Ardında İz Bırakan Adam: Ahmet Cömert

Bizler dünyada misafir olduğumuzu biliyoruz. Biliyoruz ama unutuyoruz. Misafir olduğunu unutmayan kimileri ise ardında güzel bir iz bırakmak istiyor. Ben de sizinle bir misafirliğimi paylaşacağım izninizle…

Yolum bir savaşçı ile buluştu Çorlu’da. Hikâyesini paylaşmak istedim ve onunla yaptığımız derslerle dolu sohbeti sizlere aktarmak istiyorum. O bir TEMA gönüllüsü.

ahmet_comert_tema_vakfi_5

Adı Ahmet Cömert. 1947 İzmit Doğumlu. 1970’lerin başından, 1993 yılına kadar sevgili eşi Esma Cömert ile birlikte Almanya’da yaşamışlar. Almanya’da müzik ile uğraşmış uzun yıllar boyunca. Bağlama dâhil birçok enstrümanı ustalıkla çalıyor. Evinin alt katı bir stüdyo gibi ve bana verdiği küçük konser ile beni dakikalarca gözyaşlarımın buğusunda gezindirdi.


Almanya’dan dönünce Çorlu’ya yerleşmişler ailece. Sizlere anlatacağım örnek alınacak savaşı da o topraklarda başlamış.  Onun varlığından haberdar olunca yollara düştüm ve yaptıklarını yerinde görmek için ziyaretine gittim. Eşi Esma Hanımla birlikte beni çok güzel ağırladılar ve harika bir gün yaşattılar. İstanbul’un betonundan kopuk doğa içinde olağanüstü bir gün geçirdim ve bir bahçeden ellerimle sebze topladım. Sebze ve meyveleri dalından koparıp yemeye o kadar hasretiz ki artık. Gitgide uzaklaştık topraktan, ona dokunmak için bazen benim yaptığım gibi kilometrelerce yol gitmek zorunda kalıyoruz.

Ahmet Bey, TEMA’nın Çorlu gönüllü temsilcisi. Orada yarattığı gönüllü çaba ile bir imkânsızı başarmış. Kendi adıma boşa harcadığım bir sürü zaman ve enerji için utandım yarattığı şeyleri görünce. Tek bir kişi bunu yapabiliyorsa hepimiz elele versek neler olmaz diyorum ve onunla yaptığımız sohbeti aktarmaya başlıyorum hemen.

ahmet_comert_tema_vakfi_2

Röportaj:  Ahmet Cömert

Ahmet Bey, yolunuz Tema ile nasıl buluştu bize anlatır mısınız? Sizi bu yola sürükleyen sebep nedir?

Yurtdışına gitmeden önce Sayın Hayrettin Karaca’nın şirketinde çalışıyordum ve kendisiyle tanışıyordum. Kendisi saygı duyduğum bir büyüğümdü ve yurtdışında iken de takipçisi oldum. 1992 yılında TEMA kurulduğunda ben henüz Almanya’daydım. Böyle bir vakfın kurulması beni mutlu etmişti. Çünkü çevrenin kirlenmesi, çölleşmesi beni üzüyordu. İnsan olarak dünyaya yaptığımız kötülüklerin temizlenmesi için çaba harcamanın kutsal olduğuna inandım. 1998 yılında Çorlu’da yaşarken bir gün kendisine ulaştım ve vakıf  için gönüllü çalışmak istediğimi söyledim. Benim bu talebimle TEMA’nın Trakya Tekirdağ İl Temsilciliğini açtık ve ben bir süre bu görevi yürüttüm. Trakya bölgesinde Ergene Nehrinin kirliliği vatandaş olarak hepimizi üzüyordu ve önlemek için dikkati çekmek gerekiyordu.

Bu çalışmalarım aşamasında emekli öğretmen Macit Sabır ile tanıştım. Güç birliği yaptık ve birlikte çalıştık. 1999 yılında “Haydi Trakya Çorlu Deresine” adında bir miting düzenledim. Trakya’nın önde gelen bütün kuruluşlarını ve Sivil Toplum Örgütlerini mitinge ve TEMA’ya davet ettim. Büyük bir katılımla Ergene Nehrinin kirliliğini protesto ettik. Milletvekilleri ve o zamanın Bakanı Fevzi Aytekin’i mitinge ilgi gösterdi. Ergene’de 11 noktadan noter huzurunda toprak ve su numuneleri aldık. Bölgede bulunan deri ve tekstil sektörü kirlilik yaratıyordu. Sonuçlar elbette kötüydü. Kirliliği önleme projeleri için bir başlangıç yarattık o yıllarda. Ben sonrasında Çorlu TEMA Temsilciliğini açtım ve çalışmalarıma bu bölgede devam ettim.

Çalışmalarınız nasıl devam etti sonrasında? Çorlu’da neler yaptınız?

