Merkür’ün geri hareketinin etkileriyle başlayan ay, büyük sürprizler getirmeyebilir. Altın yükselişini sürdürecek. Gıda sıkıntısı, yiyecek pahalılığı sosyal yaşamı etkilemeye devam edecek. Teknolojik ve tıbbi ilerlemeler yüz güldürecek.
Anne bu ne? Baba bu ne? Bu ne, bu ne? Bıktırırcasına, ardı arkası kesilmeyen sorular… Doğumla başlayan merak, önce gözlerde belirir, gözler sorar, anlamak ve anlamlandırmak için. Söze dökülür bağlar bağlantılar… Her soru bir cevap doğurur zannedilir. Soruya meydan veren cevaplardır aslında. Beden tanıyacak, zihin yerleştirecek, akıl depolayacak ve ruh gelişecek. Yaşam boyu bitmez bir dönencedir. Soru ve cevap bunun için önemlidir. Öğrenmek, öğretilmek, eğitilmek iyi, güzel de kime göre? En büyük pay ebeveynlerin, bir yandan içine doğulan kültür değerleri, diğer taraftan modern dünya getirileri onların seçimlerini etkilemekte.
Hemen her kültürde soruları ilk cevaplayan ve temelleri atanlar dişiler. Önce annedir, hamileliği süresince besler, büyütür ve ilk iletişim ve eğitimi başlatır, çalışıyorsa doğum izni bitene, çalışmıyorsa yuvaya, okula gönderene kadar tohumları atar. Anneanne ve babaanne gelir ardından, çalışan kızının veya oğlunun çocuğuna bakan yedek kuvvetler, tohumu güçlendirirler. Yuvalarda eğitimciler ve bakıcılar dişidir. Türkiye’deyuvaların %97’sinde kadınlar görev yapmakta. Okullarda dişi öğretmen sayısı erillerden fazladır ve hepsi tohumun büyümesine yardım eder. Ergenlikle birlikte olgunluk dönemi başlar ve tohum meyvededir artık, nasıl ekilip büyütüldüyse öyledir meyvesi. Bazen olgunlaşmadan dalından düşer, bazense lezzetinden yenmez.
2009 yılı sonu itibariyle yaklaşık 72,6 milyon olan ülkemiz nüfusunun, %50.3’ü erkek ve %49.7’si kadınlardan oluşuyor. %49.7’yle dünya kadın nüfusu ortalamasını yakalamış durumdayız. Rusya, Almanya, İtalya, Finlandiya, komşumuz Yunanistan gibi ülkelerde ise kadın nüfus erkeklerden fazla. İstatistiklere göre, yakın gelecekte kadın nüfus, erkek nüfusu geçecek. Ülkemizde olduğu gibi birçok kültürde dişiler eğitim ve öğretimde ön plandadır.
İnsanoğlunun yaşam boyu bitmeyen öğrenme güdüleri, yaş aldıkça gelişir ve büyür. Büyüme genellikle ilk temellere dayanır. Temeldeki değerler ve öğretilmiş akıl her zaman devrededir. Yüklenen, öğretilen kültürün ve toplumun en büyük değerleri de olsa, eğer evrenin en yüce duygusu sevgi verilememişse, meyve olgunlaşabilir ama beklenen lezzette olmaz.
İbni Arabi’ye göre sevginin tanımı yoktur. Sevgi ancak tadılır. Tadan kişide, ne olduğunu yeterince anlatamaz, “Sevgi sevenin var oluşudur” der. Başka bir tanımda, sevgi öğrenilen duygusal bir tepkimedir denilmekte. Tepkime, bir hedef etkisiyle oluşur; Allah, ebeveyn, eş, çocuk, vatan gibi çeşitlilik gösteren sevgi, şefkat, merhamet ve fedakârlık gibi farklı kılıklarda dışarı yansır. Olumlu gibi görünenlerinin yanı sıra, sahiplenme, kıskanma ve gurur gibi olumsuz sayılabilecek kılıflara da bürünür.
