Brahma Kumaris Ruhsallık Üniversitesi

“Bugünkü siyasetçiler birbirlerine saldırıyorlar ve kamusal bir çatışmaya sebep oluyorlar.” Yogesh Sharda

brahma kumaris

Bu seferki röportajım, en eski eğitmenlerimden biriyle, Yogesh Sharda ile gerçekleşti. Kendisi, İngiltere ve Hindistan’da büyük yerleşimleri olan, 100 ülkede gönüllü faaliyet gösteren Brahma Kumaris Ruhsallık Üniversitesi’nin öğretmenlerinden biridir.

Yogesh Sharda, Türkiye’de bulunduğu zamanlarda, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok şehirde gönüllü olarak farkındalık seminerleri sunuyor, kurumlarda mutluluk üzerine konuşmalar veriyor. Sık sık yurtdışı hizmetlerine gittiği için, aylardan sonra ilk kez buluşabildik ve hemen sohbete başladık.


Röportaj: Yogesh Sharda

Sanırım sizinle 2000 yılında tanışmıştık. O günden beridir de ne zaman gülümseyen bir yüz düşünecek olsam, direkt siz geliyorsunuz aklıma. Eğer birine sizi tanıtacak olsaydım, “daima gülümseyen bir adam” derdim. Peki, siz kendinizi tek bir cümleyle anlatır mısınız?

Daha iyi bir dünya yaratmaya meraklı birisiyim.

Faydasını biraz açar mısınız?

Daha iyi bir dünyaya katkı sağlayabilmek için sanırım en iyi yol, kendimi eğitmek, başkalarını eğitmek ve ruhsal bir yolda yürümek, ego, öfke, kıskançlık, kin gibi enerjilerin üstesinden gelebilmek için eğitmek. Çünkü bence etrafımızdaki tüm problemlerin sebebi de bu.

Teşekkürler. Kendinizi gardırobunuzdan bir parça ile tanımlayabilir misiniz acaba?

Gardırobumdan bir şey mi? Enteresan bir soru oldu bu. Atkı olurdum sanırım. Soğuk olduğu vakit boynunuza sararsınız. Onu sadece ihtiyacınız olduğunda kullanırsınız. Dolayısıyla bir kravat ya da şal gibi bir şey değildir. Onlar sizi herhangi bir şeyden korumaz, sadece gösterişi vardır. Ama atkı gösteriş aracı değildir, işlevsel bir şeydir.

Bunlar baya ilham verici bir cevaplar oldu. Pekala sizin için ilham nedir? Bir sözlük yazacak olsaydınız, ilhamın kelime karşılığı ne olurdu?

Ruhunuzu gerçekten harekete geçiren şeylerdir, derinden etkileyen. Ruhunuza bir şey etki eder ve derinden harekete geçer. Bir söz olabilir, şiir olabilir, şarkı olabilir, bir öykü olabilir. Ve bu sizin en iyi size ulaşmanıza yardımcı olacaktır. Bir şeyi en iyi yapabilmeniz için faydalı olacaktır.

İlham diyebileceğiniz bir anınızı paylaşabilir misiniz?

Mount Abu’dayken (Hindistan) 18-19 yaşlarındaydım. Yanımda da bir adam vardı, 80 yaşlarında. Sanırım 50 senelik yogiydi. Öğle yemeği sonrasıydı. Tabaklarımızı birlikte yıkıyoruz ve bir yanda 18 bir yanda 80 yaşında iki kişi yan yanayız.

