Sonbahar dönemine girdiğimiz günlerde, solunum yolu hastalıkları kendini göstermeye başlıyor. Hastalık, özellikle anaokulu, kreş, okul gibi çocukların kalabalık olduğu ortamlarda daha çok görülüyor.
Universal Çamlıca Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Asuman Akça, soğuk algınlığının grip vakaları ile karıştırıldığını belirterek, soğuk algınlığında gerekli olmadığı sürece antibiyotik ilaçların kullanılmaması gerektiğini söyledi.
Çamlıca Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Asuman Akça, sonbaharda sıklıkla görülen solunum yolu hastalıklarını İndigo Dergisi’ne anlattı.
Röportaj Dr. Asuman Akça
Solunum yollarımız nerede bulunur?
Gırtlakta bulunan ses tellerimizi sınır olarak alacak olursak, bu bölgenin altı, alt solunum yollarını teşkil eder, üst kısım ise üst solunum yollarını kapsar. Buraya açılan sinüsler ve orta kulak boşluğu ile birlikte yutak, bademcikler ve geniz dokusu hep bu bölge sınırları içindedir. İşte bu bölgenin çeşitli mikroorganizmalar virüs veya bakteri vs ile meydana gelen hastalıklarına üst solunum yolu enfeksiyonları diyoruz ki en sık nedeni virüs dediğimiz mikroplar, daha az sıklıkla çocuklarda sık duyulan beta bakterisi gibi bakterilerdir. Akut yani birdenbire oluşan soğuk algınlığı veya halk dilinde nezle, grip, bademcik ve yutak enfeksiyonu, sinüzit, kulak iltihabı gibi hastalıkları güz mevsiminden itibaren sık görmekteyiz.
Soğuk algınlığı, grip ile karıştırılabilir
Soğuk algınlığı nedir?
Soğuk algınlığına neden olabilecek yaklaşık 200 ayrı virüs mevcuttur ancak bunlar içinde en sık rhinovirüsler soğuk algınlığına neden olur (nadiren bazı bakteriler de aynı tabloyu ortaya çıkarabilirler). Rhinovirüsler akut bir şekilde en sık sonbahar ve kış aylarında çocukları oldukça sık (bir kış sezonunda 5- 8 kez) hastalandırır. Hatta üst solunum yolu enfeksiyonu denince hep bu tablo akla gelir çünkü en sık görülen akut solunum yolu hastalığı budur. Sıklıkla burun tıkanıklığı, burunda sulu şeffaf akıntı, hapşırık, bazen hafif ateş boğazda yanma ve öksürük gibi bulgularla başlar. Sağlıklı olan ve alta yatan bir hastalığın bulunmadığı çocuklarda soğuk algınlığı genellikle problemsiz seyreder, ancak küçük bebekler burun tıkanıklığı nedeniyle huzursuzdur. Beslenme bozulur, hatta nadiren solunum sıkıntısı görülebilir. Buna hastalık nedeniyle iştahsızlık ve geceleri uyuyamama da eklenince annelerin de huzuru kaçar. 3- 4 gün sonra burun akıntısı koyulaşır.
Gerekli olmadığı sürece antibiyotik kullanılmamalıdır
Soğuk algınlığında ateş varsa genellikle üç günde düşer, özel bir tedavi gerektirmeden bir haftada iyileşme oranı çok yüksektir. Nadiren bazı bronşial aşırı duyarlılığı olan, alerjik ve hassas çocuklarda hışıltılı öksürüğe neden olarak astım gibi bir tablo oluşturabilirse de, bu durum çok sık görülmez (Halk arasında ‘nezlesi göğsüne indi’, tabiri bu durumu iyi yansıtmaktadır). Üç gün sonra tekrar ateş olursa kulak iltihabı, bronşit, zatürree gibi durumlar aranır, bu tür komplikasyonlar olmadıkça antibiyotiklerin nezlede asla yeri yoktur. Gereksiz antibiyotik kullanımı hem dirençli bakterilerin oluşmasına neden olacak hem de komplikasyonları oluşmadan önlemek gibi bir durum yaratmayacaktır. Gereksiz ilaç kullanımının “milli servet kaybı” ve “çocuğun vücuduna olan yan etkileri” bağırsak, yutak gibi yerlerde bulunan çok faydalı probiyotik bakterileri yok etme gibi olumsuz durumlara yol açtığı da akıldan çıkarılmamalıdır. Koyulaşan burun akıntıları ve öksürük telaşa ve yine antibiyotiğe başvurmak gibi bir hataya yol açabilmektedir. 7- 10 günden fazla süren koyu akıntı, 10 günden fazla ve artan öksürük ve ateşin tekrarlaması durumunda ancak doktor antibiyotik başlayacaktır. Tedavide burun açıklığını sağlamak amacıyla serum fizyolojikli damlalar çok abartmadan ve beslenmeden 15- 20 dakika önce kullanılabilir, alınan sıvıyı artırmak, ateş varsa ateş düşürücü kullanmak yeterli olur. Ev ortamında sigara içilmemeli, odanın nemi uygun olmalıdır.