Gerçek sevgi; inanç, fedakârlık, merhamet, sadakat, bağlılık, karşılık gibi beklentilerin cevabı değildir. Sevgi bedellere bağlı değildir. Ne yazık ki, günümüzde sevgiden çok,onun bürünebildiği göstermelik kılıflar önemli. Salt sevgi beklentisiz, rağmensiz sevebilmek zormuş gibi algılanılmakta. Sevgi adına şiddet uygulanıyor ve cinayetler işleniyor. Amerika’da kocasından şiddet gören kadın sayısının 5 milyonu aştığı söyleniyor. Ülkemizde, her düzeyden kadına şiddet haberleri duyulmayan gün geçmiyor. Töre denilen yerel bağnazlıklara sığınılmakta, kanun koyucuların ve uygulayıcıların eril tarafı korur gibi tavırları olayları arttırmakta.
Türkiye’de 10.447 hakim ve savcı arasında sadece 1.997 kadın yer almakta ve bürokrasideki üst düzey yöneticilerin %93’ü erkek iken, yalnızca %7’si kadın. Baş tacı edilen kadına şiddeti önlemek için yeni düzenlemelere ve uygulamalara gidiliyor.Kim yetiştiriyor bu şiddeti yapanları?Nasıl yetiştirme ve nasıl bir sevgi bu, adına sevgi denilirse?
Tarih karşılıksız sevgi örnekleriyle doludur. Allah sevgisiyle biricik oğlu Hz. İsmail’i kurban etmek isteyen Hz. İbrahim, Enel Hak diyen Hallacı Mansur, ölesiye seven Romeo ve Juliet, Kerem ile Aslı, Yusuf ile Züleyha, Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun gibi aşk ve sevda kahramanlarının hikâyeleri hala dillerde. Görünen o ki, dilden gönüle inmemiş, ruha yeteri kadar işlememiş.
Ülkemizde ve bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde dişi mefhumu, hala yerine oturmamış, gereken yetkinlik tanınmamış, tanınsa bile uygulama eksiklikleriyle hep geri plana itilmiş. Eğitim ve öğretimden sevgiyi çıkardığımızda elimizde şiddet kalmış. Gidişatı değiştirmekte zorlanan insanoğluna, evren kendi dişi yaratıcılığıyla yol göstermekte. Tüm enerjiler yeni hedefleri göstermekte. İster istemez tüm dünya, buna çaresiz uymak zorunda kalacak.
Eylül 2011 Potansiyelleri
Merkür’ün geri hareketinin etkileriyle başlayan ay, büyük sürprizler getirmeyebilir.Beklenen politik, ekonomik ve sosyal iyileşmeler 2012 baharından önce gerçekleşmeyebilir. Dünya geneli “Para, para, para” diye Napolyon’u epey anacak. ABD, Kanada ve AB ülkeleri ekonomik çıkmazdan kurtulmak için cambazhane yöntemlere başvursalar da borsaların çökmesini, şirketlerin batmasını, işsizliğin artmasını önleyemeyecekler.
Altın yükselişini sürdürecek. Gıda sıkıntısı, yiyecek pahalılığı sosyal yaşamı etkilemeye devam edecek. Siyasi iradeler giderek büyüyen sorunlar karşısında zorlanacak. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki politik oyunlarda, planlanan sonuca ulaşılamayacak.
İnsan eliyle yaratılanlar yetmezmiş gibi, doğa da kendisinden alınanları geri almak için harekete geçmiş gibi… Kuzey yarıkürede yeni bir volkanik patlama korkuturken, magnetitüdü yüksek depremler, tropikal fırtınalar, Avustralya’da aşırı sıcaklara bağlı büyük yangınlar yaşanabileceklerden… Mevsim normallerinin üstünde seyreden hava koşulları, aşırı yağışları da beraberinde getirecek. Tüm bu olumsuzlukların yanında, teknolojik ve tıbbi ilerlemeler yüz güldürecek. Toprakta farklı hayat formları bulunurken, insan DNAsı’nda değişimler ve genetik mutasyonlar keşfedilecek.