Bölgede TEMA için çalışmalar yaparken destek ve yardım istemek gerekiyordu sürekli olarak. Yardım ve destek isterken onların karşısında somut olarak görünen tek şey benim varlığımdı. Çeşitli ortamlarda ve kurumlarda aklımdaki projeleri anlatmaya çalışıyordum ama bazen beni kimse dikkate almıyordu. Çünkü elle tutulur bazı şeylere ve paraya gerek vardı. Bir çalışma yaratmam gerekiyordu ki gözleriyle görüp ikna olsunlar diye düşündüm. Sonra bir hayal yarattım kafamda. Bu hayal, içinde her türlü ağacın ve bitkinin olduğu, doya doya nefes alınan yemyeşil bir alan oluşturmaktı. Bunu Çorlu’da yaratmak istedim. Bunun için arazi bulmam gerekiyordu. Bu aşamada başımdan ilginç deneyimler geçti. Küçük bir alan üzerinde fidan çalışması yapmak istedim. Tamamen kendi imkânlarımla yaptığım bu çalışma sırasında o alanı istila eden bir müteahhit sanılıp saldırıya bile uğradım. Tek başıma iken bunu başarmak için ekonomik gücüm yeterli değildi elbette. 2004 yılında kafamdaki projeyi belediyeye anlattım ve yardım istedim. Bana bunun için bir arazi bulmalarını istedim. Hazineye ait bir alanı bunun için ayırabileceklerini söylediler. Hazineden bu alanı ağaçlandırmak için izin alındı. Ama araziye gidip gördüğümde şaşırdım. Bu alan 20 dönümlük bir çöp ve hafriyat alanıydı ve sayısız çöp ve moloz tepe ile doluydu. Günlerce kepçeler ve dozerlerle çalışıp araziyi boşalttık. Düzeltip uygun duruma getirdik ve tam 2000 ağaç ektik. 2004 yılının 30 Mart gününde ilk ağaçlar dikildi. Onları ilk defa sularken yaşadığım mutluluğu size anlatamam. Şimdi bu alan TEMA ve Çorlu Belediyesinin ortak oluşturduğu bir yeşil alandır. Bakımıyla ben ilgileniyorum. Ağaçların ve fidanların sulanması için kuyular açtırdım. İçerisinde küçük birkaç hobby bahçesi de oluşturduk. Sebzeler ektik. İçerisinde çam, akçaağaç, meşe, ıhlamur, sedir, palmiye, akasya türleri ile botanik yapı oluşturuldu.

ahmet_comert_tema_vakfi_4

Sizi bu çalışmalar sırasında destekleyenler oldu mu?


Ben çalışmalarım sırasında emekli öğretmenler Gülşen Özen ve Sevim Özaltun ile tanışıp çalıştım. Kendilerinin bu bölgedeki çalışmalarda inanılmaz emekleri vardır. Yaptığımız fidan dikme ve eğitim çalışmaları gitgide dikkat çekti ve bölgede fidan dağıtımı için çeşitli çalışmalar yaptık. Bölgede binlerce fidan dağıtımına aracılık ettim. Yaptığımız çalışmalar elbette duyuldu ve takdir edildi. Örneğin bir gün, Tekzen yönetim kurulu başkanı Murat Gigin ziyaretime geldi. Ağaçlandırdığımız alanı birlikte gezdik. Ben size nasıl bir yardımda bulunabilirim diye sordu. Ağaçlandırma alanımızda ihtiyaçlarımızı sağlayacak bir ofis yoktu, bu zorluklar yaratıyordu. Bu ihtiyacımızdan bahsettim kendisine. Aradan geçen zaman içinde ben bunu unuttum. Bir gün sürpriz bir şekilde bana teslim edilmek istenen bir büro olduğunu söylediler, şaşırdım. Aniden gelen büronun yerleştirilmesi için de ilginç zorluklar yaşadım bu sırada ama çok mutlu edici bir destekti. Çeşitli firmalar destek çalışmaları yapıyor artık. Çünkü gözle görülür, elle tutulur bir eser yaratmayı başardım. Amacıma ulaşmıştım. Artık yarattığımız çalışmaları örnek göstererek daha kolay dikkat çekip, yardım isteyebiliyoruz. Bu yüzden çok mutluyum.

TEMA bölgede nasıl çalışmalar yapıyor anlatabilir misiniz?

TEMA’nın çalışmaları iki alana ayrılabilir; eğitim ve fidan dikimi olarak. Mini TEMA, Yavru TEMA, Genç TEMA adında oluşturulan birimler ile çocukların ve gençlerin doğaya karşı saygılı ve koruyucu olmalarını sağlamaya çalışıyoruz. “Ağaç yaş iken eğilir” en çok sevdiğim sözler arasındadır. Bu yüzden en önemli varlıklarımız olan çocukların farkındalıklarını doğaya yönlendirmek en büyük amacımız. Yıllardır bölgedeki okullarda bu amaç için TEMA Vakfının hazırlamış olduğu profesyonel CD’ler ile görsel sunum yapıyoruz. Bunun yanı sıra fidan dikimi çalışmaları yapıyoruz. Meşe palamudu toplama faaliyetleri düzenliyoruz. Çocuklarla yapılan bu çalışmalar, onların toprak ile iç içe ve uyumlu olmalarını sağlayacak önemli bir çalışmadır bence.  Eğitim dışında yaptığımız çalışmalar ise çeşitli alanlara fidan sağlamak oluyor. Yıllardır binlerce fidanın dikilmesine aracılık ettik.