O kıdemli bir yogi, uzun yıllarını meditasyonla, ruhsallıkla değerlendirmiş birisi. Benimle konuşurken ise neredeyse sıfırdı egosu. Bana hep genç oluşum üzerine hitap ederlerdi, evlat muamelesi yaparlardı. O ise benimle konuşurken sanki eş düzeydeydik.  Herhangi bir şeye takılıp kalmıyor, benden bir saygı beklentisi yok. Onunla, önemli birisiymiş gibi konuşmama yönelik bir beklentisi yok. Bu sanırım gerçek tevazu. Onun alçakgönüllülüğünü gerçekten hissettim ve bu gerçekten bana ilham vermişti. Büyük bir insan olmak, çok fazla şeye sahip olsan bile bununla gurur haline girmemek diye düşünmüştüm. Sanırım gerçek tevazu bu. Çok doğaldı, çok rahattı, benden bir şey istemiyor, beklemiyordu ve bu sanırım diğer insanlarla bir arada olmanın en iyi yolu.

Evinizin en sevdiğiniz bölümü neresi?

Meditasyon odasında olmaktan keyif alıyorum. Çünkü orası çok dingin, çok sessiz ve orada olmak beni çok sakinleştiriyor, sessiz hissettiriyor ve şükür ki bir kuralımız var: meditasyon odasında konuşulmaz. Dolayısıyla kimse benimle oradayken konuşamıyor ve benim özel bir alanım olmuş oluyor.

Mahremiyet, özel alan sizin için önemli mi?

Sessizlikte kalmak benim için önemli, haz alıyorum. Bazen burası baya hareketli olabiliyor. Konuşmak zorundasın, yeni insanlarla tanışmak zorundasın, mailler geliyor, telefon görüşmeleri… Normal yaşamdan bir parça, özellikle de bir koordinatörlük rolü üstlenmişsen bu böyle. Haliyle sessizliğe, sakinliğe ihtiyacın oluyor ve bu durum en azından meditasyon odasında garanti.

Dinginlik hepimizin ihtiyacı olan bir durum. Şimdi başka bir ihtiyaca bakalım. Eğer geçmiş yaşamlar varsa, dünden bugüne ne getirmiş olmayı dilersiniz?

Çok acıklı bir soru oldu bu. Sanırım gerçek sevginin gerçekten ne demek olduğunu getirmek isterdim. Çünkü bu, özellikle şu zamanlarda her insan için elzem bir ihtiyaç, sevgiyi almaları ve verebilmeleri adına.

“Bugün insanların kalpleri, ruhsallık yönünden boş!”

Bunu herkes için hizmet adına mı istiyorsunuz?

Tabi ki! Şiddet, dünyayı saran acı böyle çözülebilir. Çünkü acı çeken bir insanın acısının sebebi ruhsallığının boş olması. Güvenin, sabrın yetersizliği, başka insanları kabul etmekte sıkıntı, unutmamak, affetmemek… Bence tüm bunlar sevginin farklı formları. İnsanları ruhsal boyutta sevmek, kalplerimizi besleyecek, dolduracaktır ve davranışları onları geliştirecektir. Dolayısıyla bugün insanların kalpleri ruhsallık yönünden boş. Buna açık olmak işte, çözümlerde yardımcı olacaktır. Çünkü inanıyorum ki kalp bunlarla dolu olduğunda, zihin sessizleşecektir. Zihin sessiz olduğunda, akıl berraklaşacaktır. Çevremizdeki insanlara daha nazik davranmaya başlarız böylece.

Brahma Kumaris Kurulum Süreci

Çok hoş cümleler bunlar. Pekala, yaptığınız şeyleri, uğraşlarınızı, tarihten birisi ile ifade edebilir misiniz? Dünyaca bilinen birisi mi olmalı, yoksa nasıl birisi olmalı sence? Sadece sizin bildiğiniz, hayalinizde bir karakter dahi olabilir, yeter ki İndigo Dergisi okuyucularına tarif edin onu.

Evet, rol model aldığım, ilham veren, yol gösteren bir kişi var. Organizasyonumuzun kurucusu. İsmi Brahma Kumaris Baba, Brahma Kumaris Ruhsallık Üniversitesi’ni başlatan kişi. Kendi zamanından, yaşamından, parasından, bu organizasyonu kurarak, başkalarına hizmet sunabilmek için vazgeçti ve buraya yöneldi.