Grip virüsleri çeşitlilik gösteriyor
Grip nedir? Kaç çeşit grip virüsü vardır?
Özellikle sonbahar-kış aylarında yaygın görülen, akut başlayan ve ‘Influenza’ virüsü ile oluşan bir solunum yolu enfeksiyonudur. İnfluenza virüsünün A, B, C tipleri vardır. Bunlarında çok sayıda alt tipi mevcuttur.
Virüs çeşitleri, kendi aralarında etkinlik bakımından değişiklik gösteriyor mu?
A, insan ve hayvanlarda hastalık yaparken B ve C insan ve hayvanlarda hastalığa neden olur. Örneğin domuz gribi A(H1N1) tipi virüsten kaynaklanır, insanda da hastalığa yol açar. Domuz gribi denmesinin nedeni domuzlar arasında görülen grip virüslerine çok benzediğinin gösterilmiş olmasıdır. Bu yeni virüs insan domuz ve kuş virüslerinin bir karışımıdır ve insandan insana bulaşmaktadır.
Grip hangi yollarla bulaşır?
Çok kolay ve hızla bulaşan bu hastalık, öksürük ve hapşırık ile etrafa saçılan damlacıkların hava yolu ile bulaşması, hasta kişiler ile doğrudan temas, hasta insanların ağız, burun akıntıları ile kirlenmiş eşyalara dolaylı temas, gibi yollarla sağlamlara da geçer.
Hastalığın belirtileri ne zaman sonra ortaya çıkar?
Kuluçka süresi 2-4 gündür .bu süre sonunda ortaya çıkar.
Grip özellikle çocuk, yaşlı ve kronik hastalığı olanları etkiliyor.
Gribin muhtemel etkilerinden bahseder misiniz?
Akut ve ani başlayan ve kolayca bulaşan bir hastalık olup, kişiyi yatağa düşürerek iş gücü kaybı ve ilaç maliyetinde artışa neden olmakla kalmayıp, şehirler, ülkeler ve hatta kıtalar arası salgınlar yapabilir. Özellikle son yıllarda kuş gribi nedeniyle canlı hayvan itlafına ve domuz gribi nedeniyle de korkulara neden olmuş ve olduça medyatik bir hal almıştır.
Grip en çok kimleri etkiler? Ne kadar ciddi sorunlara neden olur?
Çocuklar, yaşlı ve düşkün insanlar, zeminde kronik bir hastalığı olanlar,(kalp, akciğer, astım,diyabet, böbrek yetmezliği, kanser tedavisi alma …gibi), bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda grip ağır seyreder. Ağır zatürre ve kalp yetmezliği yapabilir. Özellikle çocuk ve yaşlılarda kulak iltihabı, menenjit ve ikincil enfeksiyonlara zemin hazırlama gibi sorunlara neden olabilir.
Grip olmuş bir kişi ne kadar süre ile hastalığı bulaştırır?
Belirtilerin başlamasından 1 gün önce ve hastalık başladıktan 7 gün sonrasına kadar bulaştırıcılık devam eder.
Grip aşılarından bahseder misiniz?
Hastalıktan korunmada oldukça etkilidir. Yaygın olarak kullanılan inaktif aşılardır. Yeni geliştirilmiş influenza aşılarında H1N1 domuz gribine karşı koruma sağlanmıştır. Aşıların içinde adjuvan (aşıların etkinliğini güçlendiren madde ) olarak squalen maddesi kullanılmakta ve çoklu doz aşılarına tiomersal katılmaktadır. Ancak bunların “insan sağlığına zararlı olmadığı” belirtilmektedir.
Yumurtaya alerjisi olanlar ile daha önce Guillian-Barre sendromu geçirenler “aşı olmamalıdır”
Grip aşısının tür ve çeşitleri var mı?
2 tür aşı mevcuttur. Bunlar inaktif aşı ve canlı zayıflatılmış, virüs aşısıdır.
Kimler aşı olabilir ve kimler aşı olmamalıdır?
Yumurtaya alerjik olanlar, daha önce Guillian-Barre sendromu geçirenler, aşının bileşimindeki maddelere duyarlılığı olduğu bilinen kişiler, daha önce aşıya ciddi reaksiyon göstermiş olanlar, ciddi ve aktif hastalığı bulunanlar, 6 ay altı bebekler aşılanmamalıdır.