Ahmet Bey, Ormanın içinde bir sandal gördüm, anlamı nedir, neden burada?

O sandalı kuruyan Aral gölüne ithafen yerleştirdim ormanın içine. Biliyorsunuz kurumuş göl yatağı şimdi paslanmış eski balıkçı teknelerinin mezarlığına dönmüş durumda ve çocukların oyun sahası haline geldi. Gölün kuruma sebebi, pamuk yetiştirmek üzere nehir kanallarının değiştirilmesidir. Yapılan bu yanlış uygulama büyük bir gölü yok etti. Bu sandal ile Aral gölünün kurumasıyla bozulan çevreyi hatırlatmak istedim. Henüz geç kalmadan yapılması gerekenlerin yapılması ve yanlışların düzeltilmesi gerekiyor. O sandal benim için dünyanın çölleşmesinin sembollerinden birisidir. Bu konuda bir espri yaratması için yerleştirdim ormanın içine.

ahmet_comert_tema_vakfi_8

Epey esprili ve anlamlı bir hatırlatma olmuş bence de… Bana anlattıklarınızdan yaptığınız çalışmalar için kendi imkânlarınızı da kullandığınızı anlıyorum. Bunu yapmak sizi zor durumda bırakmıyor mu?

Kendime oluşturduğum yaşam koşullarım mütevazı şartlarda, zengin sayılmam.  Cebimden harcadıklarımı söylesem şaşarsınız, bu yüzden hiç söylemeyeyim. Zira akılla zıt bir durum diye düşünürsünüz. Çevremden zaman zaman karşılıksız yaptığım bu çalışmalar nedeniyle eleştiri aldığım da oluyor. Ama yeryüzüne bir fidan dikmek benim için bir aşk gibi. Bu yeryüzü aşkıdır… Ve hiçbir aşkın karşılığı para ile ölçülemez. Ben bu aşkla yaşadığım için hiç pişman değilim. Bir kere daha dünyaya gelsem yine yanı şeyi yapardım. Biliyorum ki ben giderken ardımda benden dünyaya bir iz kalacak. Benim yeşil olmasını istediğim şu topraklar bir gün hepimizi bağrına alacak ama diktiğimiz fidanlar yaşayarak uzun süre dünyayı yeşertecek. Bu iz, dünyada bırakılacak en güzel izlerden birisidir bence…

***

Ahmet Cömert ve yeşil izler

Sevgili büyüğüm Ahmet Cömert ile sohbetimiz yaşam ve iz bırakmak üzerine sürüp gitti ve tadına doyamadan oradan ayrıldım. Oluşturdukları bahçeden topladığım organik domateslerin lezzetini hiç unutmayacağım. TEMA çalışmalarına katılan çocuklara doğru nefes alma teknikleri konusunda eğitim seminerleri vererek katkıda bulunmak için kendisine söz verdim. Ben de bir TEMA gönüllüsü olabilmek adına bunu borç sayıyorum artık.  Kendisinin çalışmalarını burada yeterince aktaramadığımı düşünüyorum, zira her şey kelimelere sığdırılamıyor. Bana anlattığı mücadelenin tümünü ben burada anlatamadım ama onun yemyeşil ağaçları yeterince konuşuyor ve onun izini taşıyor. Kendisine amacı yolunda sonsuz güç diliyorum ve ben de destek olabileceğim yolu seçerek sizlerle paylaşıyorum. Benim için inanılmaz bir mücadele örneği olan çalışması için destek olabilecek herkesi onun ve onun gibilerin yanında olmaya çağırıyorum. Onun şahsını vesile ederek, TEMA gibi bizim dünya üzerinde yaşamamızı güzelleştiren tüm kuruluşların yanında olmak ve destek vermek için gönüllü olmaya davet ediyorum; Dünya için çok geç kalmadan…

ahmet_comert_tema_vakfi_3


Ardınızda yeşil bir iz bırakmak istiyorsanız ve yolunuz Çorlu’ya düşerse, o küçük ormana mutlaka uğrayıp ormana bir fidan da siz ekleyin, olur mu?


Nesrin Dabağlar
İstanbul’da doğdu. İşletme ihtisası yaptı. 12 yıl bir devlet kuruluşunda muhasebe alanında çalıştı ve 1995-2008 yılları arasında özel sektöre ait çeşitli sağlık kuruluşlarında yöneticilik, danışmanlık ve halkla ilişkiler görevlerinde bulundu. 2008’den itibaren çalışma alanlarına eğitim sektörünü de ekleyerek özel bir üniversitede halkla ilişkiler ve organizasyon uzmanı olarak çalıştı. Bilimsel konuların insan ile ilişkileri, inanışlar ve inançlar konusunda araştırmalar yaptı. Özellikle kutsal metinler, tarih, psikoloji, fizik ve bilimdeki yenilikleri konu alan makaleler yazdı. 2006 yılında İndigo Dergisi'nin yazar ve muhabirliğini yapmaya başladı.