Ülkemize gelince, iktidar ve ana muhalefet karşılıklı atışmalara devam ederken, yakın geçmişte ordumuzun başına çuval geçiren uluslararası güç odaklarının hedefinde basketiyle, futboluyla Türk sporu var. Yeni anayasa çalışmaları ve açılım söylemleriyle toplumsal entegrasyonu sağlamaya çalışan hükümet, başarılı olamayabilir. Kamuoyu beklentilerine cevap verilemeyebilir. Halkın dini ve kültüre kabullerinin üstündeki söz ve davranışlar tepkilere neden olabilir. Terörü önleme çalışmalarına hız verilmesi, yeni kayıpları engelleyemeyebilir. İsrail ile yaşanmakta olan diplomatik krize, büyük birader müdahale edebilir. Demokrasideki güçler ayrılığı yerine, güçler birliği gibi görünen düzen sıkıntıları büyüyebilir. Gıda terörü ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Merdiven altı üretimler kontrol altına alınamayabilir. Sportif karşılaşmalarda istenmeyen olaylar yaşanabilir. Cari açık büyürken, bankalar ekonomik kriz açıklarını kapatmakta zorlanabilir. Tüm tasarruflarda uzun vadenin hedeflenmesi gerekir.
12 EYLÜL
Parlama, aydınlanma. Ay kuzey yarıküre hareketindeyken, Balık burcunda Dolunay gerçekleşmekte. Duygusallıklarla dolu geçecek bir gün. Acı anılar gündeme gelebilir. Geçmişte yaşanmış kırgınlıkların gerçek nedenleri ortaya çıkabilir. Sert sözler ve ithamlar, yakın gelecekte büyük problemlere temel olabilir. Yargı sürecindeki davaların gidişatını değiştirecek yeni belgeler ifşa edilebilir. Banka, borsa ve para işlemlerinde dikkat, kayıplar görülebilir, yatırımlar uzun vadeli düşünülebilir.
15 EYLÜL
13.00 – 16.00 saatleri arasında Ay boşlukta önemli işler ertelenebilir. Venüs gezegeni burç değiştirerek, kendi yönettiği Terazi burcuna geçiyor. Dengenin en büyük işareti olan terazi bizlere parada, sevgide, hukukta, güzellikte ve sanatta dikkat diyor, sunacağı güzelliklerin yanı sıra bozulabilecek ilişkileri de işaret ediyor. Bugün alınacak kararlarda dikkatli olmalı, gökyüzü kritik dönemeç mesajını veriyor. Sosyal, politik, ticari ve ikili ilişkilerde durumların iyi analiz edilip, sonradan pişman olunabilecek davranışlardan kaçınılması gerekebilir. Yeni bir tutuklama şaşkınlık yaratabilir. Okullarda, eğitimle ilgili kurum ve kuruluşlarda protesto eylemleri görülebilir. Sağlık sektörünün talep ve ihtiyaçlarıyla ilgili konular gündeme gelebilir.
16 EYLÜL
9 Nisan’dan beri geri hareketinde olan Plüton gezegeni yoluna düzelerek devam ediyor. Bu demektir ki, geri giderken geçtiği ve bozduğu yerlerin üstünden bir kez daha geçecek ve etkisi bir süre Ekim ortalarına kadar sürecek. Politikada, dikkat çekici ilişkiler ortaya çıkabilir. Dostane görünen söz ve açıklamaların gerçek nedenleri anlaşılabilir. Beslenme ve gıdayla ilgili olumsuzluklar yaşanabilir.
19 EYLÜL
Yeni perspektif. Mars gezegeni Aslan burcunda seyretmeye başlıyor. 12 Kasım’a kadar Aslan’da kalacak olan Mars, tüm liderlik dürtülerini harekete geçirirken, gereksiz sertliklere ve pişmanlıklara neden olabilir. Bugün para problemleri, ikili ilişkilerde sorunlar çıkabilecek bir gün. Kıskançlık nedeniyle kavgalar, beklenmedik ayrılıklar yaşanabilir. Alkol ve aşırı hız çoklu kazalara neden olabilir. Yaşamın tüm alanlarına yeni bakış açıları getirmek için uzun vadeli planlar yapılabilir. Sert doğa olayları can ve mal kayıpları getirebilir.
20 EYLÜL
Yükseklerde tehlike. Ay son dördün konumunda İkizler burcunda ve öğlen 12.00 – 15.30 arasında boşlukta önemli işlere dikkat edilmeli. İktidardan veryansın salvoları, muhalefetten karşı atışlar ve gündeme bomba gibi düşen dış haberler toplumsal gerginliği arttırabilir. Zıtlaşmalar içinden çıkılmaz durumlara neden olabilir. Ekonomide büyük şirketlerin küçülmeye yönelik uygulamaları ve işten çıkarmalar, sosyal olumsuzlukları büyütebilir. Volkanik yerkabuğu hareketlenmeleri oluşabilir.