Koordinatör diyebilirsiniz, yönetici diyebilirsiniz, başka şey diyebilirsiniz… Bunu yapabilmek için inandıklarınızı, davranışlarınızı, hareketlerinizi, bilginizi, alışkanlıklarınızı yönetmelisiniz. Ama bunları hep ruhsallıkla koordine etmelisiniz. Yönetim becerilerinde iyi olmalısınız, organizasyonda, davranışlarda… Bunlar önemli şeyler. Çünkü bunlar değerlerimizi ve erdemlerimi görünür kılar, bedenlendirir. Ve bu şekilde davrandığınızda gösterdiğiniz saygı, diğer insanlara yardımcı olacaktır, ilham verecektir.

Brahma Kumaris Baba da ruhsal değerleri ve erdemleri üzerine hareket ederek binlerce insanla anlaşabildi, onu çok sevsinler ya da sevmesinler, eğitimli olsunlar ya da eğitimsiz…

brahma kumarisBrahma Kumaris Ruhsallık Üniversitesi. Peki organizasyonunuzdan, Brahma Kumaris ten bahseder misiniz biraz?

1930’larda Brahma Kumaris Baba tarafından kuruldu ve şimdi global bir organizasyon oldu. 100 ülkede merkezlerimiz var. Amaç eğitimi artırmak, ruhsal değerleri geliştirmek ve insanları daha iyi insanlar yapabilmek. Dolayısıyla tüm merkezlerimizde kurslar, seminerler, konferanslar, inzivalar gerçekleştiriyoruz. Nasıl meditasyon yapılır, nasıl olumlu düşünülür, stresle baş etme yolları, öz saygıyı mümkün kılmak, öfkeyi yönetebilmek, duygusal zekayı artırmak, insanlarla ilişkilerimizi geliştirmek, harmonize etmek… Bu zamanda en çok bunlara ihtiyaç duyuluyor. Dolayısıyla dünyanın gelişimi için insanları geliştirmeye çalışıyoruz.

Üç basamaklı kurslarımız var bazı şehirlerde. Dileyen herkes gelip katılabilir, ücretsizdir. Ayrıca ulusal ve uluslararası bazı projeler yürütüyoruz, mesela Birleşmiş Milletler ile küresel programlar yürütüyoruz. Dolayısıyla eğitim adına farklı düzeylerde hizmet üretiyoruz.

Brahma Kumaris Nedir?

Brahma Kumaris sadece bir meditasyon merkezi mi, ücretsiz seminerler merkezi mi diye soracaktım ki, önceden cevaplandırdınız. Farklı başlıklarda, farklı odaklarda hizmetleriniz var. Birçok sefer hizmet kelimesini andınız. Hizmet nedir peki?

Eğer bir şeyden fayda sağlıyorsam, bunu başkalarıyla da paylaşabilme imkanım hizmettir. Mesela meditasyonun bana yardımcı olduğunu hissediyorum ve meditasyonun, meditasyon faydalarının başka insanlar tarafından anlaşılmasına yönelik paylaşımlar yapıyorum. Bu başkaları için iyi bir şey olduğu kadar, benim için de gayet iyi. Çünkü başkalarıyla paylaşmak, beni daha iyi bir insan yapıyor. Dolayısıyla hizmet etmek, finansal güdüler olmaksızın başkalarıyla bir şeyler paylaşmak oluyor. Tabi bunu yapmak, bir şeyleri paylaşmak, sana kalmış bir şey. Çünkü bir insanın bir şey paylaşabilmesi için, istemesi lazım, bu konuda sorumluluk duyması lazım. Farklı seviyelerde, şekillerde hizmetler vardır ve benim için bir şey paylaşmanın en iyi yolu, bilgiyi paylaşmak, deneyimleri paylaşmak.

