Özel Universal İtalyan Hastanesi Meme Merkezi Direktörü Op. Dr. Cem Yılmaz ile yaptığımız röportajımızın ikinci bölümünde meme kanserine yakalanma riskini artıran ve azaltan sebepleri, erken teşhis, aylık meme muayenesi ve tedavi yöntemlerini konuştuk.
Düzenli meme kontrolü
Röportaj: Op. Dr. Cem Yılmaz
“Kadınların düzenli olarak kendi kendilerine meme muayenesi yapmaları, erken teşhis açısından çok önemlidir”
Hastalığı erken evrede yakalamak (teşhis etmek) mümkün mü? Bunun için neler yapılabilir?
Meme Kanseri, vücutta görülen kanserler içerisinde en erken teşhis edilebilen kanserlerdir. Çünkü meme vücudun dışında yerleşik ve kadının herdaim görüp erişebileceği noktadadır. Bu bize en önemli avantajı sağlar. Belli aralıklarla mammografi ve ultrasonografi eşliğinde meme muayenesi tanıyı kolaylaştırır; ancak burada altının çizilmesi gereken en önemli nokta, kadının desteği ve ilgisi olmadan meme kanserinde erken teşhisten bahsedilemez. Bir doktorun yılda belki 15 dakika görerek, 40-50 yıldır o memeyi taşıyan kadının memesinin sorumluluğunu alabilmesi beklenemez. Kadın kendi erken teşhisinde mutlak rol almalıdır. Bunun da yolu düzenli “kendi kendine meme muayenesi” ve düzenli doktor kontrolünden geçer.
Kendi kendine aylık meme muayenesi nasıl yapılır? Kişi hastalığın olup olmadığını kendi yaptığı muayene ile anlayabilir mi?
Kendi kendine meme muayenesi tartışılsa da, hala günümüzde en geçerli erken teşhis yöntemlerinden biridir. Standart bir yöntemi olmamakla beraber, biz kliniğimizde Uluslararası Senoloji Inisiyatifi – ISI – derneğindeki kadınların kendi geliştirdikleri pratik yöntemi tarif ediyoruz. Ancak kişisel tecrübelerim, kendi kendine meme muayenesini kadına bizzat muayene sırasında tarif etmenin akılda kalma oranını yükselttiği yönündedir.
O da her ay adet’in başlangıcından itibaren “10.günde, menopozda olan kadınlarda da her ayın 10’unda”, önce ayna karşısında meme başı ve deride değişiklikleri kontrol etmek ve daha sonra cildi kayganlaştırarak meme başından itibaren daireler çizerek kitle aramak şeklindedir. Bunun daha da akılda kalması için, “bir hamur topağının içinde nohut tanesini aramak” şeklinde tarif etmek mümkün. Ancak belirttiğim gibi, kadınlarımızın aklında kalması için, bu yöntemi hem muayene hem eğitim için bir fırsat görerek, meme merkezimiz ve polikliniklerimize başvurarak bizzat görerek öğrenmelerini öneririm.
Meme kanserinde biyopsi yöntemi önem taşır!
Biyopsi sonucu meme kanseri saptanırsa nasıl bir tedavi planı belirlemek gerekir?
Bu soruya yanıt vermeden önce, aslında Türkiye’de üzerinde durulması gereken daha önemli bir konu var, nasıl bir biyopsi yapılmalıdır? Biyopsi mutlaka görüntüleme yani ultrasonografi veya mamografi eşliğinde görerek ve core veya jet veya kalın iğne biyopsi denilen yöntemle yapılmalıdır. Ardından tümör, patolog tarafından özel boyama işlemlerine tabi tutularak, biyolojik özelliklerinin belirlenmesinin ardından, içerisinde medikal onkolog, radyasyon onkologu, radyolog, patolog ve meme cerrahının olduğu takım tarafından tartışılarak hastaya tedavi seçenekleri sunulmalıdır.
Erken teşhiste, özel radyoaktif işaretleme teknikleriyle tedavi olmak mümkün!
Tedavi seçeneklerinden bahseder misiniz?