21 EYLÜL
Başlangıç. Baskı, yasak ve yaptırımların artması yabancılaşmayı getirirken, farklılıkların yönetilmesini de zorlaştırabilir. Engellemeler ve blokajlarla karşılaşılabilir. Olaylar karşısında, zamanı gelmeden harekete geçmek hüsranla sonuçlanabilir. Dostluk perdesi ardında büyük düşmanlıklar gizli olabilir. Bugün sağlık sorunları, özellikle kramplar ve kaslarda gerginlikler görülebilir.
23 EYLÜL
Güneş Terazi burcunda, Güz gündönümü, Kuzey yarıkürede Sonbahar Ekinoksu, Güney yarıkürede İlkbahar ekinoksu yaşanmakta. Geceyle gündüzün eşit sürelerde olduğu bu gün, eski kültürlerde ritüellerle kutlanırmış. Doğanın bereketi kutsanır, güz gülleri, başaklar ve tohumlarla süslenen sunaklar hazırlanıp ona şükranlar sunulurmuş. Gelecek karanlık ve soğuk günlere atfen, güneşe ve doğaya uğurlama törenleri yapılır kış uykusu için uğurlama merasimleri yaparlarmış. Bu güne “kendi mucizesini içinde barındıran gün” derlermiş. Günümüzde de yeni pagan topluluklar benzer uygulamaları sürdürmekte. Her gün güneş bir mucizeyle doğmakta, kim bilir küçük bir göz kırpması bile, mucize işaretidir. Terazi burcunda doğanlar doğum günlerini kutlarken, bizlerde bu günlerden nasibimiz kadarını almaktayız. Terazi burcu dönemiyle ilgili genel bilgiye buradan ulaşabilirsiniz (Her ne kadar 2009’da yazıldıysa da bilgiler güncelliğini koruyor)
Bugünün yorumuna gelince, 21’inden beri devam etmekte olan gerginlik ve sıkıntılı ortamlarda değişiklik yok,umutlu bekleyiş sürmekte. Aşırılıklardan kaçınılması gereken durumlar yaşanabilir. Saldırı ve ajitasyonlar karşısında sakin durmak, duygulara hakim olmak gerekebilir. Gereksiz harcama yapmamak, uzun vadeli yatırımları hedeflemek ve nakitte beklemek akıllıca olabilir.
25 EYLÜL
Zıtlaşma. Merkür Terazi burcuna giriyor. Hak hukuk söylemlerinin artacağı, özgürlüklerin çokça gündeme geleceği, Ekim ortalarına kadar sürecek dönem skandalları da beraberinde getirecek. Bugün kastını aşan sözlere dikkat; ailelerde, ortaklıklarda ve arkadaşlıklarda sorunlar çıkabilir. Ekstra ödentiler ve fazla harcamalardan oluşan maddi sıkıntılar yaşanabilir. Cinsiyete dayalı önyargılar ve şiddet haberleri şaşırtabilir. Yargısız infaz şikâyetleri artabilir. Hudutlarla ve savunmayla ilgili problemler çıkabilir.
27 EYLÜL
Tarzan müşkül durumda. Yeniay Terazi burcunda gerçekleşmekte. Bugün uluslar arası ilişkilerin ve komşularımızla yaşanmakta olan krizlerin çokça konuşulacağı bir gün. Kötüye kullanılan iradeler, kedere ve travmalara neden olabilir. Kapalı kapılar ardında alınan mantıksız kararlar ve baskıcı tutumlar tepkileri arttırabilir. Gıda ve hijyensizliğe dayalı sağlık sorunları yaşanabilir. Terör odakları hareketlenebilir.
29 EYLÜL
Zor gün. Gezegenlerin yukarıdaki atışmaları, yeryüzünü ısıtıyor. Bugün gökyüzü enerjileri, her yönden çok zorlayıcı, duygularına hakim olanların, sakin düşünebilenlerin günü. Rosh Hashanah denilen, yeni yılın kutlandığı Yahudi bayramı. Yaşamın her alanında ve riskli bölgelerde tedbirlerin arttırılması istenmeyen olayları, kayıpları engelleyebilir. Beklenmeyen doğa olayları yaşanabilir.
Yazar: Ümit Çilingiroğlu | Sayı 72 | Eylül 2011 | Salı, 20 Eylül 2011 03:18