“Ego, zihnin bir hastalığıdır. Meditasyon ise zihnin şifalandırılmasıdır”

Meditasyondan bahsettiniz. Birçok kişi meditasyonu bilse de farklı bilgilere sahip. Buna dergimiz okuyucuları da dahil. Acaba meditasyon nedir, bir de sizden dinleyebilir miyiz? Herkesin dilindeki bu tanıma Brahma Kumaris nasıl bakıyor?

Senin de bildiğin gibi farklı türlerde meditasyonlar var. Merkezlerimizde paylaştığımız meditasyonun ismi ise Raja Yoga Meditasyonu. Raja kelimesi, en yüksek, en yüce, kral demek. Raja Yoga Meditasyonunun amacı ise “zihnimin rajası olmalıyım, kralı olmalıyım”. Böylece zihnim benim kontrolümde olur. Yoga kelimesi, yüce kelimesinden gelir. Sansktritçe bir kelimedir. Birleşik demektir.  Meditasyon ise Latince bir kelime olan mederi’den gelir, şifa anlamındadır. Dolayısıyla diyebiliriz ki meditasyon, zihnin şifalandırılmasıdır.

Bu noktada insanlar; zihnim hasta değil, o halde şifaya da ihtiyacım yok, meditasyon yapmama gerek yok diye düşünebilir. Ama öfke zihnin bir hastalığıdır. Ego bir hastalıktır. Korku, kızgınlık, kıskançlık, kin, stres… Zihindeki tüm bu şeylerden ötürü diyebiliriz ki zihinde hastalıklar da vardır. Ve zihinde bu rahatsız haller olunca, bedende de hastalıklar doğacaktır.

Meditasyon benim için kendime geri dönüş yolculuğudur, saf kendime. Raja Yoga Meditasyonunda bizim herhangi bir posturumuz yok, tespihimiz, zikrimiz yok, nefes egzersizlerimiz yok, ama gözlerimiz açık. Herhangi bir an, herhangi bir yerde yapabilirsiniz. Yeter ki sakin bir noktada bulunun. Önerimiz sırtınızın dik olması, böylece dikkatiniz daha yerinde olur. Ve küçük bir yönlendirme öneriyoruz. Bizim bunun için CD’lerimiz var. Meditasyonda oturursunuz ve kendinizle konuşmaya başlarsınız veya yönlendirme CD’si kullanırsınız. Önemli ve içe baktırıcı sorular üzerine dururuz.

“Ben Kimim?”

Mesela çok önemli bir soru, ben kimim? Ben kimim diye sorar ve bunun üzerine yol alırsanız, özü, öz kendinizi görürsünüz: ruhu! Yaşayan bir ışık, yaşayan bir enerji…

Sonra ikinci soru; benim formum, biçimim ne? Evet, benim formum, ışık! Ben sonsuzum, fiziksel değilim, ölümsüzüm. Bunu hissetmeye, deneyimlemeye çalışırız.


Orjinal doğamız olan huzuru unuttuk! 

Bir sonraki soru: benim doğam ne, orijinal doğam? Huzur. Huzur, içimizde zaten var olan bir şey. Ama bunu unuttuk. Dolayısıyla huzuru içeriden tekrar gün yüzüne çıkarmış oluyoruz. Nasıl? Onun farkında olarak: Ben huzurlu bir ruhum.

Bu sayede, düşüncelerin ötesinde sakin bir şekilde zihnimizde var oluruz. Kendimizi küçük bir sonsuz ışık olarak düşünmek, bize zihnimizi odaklamamız konusunda yardımcı olacaktır. Böylece zihnin odağı meditasyonun deneyimlenmesini sağlayacaktır.

Meditasyon, saf düşünce halinin deneyimlenmesidir.