Öncelikle erken teşhis edilen meme kanseri olan olgudan bahsetmek gerekir. Kıymetli Hocam ki, “Meme Koruyucu Cerrahi” yöntemlerini dünyada geliştiren Dr. Veronesi “Kendi kendine meme muayenesini yapan ve kendi bedenine saygı duyarak takiplerini yapan hiçbir kadın, memesi alınarak cezalandırılmamalıdır” der… Yani yine iş erken teşhise dayanıyor, erken evrede yakalanan meme kanserinde kadının memesini almadan, özel radyoaktif işaretleme teknikleriyle, sadece tümörü ve koltukaltındaki lenf bezlerinden birkaç örnek alarak tedavi etmek mümkündür. Hatta bugün sevinerek söylemekteyim ki, meme merkezimizde erken teşhis edilen hastalarımızın önemli bir kısmında kemoterapi de uygulamamıza gerek kalmamaktadır.
Bir diğer seçenek olan memenin alınması, yani mastektomi uygulanması gereken olgularda da, artık çaresiz değiliz. “Onkoplastik Cerrahi” teknikleri olarak adlandırılan tekniklerle, meme alınsa bile aynı seansta veya daha sonra, gerek hastanın kendi dokularıyla ve gerekse de yapay meme malzemeleri kullanarak hastalarımıza yeni meme yapabilmekteyiz.
Doğum Yapmak ve Emzirmek Meme Kanserini Önleyebilir
Bu hastalığa yakalanma riskini arttıran ve azaltan sebepler nelerdir?
Meme Kanseri riskini arttıran mutlak riskler ve göreceli riskler vardır. Mutlak riskler arasında kadının daha önce karşı memede meme kanseri yaşamış olması veya daha önce meme kanseri öncülü olan bir lezyon tanısı almış olmasıdır. Diğer riskler ise, ailesinde özellikle birince derece akrabalarında meme kanseri bulunması, obezite, doğum yapmamış olma, erken adet görmeye başlamak ve geç menopoza girmek. Aslında bu risk faktörleri kadınlarımızın aklında çok yer işgal etmemeli, elbette doğum yapmak ve emzirmek mutlak önerilerimizdir; ancak meme kanseri olmak için en büyük risk faktörü “kadın” olmaktır.
Bu nedenle hiçbir kadın, bende bu risk faktörü var diye yersiz ve aşırı endişeye girmemeli veya bende bu riskler yok diyerek aşırı bir rahatlık içine girmemelidir. Kadın olduğunun bilinciyle, meme kanserinin 8 kadından birinin gerçeği olduğunun bilinciyle hareket etmelidir. Risk faktörleri, meme hastalıkları uzmanının, kadına dair takip çizelgesini ve yaklaşımını etkileyen faktörlerdir, yoksa her kadın meme kanseri bilinci ve sorumluluğunda olmalıdır.
Onkoplastik tekniklerin zamanlaması ve hangi tekniğin kimde uygulanacağı çok önemlidir…
Burada üzerinde durulması gereken çok önemli bir konu var. O da onkoplastik tekniklerin zamanlaması ve hangi tekniğin kimde uygulanacağıdır. Bu noktada etkin takım çalışması ve patoloji uzmanının rolü çok büyüktür. Hastaya ameliyat sonrası radyoterapi uygulanması gerekiyorsa, yara problemleri artacağı için, yeniden meme oluşturma ertelenmelidir. Hastaya uygun bilgi ve desteği vererek ona en uygun seçenekler, ciddi bir değerlendirme sonrasında sunulmalıdır.
Bu noktada, kadının sadece bedenine değil ruhuna da dokunabilen ve estetik yeteneği olan, hastasına ilgi duyan cerrah ve takım çalışması ön plana çıkmaktadır. “Tedavide başarıyı getiren, işbirliği ve ilgidir”.
Biyografi: Op. Dr. Cem YILMAZ
- İtalyan Hastanesi Meme Merkezi Direktörü
- European Academy of Senology: Avrupa Meme Bilimleri Akademisi, Öğretim Üyesi
- SENA-Turk: Meme Bilimleri Akademisi Fakülte Sekreteri