Ne zaman aşı olmak gerekir?
En iyi zaman eylül ekim ayları olmakla beraber, hastalık geçirilmedi ve risk devam ediyorsa, salgın tehlikesi varsa, tüm grip sezonu boyunca da aşı olunabilir.
Aşı nasıl uygulanır? Yetişkinlere uygulanan aşılarla, çocuklara uygulanan aşılar arasındaki fark nedir?
Aşılar kas içine uygulanır, büyüklere de küçüklere de aynı aşı uygulanmaktadır. Sadece doz değişebilir. 3 yaş altındakilere ilk kez verilecekse 1 ay ara ile yarım doz dan 2 kez uygulanır. 6 ayın üstündeki tüm çocuklara aşı yapılabilir.
Grip aşısı olan bir kişinin grip olma ihtimali var mı?
Hiç bir aşı insanı yüzde yüz korumaz, ayrıca aşı olurken kişi kuluçka döneminde olabilir ve aşı koruyamadan hastalık ortaya çıkabilir.
Soğuk algınlığı geçirenler de aşı olabilir!
Grip olmuş kişiler aşı olabilir mi?
Grip geçirildiğine dair tanı kesinse gerek yoktur. Ancak soğuk algınlığı griple çok karışır bu nedenle, geçirilen enfeksiyon başka bir virüsün yaptığı soğuk algınlığı tablosu ise aşı olunmalıdır.
Hamilelerin aşı olması gerekir mi?
İlk 3 ay hariç gebelik ve emzirme aşıya engel değildir. Salgın tehlikesi varsa aşı olunmalıdır.
Anne sütü, çocuğunuzu pek çok hastalıktan koruyan mucizevî bir besindir…
Anne sütü içen bebekler, grip virüsünden korunur mu?
Anne sütü, pek çok enfeksiyondan koruyan mucizevî bir besindir. Anne aşılı ise bebeğin yaşadığı ortam grip enfeksiyonu için uygun değil ise; evde sigara içilmiyor, kalabalık bir ev ortamı yok, ev havadar ve temizse; bebekle temas eden kişiler hijyene önem veriyor ve aşılı iseler; süt içen bebeğin enfeksiyona yakalanması mama ile beslenen bebeklere göre çok daha azdır.
Grip aşısının yan etkileri var mı?
Her aşı gibi grip aşısınında yan etkileri vardır. Uygulama yerinde kızarıklık, ağrı, şişme, baş ağrısı, genel vücut ağrısı, ateş, üşüme, titreme, bulantı, lenf bezlerinde şişme, huzursuzluk gibi nadir yan etkileri vardır.
Grip aşısı ne kadar güvenilirdir?
Şimdiye kadar yapılan ve piyasaya sunulan aşılarda ciddi bir yan etki görülmemiştir.
Grip geçiren kişilere nasıl bir tedavi uygulanır?
Genel olarak yatak istirahati, bol sıvı, iyi beslenme, temiz bakım, şikayetlere uygun tedavi (ateş varsa ateş düşürücü veya öksürük için öksürük şurubu, zatürre, kulak iltihabı gibi komplikasyonlar varsa ve doktor gerekli gördü ise antibiyotikler) bazen de özel ‘anti viral’ ilaçlar verilebilir.
Dengeli beslenme, temizlik ve bol sıvı alımı hastalığın iyileşmesinde etkili oluyor…
Hastalığın iyileşebilmesi için kişi nelerden uzak durmalı ve nasıl beslenmelidir?
Normal ve genelde sağlıklı bireyler, 1 hafta da sağlığına kavuşurlar. Bol sıvı desteği ve istirahat ve taze sebze, meyve ve sağlıklı besinlerden oluşan diyet ve bitki çayları çok özel bir sorun oluşmadıysa yeterli olacaktır. Alkol, sigara, uykusuzluk ve yorgunluktan kaçınılmalıdır ve bağışıklık sistemi hasta kişilerden küçük bebek, gebe ve yaşlılardan hastalığı bulaştırmamak adına uzak durulmalıdır.
Gripten korunmak için (aşılanma dışında) neler önerirsiniz?
Aşılama dışında genel temizlik kuralları çok önemlidir. Özellikle elleri yıkamak, beslenme, bol sıvı, yeterli istirahat ve düzenli uyku, temiz hava solumak (özellikle kapalı ortamda çalışanlarda), spor yapmak, sigaradan uzak durmak. Bu önlemlere rağmen hastalandıysak öksürük ve hapşırık sırasında ağız ve burnun kapatılması, el içinin bu iş için kullanılmaması, kullanımda tek sefer mendil uygulanması ve bunların kullanım sonrası derhal atılması, toplumu hastalandırmamak adına çok önemlidir.