Dolayısıyla meditasyon, zihni düşüncelerden boşaltmak değildir. Düşüncelerle savaşmak değildir. Düşünceleri bölmek, parçalamak, ayırmak değildir. Meditasyon, daima düşünmek de değildir. Bu düşüncelerin deneyimlenmesidir, saf düşünce halinin. Ve meditasyonu bir kez deneyimleyince konsantrasyon iyileşir ve bu hislerle upuzun bir süre oturabilirsiniz. İlk başlayanlar “sadece 2-3 dakika oturabiliyorum ve sıkılıyorum, meditasyonum iyi değil” diyorlar. Ancak zaman içinde konsantrasyon gelişir ve 15, 20, 25 dakika oturursunuz ve… Tebessüm.

Brahma Kumaris Neler Öğretir?

Pratik birkaç faydasını paylaşır mısınız meditasyonun?

Meditasyon haline girdiğinizde, sürece dahil olduğunuzda, huzur içeriden doğar ve zihin sessizleşir. Zaman duracaktır ve bunun sonucu olarak kendinizi yönetmeye dair daha büyük bir güç elde edeceksiniz. Günlük hayatta, trafikte, alışveriş kuyruğunda, hoşunuza gitmeyen şeylerle karşılaştığınızda, büyük bir kontrol gücü hissedersiniz. Zihniniz daha dingindir, mutluluğunuzu muhafaza edebilirsiniz.

Teşekkürler. İşimizde nasıl kullanabiliriz peki? Diyelim bir işyerinin yöneticisiyiz, müdürüyüz?

Yönetim, birçok şey içerir. Diğer insanlarla iletişim gibi. Stresten kaynaklı olarak zihinsel yorgunluğa girdiğiniz zaman, rahatsızlıklar başlar. O sebeple önerim sabahları kalktığınızda, kendinize biraz zaman ayırın. Zihninize biraz zaman verin. 10-15 dakika olabilir. Önce bir sandalyeye oturun. Sessiz olun ve kendinizle olumlu konuşmaya yönelik pratikler yapın. Bu da bir meditasyondur. Kendinizle konuşmaya yönelik bir yol. “Ben huzurlu bir ruhum.” Bunu deneyimleyin, sabahları, huzurun gücünü. Ve sabahları bunu yapmak, size gün boyu ihtiyacını duyabileceğiniz desteği, gücü verecektir. Bunu iyi, doyurucu bir kahvaltı gibi düşünün. Karnınız toksa eğer, saatlerce bir şey yemeye ihtiyaç duymazsınız. Tıpkı bunun gibi.

İkinci bir yol, gün içerisinde trafik kontrolü yapmak, duruşlar. Her 2-3 saatte bir durun, hiç bir şey yapmayın, yapmaktan uzaklaşın. Zihninizi yavaşlatın, zihninizi tazeleyin. Tıpkı kendimizi tazelemek için çay, kahve içmek gibi. Günde kaç tane çay içiyorsun Mustafa, en az 3-4 değil mi? Aynı bunun gibi, bu sessizlik, huzur deneyimleri ile hem kendini hem de zihnini tazelenmiş hissedersin. Zihnini temizle ve her ne yapıyorsan ona geri dön. 

Taze bir zihinle konsantrasyonun daha iyi olacaktır. Çok düşünürsen konsantrasyon acı verir, karar verişimiz acı verir. Dolayısıyla daha az düşünmek, zihnimizi beslememize faydalı olacaktır ve böylece yönettiğimiz işte daha iyi olabileceğiz.

Bir başka önerim ise gün sonunda günü bitirmek üzerine meditasyon yapmak. Bugün her ne yaptıysam, geçmişte kaldı. Bitti! Hayatın draması, oyunu bitti bugün. Sonra gerçekten iyi bir uyku çekeceksiniz, çünkü günü geride bıraktınız.

“Başka insanları kontrol etmeye çalıştığımızda kendimizi de onları da strese sokarız.”

