Hepimiz Balık Burcuyuz

Balık kendisinden önce gelen on iki burcun tamamıdır. Hepsinden biraz kendinde barındırır. Bu onu limitsiz bir potansiyelle donatır. O bir kahin, bir filozof gibi evrensel sevgi ve insanlığın geleceği için çalışır. O, sanki insanlığa hizmet için yaratılmıştır.

balık burcu özellikleri astroloji balık burcu kadınları balık erkeği balık kadını

20 Şubat ila 20 Mart tarihleri arasında hepimiz Balık burcu sürecini deneyimliyoruz. Dört yılda bir 29 gün çeken, “Cüce Şubat” tabiriyle anılan bu ayı, artık saatlerin bir günü tamamlamasıyla bu sene bütünlüyoruz. Burcun tüm özelliklerini yansıtan, onu yöneten gezegen Neptün’ün de desteğiyle, uzun zamandır eksikliğini duyduklarımızla, hayallerimizle yüzleşme fırsatını bulup tamamlanmayı yaşayacağız.

Biri yukarı doğru, tanrıyla birleşmeyi, diğeriyse aşağı doğru kendini yok etmeyi simgeleyen iki balık motifi, birbirine gümüş kordonla bağlıdır. Arzuların ve bütünlüğün, ikinin bir olmasının simgesidir. İki yönden birini seçme hakkına işaret eder. O, hangisini seçeceğine zorlanır ancak karar veremese de içsel olarak doğrunun seçilmesi gerektiğini, hangisinin doğru olduğunu bilir.


Burç, Neptün gezegeni keşfedilene kadar Jüpiter tarafından yönetiliyordu, klasik astroloji hala Jüpiteri kullansa da Neptün ona daha çok uyar. Jüpiter’le birlikte düşünüldüğünde gücü artar. Ve bu güçlerle başa çıkmak zordur. Neptün ona, yaratıcılık, sanatsallık, mistiklik ve bağımlılık gibi yükler verir. Tüm sıvıları yöneten Neptün, denizler tanrısı Poseidon’ un üç çatallı mızrağıyla  simgelenir. O, beden, zihin ve ruhun birliğidir. Mistik konular, dini işler ve şifalar Balık tarafından yönetilir

Balık kendisinden önce gelen on iki burcun tamamıdır. Hepsinden biraz kendinde barındırır. Bu onu limitsiz bir potansiyelle donatır. O bir kahin, bir filozof gibi evrensel sevgi ve insanlığın geleceği için çalışır. O, sanki insanlığa hizmet için yaratılmıştır. Olağanüstü yeteneklerle donatılmıştır ama bunların farkına varamayabilir. Balık, hakiki gerçeği anlayabilendir. Görünenin ötesini algılayabilir. Geçmişi bilir, geleceği görür ve bugüne hoşgörüyle bakar. Sezgileriyle kuvvetli bir mistik olabilir. İnsanlığa karşı derin bir şefkat besler. Hastalara, zayıflara karşı acıma duygusuyla hareket eder. Onları şifalandırmaya çalışır.

Ona göre dünya mucizelerle doludur. Bakmayı, görmeyi bilmek gerekir. Hayal gücünü ve yaratıcı enerjiyi kullanarak insanlığın gelişimi ve iyileşmesi için çalışmalarda bulunabilir. Derin özverisiyle kendini bile unutabilir. Birlik ve bir olma kavramı tam ona göredir. O, yüreğinin derinliklerindekileri açığa çıkararak, paylaşmak ve bildiklerini öğretmek ister. Yüreğinden anlayış taşar. Yapabileceği her yardımı yapar.

Hayatın fırtınalarını sakin karşılar, genellikle fırtınanın onu değiştirmesine aldırmaz çünkü o sürekli değişimden hoşlanır. İsterse, sadece hayatı değiştirme üzerine odaklanabilir. Hayatın zorluklarına karşı çıkmaz. Kendini akıntıya bırakır. Nereye götürürse oranın tadını çıkarmaya çalışır. İstemediği bir yere sürüklemişse orayı yaşanabilir kılar, süsler, güzelleştirir orada huzuru ve mutluluğu bulmaya çalışır. Bulamadığında, kendisinden beklenmeyecek absürt davranışlar sergileyebilir, başa çıkamadığı durumlarda bağımlılık geliştirebilir.


