmesi de mümkün değildir. O yüzden kendi yazarlarımızı okumadan, dilimizi öğrenmek için çaba göstermeden İngilizceyi de öğrenemeyiz. Referans noktamız, temelimiz ana dilimiz olacak ki o noktadan başka perspektiflere açılabilelim.
Yazar: Mihriban Doğan | Sayı 65 | Şubat 2011