Son bir buçuk iki yıldır, Brahma Kumaris paylaştığı bir bilgi üzerine, bağımsız gözlemci olmaya dair kafa yoruyor, çalışıyorum. Bunun açıklamasını ve paylaşımını sizden rica edebilir miyim?

Bir bağımsız gözlemci olmak, önemli bir güçtür. Çünkü büyük şehirlerde yaşıyoruz: çok fazla insan, çok fazla koşuşturmaca… İnsanlar birbirlerinin üstüne çıkıyorlar ve başkalarının davranışlarına çok kafa yoruyorlar. Birileri bağırıyor, birileri bakınıyor, şu oluyor, bu oluyor… Dolayısıyla başka insanların davranışlarından direkt etkileniyorlar ve böylece huzurlarını çok daha kolay kaybediyor, kolayca öfkelenebiliyor, çok çabuk telaşlanabiliyorlar. Çünkü insanlar birbirlerine çok sokulmuş durumdalar. Bunun semptomlarından birisi de insanlar diğerlerini daha fazla kontrol etmeye çalışıyorlar. Belki bu doğru insan olmaktan, doğru hareketlerde bulunma güdüsünden kaynaklı olabilir, aile bağları vs… Ama bunlardan ötürü tansiyon yükseliyor.

Bağımsız gözlemci olmaya yönelik pratik yapmayı tarif edeyim: önce gözlem yapmak. İnsanları şahsen gözlemlemek, bireysel olarak. Her insan, her ruh hayatın bir oyuncusudur. Bu büyük dramada, hayatın büyük tiyatro oyununda, her oyuncu, her ruh, her insan, özgün bir role sahiptir, bireysel olarak. Dolayısıyla başka birisinin herhangi bir parçası olamazsınız. Dolayısıyla kimse de sizin rolünüzü alamaz. Siz kendinizin en iyisi olmaya çalışmalısınız. Değerler olarak elinizden gelenin en iyisine çabalamalısınız, ruhsal değerleriniz olarak. Ve diğerleriyse sizin kontrol edemediğiniz diğer insanlardır. Siz sadece onların rollerini gözleyebilirsiniz, rehberlik edebilirisiniz, önerebilirsiniz, yardım edebilirsiniz, destek olabilirsiniz, iş birliği yapabilirsiniz. Ama onları kontrol edemezsiniz.

Başka insanları kontrol etmeye çalıştığımız zamanlarda kendimizi de onları da strese sokarız. En derin alışkanlıklarımızdan birisi başkalarını kontrol etme güdüsü ve bağımsız gözlemci pratikleri yaptığınızda zihninizi diğer insanları kontrol etmemeye yönelik yetiştirirsiniz. Gözlüyorsunuz ve bağımsızsınız. Sadece gözlerseniz emersiniz. Yani diğer insanların stresini, öfkesini, mutsuzluğunu emersiniz, ama bağımsız gözlemci olduğunuzda o insanlarla birliktesiniz. Konuşuyorsunuz, sorumluluklarınızı yapıyorsunuz, çalışıyorsunuz, yaşıyorsunuz, oradasınız, ama eş zamanlı olarak onlardan özgürsünüz, temas halinde değilsiniz. İnsanların streslerini kendinize almıyorsunuz ve kendinizi huzursuzlaştırmıyorsunuz.

“Ben bu hayatın özgün bir oyuncusuyum ve diğer her ruh da birer özgün aktör. Hepimiz kendimize has rollerimizi oynuyoruz.” Ve diğer insanları kontrol etmeye yönelik beklentileri indirgersiniz ve biter. Özgür olursunuz.

Brahma Kumaris Öğretileri

Yararlı ve çok açıklayıcı bir paylaşımdı, teşekkürler. Üç önemli cümlenizi veya öğüdünüzü merak ediyorum.