Suyun büyütücü, sürükleyici ve taşıyıcı özelliğinin yansımalarını bünyesinde barındırır. Maddeye çok ince bir şekilde nüfus edip bulunduğu yerin kalıbına uyar, oradaki bilgiyi büyütüp en ince ayrıntılarına kadar tasavvur edebilir. Bu bilginin büyüklüğüyle baş edemeyip içsel korkular geliştirebilir. Böylesi zamanlarda dua, din, mistisizm ve felsefe sığınağı olur. Kendisini hem çok büyük hem de çok küçük hisseder. Bunun karmaşasını yaşar. Kendini başkalarının yerine rahatlıkla koyabilir. Onların acılarını, ruhunun derinliklerinde duyabilir. Onları iyileştirmek için cabalar ve büyük şifacılık çalışmaları yapabilir

Dünya’ya pembe gözlüklerle bakar. Hayallerinin arkasına saklanır. Aşırı enerjiyle başa çıkamadığında, kendini dış dünyaya kapatır ve yatar uyur. Rüya görmek, imgeleme yapmak ve hayal etmekte onun üstüne yoktur. Sezgileriyle öğrenme kapasitesi büyüktür. Duygusal zekâsı çok yüksektir. Bu da onu yaratıcı ve artistiktik yapar. Duygularını ifade ederken şiirsel ifadeler kullanır. Aşk, keder, mutluluk gibi duygularını sanatla ifade eder. O yapacaklarının önce hayalini kurar ama onları gerçeğe dönüştürürken tembellik eder. Yükseklerde olmaya, tepeler çıkmaya, şan şöhrete çok meraklı değildir. O sanatı sanat için, istediği için, içinden öyle geldiği için yapar. Zengin olmak istemekten ziyade zengin gibi yaşamak ister ve bu isteğe göre hayatını biçimlendirmeye çalışır. İlgi alanları çok ve çeşitlidir. Çok şey yapmak ister ama seçimde zorlanır. Acele etmesine gerek yokmuş gibi davransa da içten içe o herkesten önde gitmeye bayılır.

Güçlü hafızası ona, hiçbir şeyi unutturmasa da o unutmuş görünmeyi, hatırlamamayı seçer. Rahatlıkla kendini eleştirirken, başkalarının eleştirilerine tahammül etmekte zorlanır. Sınırlara kısıtlamalara aldırmaz. Şiddet karşısında çok zor tepki verir. İçinden kabararak yükselen öfkesini, zeki, iğneleyici ve kırıcı bir şekilde, sinir ederek ve alayla dile getirir. Mizahı bir silah olarak kullanabilir, hiciv ustasıdır. Gözyaşı dökerken yüzünde güller açtırabilir. Timsah gözyaşları tam ona göre bir deyimdir. Unutulmamalıdır ki Timsah zamanının çoğunu suda geçiren bir sürüngendir. En üzgün zamanlarında bile kalbi sıcacık hayallerle doludur. O duygu insanıdır. Kalbin doğru söyleyeceğini bilir ve yüreğin sesi dinlenmelidir der. Kimi zaman kendi bile dinlemez bu sesi, çünkü işine gelmez. Hissettiği gerçeğe inanır. Kendine göre bir inanç geliştirmiştir ve onu değiştirmekte çok zorlanır. Her şeyi yüreğiyle hissedebilir. Acıyı, mutluluğu birbirine katık edebilir. Kolay incinir ama her zaman affetmeye hazırdır. Şen kahkahalar atarken birden aklına geliveren bir şeyle ağlamaya başlar. Hayır işleri yaparak, yardımlaşarak kendini rahatlatır, sıkıntılarından kurtulur. Delilikle dehalık arasındaki ince çizgide gidip gelebilir. Denizlerdeki gel gitler gibi gidiş dönüşler yaşar. Bazen soğuk bazen sıcaktır. Çok kolay bağımlı olabilir, bu illa kötü bir alışkanlık demek değildir. Rahatlıkla güzel koku bağımlılığı geliştirebilir.

Yaratıcılıkla kendini tatmin eder. Onun güzellik anlayışı, tüm duvarları yıkabilir. Kültürel ve etnik ayrılıkları önemsemez, birliği savunur.


Süreç boyunca; Balık’ın yönettiği beden bölgelerine (ayaklar, lenf, bağışıklık sistemi ve psikosomatik hastalıklar) ve durg/ilaç kullanımlarına (son kullanma tarih kontrolü) biraz daha özen göstermeli, yaşama eflatun rengi katarak enerjiyi uyandırmalı, rüyalara dikkat etmeli, mistisizm ve ruhaniyet üzerine odaklanmalı, bilincin derinlerine seyahat etmeli, yakınlarla empati kurmaya çalışmalı, sanat etkinliklerine katılmalı, şen kahkahalarla hayatın tadına varılmalı ve en önemlisi her şekilde suyla ilişki arttırılmalı.


 

Ümit Çilingiroğlu
1989 yılında Astroloji ile ilgilenmeye başlayan Ümit Çilingiroğlu, 2000 - 2004 yılları arasında Yasemin Boran’dan astroloji dersleri alarak ileri astroloji sertifikasını aldı. 2005 yılında İndigo Dergisi'nde astroloji ve felsefe yazıları yazmaya başlayan Çilingiroğlu, odak olarak "Astroid Astrolojisi" ve "Politik Astroloji" üzerinde çalıştı. Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi'nde (CKM) temel seviyede Modern Astroloji dersleri verdi. Çeşitli TV programlarında astrolojinin gerçekleri hakkında bilgilendirmeler yaptı. (Ümit Çilingiroğlu 24 Mayıs 2018 tarihinde hayata veda etmiştir.)