“Hiçbir şey benim değil”. Bir diğer cümle, “Kalbiniz temiz olduğunda, tüm saf arzularınıza da kendiliğinden nail olacaksınız”. Bu çok ilham verici bir olay. Çünkü insanlar koşturup dururlar arzuları uğruna. Diğer insanlarla kovalarlar, savaşır dururlar ve bir şeyler edinebilmek için. Başka insanları engellemeye çalışırlar. Ama önemli olan şey kalbinizi temiz tutmak ve arzuladıklarınız da kendiliğinden size gelecek.

“Kalbiniz temiz olduğunda, tüm saf arzularınıza da kendiliğinden nail olacaksınız.”

Bencilliği temizlemekten bahsediyoruz. “Ben ve benim”, ego ve bağlanmak”, bunlar ruhsal kirliliklerdir. Niyetinizle, güdünüz ile bunları temizleyebilirsiniz ve böylece gerçek, saf arzularınız size gelecektir.

Üçüncüsü ise “Ruh cesarete sahip olduğunda, yüce ruh, yardımcı olacaktır.” Sanırım bu Tanrı’nın bir vaadi. “Eğer doğru şeyi yapmaya yönelik bir adımlık cesaret sergilerseniz, ben de size binlerce adım yardımda bulunacağım”.

“Bugünkü siyasetçiler birbirlerine saldırıyorlar ve kamusal bir çatışmaya sebep oluyorlar.”

Bunlar Brahma Kumaris eğitimlerinden güzel alıntılar. Peki Yogesh, çok sakin bir konuşma stiliniz var. Kullandığınız cümleler, ses tonunuz, yüz ifadeniz çok olumlu. İnsanlar dillerini nasıl olumlu formlara dönüştürebilir sizce?

Eğer birileriyle bir şey paylaşmak istiyorsanız, bir şey öğretmek istiyorsanız, gerideki, arka plandaki güdü nedir? Bu niyet, diğer insanları yüceltmek, gülümsetmek, onlara yardım etmek olmalı. Belki onlara kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlamak olmalı. Sanırım eğer güdü doğru olursa, dil de olabildiğince olumlu, pozitif olacaktır. Böylece çözüm odaklı da olabiliriz. Başkalarıyla iletişim kurarken nazik olabiliriz. Ama güdümüz saf değilse, çok saf değilse, arzularımız çok saf değilse, bundan ötürü kelimeler şiddet içerebilir. Eleştirel anlamda olabilir, saldırabilir ve dil de bu şekilde kendisini ortaya çıkarabilir. Bu şekilde konuşan insanlara da haliyle konuştukları kişiler aynı yoldan tepki göstereceklerdir.

Hoşlanmadığınız bir sosyal grupta veya herhangi bir şey hakkında yanlış bir şeyler olabilir. Buradaki önemli olan şey ne, yanlış giden şey ne? Bunu gösterebilirsiniz ama ayrıca, nasıl doğru olabilir, bunu da göstermelisiniz. Ne yapabilirsiniz, nasıl bir şeyleri geliştirebilirsiniz, diğer çözümler nedir?

Gözden kaçan bir başka şey de bugünkü siyasetçiler birbirlerine saldırıyorlar ve böylece kamusal bir çatışmaya sebep oluyorlar. Eğer güdü bir arada olmak, bir şeyleri geliştirmek olsaydı daha farklı olacaktı.

Hiç kimse hoşlanmaz hatalarını duymaktan. Eğer benim bilincim, inancım, tutumum pozitifse, saygılı, nazik, yardımsever şekilde, onlar o zaman duymak isteyeceklerdir ve o zaman düşünürler ki “evet, bu kişisel bir eleştiri değil, bilakis bana yardımcı olabilir”.

Dolayısıyla pozitif düşünmek, konuşmak için, başka insanlarla bir şeyler paylaşmak için, hizmetimizi, görevimizi yerine getirirken güdümüz çok önemli.

İnsanlar mutlu olmak istiyor ama daha mutluluk ve mutlu insan tanımları oturmuş değil. Mutlu insanı tanımlayabilir misiniz? Belki hayal, belki tanıdığınız birisi, belki ünlü, belki sadece sizin zihninizde dolaşan birisi?

Kendinizin en iyi halini deneyimlediğinizde, içeriden doğan sevginin sizi sarıp sarmaladığını göreceksiniz.

Böyle bir insanın karakteristiğini tanımlayacağım sanırım. Mutlu insanların önemli bir özelliği, hayallerini yaşamalarıdır. Yeteneklerini, amaçlarını gerçekten bulmuş insanlardır. Onlar niçin fayda sağlayabilirler hayata, nasıl katılabilirler bu yaşama, cevaplayabiliyorlar. Sanırım yaptığınız şeyi yararlı bulduğunuzda, başkaları için faydalı bulduğunuzda, içeriden bir mutluluk doğuyor. Kendinizin en iyi halini deneyimlediğinizde, içeriden doğan sevginin sizi sarıp sarmaladığını göreceksiniz.”Gerçekten üzerinde çalışıyorum. Hayatım, yaptıklarım, işim, her şey anlamlı. Fayda sağlıyorum, bir şeyler yapıyorum, bir yerlere ulaşıyorum”. Sonra izleyen her şey akıp gelecektir zaten.

İnsanlara hizmet ederken, eğer gerçekten kalbinizden geldiği şekilde hareket ederseniz, kutsama, hayır duası alırsınız. Çünkü kalplerinden gelecektir bu kutsamalar. Bu kutsamalar da, hayatınızdaki engelleri aşmanızda yardımcı olacaktır. Bu karmik bir felsefedir. Eğer başkalarına hizmet etmezseniz, onlardan hayır duası almazsınız ve ondan sonra da karşılaştığınız engeller, sıkıntılar sizin için bayağı büyük olacaktır. Eğer başkalarına hizmette bulunursanız temiz bir kalple, onların kalplerinden hayır duaları gelecektir ve bu kutsamalar da sizi zorluklardan, engellerden kurtaracaktır.

“2012” hakkında birçok soru geliyor…Çok iyi bir öğüt oldu, teşekkürler. Paylaşmak istediğiniz bir şeyler kaldı mı?

Zaman önemli. Özellikle günümüzde insanlar çok soruyorlar 2012 hakkında. Neler yapmamız gerekiyor gibi birçok soru geliyor. Önemli olan şey, ruhsal gelişimlerini yapılacaklar listesinde tepede tutuyorlar mı, buna özen gösteriyorlar mı? Zamanın mesajı budur.

Öncelikler listenizde ailenizi, işinizi en tepeye koyarsınız, ya da en tepede seyahat olabilir veya fiziksel sağlık. Ama ruhsal gelişim belki beşinci, altıncı sıradadır, hatta belki on. Zaman öğütlüyor ki ruhsal gelişimi birinci sıraya koymamız gerekiyor. Çünkü zaman ruha dikkat etme zamanı, ruhu temizleme zamanı.  Eğer onu birinci yaparsanız, göreceksiniz ki kalan her şey de gelişiyor. Ailenizle iletişiminiz de gelişiyor, iş, sağlık vs… Zaman yaratın biraz meditasyona, ruhsal çalışmalara. Ruhsal iletişiminizin gelişmesiyle ilgili olarak, saygılı iletişim için, başkalarıyla iletişimde ahenk için, unutmak için, affetmek için. İnsanlarla kötü şeyler paylaşmamaya yönelik çalışın ve en derininde sizin Yüce Ruh ile bağlantınızı sağlayabilmek için. Çünkü her ruhun yüce olan ruhtan sevgi, ışık, saygı, kutsama almaya hakkı var. Ama biz bunun için hatırlamalıyız, yüce bir ruhun varlığının farkında olmalıyız.

İçten paylaşımlarınız için çok teşekkürler.


Ben teşekkür ederim bu düşünceleri paylaşma şansı yakaladığım için.